PAGAMAX 75 mg 14 sert jelatin kapsül Klinik Özellikler

Pregabalin }

Sinir Sistemi > NONNARKOTİK ANALJEZİKLER
Nobel İlaç Sanayii ve Tic. Anomim Şirketi | 9 December  2011

4.   KLİNİK ÖZELLİKLER

4.1.   Terapötik cndikasyonlar Nöropatik Ağrı

PAGAMAX (pregabalin) periferik nöropatik ağrıda endikedir.
Epilepsi

PAGAMAX (pregabalin) sekonder jeneralize konvülsiyonların eşlik ettiği ya da etmediği parsiyel konvülsiyonlu yetişkin hastalarda ek tedavi olarak endikedir.

Yaygın Anksiyete Bozukluğu

4.2. Pozoloji ve uygulama şekli

Pozoloji:

Günlük doz aralığı 150-600 mg aç ya da tok karnına alınabilir.
Uygulama sıklığı ve süresi: Nöropatik Ağrı

PAGAMAX (pregabalin) tedavisinin önerilen başlangıç dozu. aç ya da tok karnına günde iki kez 75 mg’dır (150 mg/gün).

Klinik çalışmalarda 150 ila 600 mg/gün dozunda prcgabalin alan hastalarda etkinlik kanıtlanmıştır. Hastaların çoğunluğu için en uygun doz günde iki kez 75 mg’dır. Pregabalinin etkinliği ilk hafta içinde görülür. Ancak, her bir hastanın yanıtına ve tolere edilebilirliğine göre doz, 3 ila 7 günlük bir aralıktan sonra, günde iki kez 150 mg’a ve gerekirse, ek bir haftadan sonra günde iki kez 300 mg’lık maksimum doza çıkartılabilir.

Epilepsi

PAGAMAX (pregabalin) tedavisinin önerilen başlangıç dozu aç ya da tok karnına günde iki kez 75 mg’dır (150 mg/gün). Klinik çalışmalarda 150 ila 600 mg/gün dozunda pregabalin alan hastalarda etkinlik kanıtlanmıştır. Pregabalinin etkinliği ilk hafta içinde görülür. Ancak, her bir hastanın yanıtına ve tolere edilebilirliğine göre doz, 1 haftadan sonra, günde iki kez 150 mg’a ve gerekirse, ek bir haftadan sonra günde iki kez 300 mg’lık maksimum doza çıkartılabilir.

4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri

Yaygın Anksiyete Bozukluğu

Doz aralığı ikiye bölünmüş dozlar halinde, günlük 150-600 mg’dır. Tedaviye devam edilmesinin gerekliliği düzenli olarak tekrar değerlendirilmelidir.

PAGAMAX (pregabalin) tedavisi günlük 150 mg dozunda başlatılabilir. Hastaların tedaviye bireysel yanıtına ve tolere edebilirliklerine göre, 1 hafta sonra doz günlük 300 mg’a çıkartılabilir. Bu haftayı takip eden, ilave 1 hafta sonrasında günlük doz 450 mg’a artırılabilir ve ek 1 haftadan sonra 600 mg’lık maksimum günlük doza ulaşılabilir.

Uygulama şekli:

Ağızdan alınır.

Pregabalin tedavisine son verilmesi:

Nöropatik ağrı, epilepsi veya yaygın anksiyete bozukluğu için uygulanan pregabalin tedavisinin sona erdirilmesi gerekirse, en az bir haftaya yayılarak, kademeli şekilde sonlandırılması tavsiye edilir.

Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:

Böbrek yetmezliği:

Pregabalin sistemik dolaşımdan başlıca renal yolla değişmemiş ilaç şeklinde atılır. Pregabalin klerensi, kreatinin klerensi ile doğru orantılı olduğundan (bkz. 5.2. Farmakokinetik özellikler), renal fonksiyonları yetersiz hastalarda doz, Tablo l’de gösterildiği şekilde, aşağıdaki formül kullanılarak kreatinin klerensine (CLcr) (bkz. Bölüm 5.2 Farmakokinetik özellikler, Hastalardaki karakteristik özellikler, Böbrek yetmezliği) göre bireyselleştirilmelidir:

[140-yaş (yıl)] x ağırlık (kg)

CLcr (ml/dak) = - (x 0.85 kadın hastalar için)

72 x serum kreatinin (mg/dL)

Pregabalin hemodiyaliz yoluyla etkin şekilde plazmadan uzaklaştırılır (4 saat içinde ilacın %50’si). Hemodiyaliz gören hastalarda, pregabalinin günlük dozu renal fonksiyonlara göre ayarlanmalıdır. Günlük doza ek olarak, her bir 4 saatlik hemodiyaliz tedavisinin hemen sonrasında ek bir doz verilmelidir (bkz. Tablo 1).

