PREDNOL 16 mg 20 tablet Klinik Özellikler

Metilprednizolon }

Endokrin Sistem > MONO KORTİKOSTEROİDLER > Metil prednisolon sodyum suksinat
Gensenta İlaç Sanayi A.Ş. | 30 December  1899

4.   KLİNİK ÖZELLİKLER

    4.1. Terapötik endikasyonlar

    PREDNOL glukokortikoid etkinliğin istendiği şu gibi durumlarda endikedir:

    Endokrin hastalıklar: Primer ve sekonder adrenal yetmezlik (hidro-kortizon veya kortizon ilk seçenektir; gerekli hallerde sentetik analoglar mineralokortikoidler ile birlikte kullanılabilirler; bebeklerde mineralokortikoid takviyesi özel önem taşır), akut adrenokortikal yetmezlik, konjenital adrenal hiperplazi, kanserle ilişkili hiperkalsemi, nonsüpuratif tiroidit.

    Romatizmal hastalıklar: Kısa süre için yardımcı tedavi olarak verilmek üzere (hastanın akut bir olayı veya alevlenmeyi atlatabilmesi için): Romatoid artrit (düşük doz uygulamaları ile jüvenil romatoid artrit dahil), psöriatik artrit, ankilozan spondilit, akut gut artriti, posttravmatik osteoartrit, akut nonspesifik tenosinovit, akut ve subakut bursit ve epikondilit, osteoartrit sinoviti.

    Kollajen doku hastalıkları: Bir alevlenme esnasında veya seçilmiş vakalarda idame tedavisi olarak: Sistemik lupus eritematosus, sistemik dermatomiyozit (polimiyozit), akut romatoid kardit.

    Deri hastalıkları: Pemfigus, şiddetli eritema multiforme (Stevens-Johnsons sendromu), eksfoliyatif dermatit, büllöz dermatitis herpetiformis, şiddetli psöriyazis, şiddetli seboreik dermatit ve mikozis fungoides.

    Alerjik reaksiyonlar: Geleneksel tedavinin yeterli miktarına rağmen geçmeyen şiddetli veya faaliyeti engelleyen alerjik durumları kontrol altına almak için: Bronşiyal astım,

    kontakt dermatit, atopik dermatit, serum hastalığı, mevsimsel veya perennial alerjik rinit, ilaç aşırı duyarlılık reaksiyonları, ürtikeriyal transfüzyon reaksiyonları ve akut noninfeksiyöz larenks ödemi.

    Göz hastalıkları: Göz ve etrafındaki dokuların şiddetli, akut veya kronik, alerjik veya enflamatuvar rahatsızlıkları: Herpes zoster oftalmikus, iritis, iridosiklitis, korioretinitis yaygın posterior uveit ve koroidit, optik nevrit, sempatetik oftalmi, ön segment enflamasyonu, alerjik konjonktivit, alerjik korneal marjinal ülser ve keratit.

    Solunum sistemi hastalıkları: Semptomatik sarkoidoz, berillioz, diğer yöntemlerle tedavi edilemeyen Löffler sendromu, aspirasyon pnömonisi ve gerekli antitüberküloz tedavi ile birlikte fulminan ya da dissemine pulmoner tüberküloz,

    Hematolojik hastalıklar: Kazanılmış (otoimmün) hemolitik anemi, yetişkinlerdeki sekonder trombositopeni, eritroblastopeni (kırmızı kan hücresi anemisi), konjenital (eritroid) hipoplastik anemi, yetişkinlerde idiyopatik trombositopenik purpura.

    Neoplastik hastalıklar: Palyatif tedaviler için, yetişkinlerde lösemi ve lenfoma, çocukluk çağında akut lösemi.

    Ödem durumları: Üremisiz idiyopatik tip veya lupus eritematoz nedeniyle oluşan nefrotik sendromdaki proteinürinin azaltılması veya diürezin arttırılması.

    Sinir sistemi hastalıkları: Multipl sklerozun akut alevlenmesi.

