RAPILYSIN 10 U IV enj. için steril liyofilize toz içeren flakon Klinik Özellikler

Reteplaz }

Kan ve Kan Yapıcı Organlar > Antitrombotik İlaçlar > Reteplaz
Actavis İlaçları A.Ş | 14 November  2011

4.   KLİNİK ÖZELLİKLER

4.1.   Terapötik Endikasyonlar

- RAPILYSIN, erişkinlerde inatçı ST yükselmesi veya yakın zamanlı sol dal bloğu ile miyokard infarktüsünden şüphelenilen olgularda, akut miyokard infarktüsü başlangıcından sonraki 12 saat içinde, trombolitik tedavi için ve

4.2. Pozoloji ve uygulama şekli

RAPILYSIN tedavisine Akut Miyokard İnfarktüsü belirtileri başladıktan hemen sonra başlanmalıdır.

RAPILYSIN, 10 U’lik intravenöz bolus doz uygulamasını takiben 30 dakika sonra ikinci bir 10 U’lik bolus şeklinde uygulanır (çifte bolus). Bu uygulama Akut Myokard İnfarktüsü ve Hemodinamik instabilite ile birlikte olan akut masif akciğer embolisinin tedavisi için standarttır.
Pozoloji kilodan bağımsızdır ve doz hesaplanması gerektirmez.

Her bolus 2 dakikayı geçmeyecek süre içinde yavaş intravenöz enjeksiyonla uygulanır.
Yanlışlıkla damar dışına çıkmamasına dikkat edilmelidir.

RAPILYSIN uygulanmadan önce ve sonra, retromboz riskinin azaltılması amacı ile heparin ve asetilsalisilik asit de uygulanmalıdır.

Heparin dozu: Heparin ve asetilsalisilik asit yeniden tromboz riskini azaltmak için RAPILYSIN’den önce ve daha sonra uygulanmalıdır. Heparinin tavsiye edilen dozu, RAPILYSIN tedavisinden önce bolus enjeksiyon olarak verilen 5000 IU Heparine ek olarak ikinci RAPILYSIN bolusundan sonra her saatte 1000 IU Heparin infüzyonu şeklindedir.
Heparin aPTT değerlerini normalin 1.5-2 katı düzeyinde tutmak için en az 24 saat süreyle, tercihen 48 -72 saat uygulanmalıdır.

Asetilsalisilikasit dozu: Trombolizden önceki ilk asetilsalisilik asit dozu en az 250 mg (250-350 mg) olmalıdır; daha sonra hasta taburcu olana kadar günde en az 75-150 mg ile devam edilir.

Uygulama şekli:

RAPILYSIN trombolitik tedavi uygulamasında ve bu uygulamayı izleyecek yöntemleri kullanmada deneyimli doktorlar tarafından uygulanmalıdır.

RAPILYSIN etkin maddesi Reteplaz, şişe içerisinde dondurularak kurutulmuş madde olarak bulunur. Liyofilize edilmiş madde, şırınganın içeriğiyle karıştırılarak hazırlanır.

RAPILYSIN tercihen sadece RAPILYSIN enjeksiyonu amacıyla açılmış bir damar yolundan verilmelidir. RAPILYSIN için ayrılmış damar yolundan ne RAPILYSIN enjeksiyonu ile aynı anda, ne daha önce ve ne de daha sonra başka hiçbir ilaç verilmemelidir. Bu, retromboz riskini azaltmak için RAPILYSIN uygulamasından önce ve sonra verilmesi gereken heparin ve asetil salisilik asit de dahil olmak üzere, tüm ürünler için geçerlidir.

Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler: Böbrek yetmezliği:

Klinik bilgi mevcut değildir

Karaciğer yetmezliği:

Klinik bilgi mevcut değildir

Pediyatrik popülasyon:

Çocuklarda RAPILYSIN’in etkinliği ve güvenliğiyle ilgili kanıtlar yoktur. Çocukların bu ilaçla tedavi edilmesi önerilmez.

Geriyatrik popülasyon:

4.3. Kontrendikasyonlar

RAPILYSIN, aktif maddeye veya içeriğindeki maddelerden herhangi birine karşı (örneğin polisorbat 80 gibi) bilinen aşırı duyarlılığı olan hastalarda kontrendikedir.