Tablo 1.Renal fonksiyonlara bağlı olarak pregabalin dozunun ayarlanması

Kreatinin Klerensi (CLcr) (ml/dak)

Toplam pregabalin günlük dozu*

Doz rejimi

Başlangıç dozu (mg/gün)

Maksimum doz (mg/gün)

>60

150

600

BID veya TID

>30-<60

75

300

BID veya TID

>15-<30

25-50

150

QD veya BID

<15

25

75

QD

Hemodiyaliz sonrası ek doz (mg)

25

100

Tek doz+

TID = Günde üç doz BID = Günde iki doz QD = Günde tek doz

Toplam günlük doz (mg/gün) mg/doz sağlayacak şekilde doz rejimiyle belirtildiği gibi bölünmelidir.

+Ek doz, tek bir ilave dozdur.
Karaciğer yetmezliği:

Karaciğer yetmezliği olan hastalarda herhangi bir doz ayarlamasına gerek yoktur (bkz. 5.2. Farmakokinetik özellikler Hastalardaki karakteristik özellikler. Karaciğer yetmezliği).

Pediyatrik popülasyon:

Yeterli güvenlilik ve etkinlik bilgisi bulunmadığı için, pregabalinin 12 yaş altı pediyatrik hastalarda ve adolesanlarda (12-17 yaş arası) kullanımı önerilmez (bkz. Bölüm 5.3 Klinik öncesi güvenlilik verileri).

Geriyatrik popülasyon (>65 yaş):

4.3. Kontrendikasyonlar

4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

Antiepileptik ilaçlarla tedavi edilen hastalarda intihar düşüncesi ve davranışı bildirilmiştir. Bu nedenle hastalar intihar düşüncesi ve davranışı açısından yakından izlenmelidir. İntihar düşüncesi ve davranışı ortaya çıktığında, hasta ve hasta yakınının tıbbi destek alması önerilmektedir.

Klinik deneyimlere bağlı olarak, pregabalin tedavisi nedeniyle kilo artışı görülen diyabet hastalarında, hipoglisemik ilaçların dozu tekrar gözden geçirilmelidir.

Pazarlama sonrasında anjiyoödemi de içeren aşırı duyarlılık reaksiyonları bildirilmiştir. Yüzde, ağız içinde veya üst solunum yolunda şişme gibi anjiyoödem belirtileri ortaya çıkarsa pregabalin derhal kesilmelidir.

Pregabalin tedavisi, somnolans (uyku hali) ve baş dönmesine neden olabileceğinden, yaşlı hastalarda kaza sonucu yaralanmaların (düşme) oranını artırabilir. Pazarlama sonrası raporlarda bilinç kaybı, konfüzyon ve zihinsel bozukluk bildirilmiştir. Dolayısıyla hastalar, ilacın tüm potansiyel etkileri konusunda yeterli deneyime sahip oluncaya kadar dikkatli olmaları konusunda uyarılmalıdır.

Pazarlama sonrası deneyimde, pregabalin ile tedavi gören hastalarda geçici olarak görmede bulanıklık ve görme netliğinde başka değişiklikler bildirilmiştir. Pregabalinin kesilmesi ile bu semptomlar iyileşebilir veya sona erebilir.

Antiepileptik ilaç tedavisine pregabalin eklenmesi ile nöbet kontrolü sağlandıktan sonra, pregabalin ile monoterapiye geçilirken eş zamanlı kullanılan antiepileptiklerin çekilmesine ilişkin yeterli bilgi bulunmamaktadır.

Pregabalinle kısa veya uzun dönem tedavinin kesilmesinden sonra, bazı hastalarda çekilme semptomları görülmüştür. Aşağıdaki olaylar bildirilmiştir:

Uykusuzluk, baş ağrısı, bulantı, ishal, grip benzeri semptomlar, anksiyete, sinirlilik, depresyon, ağrı, hiperhidroz ve baş dönmesi. Tedaviye başlarken hasta bunlar hakkında bilgilendirilmelidir.