    Gastrointestinal hastalıklar: Hastanın, hastalığın kritik bir dönemini atlatabilmesi için: Ülseratif kolit (sistemik tedavi) ve rejyonel enterit (sistemik tedavi).

    Diğer: Uygun antitüberküloz kemoterapi ile beraber kullanıldığında, subaraknoid blok ya da gelişmesi muhtemel blok ile tüberküloz menenjiti, nörolojik veya miyokardiyal semptomlar içeren trişinoz.

    4.2. Pozoloji ve uygulama şekli

    Genel olarak tedaviye, yüksek dozlarla başlanır, uygulamanın daha sonraki aşamalarında azaltılır. Başarılı bir tedavi başlangıcının ardından günlük doz, istenilen etkinin sağlanması için gerekli olan minimum doza ulaşılana kadar belli aralıklarla (bir veya birkaç gün) kademeli olarak azaltılır. Başlangıç dozu tedavi edilen duruma göre değişebilir. Yetişkinler için günlük başlangıç dozu 360 mg'a kadar çıkabilir.

    Sübstitüsyon tedavisinde günlük doz 4-8 mg'dır (Addison hastalığında mineralokortikosteroid tedavisine ilave olarak), stres durumunda 16 mg'a kadar dozlar uygulanabilir.

    PREDNOL birden kesilmemeli, aşamalı olarak doz azaltılarak tedavi sonlandırılmalıdır.

    Uygulama şekli:

    Tabletler yemek sırasında veya yemekten hemen sonra bir miktar sıvı (yaklaşık ½ bardak) yardımı ile çiğnenmeden yutulmalıdır. Özellikle idame dozu ayarlandıktan sonra iki günlük toplam dozun ya gün aşırı sabahları tek doz halinde uygulanmasına

    (alternatif tedavi) ya da toplam günlük dozun tek doz halinde her sabah verilmesine çalışılmalıdır.

    Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:

    Böbrek/Karaciğer yetmezliği:

    Böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalarda doz ayarlaması gerekmemektedir ancak bu hastalarda sistemik kortikosteroidler dikkatli kullanılmalıdır ve hasta sıklıkla izlenmelidir. Hepatik siroz hastalarında daha düşük dozlar yeterli olabilir ve genel olarak dozun azaltılması gerekebilir.

    Pediyatrik popülasyon:

    Çocuklar için geçerli doz klinik yanıta ve klinisyen hekimin önerisine göre ayarlanmalıdır. Tedavi mümkün olan en kısa doz ve süreyle kısıtlanmalıdır. Mümkün olduğu durumlarda, tedavi günaşırı günlerde tek doz şeklinde verilmelidir. Çocuklar için başlangıç dozu 0,8-1,5 mg/kg'dır. Günlük doz 80 mg'ı aşmamalıdır. İdame dozu 4- 8 olup, kısa süre için 8 mg'a kadar uygulanabilir.

    PREDNOL kullanımıyla büyümede gerileme riski söz konusu olduğundan, çocuklarda zorunlu nedenler olmadıkça kullanılmamalıdır.

    Geriyatrik popülasyon:

    Geriyatrik hastalarda tedavi planlanırken kortikosteroidlerin özellikle osteoporoz, diyabet, hipertansiyon, enfeksiyona duyarlılık ve derinin incelmesi gibi istenmeyen etkilerinin daha ciddi olarak ortaya çıkabileceği göz önünde bulundurulmalıdır (bkz. Bölüm 4.4).

    4.3. Kontrendikasyonlar

      Sistemik fungal enfeksiyonu olan,

      4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

      İmmünosüpresif Etkiler / Enfeksiyonlara Artan Duyarlılık

      Kortikosteroidler enfeksiyona yatkınlığı artırabilir, bazı enfeksiyon belirtilerini maskeleyebilir ve kullanımları sırasında yeni enfeksiyonlar ortaya çıkabilir. İnflamatuvar yanıtın ve bağışıklık fonksiyonunun baskılanması, mantar, viral ve bakteriyel enfeksiyonlara karşı duyarlılığı ve şiddetini arttırır. Klinik tablo sıklıkla atipik olabilir ve farkına varılamadan ileri bir aşamaya ulaşabilir.

      Bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar kullanan kişiler, enfeksiyonlara karşı sağlıklı bireylerden daha hassastır. Örneğin suçiçeği ve kızamık, bağışıklık sistemi olmayan kortikosteroid tedavisi alan çocuklarda veya yetişkinlerde daha ciddi veya hatta ölümcül seyredebilir.

      Normalde zararları az bir hastalık olan suçiçeği, bağışıklık sistemi baskılanmış hastalarda ölümcül olabileceğinden ciddi bir endişe kaynağıdır. Suçiçeği geçirmediği kesin olarak bilinen hastalara (veya çocukların ebeveynlerine) suçiçeği veya herpes zoster ile yakın kişisel temastan kaçınmaları ve maruz kalmaları durumunda acil tıbbi yardım almaları önerilmelidir. Sistemik kortikosteroid alan veya daha önceki 3 ay içerisinde bunları kullanan bağışıklığı olmayan hastalara, Varisella/zoster immünoglobulin (VZIG) ile pasif immünizasyonu yapılması gerekmektedir; bu, su çiçeği maruziyetinden sonraki 10 gün içinde yapılmalıdır. Suçiçeği tanısı doğrulanırsa, hastalık uzman bakımı ve acil tedavi gerektirir. Kortikosteroidler durdurulmamalıdır ve dozun arttırılması gerekebilir.

      Kızamığa maruz kalmaktan kaçınılmalıdır. Maruz kalma durumunda derhal tıbbi yardım alınmalıdır. Normal intramüsküler immünoglobulinli profilaksi gerekebilir.

      Benzer şekilde, kortikosteroidler, Strongyloides hiperenfeksiyon ve genellikle şiddetli enterokolit ile potansiyel olarak ölümcül gram-negatif septiseminin eşlik ettiği yaygın larva göçü ile yayılmalarına neden olabilecek Strongyloides (kıl kurdu) enfesyonu gibi bilinen veya şüpheli parazitik enfeksiyonları olan hastalarda çok dikkatli kullanılmalıdır.

      Canlı veya zayıflatılmış aşıların verilmesi, immünosüpresif dozda kortikosteroid alan hastalarda kontrendikedir. Diğer aşılara karşı antikor yanıtı azaltılabilir.

      Aktif tüberkülozda kortikosteroid kullanımı, kortikosteroidin uygun bir antitüberküloz rejim ile birlikte hastalığın tedavisi için kullanıldığı, aniden başlayan veya yayılmış tüberküloz için sınırlandırılmalıdır. Latent tüberküloz veya tüberkülin reaktivitesi olan hastalarda kortikosteroidler kullanılıyorsa, hastalığın reaktivasyonu görülebileceğinden yakın gözlem gereklidir. Uzun süreli kortikosteroid tedavisi sırasında, bu hastalar kemoprofilaksi almalıdır.

      Kaposi sarkomunun kortikosteroid tedavisi alan hastalarda ortaya çıktığı bildirilmiştir. Kortikosteroidlerin kesilmesi klinik remisyona neden olabilir.

      Septik şokta kortikosteroidlerin rolü, hem yararlı hem de zararlı etkileri bildiren erken çalışmalarla tartışmaya açıktır. Daha yakın zamanlarda, tamamlayıcı kortikosteroidlerin, adrenal yetmezlik gösteren septik şoklu hastalarda yararlı olduğu öne sürülmüştür. Ancak septik şokta rutin kullanım önerilmez. Kısa süreli, yüksek doz kortikosteroidlerin kullanımı ile ilgili yapılan sistematik bir derleme, kullanımını desteklememiştir. Bununla birlikte, meta-analizler ve bir derleme, daha uzun süreli (5-11 gün) düşük doz kortikosteroidlerin mortaliteyi azaltabileceğini göstermiştir.