Trombolitik tedavi kanama riskini artırdığından RAPILYSIN şu durumlarda kontrendikedir:

- Bilinen hemorajik diyatez

- Aynı anda oral antikoagülanlarla (örn: varfarin sodyum) tedavi edilen hastalar

- İntrakranial neoplazm, arteriyovenöz malformasyon veya anevrizma

- Kanama riski artmış olan neoplazm

- Serebrovasküler atak öyküsü

- Son zamanlarda (<10 gün) uzun süreli ve zorlu dış kalp masajı

- Ciddi, kontrol edilemeyen hipertansiyon

- Aktif peptik ülser

- Portal hipertansiyon (özofagus varisleri)

- Ağır karaciğer veya böbrek işlev bozukluğu

- Akut pankreatit, perikardit, bakteriyel endokardit

- Diyabetik hemorajik retinopati veya diğer hemorajik oftalmik hastalıklar

4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

RAPILYSIN tedavisi uygulanması düşünülen her hasta dikkatle incelenmelidir (Bkz. Bölüm 4.2).

Kanama

RAPILYSIN tedavisi sırasında karşılaşılan en yaygın komplikasyon kanamadır. Aşağıdaki durumlarda RAPILYSIN tedavisiyle ilişkili riskler artabilir ve beklenen faydalarla karşılaştırma yapılması gerekebilir:

- Serebrovasküler hastalık

- Başlangıçtaki sistolik kan basıncının 160 mm Hg’den daha yüksek olması

- Son zamanlardaki gastrointestinal veya genitoüriner kanama (10 gün içinde)

- Sol kalpte trombüs olasılığı artışı (atriyal fibrilasyonla beraber mitral stenoz)

- Ciddi enfeksiyon olan bölgelerde septik tromboflebit veya oklüzyonlu arteriyovenöz kanül

- 75 yaş üzerindeki hastalar

- Kanamanın belirgin bir tehlike oluşturabileceği veya yerleşiminden ötürü özellikle güçlük çıkarabilecek herhangi bir durum.

Aynı anda heparin antikoagülasyon tedavisinin uygulanması kanamaya katkıda bulunabilir.
RAPILYSIN tedavisi sırasında fibrin parçalandığından damara girilen en son yerde kanama olabilir. O nedenle trombolitik tedavi, kanama olasılığı olan tüm bölgelere büyük dikkat gösterilmesini gerektirir (kateter sokulan yerler, artere ve vene girilen yerler, kesim yerleri ve iğnenin girdiği yerler).

RAPILYSIN tedavisi sırasında hastaya rijit kateter sokulması, intramüsküler (kas içi) enjeksiyon yapılması ve hastaya gereksiz işlem yapılması önlenmelidir.

Hemostazı etkileyen heparin yanısıra, düşük molekül ağırlıklı heparinler, heparinoidler, oral antikoagülanlar ve dipridamol, tiklopidin, klopidogrel veya glikoprotein IIb/IIIa antagonistleri gibi aspirin dşındaki antiplatelet ajanlar ile birlikte kullanımına da dikkat edilmesi gerekir.

Özellikle serebral hemoraji gibi ciddi bir kanama olduğunda, aynı anda uygulanan heparin tedavisine hemen son verilmelidir. Ayrıca, uygulamadan önce şiddetli kanama olması halinde ikinci RAPILYSIN bolusu verilmemelidir. Ancak genelde reteplazın yarı-ömrünün kısa olması nedeniyle koagülasyon faktörlerinin eklenmesi gerekmez. Kanamalı hastaların çoğuna trombolitik ve antikoagülan tedavi kesilerek, volüm replasmanı yapılır ve damara elle basınç uygulayarak müdahale edilebilir. Kanama başladıktan sonraki 4 saat içinde heparin uygulanmışsa, protamin düşünülmelidir. Bu konservatif önlemlere yanıt vermeyen hastalarda transfüzyon ürünlerinin tedbirli biçimde kullanılması endikedir. Kriyopresipitat, fibrinojen, taze dondurulmuş plazma ve trombositler her uygulamadan sonra tekrar klinik ve laboratuar incelemesi yapılarak verilmelidir. Kriyopresipitat veya fibrinojen infüzyonunda arzu edilen hedef fibrinojen düzeyi 1g/L’dir.

