TRANSTEC 52.5 mcg/SAAT 5 transdermal flaster Farmakolojik Özellikler

Buprenorfin }

Sinir Sistemi > Uyuşturucu Etkiye Sahip İlaçlar (Opioid) > Buprenorfin
Abdi İbrahim İlaç Sanayi ve Ticaret A.Ş. | 5 April  2013

5.   FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER

5.1. Farmakodinamik özellikler

Farmakoterapötik grup: Opioid analjezikler Oripavin türevleri
ATC Kodu:
N02AE01 Etki mekanizması

Buprenorfm güçlü opioid analjezik grubuna dahildir. Mü reseptörüne bağlanarak agonist, kappa reseptörüne bağlanarak ise antagonist etki gösterir. Buprenorfın’ in genel özellikleri morfıninkine benzemekle birlikte kendine özgü farmakolojik ve klinik nitelikleri mevcuttur Advers reaksiyonlar diğer güçlü opioid analjeziklerinki ile benzerlik göstermektedir. Buprenorfın’ in bağımlılık yapma özelliği morfine göre daha azdır.

Buprenorfın’ in farklı uyulama yollarına göre göreceli potensi literatürde aşağıdaki gibidir: Morfin p.o : BUP i.m.= 1:67-150 (tekli doz, akut ağrı modeli)

Morfin p.o : BUP s.l.= 1:60-100 (tekli doz, akut ağrı modeli, çoklu doz, kronik ağrı, kanser ağrısı) Morfin p.o: BUP TTS.= 1:75-115 (çoklu doz, kronik ağrı)

5.2. Farmakokinetik özellikler

Genel özellikler

Emilim:

TRANSTEC uygulamasından sonra buprenorfm ciltten emilir. Buprenorfmin sistemik dolaşıma sürekli aktarılması yapışkan polimer bazlı matriks sisteminden salımı ile kontrol edilir.

Dağılım:

Buprenorfm yaklaşık %96 oranında plazma proteinine bağlanır. İlk TRANSTEC uygulamasının ardından buprenorfmin plazma konsantrasyonları kademeli olarak artar ve 12

24 saat sonra plazma konsantrasyonları minimum 100 pg/ml etkili konsantrasyona ulaşır. Buprenorfm 35 mcg/saat transdermal flaster ile sağlıklı gönüllüler ile yapılan çalışmalarda ortalama 200-300 pg/ml Cmaks ve 60-80 saat Tmaks değeri saptanmıştır. 35 mcg/saat flaster ve 70 mcg/saat transdermal flaster ile yürütülen çapraz geçiş tasarımlı bir gönüllü çalışmada değişik doz güçleri için doz oransallığı gösterilmiştir.

Biyotransformasvon:

Buprenorfm karaciğerde N-dealkilbuprenorfıne (norbuprenorfm) ve glukuronid konjugat metabolitlerine metabolize edilir. Enterohepatik dolaşıma girebileceğine dair bulgular mevcuttur.

Eliminasvon:

5.3. Klinik öncesi güvenlilik verileri

Standard toksikolojik çalışmalarda insanlar için herhangi bir özel potansiyel risk taşıdığına dair bir bulguya rastlanmamıştır. Tekrarlanan dozlarda buprenorfm ile sıçanların üzerinde yapılan testlerde vücut ağırlığındaki artışta azalma saptanmıştır.

Fertilite ve genel üreme kapasitesi ile ilgili olarak sıçanlar üzerinde yapılan çalışmalar zararlı etkiye işaret etmemiştir. Sıçanlar ve tavşanlar üzerinde yapılan çalışmalar fetotoksisite ve implantasyon sonrası kayıplara artışa işaret etmektedir. Sıçanlar üzerinde yapılan çalışmalar rahim içi fetus büyümesinin azaldığına, belli bazı nörolojik fonksiyonların gelişiminde gecikmeye ve ana hayvanların hamilelik ya da emzirme dönemindeki tedavisinden sonra yeni doğmuşların doğum sırası ve sonrası ölüm oranında yükselmeye işaret etmektedir. Komplike doğum ve emzirmenin azaldığı durumların da bu etkilere katkıda bulunduğu görülmektedir. Fareler ve sıçanlarda teratojenite de dahil olmak üzere embriyotoksisite bulgularına rastlanmamıştır.

Buprenorfmin mutajenik potansiyeli üzerindeki in-vitro ve in-vivo çalışmalar klinik anlamlı etkilere işaret etmemiştir.

Sıçanlar ve fareler üzerinde yapılan uzun süreli çalışmalarda insanlar için herhangi bir kanserojenik bulguya rastlanmamıştır. Eldeki toksikolojik veriler transdermal fiasterlerdeki katkı maddelerinin duyarlılaştırıcı potansiyeli bulunmadığına işaret etmektedir.

Diyabet Hastalığı Diyabet Hastalığı Diyabet, insülin hormonu ile ilgili problemlerden kaynaklanan bir hastalıktır. Parkinson  Hastalığı Parkinson Hastalığı Hastalık ilk kez 1817 de İngiliz doktor James Parkinson tarafından tanımlanmış ve Dr. Parkinson hastalığı “sallayıcı felç” olarak kaleme almış.