      Bağışıklık Sistemi

      Kortikosteroid tedavisi alan hastalarda nadir görülen cilt reaksiyonları ve anafilaktik/anafilaktoid reaksiyonlar meydana geldiğinden, uygulamadan önce, özellikle de hastanın herhangi bir ilaca alerjisi varsa, uygun ihtiyati önlemler alınmalıdır.

      Endokrin Etkiler

      Olağandışı strese maruz kalan kortikosteroid tedavisi alan hastalarda, stresli durum öncesinde, sırasında ve sonrasında hızlı etki eden kortikosteroid dozunda artış görülmüştür.

      Adrenal kortikal atrofi, uzun süreli tedavi sırasında gelişir ve tedaviyi bıraktıktan sonra aylarca sürebilir. 3 haftadan daha fazla bir süre için sistemik kortikosteroidin fizyolojik dozlarından daha fazlasını alan hastalarda (yaklaşık 6 mg metilprednizolon) ilaç kesinlikle aniden kesilmemelidir. Doz azaltma işleminin nasıl yapılması gerektiği, büyük ölçüde sistemik kortikosteroidlerin dozu azaldıkça hastalığın nüksetme ihtimalinin olup olmadığına bağlıdır. Kesilme sırasında hastalık aktivitesinin klinik değerlendirmesi gerekebilir. Hastalığın sistemik kortikosteroidlerin kesilmesi üzerine nüks etmesi muhtemel değilse, ancak HPA (Hipotalomus Hipofiz-Adrenal) aksın baskılanması konusunda belirsizlik varsa, sistemik kortikosteroid dozu fizyolojik dozlara hızla azaltılabilir. Günlük 6 mg metilprednizolon dozuna ulaşıldığında, HPA aksın çalışmasını tekrar sağlamak için doz daha yavaş azaltılmalıdır.

      Hastalığın tekrarlama ihtimalinin düşük olduğu durumlarda 3 haftaya kadar süren sistemik kortikosteroid tedavisinin aniden kesilmesi uygundur. 3 hafta süreyle günde 32 mg metilprednizolon dozunun aniden kesilmesinin, hastaların çoğunda klinik olarak HPA aksın baskılanmasına yol açma olasılığı düşüktür. Aşağıdaki hasta gruplarında, 3 hafta veya daha az süren tedaviden sonra bile sistemik kortikosteroid tedavisinin kademeli olarak kesilmesi düşünülmelidir:

        Özellikle 3 haftadan daha uzun süren, tekrarlanan sistemik kortikosteroid tedavisi almış hastalar.

        4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri

        Metilprednizolon bir sitokrom P450 enzimi (CYP) substratıdır ve temel olarak CYP3A4 enzimi tarafından metabolize edilir. CYP3A4, yetişkin insanların karaciğerinde en bol bulunan CYP alt ailesinin baskın enzimidir. Hem endojen hem de sentetik kortikosteroidler için temel Faz I metabolik basamağı olan steroidlerin 6β- hidroksilasyonunu katalize eder. CYP3A4'ün substratı olan diğer birçok bileşikten bir kısmının (diğer ilaçlar da dahil), CYP3A4 enziminin indüksiyonu (yukarı regülasyon) veya inhibisyonu yoluyla glukokortikoid metabolizmasını değiştirdiği gösterilmiştir.

        İlaç Sınıfı ve Tipi

        -İLAÇ veya MADDE

        Etkileşim

        Etki

        Antibiyotik, Antitüberküler

        -RIFAMPIN

        -RIFABUTIN

        CYP3A4

        indükleyici

        CYP3A4 İNDÜKLEYİCİLERİ -

        CYP3A4 aktivitesini indükleyen ilaçlar genel olarak hepatik klirensi arttırır ki bu da CYP3A4 için substrat olan ilaçların plazma

        Antikonvülsanlar

        -FENOBARBITAL

        -FENITOIN

        -PRIMIDON

        konsantrasyonunun azalmasına neden olur. Birlikte uygulandıklarında, istenen sonucu elde etmek için metilprednizolon dozajında bir artış gerektirebilir.

