TRIO 6x14 blister tedavi paketi Klinik Özellikler

Amoksisilin + Klaritromisin + Lansoprazol }

4.   KLİNİK ÖZELLİKLER

4.1.   Terapötik Eııdikasyonlar

4.2. Pozoloji ve uygulama şekli

Günde 2 defa 12 saat ara ile (sabah ve akşam) 1 adet 500 mg klaritromisin film tablet, 1 adet 30 mg lansoprazol mikropellet kapsül ve 1 adet 1000 mg amoksisilin tablet birlikte, 7 veya 14 gün süre ile kullanılmalıdır.

TRİO kreatinin klerensi 30 ml/dak.‘mn altında olan hastalara önerilmez.

Uygulama şekli:

Her ilaç bölünmeden yutulmalıdır.

Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:

Böbrek/Karaciğer yetmezliği:

Klaritromisin esas olarak karaciğer ve böbrekler vasıtası ile itrah edilir. Böbrek fonksiyonları normal ancak karaciğer fonksiyonları bozuk olan şahıslarda doz ayarlaması gerekmez. Ancak şiddetli böbrek fonksiyon bozukluklarında (karaciğer fonksiyonları dikkate alınmaksızın) ya doz azaltılmalı ya da doz aralan uzatılmalıdır. Kreatinin klerensi 30 ml/dk’dan az olan hastalarda kullanımı önerilmez.

Lansoprazol metabolize olduktan sonra başlıca safra yolu ile itrah edilir. Bu nedenle ilacın farmakokinetik profili, yaşlılarda uygulanımında olduğu gibi, orta dereceden şiddetli dereceye kadar hepatik bozukluktan etkilenebilir. Hepatik fonksiyon bozukluğu olan hastalara, lansoprazol verilirken dikkatli olunmalıdır. Ağır karaciğer yetmezliği olanlarda 30 mg’ dan yüksek günlük dozlar kullanılmamalıdır. Ciddi karaciğer rahatsızlığı olan hastalarda doz azaltılması göz önüne alınmalıdır.

Amoksisilin trihidrat, uzun süreli tedavide tüm güçlü ilaçlarda olduğu gibi, hematopoietik sistem, böbrek ve karaciğer fonksiyon lan belirli aralıklarla izlenmelidir.

Pediyatrik popülasyon:

H.pylori ile enfekte pediatrik hastalarda TRİO’nun güvenlilik ve etkililiği kanıtlanmamı°tır.

Geriyatrik popülasyon:

Yaşlı hastalarda asemptomatik renal ve hepatik disfonksiyon olabilir. Bu hasta grubunda TRİO kullanılırken dikkatli olunmalıdır. Ciddi renal bozukluğu olan ya°lı hastalarda doz ayarlanması düşünülmelidir.

4.3.   Kontreııdikasyonlar

TRİO, formülasyonundaki komponentlerin herhangi birine (makrolid antibiyotikleri veya penisilin türevlerine) hipersensitivitesi olduğu bilinen bireylerde kontrendikedir.

Trio’nun sisaprid, pimozid, astemizol, ergotamin, dihidroergotamin veya terfenadin ile birlikte kullanılması kontrendikedir.

Pazarlama sonrası veriler klaritromisin ve/veya eritromisin sisaprid, pimozid, astemizol, terfenadin etkin maddeleri ile birlikte kullanıldığında kardiyak aritmi (QT uzaması, ventriküler taşikardi, ventriküler fibrilasyon ve Torsades de Pointes) gibi ilaç etkileşimlerine yol açtığını göstermiştir. Ölümler bildirilmiştir.

4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

TRİO sadece belirtilen endikasyonda ve önerilen şekilde kullanılmalıdır. Bu ambalajda bulunan müstahzarlar ayn ayn veya kombinasyon şeklinde, başka tedaviler için kullanılmamalıdır.
Tedavi esnasında mikotik organizmalarla ve bakteriyel patojenlerle süperenfeksiyon riski oluşabilir. Böyle durumlarda, TRİO uygulanması derhal kesilmeli ve uygun bir tedaviye geçilmelidir.

PENİSİLİN TEDAVİSİ ALAN HASTALARDA CİDDİ VE BAZEN FATAL AŞIRI DUYARLILIK (ANAFLAKTİK) REAKSİYONLARI BİLDİRİLMİŞTİR. ANAFLAKSİ PARENTERAL TEDAVİ SIRASINDA DAHA SIK OLMASINA RAĞMEN, ORAL PENİSİLİN ALAN HASTALARADA DA MEYDANA GELMİŞTİR. BU REAKSİYONLAR, GEÇMİŞTE PENİSİLİNE VE / VEYA ÇOKI.IJ ALERJENLERE AŞIRI DUYARLILIĞI OLDUĞU BİLİNEN KİŞİLERDE ORTAYA ÇIKMASI DAHA OLASIDIR. GEÇMİŞTE PENİSİLİNE AŞIRI DUYARLILIĞI OLDUĞU BİLİNEN HASTALARDA SEFALOSPORİNLER İLE TEDAVİ EDİLDİKLERİNDE ŞİDDETLİ REAKSİYONLAR RAPOR EDİLMİŞTİR. AMOKSİSİLİN TEDAVİSİNE BAŞLAMADAN ÖNCE HASTANIN PENİSİLİNE, SEFALOSPORİNLERE VE DİĞER ALERTENLERE AŞIRI DUYARLILIĞI OLUP OLMADIĞI DİKKATLİCE BELİRLENMELİDİR. ALERTİK BİR REAKSİYON OLUŞURSA, AMOKSİSİLİN UYGULAMASI DURDURULMALI VE UYGUN TEDAVİ BAŞLATILMALIDIR. CİDDİ ANAFİLAKTİK REAKSİYONLAR EPİNEFRİN İLE ACİL TEDAVİYİ GEREKTİRİR. OKSİJEN, İNTRAVENÖZ STEROİDLER, ENTÜBASYON DA DAHİL OLMAK ÜZERE HAVA YOLUNUN AÇILMASI AYRICA UYGULANMALIDIR.

KLARİTROMİSİN

KLARİTROMİSİN, DİĞER ALTERNATİF TEDAVİLERDEN HİÇBİRİNİN UYGUN OLMADIĞI KLİNİK DURUMLAR HARİÇ, GEBELERDE KULLANILMAMALIDIR.
EĞER BU İLAÇ ALIMI ESNASINDA GEBELİK OLUSURSA, HASTA FETUSUN UĞRAYACAĞI POTANSİYEL ZARARLAR KONUSUNDA BİLGİLENDİRİLMELİDİR.
TAVSİYE EDİLEN MAKSİMUM İNSAN DOZLARI İLE TEDAVİ EDİLEN İNSANLARDAN ELDE EDİLEN SERUM SEVİYELERİNİN 2-17 KATI PLAZMA

SEVİYELERİNİ OLUŞTURAN DOZLAR UYGULANAN MAYMUN, SIÇAN, FARE VE TAVŞANLARDA KLARİTROMİSİNİN, GEBELİK ÜRÜNÜNDE VE/VEYA EMBRİYO- FÖTAL GELİŞİMİNDE ADVERS ETKİLERİ TESPİT EDİLMİŞTİR.