Uzun süreli pregabalin tedavisinin sonlandırılması ile ilgili olarak, pregabalin tedavisinin süresi ve dozajı ile ilişkili çekilme semptomlarının sıklığı ve şiddetine dair veri bulunmamaktadır. Ancak tüm antiepileptik ilaçlarda olduğu gibi, pregabalin de tedricen, en hızlı bir hafta içinde kesilmelidir.

Pregabalin tedavisine son verilmesinin, böbrek yetmezliğinin geri dönüşümüne etkileri ile ilgili bir çalışma yapılmamış olmakla birlikte, tedaviye son verilmesini veya dozun azaltılmasını takiben böbrek fonksiyonunda iyileşme bildirilmiştir.

Sebep-sonuç ilişkisi belirlenmemiş olsa da, pazarlama sonrası raporlarda, pregabalin alan bazı hastalarda konjestif kalp yetmezliğinin geliştiği rapor edilmiştir. Klinik olarak anlamlı bir kalp veya periferik vasküler hastalığı olmayan hastalarla yapılmış kısa süreli klinik çalışmalarda, hipertansiyon veya konjestif kalp yetmezliği gibi kardiyovasküler komplikasyonlar ve periferik ödemle belirgin bir ilişki gösterilmemiştir. Şiddetli konjestif kalp yetmezliği olan hastalarda sınırlı veri olduğu için, bu hastalarda pregabalin dikkatle kullanılmalıdır (Bkz. Bölüm 4.8 İstenmeyen Etkiler).

Pregabalin ve antidiyabetik bir ilaç olan tiazolidindion tedavisinin birlikte uygulandığı hastalarda periferik ödem ve kilo artışının görülme sıklığı artabilir.

4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri

Pregabalin çoğunlukla idrarla değişmeden atıldığı, önemsiz derecede metabolize olduğu (dozun <%2’si metabolit şeklinde idrarla atılır), in vitro olarak ilaç metabolizmasını inhibe etmediği ve plazma proteinlerine bağlanmadığı için farmakokinetik etkileşim yaratma veya farmakokinetik etkileşime uğrama olasılığı düşüktür. Buna göre, in vivo çalışmalarda pregabalin ile fenitoin, karbamazepin, valproik asit, lamotrijin, gabapentin, lorazepam, oksikodon veya etanol arasında klinik açıdan önemli bir farmakokinetik etkileşim gözlenmemiştir. Buna ek olarak, popülasyon farmakokinetik analizi oral antidiyabetikler, diüretikler ve insülin gibi sık kullanılan 3 ilaç sınıfının ve fenitoin, karbamazepin, valproik asit, lamotrijin, fenobarbital, tiagabin ve topiramat gibi sık kullanılan anti-epileptik ilaçların pregabalin klerensi üzerinde klinik olarak anlamlı bir etkisi olmadığını göstermiştir. Benzer şekilde, bu analizler pregabalinin fenitoin, karbamazepin, valproik asit, lamotrijin, topiramat ve fenobarbitalin klerensleri üzerinde klinik olarak anlamlı bir etkisi olmadığını da göstermektedir.

Pregabalinin noretisteron ve/veya etinil östradiol içeren oral kontraseptifler ile birlikte alınması her iki ilacın da kararlı durum farmakokinetiğini etkilemez.

Pregabalin etanol ve lorazepamın etkilerini güçlendirebilir. Kontrollü klinik çalışmalarda, pregabalinin oksikodon, lorazepam veya etanolle birlikte kullanılan çoklu oral dozları solunum üzerinde klinik açıdan önemli etkilere yol açmamıştır. Pazarlama sonrası edinilen deneyimlerde, pregabalin ve diğer merkezi sinir sistemini baskılayan ilaçları alan hastalarda solunum yetmezliği ve koma rapor edilmiştir. Pregabalin, kognitif ve gros motor fonksiyonlarda oksikodonun yol açtığı bozukluğa katkı sağlar gibi görünmektedir. Pazarlama sonrası deneyimlerde, pregabalinin opioid analjezikler gibi konstipasyona sebep olabilecek ilaçlarla birlikte alınması sonucu alt gastrointestinal kanal fonksiyonlarında azalma (örn. intestinal obstrüksiyon, paralitik ileus, konstipasyon) bildirilmiştir.

Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:

Pediyatrik popülasyon:

Etkileşim çalışmaları sadece yetişkinlerde gerçekleştirilmiştir.
Geriyatrik popülasyon:

4.6. Gebelik ve laktasyon

Genel tavsiye

Gebelik kategorisi: C

Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar / Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)

Hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalar üreme toksisitesinin bulunduğunu göstermiştir (bkz. Bölüm 5.3 Klinik öncesi güvenlilik verileri). İnsanlara yönelik potansiyel risk bilinmemektedir. Pregabalinin gebe kadınlarda kullanımına ilişkin yeterli veri mevcut değildir.

Gebelik dönemi

Anneye sağlayacağı yarar fetüse gelebilecek risk potansiyelinden fazla olmadıkça, gebelik sırasında pregabalin kullanılmamalıdır.

Laktasyon dönemi

Pregabalinin insanlarda anne sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir; ancak sıçan sütüne geçmektedir. Bu nedenle, pregabalin tedavisi süresince emzirme tavsiye edilmez.

Üreme yeteneği/Fertilite

4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler

4.8. İstenmeyen etkiler

Pregabalin klinik programına, plasebo kontrollü çift kör çalışmalardaki 7000’den fazla hasta dahil olmak üzere toplam 12000’den fazla hasta katılmıştır. En yaygın şekilde bildirilen advers reaksiyonlar baş dönmesi ve uyku halidir. Advers etkiler genelde hafif ve orta şiddettedir. Bütün kontrollü çalışmalarda, advers etkiler yüzünden çalışmadan ayrılma oranı pregabalin alan hastalarda %14 iken, bu oran plasebo alan hastalarda %5’tir. Pregabalin tedavi gruplarında çalışmadan ayrılmaya neden olan en yaygın advers reaksiyonlar baş dönmesi ve uyku halidir.

Klinik çalışmaların toplu analizinde tedavi ile ilişkili olan istenmeyen etkiler aşağıdaki kategorilere göre listelenmiştir: çok yaygın (>1/10), yaygın (>1/100 ila <1/10), yaygın olmayan (>1/1.000 ila <1/100), seyrek (>1/10.000 ila <1/1.000), çok seyrek (<1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).

Tablo 2’de yer alan advers etkiler altta yatan bir hastalıktan veya birlikte kullanılan ilaçlardan da kaynaklanıyor olabilir.

Vücut sistemi

Advers reaksiyonlar

Enfeksiyonlar ve enfestasyonlar

Yaygın olmayan

: Nazofarenjit

Kan ve lenf sistem bozuklukları

Seyrek

: Nötropeni

Metabolizma ve beslenme bozuklukları

Yaygın

: İştah artışı

Yaygın olmayan

: Anoreksi

Seyrek

: Hipoglisemi

Psikiyatrik bozukluklar

Yaygın

: Konfüzyon, dezoryantasyon, irritabilite, öfori hali,

libidoda azalma, insomnia

Yaygın olmayan

: Depersonalizasyon, anorgazm, huzursuzluk,

depresyon, ajitasyon, duygu durumu değişiklikleri,

depresif duygu durumu, kelime bulmada zorluk,

halüsinasyon, anormal rüyalar, libidoda artış, panik

atak, apati

Seyrek

: Disinhibisyon. artmış duygu durumu

Sinir sistemi bozuklukları

Çok yaygın

: Baş dönmesi, somnolans

Yaygın

: Ataksi, koordinasyon bozukluğu, denge

bozukluğu, amnezi, dikkat kaybı, hafıza bozukluğu,

tremor, dizartri, parestezi, sedasyon, letarji

Yaygın olmayan

: Kognitif bozukluk, hipoestezi, nistagmus,

konuşma bozukluğu, miyoklonus, hiporefleksi,

diskinezi, psikomotor hiperaktivite, postural baş

dönmesi, hiperestezi, tat alamama, yanma duygusu,

amaçlı hareketlerde tremor, sersemlik/uyuşukluk,

senkop

Seyrek

: Hipokinezi, parozmi, disgrafi

Göz bozuklukları

Yaygın

: Bulanık görme, diplopi

Yaygın olmayan

: Görme bozuklukları, görme alanında bozukluklar,

göz kuruluğu, gözlerde şişme, görsel keskinlikte

azalma, gözlerde ağrı, astenopi, gözyaşında artma

Seyrek

: Fotopsi, gözlerde iritasyon, midriyazis, osilopsi,

görsel derinlik algısında değişme, periferal görme

kaybı, şaşılık, görsel parlaklık

Kulak ve iç kulak bozuklukları

Yaygın

: Vertigo

Yaygın olmayan

: Hiperakuzi

Kardiyak bozukluklar

Yaygın olmayan Seyrek

Vasküler bozukluklar

Yaygın olmayan : Birinci derece AV blok, taşikardi : Sinüs taşikardisi, sinüs aritmisi, sinüs bradikardisi