        Antikonvülsan

        -KARBAMAZEPIN

        CYP3A4

        indükleyici (ve substratı)

        CYP3A4 İNDÜKLEYİCİLERİ -

        Yukarıdaki kutuya bakınız. CYP3A4 SUBSTRATLAR -

        Başka bir CYP3A4 substratı varlığında, metilprednizolonun hepatik klirensi etkilenebilir ve dozaj ayarlaması gerekebilir. Her iki ilacın da kullanımı ile ilişkili advers olayların, ilaçların birlikte kullanılması ile ortaya çıkma olasılığı artar.

        Makrolit Antibakteriyel

        -TROLEANDOMISIN

        CYP3A4

        İnhibe edici

        CYP3A4 İNHİBE EDİCİLER-

        CYP3A4 aktivitesini inhibe eden ilaçlar genellikle hepatik klirensi azaltır ve metilprednizolon gibi CYP3A4 substrat ilaçlarının plazma konsantrasyonunu arttırır. Bir CYP3A4 inhibitörünün varlığında, steroid toksisitesini önlemek için metilprednizolon dozunun titre edilmesi gerekebilir.

        -GREYFURT SUYU

        Kalsiyum Antogonisti

        -MIBEFRADIL

        Histamin Hreseptör Antagonisti

        -SIMETIDIN

        Antibakteriyel

        -IZONIAZID

        Ek olarak, izoniazidin asetilasyon hızını ve klirensini artırmak yönünde metilprednizolonun potansiyel etkisi vardır.

        Antiemetik

        -APREPITANT

        -FOSAPREPITANT

        CYP3A4

        İnhibe edici (ve substrat)

        CYP3A4 İNHİBE EDİCİLER-

        Yukarıdaki kutuya bakınız. CYP3A4 SUBSTRATLAR-

        Başka bir CYP3A4 substratı varlığında, metilprednizolonun hepatik klirensi etkilenebilir ve dozaj ayarlaması gerekebilir. Her iki ilacın da kullanımı ile ilişkili advers olayların, ilaçların birlikte kullanılması ile ortaya çıkma olasılığı artar.

        (1) Aynı anda siklosporin ve metilprednizolon kullanımı ile bir veya her iki ilacın plazma konsantrasyonlarını artırabilen ile karşılıklı metabolizma inhibisyonu meydana gelir. Bu nedenle, her iki ilacın da kullanımı ile ilişkili advers olayların, ilaçların birlikte

        Antifungal

        -ITRAKONAZOL

        -KETOKONAZOL

        Kalsiyum Kanalı Blokörü

        -DILTIAZEM

        Kontraseptifler (Oral)

        - ETINILESTRADIOL/NORETHINDRON

        İmmünosüpresan

        -SIKLOSPORIN (1)

        Makrolit Antibakteriyal

        -KLARITROMISIN

        -ERITROMISIN

        Antiviraller

        -HIV-PROTEAZ INHIBITORLERİ (2)(3)

        Farmakokinetik arttırıcılar

        -KOBISISTAT

        kullanılması ile ortaya çıkma olasılığı artar.

        İmmünosüpresan

        -SIKLOFOSFAMIT

        -TAKROLIMUS

        CYP3A4

        substrat

        CYP3A4 SUBSTRATLAR-

        Başka bir CYP3A4 substratı varlığında, metilprednizolonun hepatik klirensi etkilenebilir ve dozaj ayarlaması gerekebilir. Her iki ilacın da kullanımı ile ilişkili advers olayların, ilaçların birlikte kullanılması ile ortaya çıkma olasılığı artar.