Şu anda, trombolitik tedaviden önce diyastolik kan basıncı 100 mm Hg’den yüksek olan hastalarda RAPILYSIN ile ilgili yeterli veri yoktur.

Aritmiler

Koroner tromboliz, reperfüzyon ile ilişkili aritmilere yol açabilir. RAPILYSIN uygulaması sırasında bradikardi ve/veya ventriküler taşiaritmiler (ventriküler taşikardi veya fibrilasyon) için antiaritmik tedavi uygulanması gerekir.

Kolesterol embolizasyonu

Trombolitik ajanlarla tedavi edilen hastalarda, kolesterol embolizasyonu nadiren rapor edilmiştir ve gerçek oran bilinmemektedir. Öldürücü olabilen bu ciddi durum, ayrıca invaziv vasküler prosedürler (örn. Kalp kateterizasyonu, anjiyografi, vasküler cerrahi müdahale) ve/veya antikoagülan tedavi ile ilişkilendirilmektedir. Kolesterol embolizasyonunu klinik olarak belirleyen özellikler şunlardır; ciltte benekler, “mor ayak” sendromu, akut böbrek yetmezliği, kangrenli parmaklar, hipertansiyon, pankreatit, miyokard infarktüsü, serebral infarktüs, omurilik infarktüsü, retinal arter tıkanıklığı, barsak infarktüsü ve rabdomiyoliz.

Yeniden uygulama

Şu anda RAPILYSIN’in tekrarlayıcı uygulanmasıyla ilgili veri olmadığından, yeniden uygulama önerilmez. Ancak reteplaz molekülüne özgü monoklonal antikor oluştuğu gözlenmemiştir.

Anaflaktoid reaksiyon gelişirse enjeksiyona hemen son verilmeli ve uygun tedaviye başlanmalıdır.

Her bir flakon 1 mmol 131 mg dipotasyum hidrojen fosfat ihtiva eder. Bu durum, böbrek fonksiyonlarında azalma olan hastalar ya da kontrollü potasyum diyetinde olan hastalar için göz önünde bulundurulmalıdır.

4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri

RAPILYSIN ile AMİ hastalarında, sıklıkla uygulanan ilaçlar arasında hiçbir formal etkileşim çalışması yapılmamıştır. Klinik çalışmaların geriye dönük analizleri, akut miyokard infarktüsü geçirmiş hastalarda RAPILYSIN ile beraber verilen ilaçlarla ilgili herhangi bir etkileşim olduğunu göstermemiştir. Heparin, K vitamini antagonistleri ve trombosit işlevini etkileyen ilaçlar (asetilsalisilik asit, dipiridamol ve absiksimab), RAPILYSIN tedavisi sırasında veya daha sonra uygulanırsa kanama riskini artırabilir (Bkz. Dozaj ve Uygulama Yöntemi).

Özellikle plazma fibrinojen düzeyinin düşük olduğu dönemlerde (AMİ’ye yönelik fibrinolitik tedavisinden sonra yaklaşık 2 gün kadar) bu etkiye dikkat edilmelidir.

İlaç geçimsizlikleri için bakınız Bölüm 4.2

Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler

Hiç bir etkileşim çalışması yapılmamıştır.

Pediyatrik popülasyon

4.6. Gebelik ve laktasyon

Genel tavsiye:

Gebelik kategorisi C.

Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar / Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)

Gebe kadınlarda RAPILYSIN ile ilgili hiçbir deneyim yoktur.

Gebelik dönemi

RAPILYSIN’in gebe kadınlarda kullanımına ilişkin yeterli veri mevcut değildir. Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar, gebelik veya embriyonal/fetal gelişim üzerindeki etkiler bakımından yetersizdir. İnsanlara yönelik potansiyel risk bilinmemektir. Hayat kurtaran durumlar dışında gebelik döneminde kullanılmamalıdır.

Laktasyon dönemi

RAPILYSIN’in anne sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir. Anne, trombolitik tedaviden sonraki ilk 24 saat içinde bebeğe süt vermemelidir.