Klaritromisin ve kolşisin birlikte kullanıldığında, özellikle yaşlılarda olmak üzere ve bazıları böbrek yetmezliği olan hastalarda ortaya çıkan kolşisin toksisitesi bildirimleri bulunmaktadır.
Bu hastaların bazılarında ölümler bildirilmiştir.

Diğer antibiyotik kullanımlarında görüldüğü gibi uzun dönem kullanımı duyarlı olmayan bakteri ve mantarların sayısında artışa yol açar. Eğer süperinfeksiyon meydana gelirse, ilaç uygulaması bırakılmalı ve uygun tedaviye başlanmalıdır.

Klinik açıdan makrolidler dahil hemen hemen tüm antibakteriyellerin kullanımı ile, hafiften yaşamı tehdit edici düzeye kadar değişen şiddetlerde psödomembranöz kolit görülebilmektedir.
Bu nedenle bir antibakteriyel kullanımını takiben diyare görülen hastalarda bu ihtimal akılda tutulmalıdır. Antibakteriyeller ile tedavi barsak florasında değişikliğe ve Clostridium türlerinin aşın üremesine yol açmaktadır.

Clostridium difficile ile ilişkili diyare (CDAD) antibiyotik kullanımını takiben gelişen diyare olan tüm hastalarda dikkate alınmalıdır. Antibakteriyel ajanlann uygulanmasını takiben 2 aydan uzun süre sonra bile CDAD oluşumunun rapor edilmesi dikkatli bir medikal öykü alınmasını gerektirir.

Araştırmalar antibiyotiğe bağlı enterokolitin Clostridium difficile’nin ürettiği bir toksinden kaynaklandığını göstermektedir. Hafif psödomembranöz enterokolit vakalan genellikle ilaç kesildiğinde düzelmektedir.

C. difficile, CDAD gelişimine katkıda bulunan A ve B ve toksinlerini üretir. C. difficile ’nin hipertoksin üreten suşlan, morbidite ve mortaliteyi arttırmıştır. Bu enfeksiyonlar, antimikrobiyal tedaviye dirençli olabilir ve kolektomi gerektirebilir. CDAD, antibiyotik kullanımını takiben diyare ile başvuran tüm hastalarda göz önüne alınmalıdır. Orta ve ağır durumlarda sıvı ve elektrolit dengesinin sağlanması, protein takviyesi ve Clostridium dijj’icile’yc karşı etkili bir antibakteriyel ile tedavi gerekebilir.

Klaritromisin esas olarak karaciğer ve böbrekler vasıtası ile itrah edilir.

Böbrek fonksiyonları normal ancak karaciğer fonksiyonları bozuk olan şahıslarda doz ayarlaması gerekmeden verilebilir. Ancak şiddetli böbrek fonksiyon bozukluklarında (karaciğer fonksiyonları dikkate alınmaksızın) ya doz azaltılmalı veya doz aralan uzatılmalıdır.
Klaritromisin ile makrolid grubu diğer antibiyotikler arasında çapraz rezistans olabileceği göz önünde tutulmalıdır.

Klaritromisin tedavisi alan hastalarda myastenia gravis belirtilerinin şiddetlendiği bildirilmiştir.
Bileşiminde bulunan tartrazin lake nedeniyle aşın duyarlılık reaksiyonlan görülebilir.

Bu ilaç QT aralığında uzama ile ölümcül ventriküler taşikardiye neden olabilir.
LANSOPRAZOL

Lansoprazol metabolize olduktan sonra başlıca safra yolu ile itrah edilir. Bu nedenle ilacın farmakokinetik profili, yaşlılara uygulammında olduğu gibi, orta dereceden şiddetli dereceye kadar hepatik bozukluktan etkilenebilir. Hepatik fonksiyon bozukluğu olan hastalara, lansoprazol verilirken dikkatli olunmalıdır. Ağır karaciğer yetmezliği olanlarda 30 mg’dan yüksek günlük dozlar kullanılmamalıdır.

Yaşlılarda tmax ve AUC (eğrinin altında kalan alan) değerleri gençlerinkinin 2 katıdır. Hepatik bozukluğu olan yaşlı hastalarda kullanılırken dikkatli olunmalıdır.

Lansoprazol ile tedaviye semptomatik yanıt alınması; gastrik tümörün bulunmadığı anlamına gelmez. Mide ülserinden şüphe edildiğinde habis bir durum olup olmadığı araştmlmalıdır, çünkü tedavi, semptomlan düzelterek tanıyı geciktirebilir.

AMOKSİSİLİN

Penisilin tedavisi uygulanan hastalarda ciddi hatta ölümle sonuçlanabilen anaflaktoid tipte aşııı duyarlılık reaksiyonlan bildirilmiştir. Bu tip reaksiyonlar özellikle birçok alleıjene duyarlılığı olan kişilerde ve parenteral uygulamada, oral uygulamaya göre daha sık görülür.

Penisiline aşın duyarlılığı olan kişilere sefalosporinlerle tedavi uygulandığında ciddi aşın duyarlılık reaksiyonlannın oluşabildiği bildirilmiştir. Penisilin tedavisine başlamadan önce penisilin, sefalosporin ve diğer allerjenlere karşı önceden duyarlılık reaksiyonu olup olmadığı iyice sorulmalıdır. Aleıjik reaksiyon oluşması durumunda, amoksisilin hemen kesilmeli ve uygun bir tedavi uygulanmalıdır.

Ciddi anaflaktoid reaksiyonlann adrenalin ile acil tedavisi şarttır. Endikasyona göre oksijen ve i.v. steroidler verilmeli, hava yolu açık tutulmalı, gerekirse entübasyon uygulanmalıdır. Uzun süreli tedavide tüm güçlü ilaçlarda olduğu gibi hematopoetik sistem, böbrek ve karaciğer fonksiyonlan belirli aralıklarla izlenmelidir. Tedavi sırasında bakteriyel patojenler (entorobakter, psödomonas) ve mantarlarla (kandida) süperenfeksiyon ihtimali unutulmamalıdır. Böyle bir durumda ilaç kesilmeli ve uygun tedaviye başlanmalıdır.

TRİO da dahil olmak üzere antibakteriyel tedavide kullanılan ilaçlar sadece bakteriyel infeksiyon tedavisinde kullanılmalıdır. Grip gibi vira! infeksiyonlarda uygulanmamalıdırlar.
Mikotik veya bakteriyel patojenlerle süperenfeksiyon olasılığı tedavi süresince göz önünde bulundurulmalıdır. Eğer süperenfeksiyon oluşursa, TRİO tedavisi kesilmeli ve uygun tedaviye başlanmalıdır.