        NSAID'ler (Steroidal olmayan anti- inflamatuar ilaçlar (4)

        -yüksek doz ASPIRIN (5) (asetilsalisilik asit)

        CYP3A4

        aracılı olmayan etkiler

        Antikolinerjikler (6)

        -NÖROMÜSKÜLER BLOKÖRLER (7)

        Antikolinesterazlar

        Steroidler miyastenia gravisde antikolinesterazların etkilerini

          İndinavir ve ritonavir gibi proteaz inhibitörleri, kortikosteroidlerin plazma konsantrasyonlarını artırabilir.

          4.6. Gebelik ve laktasyon

          Genel tavsiye:

          Gebelik kategorisi: C.

          Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar / Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon):

          Bazı vaka raporlarında, intrauterin araçlar kullanılan kadınlarda kortikosteroidlerle tedavi ile kontrasepsiyonun azaldığı bildirilmiştir.

          Gebelik dönemi:

          Kortikosteroidlerin plasentayı geçme kabiliyeti ilaçlar bazında değişkenlik göstermektedir, ancak metilprednizolon plasentayı geçmektedir. İnsanlarda düşük doğum ağırlığı riskinin dozla ilişkili olduğu ve düşük kortikosteroid dozları uygulanarak en aza indirilebileceği görülmektedir.

          Hamilelik sırasında önemli miktarda kortikosteroid almış annelerden doğan bebekler, adrenal yetmezlik belirtileri açısından dikkatlice izlenmeli ve değerlendirilmelidir. Hipoadrenalizm teorik olarak yeni doğanda kortikosteroidlere doğum öncesi maruz kalmanın ardından ortaya çıkabilir, ancak doğumdan sonra genellikle kendiliğinden düzelir ve nadiren klinik olarak önemlidir.

          Metilprednizolon ile yeterli insan üreme çalışmaları yapılmadığından, bu tıbbi ürün, tüm ilaçlarda olduğu gibi, hamilelikte yalnızca anneye, embriyoya, fetusa veya çocuğa olan yarar-risk oranının dikkatlice değerlendirilmesinden sonra kullanılmalıdır. Bununla birlikte, kortikosteroidler gerekli olduğunda, normal hamileliği olan hastalar, sanki hamile değilmiş gibi tedavi edilebilir.

          Hamilelikte uzun süre kortikosteroid tedavisi gören annelerden doğan bebeklerde katarakt gözlenmiştir.

          Laktasyon dönemi:

          Kortikosteroidler küçük miktarlarda anne sütüne geçer, ancak günlük 40 mg metilprednisolon dozunun bebeklerde sistemik etkilere neden olması beklenmemektedir. Bundan daha yüksek doz alan annelerin bebekleri bir dereceye kadar adrenal supresyon gösterebilir. Bu tıbbi ürün emzirme döneminde yalnızca anne ve bebeğe olan fayda-risk oranının dikkatlice değerlendirilmesinden sonra kullanılmalıdır.

          Üreme yeteneği /Fertilite:

          Kortikosteroidlerin hayvan çalışmalarında doğurganlığı azalttığı gösterilmiştir (bkz. Bölüm 5.3).

          4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler

          Kortikosteroidlerin makine sürme ve kullanma becerisi üzerindeki etkisi sistematik olarak değerlendirilmemiştir. Kortikosteroidlerle tedaviden sonra baş dönmesi, vertigo, görme bozuklukları ve yorgunluk gibi istenmeyen etkiler ortaya çıkabilir. Bu nedenle araba veya makine kullanımı için risk oluşturabilir.

          4.8. İstenmeyen etkiler

          Sıklığa ilişkin bilgiler şöyle tanımlanmıştır: Çok yaygın (≥1/10), yaygın ( ≥1/100 ila < 1/10), yaygın olmayan (≥1/1.000 ila < 1/100), seyrek (≥1/10.000 ila < 1/1.000), çok seyrek (< 1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).

          Hipotalamik-hipofiz-adrenal supresyon da dahil olmak üzere kortikosteroidlerin kullanımıyla ilişkili öngörülebilir istenmeyen yan etkilerin sıklığı; ilacın göreceli gücü, dozaj, uygulama zamanı ve tedavi süresi ile ilişkilidir (bkz. Bölüm 4.4).