Üreme yeteneği/Fertilite

4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler

4.8. İstenmeyen etkiler

RAPILYSIN ile en sık bildirilen advers etki kanamadır.

Advers reaksiyonların sıklığı aşağıdaki gibi sıralanmıştır:

Çok yaygın (>1/10); Yaygın (>1/100 ila <1/10); Yaygın olmayan (>1/1,000 ila <1/100); Seyrek (>1/10,000 ila <1/1,000); Çok seyrek (<1/10,000); Bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor)

Kan ve lenf sistemi hastaklıkları

Çok yaygın: Enjeksiyon bölgesinde hemoraji (örn: hematom)

Yaygın: Gastrointestinal hemoraji (hematemez, melena), gingival veya genitoüriner kanama Yaygın olmayan: Hemoperikardiyum, retroperitonel kanama, serebral hemoraji, epitaksis, hemoptizi, gözde hemoraji ve ekimoz

(RAPILYSIN ile sağlanan trombolizden önce sistolik kan basıncının 160 mm Hg’nin üzerinde olması serebral kanama riskinde artışla ilişkilidir.)

İntrakraniyal kanama ve ölümcül intrakraniyal kanama riski, ilerleyen yaşla birlikte artar.

Kan transfüzyonları nadiren gerekli olur. İnme (intrakraniyal kanama dahil) ve diğer ciddi kanama ataklarından birini geçirmiş hastalarda ölüm ya da kalıcı sakatlık yaygın olarak görülen bir durumdur.

Bağışıklık sistemi hastalıkları

Yaygın olmayan: Aşırı duyarlılık reaksiyonları (örn alerjik reaksiyonlar)

Çok seyrek: Ciddi anaflaksi/anaflaktoid reaksiyon

(Eldeki kanıtlar bu aşırı duyarlılık reaksiyonlarının antikor kaynaklı bir kökene bağlı olduğunu göstermemektedir.)

Psikiyatrik hastalıkları

Çok seyrek: Depresyon, psikoz.

Sinir sistemi hastalıkları

Yaygın olmayan: Serebral hemoraji

Çok seyrek: Epilepsi nöbeti, konvülsiyon, afazi, konuşma bozukluğu, deliryum, akut beyin sendromu, ajitasyon, konfüzyon, (İskemik ya da hemorajik serebrovasküler olaylar yardımcı ya da altta yatan durumlar olabilirler),

Kardiyak hastalıklar

Çok yaygın: Tekrarlayan iskemi/angina, hipotansiyon ve kalp yetmezliği/pulmoner ödem.
Yaygın: Aritmiler (örn. AV blok, atrial fibrilasyon/flatter, ventriküler taşikardi/fibrilasyon, elektromekanik dissosiasyon (EMD), kardiyak arest, kardiyojenik şok, infarktüsün tekrarı.
Yaygın olmayan: Mitral regürjitasyon, pulmoner embolizm, diğer sistolik embolizmler/serebral embolizm ve ventriküler septal defekt.

Bu kardiyovasküler olaylar yaşamı tehdit eden nitelikte olabilir ve ölüme yol açabilir.

Bu olaylar diğer trombolitik ajanlarla olduğu gibi, miyokard infarktüsü ve/veya trombolitik uygulamanın sekeli olarak bildirilmiştir.

Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar:

4.9. Doz aşımı ve tedavisi

Aşırı doz durumunda fibrinojenin ve diğer kan pıhtılaşma elemanlarının (pıhtılaşma faktörü V) azalacağı ve sonradan kanama riski olabileceği beklenmelidir

Doz aşımı tedavisi için Bkz: Bölüm 4.4, (Özel kullanım uyarıları ve önlemleri; kanama olursa alınacak tedbirler kısmı).

Deri Kanseri Deri Kanseri Deri kanseri çok rastlanan bir hastalıktır. Üç ana türü bulunur ;genelde kemirici ülser olarak bilinen bazal hücreli karsinom, yassı hücreli karsinom ve kötü huylu tümör. Lösemi Kan Kanseri Lösemi Kan Kanseri Lösemi, kan kanseridir ve vücudunun kan oluşturan dokularının hastalanması anlamına gelir. Birçok lösemi türü vardır; bazı lösemi türleri çocuklarda bazıları da yetişkinlerde sık görülür.