Kanıtlanmış veya kuvvetle şüphelenilen bir bakteriyel enfeksiyon veya profilaktik endikasyon yokluğunda TRİO kullanılması hasta için yarar sağlaması olası değildir ve ilaca dirençli bakterilerin gelişme riskini artırır.

Kreatinin klerensi 25 mL/dak’dan düşük hastalarda, TRİO ile ranitidin bizmut sitrat kombinasyonunun kullanımı önerilmez.

Akut porfiri öyküsü olan hastalarda, TRİO ile ranitidin bizmut sitrat kombinasyonu kullanılmamalıdır.

Bu tıbbi ürün her dozunda 1 mmol (23 mg)’dan daha az sodyum ihtiva eder; yani esasında “sodyum içermez”.

4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri

TRİO, mide asit salgılanmasının uzun süreli inhibisyonuna neden olur. TRİO, emilimi gastrik asit varlığına bağlı olan HIV proteaz inhibitörü atazanavirin sistemik konsantrasyonunu önemli ölçüde azaltır ve atazanavirin terapötik etkisinde kayıba ve HIV direnç gelişimine neden olabilir. Bu nedenle, TRİO veya diğer proton pompa inhibitörleri atazanavir ile birlikte kullanılmamalıdır.

TRİO, aynı zamanda gastrik pH’nın, biyoyararlammın önemli bir belirleyicisi olduğu diğer ilaçlann (öm., ketokonazol, ampisilin esterleri, demir tuzlan, digoksin) emilimini etkileyebilir.

Sağlıklı bireylerde yapılan bir çalışmada, tek veya birden fazla 60 mg dozda lansoprazol kullanımı ile ne varfarin enantiyomerlerinin farmakokinetiği ne de protrombin zamanı etkilendi. Ancak, eş zamanlı olarak proton pompa inhibitörleri, TRİO ve varfarini birlikte kullanan hastalarda artan Uluslararası Nomıalize Oran (INR) ve protrombin zamanı rapor edilmiştir. INR ve protrombin zamanında artışlar anormal kanamalara ve hatta ölüme yol açabilir. Eş zamanlı olarak proton pompa inhibitörleri ve varfarin kullanan hastalar INR ve protrombin zamanı artışı için takip edilmesi gerekebilir.

Tek doz çapraz bir çalışmada, TRİO 30 mg omeprazol 20 mg her biri tek başına ve 1 gram sukralfat ile eş zamanlı olarak kullanıldıklarında proton pompa inhibitörlerinin emilimi ertelendi ve biyoyararlanımlan sukralfat ile birlikte kullanımda sırasıyla % 17 ve % 16 azaldı.
Bu nedenle, proton pompa inhibitörleri sukralfatdan en az 30 dakika önce alınmalıdır, klinik çalışmalarda, antasitlerin TRİO ile birlikte kullanımında, TRİO’nun etkinliğinde herhangi bir değişikliğe neden olmamıştır.

AMOKSİSİLİN

Probenesid, amoksisilinin renal tubuler sekresyonunu azaltır. Amoksisilin ve probenesidin eş zamanlu kullanımı, kanda artmış ve uzamış amoksisilin seviyelerine sebep olabilir.
Kloramfenikol, makrolid, sülfonamid ve tetrasiklinler, penisilinin bakterisidal etkisini engelleyebilir. Bu sonuç, invitro çalışmalar ile kanıtlanmış olsa da bu etkileşimi yansıtacak yeterli seviyede klinik veri bulunmamaktadır.

KLARİTROMİSİN

Teofilin alan hastalarda klaritromisin kullanımı, serum teofilin konsantrasyonunda artış ile ilişkili olabilir. Yüksek doz teofilin alan hastalarda serum teofilin konsantrasyonunun izlenmesi önerilir.

Klinik çalışmalar, teofilin ve karbamazepinin klaritromisinle birlikte uygulanması sonucunda, kanda bu ilaçlann seviyelerinde orta derecede ama istatistiksel olarak anlamlı (p< 0.05) bir artış olduğunu göstermiştir.

Diğer makrolid antibiyotiklerle olduğu gibi hastalarda sitokrom P450 enzim sistemi ile metabolize edilen (örneğin varfarin, ergo alkaloidleri, triazolam, midazolam, lovastatin, dizopiramid, fenitoin ve siklosporin) ilaçlarla birlikte klaritromisin kullanılması, bu diğer ilaçlann serum seviyelerinde artmaya neden olabilir.

Pazarlama sonrası spontan raporlamalar, klaritromisin ve oral antikoagülanlann eş zamanlı kullanımının, oral antikoagülanlann etkilerinin artmasına sebep olduğunu göstermiştir. Bu ilaçlann birlikte kullanılması söz konusu olduğunda, protrombin zamanlan düzenli olarak dikkatle izlenmelidir.

4.3. Kontrendikasyonlar

Tek doz klaritromisin ile karbamazepinin birlikte kullanılması, karbamazepinin artan plazma konsantrasyonlarına neden olmuştur. Kandaki karbamazepin düzeyinin takip edilmesi önerilir.
Klaritromisin ile yapılan klinik çalışmalarda karbamazepin ve terfenadinin aktif asit metabolitinin serum konsantrasyonlarında artış gözlenmiştir.

4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

Klaritromisinin HMG-Co-A redüktaz inhibitörleri, lovastatin ve simvastatin ile birlikte uygulanması ile rabdomiyoliz görülmüştür.

Klaritromisin ve digoksini birlikte kullanan hastalarda yükselmiş digoksin serum konsantrasyonlan rapor edilmiştir. Serum digoksin seviyelerinin kontrol edilmesi düşünülmelidir. Klaritromisin ile eş zamanlı olarak digoksin alan hastalarda artmış serum digoksin konsantrasyonlan pazarlama sonrası gözlem çalışmalarında bildirilmiştir. Bazı hastalarda potansiyel fatal aritmileri de kapsayan digoksin toksisitesi ile uyumlu klinik bulgular gözlenmiştir. Hastalar digoksin ve klaritromisini birlikte kullanırlarken serum digoksin konsantrasyonlan dikkatli izlenmelidir.

HIV enfeksiyonlu yetişkinlere sürekli olarak oral klaritromisin ve zidovudin uygulanması, zidovudinin kararlı durum seviyelerinde düşüşe sebep olabilir. Çocuklarda böyle bir reaksiyon rapor edilmemiştir.