          MerDRA

          Sistem Organ Sınıfı

          Sıklık†

          4.8. İstenmeyen etkiler

          Enfeksiyonlar ve enfestasyonlar

          Yaygın

          Enfeksiyon (klinik semptom ve bulguların baskılanması ile enfeksiyonların ciddiyeti ve hassasiyetinin artması dahil)

          Bilinmiyor

          Fırsatçı enfeksiyon; uyuyan tüberkülozun nüksü, Peritonit†

          Kan ve lenfatik sistem bozuklukları

          Bilinmiyor

          Lökositoz

          Bağışıklık sistemi bozuklukları

          Bilinmiyor

          İlaç aşırı duyarlılığı Anafilaktik reaksiyon Anafilaktoid reaksiyon

          Endokrin bozuklukları

          Yaygın

          Cushingoid

          Bilinmiyor

          Hipopitüiterizm

          Neoplazmalar iyi huylu, kötü huylu ve

          Bilinmiyor

          Kaposi sarkoması

          belirtilmemiş (kistler ve polipler dahil)

          Metabolizma ve beslenme bozuklukları

          Yaygın

          Sodyum retansiyonu, sıvı retansiyonu

          Bilinmiyor

          Metabolik asidoz, Alkaloz hipokalemik; Dislipidemi; Glukoz toleransının bozulması; insülin için (veya şeker hastalarında oral hipoglisemik ajanlar için) artan gereksinimler; Lipomatoz; İştah artışı (bu, kilo artışına neden olabilir); Epidural lipomatoz.

          Psikiyatrik bozukluklar

          Yaygın

          Affektif bozukluk (depresif ve öforik ruh hali dahil)

          Bilinmiyor

          Psikotik bozukluk (mani, delüzyon, halüsinasyon ve şizofreni (şiddetlenmesi), psikotik davranış, affektif bozukluk (afekt labilite, psikolojik bağımlılık, intihar düşüncesi dahil), mental bozukluk, kişilik değişikliği, ruh halinin değişken olması, bilinç bulanıklığı, anormal davranış, anksiyete, uykusuzluk, iritabilite.

          Sinir sistemi bozuklukları

          Bilinmiyor

          Artmış intrakranyal basınç (papilloödem ile birlikte (benign intrakranyal hipertansiyon)), nöbet, amnezi, kognitif bozukluk, sersemlik, baş ağrısı

          Göz bozuklukları

          Yaygın

          Katarakt

          Çok seyrek

          Görme bulanıklığı (ayrıca bkz. Bölüm 4.4)

          Bilinmiyor

          Glokom, ekzoftalmi, korneanın incelmesi, skleranın incelmesi, koriyoretinopati

          Kulak ve iç kulak bozuklukları

          Bilinmiyor

          Vertigo

          Kardiyak bozukluklar

          Bilinmiyor

          Konjestif kalp yetmezliği (duyarlı hastalarda), miyokard infarktüsü takiben miyokardın yırtılması

          Vasküler bozukluklar

          Yaygın

          Hipertansiyon

          Bilinmiyor

          Hipotansiyon, arteriyel emboli, trombotik olaylar

          Solunum, göğüs ve mediyastinal bozukluklar

          Bilinmiyor

          Pulmoner emboli, hıçkırıklar

          Gastrointestinal bozukluklar

          Yaygın

          Peptik ülser (olası peptik ülser perforasyonu ve peptik ülser hemorajisi ile birlikte)

          Bilinmiyor

          Bağırsak perforasyonu, mide kanaması, pankreatit, özofajit ülseratif, özofajit, karın şişkinliği, karın ağrısı, ishal, dispepsi, mide bulantısı

          Hepatobiliyer bozukluklar

          Bilinmiyor

          Karaciğer enzimlerinin artışı (örneğin, alanin aminotransferaz artışı, aspartat aminotransferaz artışı)

          Deri ve deri altı doku bozuklukları

          Yaygın

          Deri atrofisi, akne

          Bilinmiyor

          Anjiyoödem, hirsutizm, peteşi, ekimoz, eritema, hiperhidroz, cilt çizgileri; döküntü,

          ürtiker, telenjiektazi

          Kas-iskelet ve bağ doku bozuklukları

          Yaygın

          Kas zayıflığı, büyüme geriliği

          Bilinmiyor

          Patolojik fraktür, osteonekroz, kas atrofisi, nöropatik artropati, miyopati, osteoporoz, artralji, miyalji.