: Hipotansiyon, hipertansiyon, yüz kızarması, sıcak basması, periferal soğukluk

Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal bozukluklar

: Dispne, öksürük, burunda kuruluk

: Burun tıkanıklığı, epistaksis, rinit, horlama, boğaz

kuruluğu

Yaygın olmayan Seyrek

Gastrointestinal bozukluklar

Yaygın

Yaygın olmayan Seyrek

Deri ve deri altı doku bozuklukları

Yaygın olmayan Seyrek : Kusma, abdominal şişkinlik, konstipasyon, ağız kuruluğu, gaz

: Tükürük salgısında artma, gastroözofageal reflii, oral hipoestezi : Asit, disfaji, pankreatit

: Terleme, papüler döküntü : Soğuk terleme, ürtiker

Kas-iskelct, bağ doku ve kemik bozuklukları

Yaygın olmayan

Seyrek

Böbrek ve idrar yolu bozuklukları

Yaygın olmayan Seyrek

Üreme sistemi ve meme bozuklukları

Yaygın

Yaygın olmayan Seyrek

: Kas seğirmesi, eklemlerde şişme, kas krampları, miyalji, artralji, sırt ağrısı, kol veya bacaklarda ağrı, kas sertliği

: Servikal spazm, boyun ağrısı, rabdomiyoliz

: Disüri, üriner inkontinans : Oligüri, böbrek yetmezliği

: Erektil dislonksiyon

: Ejakülasyonda gecikme, cinsel disfonksiyon : Amenore, göğüs ağrısı, memede akıntı, dismenore, memede hipertrofı

Genel ve uygulama bölgesine ilişkin bozukluklar

Yaygın : Periferik ödem, ödem, yürüyüşte anormallik,

sarhoşluk hissi, anormallik hissi, yorgunluk Yaygın olmayan : Göğüste sıkışma, düşme, yaygın ödem, ağrı,

üşüme, asteni, susuzluk Seyrek : Pireksi

Bilinmiyor : Yüzde ödem

Araştırmalar

Yaygın

: Kilo artışı

Yaygın olmayan

: Alanin aminotransferazda yükselme, kreatinin

fosfokinazda yükselme, aspartat aminotransferazda

yükselme, trombosit sayısında azalma

Seyrek

: Kan glukozunda yükselme, kan kreatininde artma,

kan potasyumunda düşme, kilo kaybı, lökosit

sayısında azalma

Aşağıdaki yan etkiler PAZARLAMA SONRASI GÖZLEM sırasında bildirilmiştir.

Bağışıklık sistemi hastalıkları: Anjiyoödem, alerjik reaksiyon, aşırı duyarlılık

Sinir sistemi hastalıkları: Baş ağrısı, bilinç kaybı, zihinsel bozukluk

Göz hastalıkları: Keratit

Kardivak hastalıklar: Konjestif kalp yetmezliği

Gastrointestinal hastalıklar: Dil ödemi, ishal, mide bulantısı

Deri ve deri altı doku hastalıkları: Yüzde şişme, kaşıntı

Böbrek ve idrar yolu hastalıkları: Üriner retansiyon

Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıkları: Pulmoner ödem

4.9. Doz aşımı ve tedavisi

15 g’a kadar olan doz aşımlarında, beklenmeyen bir advers etki bildirilmemiştir. Pazarlama sonrası edinilen deneyimde, pregabalinin aşırı dozda alındığında gözlenen en yaygın advers etkiler olarak afektif bozukluk, somnolans, konfüzyon durumu, depresyon, ajitasyon ve huzursuzluk bildirilmiştir. Pregabalin doz aşımının tedavisinde genel destekleyici önlemler alınmalı, gerekirse hemodiyalize de başvurulmalıdır (bkz. bölüm 4.2 Pozoloji ve uygulama şekli, Böbrek yetmezliği).

Doğum Sonrası Depresyonu Doğum Sonrası Depresyonu Doğum sonrası depresyonu, doğumdan sonra her on kadından biri tarafından tecrübe edilen stresli bir durumdur. Mesane Kanseri Mesane Kanseri Mesane kanseri her zaman mukozada başlar. Erken safhalarda bu tabakada sınırlı kalır ve hücre içindeki karsinom olarak nitelendirilir.