Klaritromisin ile birlikte ritonavir kullanıldığında klaritromisin plazma konsantrasyonu önemli derecede yükselebilir. Klaritromisinin yan etkilerinde (diyare, bulantı, hazımsızlık) artış meydana gelir. Böbrek fonksiyonu normal olan hastalar ritonavir kullanırken, klaritromisin aldığında dozda değişiklik yapmaya gerek yoktur. Bununla beraber kreatinin klerensi 30-60 ml/dak. olan hastalarda, klaritromisin dozu % 50, kreatinin klerensi 30 ml/dak.’nm altındaki hastalarda % 75 azaltılmalıdır. Klaritromisin ile birlikte ritonavir kullanan hastalarda böbrek fonksiyonlan izlenmelidir. 1 g/gün’den daha yüksek klaritromisin dozlan ritonavir ile uygulanmamalıdır.

CYP3A’yı inhibe ettiği bilinen klaritromisin ile öncelikli olarak CYP3A tarafından metabolize edilen bir ilacın birlikte verilmesi, bu ilaçlann konsantrasyonlannda hem terapötik ve hem de advers etkilerin artışına veya uzamasına yol açabilecek artışlara neden olabilir. CYP3A enzim substratlan olarak bilinen, özellikle eğer CYP3A substratı dar güvenlik sınırına sahipse (örneğin karbamezapin) ve/veya substrat bu enzim tarafından geniş çaplı olarak metabolize ediliyorsa, diğer ilaç tedavileri alan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır. Eğer mümkünse,

CYP3A tarafından öncelikli olarak metabolize edilen ilaçlann serum konsantrasyonlan klaritromisin alan hastalarda yakından izlenmeli ve doz ayarlaması düşünülmelidir.

Aşağıda, klinik olarak belirgin bir CYP3A etkileşimi tespit edilen ilaçlar örneklendirilmiştir:
Antiaritmikler:
Klaritromisin ile kinidin veya disopiramid ile birlikte kullanımıyla oluşan Torsades de Pointes bildiren pazarlama sonrası raporlan vardır. Hastalann, bu ilaçlar ile birlikte klaritromisin

verilmesi sırasında QTc uzaması açısından elektrokardiyografiler ile izlenmesi gereklidir. Bu ilaçlann serum düzeyleri klaritromisin tedavisi sırasında izlenmelidir.

Ergotamiıı/dihidroergotamiıı: Pazarlama sonrası raporlarda klaritromisinin ergotamin veya dihidroergotaminin es zamanlı uygulanmasının kol ve bacaklarda ve merkezi sinir sistemi dahil diğer dokularda vazospazm ve iskemiyle karakterize akut ergot toksisitesiyle ilişkili olduğuna işaret edilmektedir. Klaritromisin ve bu tıbbi ürünlerin es zamanlı verilmesi kontrendikedir (bkz. KONTRENDİKASYONLAR).

Triazolobenzodiazepinler (Triazolam, Alpazolam) ve İlgili Benzodiazepinler (Midazolam): Eritromisinin, triazolam ve midazolamın klerensinde azalmaya yol açtığı ve bu sebeple bu benzodiazepinlerin farmakolojik etkilerinde artışa sebep olduğu tespit edilmiştir.
Pazarlama sonrası raporlar, triazolam ve klaritromisinin eş zamanlı kullanımı sebebiyle ilaç etkileşimi ve SSS etkileri ( somnolans, konfüzyon) oluştuğunu göstermiştir.

HMG-Coa Redüktaz İnhibitörleri (Lovastatin, Siınvastatin): Diğer makrolidlerde olduğu gibi, klaritromisin için de HMGCoA redüktaz inhibitörlerinin konsantrasyonunda artış bildirilmiştir. Bu ilaçlan eşzamanlı alan hastalarda nadir olarak rabdomiyoliz bildirilmiştir.
Hastalar miyopati işaretleri ve belirtileri açısından izlenmelidir.

Sildenafil (Viagra): Eritromisinin, sildenafilin sistemik maruziyetini (AUC) artırdığı rapor edilmiştir. Buna benzer bir etkileşme klaritromisin ile de görülebilir; bu sebeple sildenafil dozunda azaltma düşünülebilir, (bkz. Viagra ambalaj bilgileri)

Eritromisin ve/veya klaritromisinin siklosporin, karbamazepin, takrolimus, alfetanil, dizoftramid, rifabutin, kinidin, metilprednisolon, silostazol ve bromokriptin ile CYP3A bazlı etkileşimleri için spontan veya yayınlanmış raporlar mevcuttur.

Klaritromisin sisaprid, primozid, astemizol veya terfenadin ile kontrendikedir. (bkz.
KONTRENDİKASYONLAR)

Bunlara ilaveten, eritromisin veya klaritromisinin, heksobarbital, fenitoin ve valproat gibi CYP3A ile metabolize olmayan bazı ilaçlarla da etkileştiği rapor edilmiştir.

İlac/Laboratuvar Test Etkileşimleri

Clinitest® ve Benedict Solüsyonu veya Fehling Solüsyonu kullanılarak, ürede glikoz testi yapıldığında, yüksek ampisilin konsantrasyonlarının yanlış pozitif sonuca sebep olduğu gözlenmiştir. Bu sebeple, enzimatik glikoz oksidaz reaksiyonlan (Clinistix®) önerilmektedir.
Ampisilinin hamile kadınlarda kullanımı sonucu, konjuge estriol, estriol-glukronid, konjuge estron ve estradiolün plazma konsantrasyonlannda geçici azalmalar gözlenmiştir. Bu etki, amoksisilin kullanımı ile de görülebilir.

LANSOPRAZOL

Lansoprazol sitokrom P450 enzim sistemi ile özellikle CYP3A ve CYP2C19 izozimleri ile metobolize olmakla birlikte sağlıklı gönüllülerde yapılan çalışmalarda aynı sistemi kullanan varfarin, antipirin, indometazin, aspirin, ibuprofen, fenitoin, prednizolon, propranolol, aluminyum-magnezyum hidroksit antiasidleri veya diazepam ile klinik olarak önem taşıyan bir etkileşim saptanmamıştır. Lansoprazolün, teofılin ile birlikte kullanımı, teofilin klerensinde minör (% 10) bir artış oluşturabilir. Bu nedenle teofilin ile birlikte kullanım sırasında gereğinde doz ayarlaması yapabilmek için hastalar yakından takip edilmelidir.

Lansoprazolün sukralfat ile beraber kullanımı, absoıpsiyonunu geciktirmiş ve lansoprazolün biyoyararlammım % 30 düşürmüştür. Bu sebeple lansoprazol, sukralfat almadan en az 30 dakika önce kullanılmalıdır. Lansoprazol, aluminyum-magnezyum hidroksit antiasid müstahzarlanndan 1 saat sonra uygulandığında, Cmax değerine istatistiksel olarak önemli bir etkisi olmamıştır.

Lansoprazol gastrik asit sekresyonunu inhibe ettiği için biyoyararlanımlan açısından gastrik pH’nın önemli olduğu ketokonazol, ampisilin esterleri, demir tuzlan, digoksin gibi ilaçlann emilimini etkileyebilir.

4.6. Gebelik ve laktasyon

Gebelik kategorisi C.

