DEPO-MEDROL 40 mg/ml enj. sus. içeren 1 flakon Farmakolojik Özellikler

Metilprednizolon Asetat }

Endokrin Sistem > MONO KORTİKOSTEROİDLER > Metil prednisolon sodyum suksinat
Pfizer İlaçları Ltd.Şti. | 30 December  1899

Eklemler, erkenden progresif deformasyon göstermeye başlamışsa (fizik tedavinin etkisini arttırmak amacıyla),

Metilprednizolonun, oral antikoagülanlar üzerindeki etkisi değişkendir. Kortikosteroidler ile birlikte kumarin antikoagülanlarının kullanılması sonucu antikoagülanların etkisi artabilir bu yüzden oluşabilecek spontan kanamaların önlenmesi ve hedeflenen antikoagülan etkilerin korunması için INR ve protrombin zamanlarının yakından takibi gereklidir. Kortikosteroidlerle eş zamanlı verildiğinde, antikoagülanlara ait etkilerin azaldığı yönünde veriler bulunmaktadır.

5.   FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER

    5.1. Farmakodinamik özellikler

    Farmakoterapötik grup: Sistemik hormonal preperatlar, seks hormonları ve insülinler hariç,

    Sistemik kullanım için kortikosteroidler, Sistemik kullanım için kortikosteroidler, düz, Glukokortikoidler

    ATC kodu: H02AB04

    Metilprednizolon asetat sentetik bir glukokortikoiddir. Antienflamatuvar etki gücü prednizolondan fazla, su ve tuz retansiyonuna yol açma eğilimi ise daha azdır. Romatoid artrit, osteoartrit, bursit ve benzer inflamatuvar durumları tedavi etmek için aköz solüsyon eklemlere ve yumuşak dokulara enjekte edilebilir. Uzatılmış sistemik etki için intramüsküler yoldan uygulanabilir.

    5.2. Farmakokinetik özellikler

    Genel özellikler

    Emilim:

    Sekiz gönüllüden oluşan bir kurum içi çalışma tek bir 40 mg intramüsküler DEPO-MEDROL dozunun farmakokinetiğini belirlemiştir. Bağımsız doruk plazma konsantrasyonlarının ortalaması 14,8 ± 8,6 ng/mL, bağımsız doruk zamanın ortalaması 7,25 ± 1,04 saat ve eğri altındaki alan (EAA) ortalaması 1354,2 ± 424,1 ng/mL x saat (Gün 1-21).

    Dağılım:

    Metilprednizolon; dokulara geniş ölçüde dağılır, kan-beyin bariyerini geçer ve anne sütünde salgılanır. Görünür dağılım hacmi yaklaşık 1,4 L/kg'dır. Metilprednizolonun insanlarda plazma proteinine bağlanma oranı yaklaşık %77'dir.

    Biyotransformasyon:

    Metilprednizolon karaciğerde aktif metabolitlerine metabolize olur, bunların en önemlileri 20α- hidroksimetilprednizolon ve 20β-hidroksimetilprednizolondur. Karaciğerde metabolizma başlıca CYP3A4 yoluyla gerçekleşir (CYP3A4 aracılı metabolizmaya dayalı ilaç etkileşimlerinin listesi için bkz. Bölüm Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler).

    Birçok CYP3A4 substratı gibi metilprednizolon, ayrıca ATP bağlayıcı kaset (ABC) taşıyıcı protein p-glikoprotein için bir substrat olabilir ve bu doku dağılımını ve diğer ilaçlarla etkileşimi etkileyebilir.

    Eliminasyon:

    Toplam metilprednizolonun ortalama eliminasyon yarılanma ömrü 1,8 ile 5,2 saat arasındadır. Toplam klirens yaklaşık olarak 5 ile 6 ml/dk/kg arasındadır.

    Renal yetmezlikte doz ayarlaması gerekmez. Metilprednizolon hemodiyalizlenebilirdir. Metilprednizolon asetatın çözünürlüğü, metilprednizolondan daha düşüktür.

    Doğrusallık/Doğrusal olmayan durum:

    Metilprednizolonun farmakokinetik özellikleri, uygulama yolundan bağımsız şekilde lineerdir.

