HIPOGLIS 30 mg MR değiştirilmiş salımlı 90 tablet Klinik Özellikler

Gliklazid }

Sindirim Sistemi ve Metabolizma > Oral Antidiyabetik İlaçlar > Gliklazid
Gensenta İlaç Sanayi A.Ş. | 17 November  2011

4.   KLİNİK ÖZELLİKLER

  • 4.1. Terapötik endikasyonlar

    Yetişkinlerde, diyet, fiziksel egzersiz ve kilo vermenin tek başına kan şekeri kontrolünü sağlamada yetersiz kaldığı durumlarda, insülinden bağımsız (Tip 2) diyabet tedavisinde endikedir.

    • 4.2. Pozoloji ve uygulama şekli

      Günlük doz, kahvaltıda tek seferde alınacak 1-4 tablet, yani 30-120 mg arasında değişebilir.

    Tavsiye edilen başlangıç dozu günde 30 mg’dır. Kan şekeri istenilen düzeyde ise, bu dozaj idame tedavisi olarak uygulanabilir. Kan şekeri istenilen düzeyde değilse, dozaj günde 60, 90 veya 120 mg’a, kademeli olarak, her basamak arasında en az bir aylık süre bırakmak şartıyla artırılabilir. Yalnız kan şekeri seviyesi iki haftalık tedavi sonrasında düşmeyen hastalarda, tedavinin ikinci haftasının sonunda dozaj artırma seçeneği düşünülebilir.

    Önerilen en yüksek günlük doz 120 mg’dır.

    Gliklazid 80 mg tabletlerin HİPOGLİS MR 30 mg modifiye salım tabletleri ile değiştirilmesi:

    • 1 tablet HİPOGLİS MR 30 mg, 1 tablet gliklazid 80 mg’a karşılık gelir. Dolayısıyla, kan şekeri seviyelerinin takip edilmesi koşuluyla değişim yapılabilir.

    Başka bir oral antidiyabetiğin HİPOGLİS MR ile değiştirilmesi:

    HİPOGLİS MR başka bir oral antidiyabetiğin yerini alabilir.

    Bu durumda, bir önceki antidiyabetiğin dozajı ve yarılanma ömrü dikkate alınmalıdır.

    Değişim genellikle herhangi bir geçiş dönemi olmadan, tercihen 30 mg dozuyla başlanarak yapılmalıdır. Daha sonra, yukarıda da belirtildiği gibi doz ayarlaması hastanın verdiği kan şekeri yanıtına göre yapılmalıdır.

    Eğer hastada yarılanma ömrü uzun olan bir sülfonilüreden HİPOGLİS MR’a geçiş yapılacaksa, iki ürünün etkisinin birleşerek hipoglisemiye neden olması mümkün olabileceğinden, birkaç günlük ara gerekli olabilir. Bu değişim sırasında, HİPOGLİS MR ile tedaviye başlandığında takip edilen prosedürün uygulanması önerilir; tedaviye günde 30 mg doz ile başlanmalı ve doz kademeli olarak, metabolik yanıta göre artırılmalıdır.

    Diğer oral antidiyabetikler ile kombinasyon:

    HİPOGLİS MR, biguanidler, alfa glikozidaz inhibitörleri veya insülin ile kombinasyon şeklinde verilebilir.

    HİPOGLİS MR ile tam kontrol altına alınamayan hastalarda, yakın tıbbi gözlem altında, beraberinde insülin tedavisine başlanabilir.

    Uygulama şekli:

    Oral kullanım içindir. Sadece yetişkinler içindir.

    Tablet(ler) çiğnemeden bütün olarak yutulmalıdır. İlaç alımı unutulursa, sonraki gün doz artırılmamalıdır.

    Tüm hipoglisemik ajanlar ile olduğu gibi, doz ayarlaması hastanın verdiği metabolik yanıta (glisemi, HbA1c) göre yapılmalıdır.

    Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler: Böbrek yetmezliği:

    Hafif ve orta şiddetli böbrek yetmezliği olan hastalara, dikkatli tıbbi takip şartıyla, normal böbrek işlevi olan hastalarda kullanılan tedavi rejimi uygulanmalıdır.

    Bu veriler klinik çalışmalar ile teyit edilmiştir.

    Karaciğer yetmezliği:

    Karaciğer yetmezliğine ilişkin veri bulunmamaktadır.

    Pediyatrik popülasyon:

    Çocuklarda kullanımın güvenirliğine ve etkililiğine ilişkin veri veya klinik çalışma yoktur.

    Geriyatrik popülasyon:

    HİPOGLİS MR, 65 yaşın üzerindeki hastalarda da 65 yaş altındaki hastalarda kullanılan şekli ile reçetelenmelidir.

    Hipoglisemi riski olan hastalarda:

    -Beslenme eksikliği veya bozukluğu

    -Şiddetli endokrin patolojileri (hipopitüitarizm, hipotiroidizm, adrenal yetmezlik) veya bunların yetersiz kompanse edildiği durumlar

    -Uzun süren ve/veya yüksek doz kortikosteroid tedavisinin sonlandırılması

    -Şiddetli vasküler hastalık (Şiddetli koroner kalp hastalığı, şiddetli karotid yetmezliği, yaygın vasküler hastalık)

    Tedaviye sistematik olarak en düşük doz olan günde 30 mg ile başlanması önerilir.

    • 4.3. Kontrendikasyonlar

      Gliklazide veya yardımcı maddelerden birine (Bölüm 6.1’de listelenmiştir), diğer sülfonilürelere veya sülfonamidlere karşı bilinen aşırı duyarlılık,

    • Tip I diyabet,

    • Diyabetik pre-koma ve koma, diyabetik keto-asidoz,

    • Şiddetli böbrek veya karaciğer yetmezliği (bu durumlarda insülin tedavisi önerilir),

    • Mikonazol ile tedavi (Bkz. Bölüm 4.5),

    • Laktasyon (Bkz. Bölüm 4.6).

    • 4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

      Hipoglisemi:

      Bu tedavi ancak hasta düzenli besleniyorsa (kahvaltı dahil) reçete edilmelidir. Öğün atlanırsa, uygun olmayan miktarda yemek yenilirse veya öğün düşük karbonhidrat içeriyorsa oluşabilecek hipoglisemi riski nedeniyle, düzenli karbonhidrat alınması önemlidir. Hipoglisemi genellikle uzun ve ağır egzersiz, alkol alımı sonrasında düşük kalorili beslenme uygulamaları sırasında veya hipoglisemik ajanların bir arada uygulanması sonucunda oluşmaktadır.

      Sülfonilürelerin kullanımı sonrası hipoglisemi oluşabilir (Bkz. Bölüm 4.8). Bazı vakalar şiddetli ve uzun süreli olabilir. Hastayı hastaneye yatırmak ve birkaç gün arka arkaya glukoz infüzyonu uygulamak gerekli olabilir.

      Hastanın yeteri kadar bilgilendirilmesine ilave olarak, kullanılan dozun ve hastanın dikkatli seçilmesi hipoglisemi riskinin azaltılması açısından gereklidir.

      Aşağıdaki etkenler hipoglisemi riskini artırmaktadır:

      • Hastanın işbirliğini reddetmesi veya başaramaması (özellikle de yaşlılarda),

      • Beslenme bozukluğu, düzensiz öğün vakitleri, atlanan öğünler, oruç veya beslenmede değişiklik yapılan dönemler,

      • Fiziksel egzersiz ile karbonhidrat alımı arasındaki dengesizlik,

      • Böbrek yetmezliği,

      • Şiddetli karaciğer yetmezliği,

      • HİPOGLİS MR ile doz aşımı,

      • Bazı endokrin bozuklukları: tiroid bozuklukları, hipopitüitarizm ve adrenal yetmezlik,