Gebelik Dönemi

TRİO’nun hamilelerde yapılını0 yeterli ve kontrollü çalı°malan mevcut değildir. TRİO hamilelerde sadece potansiyel yaran, bebekteki potansiyel riskden daha fazla olduğu durumlarda kullanılmalıdır.

Laktasyon Dönemi

Amoksisilin anne sütüne çok düşük miktarlarda geçer. Amoksisilin kullanımı infantlarda duyarlılığa neden olabilir.

Klaritromisinin anne sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir. Birçok ilaç anne sütüne geçtiğinden bu ihtimal göz önünde tutulmalı ve dikkatli davranılmalıdır.

Lansoprazol ve metabolitleri sıçanların sütüne geçmektedir, ancak insan sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir. Lansoprazolün etki ve emniyeti belirlenemediğinden emzirenlerde kullanılmamalıdır.

Emzirilen bebeklerdeki ciddi advers etki potansiyeli düşünülerek, emziren annede TRİO tedavisini veya emzirmeyi kesmek konusunda karar, tedavinin anneye sağlayacağı yarar göz önüne alınarak verilmelidir.

Üreme yeteneği/Fertilite

4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler

4.8. İstenmeyen etkiler

Klaritromisin, lansoprazol ve amoksisilin trihidratın yan etkileri organ ve sistemler sınıflaması ve sıklığına göre aşağıda listelenmiştir. Sıklık dereceleri şu şekilde tanımlanmıştır:

Çok yaygm (>1/10), yaygm (>1/100; <1/10), yaygm olmayan (>1/1.000, <1/100), seyrek (>1/10.000; <1/1.000, çok seyrek (</10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).

TRİO’yu oluşturan ilaçlann birlikte kullanıldığı üçlü tedavide, en sık rastlanan (>%3) advers etkiler şunlardır:

Advers Etkiler

Üçlü tedavi n= 138 (%.)

Diyare

7.0

Baş ağnsı

6.0

Tat alma bozukluğu

5.0

Klinik çalışmalarda gözlenen yan etkilerin büyük çoğunluğu hafif ve geçici türden olup klasik makrolidlere göre gastrointestinal yan etkiye daha az rastlanmaktadır. İlaca bağlı yan etkilerden dolayı tedaviyi bırakan hastalar % 3’den daha azdır. Bu yan etkiler aşağıda sınıflandınlmıştır.
Sinir sistemi hastalıklan: Konfüzyon, baş dönmesi

Solunum, göğüs bozukluklan ve mediastinal hastalıklan: solunum bozukluğu

Gastrointestinal hastalıklan: Koyu renkli feçes, ağız kuruluğu/susama, glossit, rektal kaşıntı,

bulantı, oral monoliazis, stomatit, dilde renk değişikliği, kusma

Deri ve deri altı doku hastalıklan: Cilt reaksiyonlan

Kas-iskelet bozukluklar, bağ doku ve kemik hastalıklan: Miyalji

Genitoüriner sistem hastalıklan: Vajinit, vajinal monoliazis

Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklan: Kann ağnsı

Advers etki sıklığı açısından, 10 veya 14 günlük üçlü tedavi rejimleri arasında istatistiksel

olarak önemli farklılıklar bulunmamaktadır

Genel olarak klaritromisin, lansoprazol ve amoksisilin trihidrat tedavisi hem kısa süreli hem de uzun süreli denemelerde iyi tolere edilmiştir.

Klinik Çalışmalarda İnsidans

Tedaviyi uygulayan hekim tarafından aşağıda belirtilen advers etkilerin, klaritromisin, lansoprazol ve amoksisilin trihidrat ile tedavi edilen hastalann %1’i veya daha fazlasında ilaçla olasılıkla veya muhtemelen ilişkili olduğu bildirilmiştir ve klaritromisin, lansoprazol ve amoksisilin trihidrat ile tedavi edilen hastalarda, placebo ile tedavi edilen hastalara kıyasla daha yüksek oranda görülmüştür.

Kısa Süreli, Placebo Kontrollü klaritromisin, lansoprazol ve amoksisilin trihidrat Çalışmalannda Muhtemelen veya Olasılıkla Tedavi ile İlişkili Advers Etkilerin İnsidansı

Vücut Sistemi/ Advers Etki

Klaritromisin, Lansoprazol ve Amoksisilin trihidrat (N= 2768)

%

Plasebo (N= 1023)

%

Tüm Vücut

Kann Ağnsı

2.1

1.2

Sindirim Sistemi

Konstipasyon

1.0

0.4

Diyare

3.8

2.3

Mide bulantısı

1.3

1.2

%1’den fazla insidansla baş ağnsı görülmüştür ancak bu, placeboda daha yaygındır. Placebo alan hastalar ve 15 mg ve 30 mg klaritromisin, lansoprazol ve amoksisilin trihidrat alan hastalar arasında da diyare insidansı benzerlik göstermektedir ancak 60 mg klaritromisin, lansoprazol ve amoksisilin trihidrat alan hastalarda daha fazladır (sırasıyla %2.9, %1.4, %4.2 ve %7.4).

En yaygm olarak bildirilen muhtemelen tedaviyle ilişkili olan advers etki diyaredir.

Klaritromisin, lansoprazol ve amoksisilin trihidrat alan hastaların veya deneklerin %1’inden daha azında görülen ek advers deneyimler aşağıda verilmiştir.

Tüm Vücut: karın genişlemesi, aleıjik reaksiyon, asteni, sırt ağnsı, kandidiyaz, karsinom, göğüs ağnsı, üşüme, ödem, ateş, grip sendromu, malez, boyun ağnsı, ense sertliği, ağn, pelvik ağn; Kardiyovasküler Sistem: anjina, aritmi, bradikardi, serebrovasküler olay/beyin enfarktüsü, hipertansiyon/hipotansiyon, migren, miyokard enfarktüsü, çarpıntı, şok (dolaşım yetmezliği), senkop, taşikardi, vazodilasyon,

Sindirim Sistemi: dışkı anomalisi, anoreksi, kardiyospazm, kolit, , kolelityazis, ağız kuruluğu, dispepsi, disfaji, enterit, erüktasyon, özofajiyal ülser, özofajit, dışkıda renk bozukluğu, flatulans, gastrik nodüller/fundik bez polipleri, gastrit, gastroenterit, gastrointestinal anomali, gastrointestinal bozukluk, gastrointestinal kanama, glosit, diş eti kanaması, hematemez, iştah artışı, artmış salivasyon, melena, ağız ülseri, mide bulantısı ve kusma, mide bulantısı ve kusma ve diyare, gastrointestinal moniliyaz, rektal bozukluk, rektal kanama, stomatit, tenesnıus, susama, dil hastalığı, ülseratif kolit, ülseratif stomatit;

Endokrin Sistemi: diabetes mellitus, guatr, hipotiroidi;