          Üreme sistemi ve meme bozuklukları

          Bilinmiyor

          Menstrüasyon düzensizliği

          Böbrek ve idrar yolu hastalıkları

          Bilinmiyor

          Skleroderma Renal Kriz*

          *Skleroderma Renal Kriz: Farklı alt popülasyonlar arasında Skleroderma Renal Kriz oluşumu çeşitlenir. En yüksek risk, yaygın sistemik sklerozlu hastalarda rapor edilmiştir. En düşük risk ise sınırlı skleroderma (%2) ve çocukluk çağı skleroderma (%1) hastalarında rapor edilmiştir.

          Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıkları

          Yaygın

          İyileşme bozukluğu

          Bilinmiyor

          Periferik ödem, yorgunluk, halsizlik

          Geri çekilme semptomları – Uzun süreli tedaviden sonra kortikosteroid dozunun çok hızlı bir şekilde azaltılması akut adrenal yetmezlik, hipotansiyon ve ölüme neden olabilir (bkz. Bölüm 4.4).

          Araştırmalar

          Yaygın

          Kandaki potasyum düzeyinde azalma

          Bilinmiyor

          Artmış intraoküler basınç, azalmış karbonhidrat toleransı, idrarda kalsiyum artışı, kan alkalin fosfataz artışı, kanda üre artışı, deri testlerine verilen reaksiyonların baskılanması *

          Yaralanma, zehirlenme ve yöntemsel komplikasyonlar

          Bilinmiyor

          Tendon yırtılması (özellikle aşil tendonu), spinal kompresyon kırığı

          * MedDRA'da tercih edilen bir terim değil

          † Peritonit perforasyon, obstrüksiyon veya pankreatit gibi gastrointestinal bir bozukluğun birincil belirtisi veya semptomu olabilir (bkz. Bölüm 4.4).

          Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması

          Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesine olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)'ne bildirmeleri gerekmektedir (www.titck.gov.tr; e-posta: tufam@titck.gov.tr; tel: 0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35

          99).

          4.9. Doz aşımı ve tedavisi

          Metilprednisolon uygulanmasına birdenbire değil zamanla son verilmelidir. Belirgin olabilen herhangi bir yan etki tarafından üretilen semptomları hafifletmek için gerekli

          önlemler alınmalıdır. Doz aşımından sonraki iki yıl içerisinde ortaya çıkabilen başka bir travmada hastanın kortikosteroidlerle desteklenmesi gerekebilir.

          Metilprednisolonun akut doz aşımının klinik sendromu bulunmamaktadır. Glukokortikoidlerle doz aşımında akut toksisite ve/veya ölüm seyrek olarak bildirilmiştir. Doz aşımında spesifik antidot bulunmamaktadır. Tedavi semptomatik ve destekleyici olmalıdır. Metilprednisolon, hemodiyaliz ile vücuttan uzaklaştırılabilir.

          Artrit Artrit Artrit, oldukça yaygın bir hastalıktır ancak iyi anlaşılamamıştır. Aslında “artrit” tek bir hastalığın adı değildir; eklem ağrısı veya eklem hastalıklarını adlandırmanın gayri resmi yoludur. Parkinson  Hastalığı Parkinson Hastalığı Hastalık ilk kez 1817 de İngiliz doktor James Parkinson tarafından tanımlanmış ve Dr. Parkinson hastalığı “sallayıcı felç” olarak kaleme almış.