    Hastalardaki karakteristik özellikler

    Veri yoktur.

    5.3. Klinik öncesi güvenlilik verileri

    Geleneksel güvenirlik farmakolojisi ve tekrarlayan doz toksisitesi çalışmalarında beklenmeyen bir tehlikeye rastlanmamıştır. Tekrarlayan doz çalışmalarında görülen toksisite eksojen adrenokortikal steroide düzenli olarak maruz kalındığında beklenen türdendi.

    Mutajenik potansiyel:

    Metilprednizolon resmi olarak genotoksisite açısından değerlendirilmemiştir. Yapısal olarak ilişkili metilprednizolon analoglarının kullanıldığı çalışmalar, bakteri ve memeli hücrelerinde yapılan sınırlı çalışmalarda genetik ve kromozom mutasyon olasılığına dair bir kanıt göstermemiştir.

    Karsinojenik potansiyel:

    Metilprednizolon, kemirgen karsinojenisite çalışmalarında resmi olarak değerlendirilmemiştir. Farelerde ve sıçanlarda kanserojenlik için test edilen diğer glukokortikoidlerle değişken sonuçlar elde edilmiştir. Bununla birlikte, yayınlanan veriler, budesonid, prednizolon ve triamsinolon asetonid dahil olmak üzere birkaç ilgili glukokortikoidin, erkek sıçanlara içme suyu ile oral uygulamadan sonra hepatosellüler adenom ve karsinom vakalarını artırabildiğini göstermektedir. Bu tümörijenik etkiler, mg/m2 bazında tipik klinik dozlardan daha düşük dozlarda meydana gelmiştir. Bu bulguların klinik önemi bilinmemektedir.

    Reprodüktif toksisite:

    Metilprednizolon, hayvan fertilite çalışmalarında değerlendirilmemiştir. Sıçanlara verildiğinde kortikosteroidlerin fertiliteyi azalttığı gösterilmiştir. Kortikosteron uygulanan erkek sıçanlarda fertilite üzerinde advers etkiler gözlemlenmiş ve geri dönüşümlü olmuştur. Prostat ve seminal veziküllerde ağırlık azalması ve mikroskobik değişiklikler gözlenmiştir. İmplantasyon ve canlı fetüs sayısı azalmıştır ve bu etkiler iyileşme döneminin sonunda çiftleşmeyi takiben ortaya çıkmamıştır.

    Hamileliklerinde insanlarda oral tedavide kullanılan doza yakın miktarda metilprednizolon ile tedavi edilen farelerin yavrularında artan yarık damaklı olma sıklığı gözlenmiştir.

    Hamileliklerinde insanlarda oral tedavide kullanılan doza yakın miktarda metilprednizolon ile tedavi edilen ama bu dozun anneye toksik olduğu sıçanların yavrularında artan kardiyovasküler defekt sıklığı ve azalmış vücut ağırlığı gözlenmiştir. Diğer bir çalışmada ise insanlarda oral tedavide kullanılan dozun <1-18 katı ile sıçanlarda hiçbir teratojenik etki kaydedilmemiştir. İnsanlarda kullanılan dozdan daha az metilprednizolonla tedavi edilen hamile tavşanların yavrularında yüksek sıklıkta fetal ölüm ve merkezi sinir sistemi ile iskelet anomalileri rapor edilmiştir. Bu bulguların hamileliklerinde metilprednizolonla tedavi edilen annelerin yavrularındaki sakatlık riski ile ilgisi bilinmemektedir. Raporlanmış teratojenik etkilerin güvenlik payı bilinmemektedir.

    Astım Astım Astımlı kişilerin akciğerlerindeki hava boruları (bronşlar) hassastır. Bu kişiler belirli tetikleyici faktörlere maruz kaldıklarında, hava boruları nefes almalarını güçleştirecek şekilde daralır. Travma Sonrası Bunalımı Travma Sonrası Bunalımı Travmatik bir olay, günlük olağan olayların dışında olan ve kişiyi derinden rahatsız eden bir olaydır.Birçok olay böyle bir etki gösterebilir.