Kan ve Lenf Sistemi: anemi, hemoliz, lenfadenopati;

Metabolizma ve Beslenme Bozuklukları: avitaminoz, gut, dehidrasyon,

hiperglisemi/hipoglisemi, periferik ödem, kilo alma/kaybetme;

Kas-iskelet Sistemi: artralji, artrit, kemik rahatsızlığı, eklem rahatsızlığı, bacak kramplan, kas- iskelet ağnsı, miyalji, miyasteni,ptozes, sinovit;

Sinir Sistemi: anormal rüyalar, ajitasyon, amnezi, anksiyete, apati, konfüzyon, konvülsiyon, demans, depersonalizasyon, depresyon, diplopi, baş dönmesi, duygusal labilite, halüsinasyonlar, hemipleji, hiperkinezi, hipertoni, hipoestezi, insomnia, azalmış/artmış libido, sinirlilik, nevroz, parestezi, uyku bozukluğu, somnolans, anormal düşünce, tremor, vertigo; Solunum Sistemi: astım, bronşit, artmış öksürük, dispne, epistaksi, hemoptizi, hıçkınk, larenks neoplazileri, akciğer fibrozisi, farenjit, plevral bozukluk, pnömoni, solunum rahatsızlığı, üst solunum yolu iltihaplanması/enfeksyionu, rinit, sinüzit, stridor;

Deri ve İkincil Organlar: akne, alopesi, kontakt demıatit, cilt kuruluğu, sabit döküntü, saç rahatsızlığı, makulopapüler döküntü, tırnak rahatsızlığı, pruritus, döküntü, deri karsinomu, terleme, ürtiker;

Özel Duyular: görme anomalisi, ambliyopi, blefarit, bulanık görme, katarakt, konjonktivit, sağırlık, göz kumluğu, kulak/göz rahatsızlığı, göz ağnsı, glokom, otitis media, parosmi, fotofobi, retinal dejenerasyon/rahatsızlık, tat alma duyusu kaybı, tat alma bozukluğu, tinitus, görüş alanı kusuru;

Ürogenital Sistem: regl anomalisi, meme büyümesi, meme ağnsı, meme hassasiyeti, ağnlı adet görme, dizüri, jinekomasti, empotans, böbrek taşı, böbrek ağnsı, lökore, menoraji, menstrüel bozukluklar, penis bozukluklan, poliüri, testis bozukluklan, üretral ağn, idrara çıkma sıklığı, idrar retansiyonu, idrar yolu enfeksiyonu, idrara çıkma aciliyeti, idrara çıkma bozukluğu, vajinit.

Pazarlama sonrası

Tüm Vücut: anaflaktik/anafilaktoid reaksiyonlar;

Sindirim Sistemi: hepatoksisite, panktreatit, kusma;

Kan ve Lenf Sistemi: agranülositoz, aplastik anemi, hemolitik anemi, lökopeni, nötropeni, pansitopeni, trombositopeni ve trombotik tronıbositopenik purpura;

Kas-iskelet Sistemi: miyozit;

Deri ve İkincil Organlar, eritema multiforme de dahil şiddetli dermatolojik reaksiyonlar, Stevens-Johnson sendromu, toksik epidermal nekroliz, (bazıları ölümcül);

Özel Duyular: konuşma bozukluğu;

Ürogenital Sistem: interstisyel nefrit, idrar retansiyonu.

Laboratuar Değerleri

Klaritromisin, lansoprazol ve amoksisilin trihidrat alan hastalarda laboratuar parametrelerinde aşağıda belirtilen değişiklikler advers vaka olarak bildirilmiştir:

Anormal karaciğer fonksiyon testleri, artmış SGOT (AST), artmış SGPT (ALT), artmış kreatinin, artmış alkalin fosfataz, artmış globülinler, artmış GGTP, aılmış/azalmış/anormal WBC, anormal AG oranı, anormal RBC, bilirübinemi, eozinofil, hiperlipemi, artmış/azalmış elektrolitler, artmış/azalmış kolesterol, artmış glukokortikoidler, artmış LDH, artmış/azalmış/anormal plateletler ve artmış gastrin seviyeleri. Albüminüri, glikozüri ve hematüri gibi ürin idrar anomalileri de bildirilmiştir. Ek izole laboratuar anomalileri bildirilmiştir.

Klaritromisin için:

Gözlenen yan etkilerin çoğunluğu gastrointestinal sistemle ilgili olup, diyare, kusma, abdominal ağn, dispepsi ve bulantıdır. Diğer yan etkiler; baş ağnsı, tat değişikliği ve karaciğer enzimlerindeki geçici yükselmelerdir.

Genellikle tat alma bozukluğu ile birlikte koku alma duyusunda değişiklik rapor edilmiştir.
Klaritromisin ile tedavi olan hastalarda diş renginde bozulma görülmüştür. Renk bozukluğu profesyonel diş temizliği ile giderilmiştir.

Bazıları, hipoglisemik ajan veya insülin tedavisi gören hastalarda görülmek üzere nadir olarak hipoglisemi vakaları bildirilmiştir.

İzole trombositopeni vakaları rapor edilmiştir.

Diğer makrolidlerle olduğu gibi, klaritromisin ile seyrek olarak; karaciğer enzimlerinde artış ve sanlıkla veya sanlıksız seyreden hepatoselüler ve/veya kolestatik hepatik disfonksiyon rapor edilmiştir.

Bu hepatik disfonksiyon şiddetli olabilir ve genellikle reversibldir. Çok nadir durumlarda fatal sonuçlanan hepatik yetmezlik rapor edilmiştir ve genellikle altta yatan ciddi hastalık ve/veya aynı anda kullanılan ilaçlarla ilgilidir.

Klaritromisin ve omeprazolün birlikte uygulandığı klinik çalışmalarda dilde geçici renk değişikliği görülmüştür.

Oral olarak uygulanan klaritromisin ile toksik epidermal nekroliz, ürtiker ve orta derecede deri erüpsiyonundan, anaflaksi ve Stevens-Johnson Sendromuna kadar uzanan alleıjik reaksiyonlar oluşmuştur. Oral klaritromisin ile endişe, baş dönmesi, uykusuzluk, kötü rüyalardan, konfüzyon, halüsinasyonlardan, psikoza kadar uzanan geçici santral sinir sistemi yan etkileri rapor edilmiştir. Fakat nedensellik ilişkisi saptanamamıştır.

Klaritromisin tedavisi sırasında, ilacın bırakılması ile ortadan kalkan işitme kaybı görülebilir.
Uzun QT sendromu olan kişilerde eritromisin ve klaritromisin kullanımının, ventriküler taşikardi dahil ventriküler aritmi ve ‘‘torsade de pointes” lara yol açabildiği bulunmuştur.
Klaritromisin tedavisi ile glosit, stomatit ve oral monilia, anoreksi, pankreatit, dilde renk değişikliği, trombositopeni, lökopeni, nötropeni, baş dönmesi spontan olarak rapor edilmiştir.
Bağışıklık Sistemi Bozulmuş Hastalardaki Advers Etkiler:

Mikobakteriyel enfeksiyonlar için uzun süre klaritromisinin yüksek dozlan ile tedavi edilen bağışıklık sistemi bozuk hastalarda, klaritromisin uygulamasıyla bağlantılı olabilecek advers etkileri, HIV hastalığının veya seyir eden hastalığın altta yatan belirtilerinden ayırt etmek genellikle zordur.

Klaritromisin kullanan hastalann bazı laboratuvar testlerinden hatalı sonuçlar alınabilir.
Bunların başlıca! an aşağıda yer almaktadır:

Karaciğer fonksiyon testleri: ALT, AST, GGT, alkalen fosfataz, total bilirubin, LDH sonuçlan olduğundan daha yüksek çıkabilir ancak sapma % l’in altındadır.

Kan: Lökosit sayısı olduğundan düşük (% l’in altında sapma), protrombin zamanı olduğundan yüksek (% 1 sapma) çıkabilir.

Böbrek: BUN (% 4 sapma) ve serum kreatinin değerleri (% l’in altında sapma) olduğundan yüksek çıkabilir.

Klaritromisin ile yapılan klinik deneylerde gözlemlenen yan etkilerin büyük çoğunluğu hafif şiddette ve geçici olarak ortaya çıkmıştır. Miyobakteriyal enfeksiyonu olmayan yetişkin hastaların %3’ünden daha azı, ilaca bağlı yan etkilerden dolayı tedaviyi bırakmıştır.
Yetişkinlerde en sık bildirilen olaylar diyare (%3), mide bulantısı (%3), tat alma anomalisi (%3), dispepsi (9(2), karın ağnsı/rahatsızlığı (%2) ve baş ağnsı (%2) olmuştur. Bu olayların çoğunun hafif veya orta şiddette olduğu bildirilmiştir. Bildirilen advers olaylardan, yalnızca %l’inin şiddetli olduğu bildirilmiştir.

Pazarlama Sonrası Deneyim

Ürtiker ve hafif şiddette deri döküntülerinden, nadir görülen anaflaksi, Stevens-Johnson sendromu ve toksik epidemıal nekrolize kadar çeşitlilik gösteren aleıjik reaksiyonlar görülmüştür. Anında bildirilen diğer advers olaylar; glosit, stomatit, oral moniliyaz, anoreksi, kusma, pankreatit, dil renginde bozulma, trombositopeni, lökopeni, nötropeni ve baş dönmesidir. Klaritromisinle tedavi edilen hastalarda diş renginde bozulma bildirilmiştir. Diş renginde bozulma genellikle, profesyonel dental temizlik ile geri döndürülebilir. Temel olarak yaşlı kadınlarda görülen ve genellikle geri döndürülebilir yapıda olan işitme kaybı izole bildirimleri olmuştur. Genellikle tat alma bozukluğu veya tat alma duyu kaybı ile birlikte koku alma duyusunda değişiklikler de bildirilmiştir.

Anksiyete, davranış değişiklikleri, konfüzyonel durumlar, konvülziyonlar, depersonalizasyon, disoryantasyon, halüsinasyonlar, insomnia, manik davranış, kabuslar, psikoz, tinitus, tremor gibi merkezi sinir sistemi rahatsızlıkları ve vertido da pazarlama sonrası gözlem sırasında bildirilmiştir. Vakalar genellikle ilacın kesilmesinden sonra düzelir.

Artmış karaciğer enzimleri de dahil olmak üzere hepatik fonksiyon bozukluğu ve sanlık ile veya sanlık olmadan hepatosellüler ve/veya kolestatik hepatit, klaritromisin ile seyrek olarak bildirilmiştir. Bu hepatik fonksiyon bozukluğu şiddetli olabilir ve genellikle geri döndürülebilir yapıdadır. Çok nadir durumlarda, ölümle sonuçlanan hepatik bozukluk bildirilmiştir ve genellikle altta yatan ciddi hastalıklar ve/veya eşlik eden ilaç tedavileriyle ilişkilendirilmiştir.
Nadiren hipoglisemi bildirilmiştir; bu vakalardan bazılaıı oral hipoglisemik ajanlar veya insülin alan hastalarda görülmüştür.

Diğer makrolidlerde olduğu gibi, klaritromisin; QT uzaması ve ventriküler taşikardi ve torsades de pointes de dahil olmak üzere ventriküler aritmileri ile ilişkilendirilmiştir.

Klaritromisin kullanımı ile aynı zamana rastlayan interstitiyal nefrit bildirimleri de olmuştur.
Özellikle yaşlılarda, klaritromisin ve kolşisinin birlikte kullanımı ile pazarlama sonrası, kolşisin toksisitesi bildirilmiştir; söz konusu vakanın bir kısmı böbrek yetmezliği olan hastalarda görülmüştür. Bu tür hastalann bazılannda ölüm bildirilmiştir.

Lansoprazol için:

Lansoprazol iyi tolere edilen bir ilaçtır. Lansoprazol kullanımı ile görülebilen belli başlı yan etkiler diyare veya konstipasyon, bulantı, baş ağnsı ve deri döküntüsüdür. İdame tedavisi süresince en sık rastlanan yan etki diyaredir.

Bu belirtiler tedavi kesildiğinde kaybolmaktadır. Kısa dönem ve uzun dönem tedavilerde lansoprazol ile tedavi edilen hastalarda çok nadir olarak şu yan etkiler görülmüştür:

Bütün Vücutta: Asteni, kandidiyazis, göğüs ağnsı, ödem, ateş, grip benzeri sendrom, ağız kokusu, enfeksiyon, kınklık.

Kardiyovasküler Sistem: Angina, serebrovasküler hasar, hipertansiyon/hipotansiyon, miyokard enfarktüsü, palpitasyonlar, şok (dolaşım bozukluğu), vazodilatasyon.

Sindirimi Sistemi: Anoreksi, kardiyospazm, kolelityazis, konstipasyon, ağız kuruluğu/susama, dispepsi, disfaji, geğirme, özofajial stenoz, özofagus ülseri, özofajit, feçeste renklenme, flatulans, gastrik nodül/fundal salgı polipleri, gastroenterit, gastrointestinal hemoraji, hematemez, iştah artışı, tükrük artışı, melena, rektal hemoraji, stomatit, tenesmus, ülseratif kolit.

Endokrin Sistem: Diabetes mellitus, guatr, hiperglisemi/hipoglisemi.

Kan ve Lenf Sistem: Anemi, hemoliz.

Metabolik ve Beslenme Bozukluklan: Gut, kilo artışı/kaybı.

Kas ve İskelet Sistemi: Artrit/artralji, kas/ iskelet ağnsı, miyalji.

Sinir Sistemi: Ajitasyon, amnezi, anksiyete, apati, konfüzyon, depresyon, baş dönmesi/senkop, halüsinasyonlar, hemipleji, saldırganlık, libido azalması, sinirlilik, parestezi, düşünce bozukluklan.

Solunum Sistemleri: Astım, bronşit, öksürük artışı, dispne, buran kanaması, hemoptizi, hıçkırık, pnömoni, üst solunum yolu inflamasyonu/enfeksiyonu.

Deri ve İlgili Yapılar: Akne, alopesi, kaşıntı, kızanklık, ürtiker.

Özel Duyu Organlaıı: Bulanık görme, sağırlık, gözde ağn, otitis media, tat alma bozukluğu, kulak çınlaması, görme alanında azalma.

Ürogenital Sistem: Menstrüel bozukluklar, albüminüri, göğüslerde büyüme/jinekomasti, göğüslerde hassasiyet, glukozüri, hematüri, impotens, böbrek taşı.

Laboratuvar Değerlerinde Değişiklik:

Karaciğer fonksiyon testlerinde anormallikler AST ve ALT artışı, kreatinin, alkalen fosfataz, globülin ve GGTP seviyelerinde artış, bilirubinenıi, eozinofili, hiperlipemi, elektrolit ve kolesterol seviyelerinde artma/azalma, glukokortikoid ve LDH artışı, plateletlerde artma/azalma/düzensizlikler, gastrin düzeylerinde artış.

Amoksisilin için:

Diğer penisilinlerde olduğu gibi amoksisilinin neden olduğu istenmeyen reaksiyonların temelde duyarlılığa bağlı olması beklenebilir. Daha çok penisiline karşı aşın duyarlılığı daha önceden gözlenmiş ve aleıji, astım, saman nezlesi veya ürtiker hikayesi olan hastalarda görülme olasılığı yüksektir. Penisilin kullanımına ilişkin olarak aşağıdaki advers reaksiyonlar bildirilmiştir: Gastrointestinal: Mide bulantısı, kusma, diyare ve hemorajik/ psödomembranöz kolit.
Psödomembranöz kolit semptomlan, antibiyotik tedavisi süresince veya antibiyotik tedavisinden sonra görülmeye başlayabilir.

Aşırı Duyarlılık Reaksiyonları: Serum hastalığı benzeri reaksiyonlar, eritamatöz nıakülopapüler döküntüler, eritema multiforme, Stevens-Johson Sendromu, eksfoliyatif demıatit, toksik epidermal nekroliz, akut jeneralize ekzantematöz püstülozis, aşııı duyarlılık vasküliti ve ürtiker bildirilmiştir.

Not: Söz konusu aşın duyarlılık reaksiyonlan antihistaminlerle, ve gerekirse, sistemik kortikosteroidlerle kontrol altına alınabilir. Söz konusu reaksiyonlar ne zaman görülürse görülsün, hekim görüşüne göre tedavi edilen durumun hayati tehlike teşkil ettiği ve yalnızca amoksisilin tedavisine cevap verdiği durumlar dışında, amoksisilin tedavisi durdurulmalıdır.
Karaciğer: AST (SGOT) ve/veya ALT (SGPT)’de orta düzeyde artış kaydedilmiştir ancak söz konusu bulgunun anlamlılığı bilinmemektedir. Kolestatik sanlık, hepatik kolestasis ve akut sitolitik hepatit de dahil olmak üzere hepatik fonksiyon bozukluklan bildirilmiştir.

Renal: Kristalüri de bildirilmiştir

Kan ve Lenf Sistemi: Hemolitik anemi de dahil olmak üzere anemi, trombositopeni, trombositopenik purpura, eozinofili, lökopeni ve agranülositoz; penisilin tedavisi sırasında bildirilmiştir. Söz konusu reaksiyonlar genellikle tedavinin sonlandınİması ile tersine döndürülebilir ve bu reaksiyonların aşııı duyarlılık olgusuna bağlı olduğuna inanılmaktadır.
Merkezi Sinir Sistemi: Reversibl hiperaktivite, ajitasyon, anskiyete, insomnia, konfüzyon, davranış değişiklikler ve/veya baş dönmesi nadiren bildirilmiştir.

Diğer: Diş renginde bozulma (kahverengi, sarı veya gri lekelenme) nadiren bildirilmiştir. Söz konusu bildirimler çoğunlukla pediatrik hastalarda gerçekleşmiştir. Renk bozukluğu, çoğu vakada, diş fırçalama veya dental temizlik ile azaltılmış veya ortadan kaldmlmıştır.

Laboratuar Değerlerinde Değişiklikler

Olası klinik öneme sahip laboratuar değerleri değişiklikleri şu şekildedir:

Hepatik: artmış SGPT (ALT) %1’den az, SGOT (AST) %1’den az:, GGT %1’den az, alkalin fosfataz %1’den az, LDH %1 ’den az, toplam bilirubin %1’den az;

Hematolojik: azalmış WBC %1’den az, uzamış protrombin zamanı % 1;

4.9. Doz aşımı ve tedavisi

Doz; aşımı durumunda hastalar hemen doktorları, zehir kontrol merkezi veya acil servis ile temasa geçmelidirler. Her üç müstahzarın birlikte alımı nedeniyle artmış bir toksisite riski bulunduğuna dair farmakolojik bir veri mevcut değildir.

KLARİTROMİSİN

Klaritromisin aşın dozda alındığında gastrointestinal semptomlar (öm. kann ağnsı, bulantı, kusma, diyare) görülebilir.

Aşııı doza eşlik eden advers reaksiyonlar, absorbe edilmemiş ilacın uygun eliminasyonu ve destekleyici tedavi ile kontrol altına alınmalıdır. Diğer makrolidlerle olduğu gibi, klaritromisin plazma seviyeleri hemodiyaliz veya peritona! diyalizden anlamlı derecede etkilenmez.
LANSOPRAZOL

Lansoprazolün bilinen bir antidotu yoktur. Diyaliz ile vücuttan uzaklaştınlamaz. Doz aşımı halinde semptomatik ve destekleyici tedavi yapılmalıdır.

AMOKSİSİLİN

Doz aşımı durumunda tedavi kesilmeli; gerekli semptomatik ve destekleyici tedavi uygulanmalıdır. Amoksisilin hemodiyaliz ile dolaşımdan uzaklaştmlır.

Mesane Kanseri Mesane Kanseri Mesane kanseri her zaman mukozada başlar. Erken safhalarda bu tabakada sınırlı kalır ve hücre içindeki karsinom olarak nitelendirilir. Pankreas Kanseri Pankreas Kanseri Pankreas karnın alt kısmında yatay şekilde bulunan bir organdır. Sindirime yardımcı olan enzimleri ve kan şekerini yönetmeye yardımcı olan hormonları vücuda dağıtmakla görevlidir.