      • Diğer bazı ilaçlarla birlikte kullanımı (Bkz. Bölüm 4.5)

      Böbrek ve karaciğer yetmezliği:

      Karaciğer yetmezliği veya şiddetli böbrek yetmezliği olan hastalarda, gliklazidin farmakokinetik ve/veya farmakodinamiği değişebilir. Bu hastalarda ortaya çıkan hipoglisemi epizodu uzun sürebilir, doğru tedavinin başlatılması gereklidir.

      Hastanın bilgilendirilmesi:

      Hipoglisemi riskleri, semptomları (Bkz. Bölüm 4.8), tedavisi ve buna sebep olabilecek kolaylaştırıcı durumlar, hastaya ve ailesine açıklanmalıdır.

      Hasta, özellikle de doğru beslenme, düzenli egzersiz, kan şekeri seviyesinin düzenli ölçümünün önemi konusunda bilgilendirilmelidir.

      Yetersiz kan şekeri kontrolü:

      Oral antidiyabetikler ile tedavi edilen hastalarda, St John’s Wort (Hypericum perforatum) preparatları (Bkz. Bölüm 4.5), ateş, travma, enfeksiyon veya cerrahi müdahale gibi etkenlerden herhangi biri, kan şekeri kontrolünü etkileyebilir. Bazı durumlarda, insülin tedavisine geçmek gerekebilir.

      Gliklazid de dahil olmak üzere, oral antidiyabetiklerin hipoglisemik etkisi pek çok hastada uzun dönemde azalabilmektedir: bu durum diyabetin şiddetindeki artışa veya tedaviye verilen yanıtın azalmasına bağlı olabilmektedir. Bu durum sekonder yetmezlik olarak bilinmektedir ve ilacın ilk alımından sonra ilacın etki göstermemesi durumu olan primer yetmezlikten ayırt edilmelidir. Hastayı sekonder yetmezlik vakası olarak değerlendirmeden önce, uygun doz ayarlaması yapılmalı ve diyetin doğru uygulandığı denetlenmelidir.

      Disglisemi

      Florokinolonlarla birlikte tedavi edilen diyabetik hastalarda, özellikle yaşlı hastalarda hipoglisemi ve hiperglisemi dahil olmak üzere kan şekeri bozuklukları rapor edilmiştir. HİPOGLİS MR ve florokinolonların aynı zamanda verildiği tüm hastalarda kan şekerinin dikkatle takibi önerilir.

      Laboratuvar testleri :

      Glikozillenmiş hemoglobin seviyelerinin (veya açlık kan şekeri seviyelerinin) ölçümü, kan şekerinin kontrolünün değerlendirilebilmesi açısından önerilmektedir. Hastanın kan şekerini kendi kendine takip etmesi de faydalı olabilir.

      Sülfonilüre sınıfına ait ilaçlar, G6PD (glukoz-6-fosfat dehidrojenaz) enzim eksikliği olan hastalarda hemolitik anemiye neden olabilir. Gliklazid bu sınıfa aittir, dolayısıyla G6PD eksikliği olan hastalarda dikkatli olunmalıdır ve sülfonilüreler dışında başka bir terapötik sınıfa ait ilaç ile tedavi edilmelidirler.

      Yardımcı maddeler:

      HİPOGLİS MR maltodekstrin (glukoz kaynağı) içerir. Nadir kalıtımsal glukoz-galaktoz malabsorbsiyon hastalığı olan hastaların bu ilacı kullanmamaları gerekir.

      • 4.5 . Diğer tıbbi ürünlerle etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri

      Aşağıdaki ürünler hipoglisemi riskini artırabilir.

      Kontrendike kombinasyonlar:

      • - Mikonazol (sistemik yol, oromukozal jel): Hipoglisemik etkiyi artırarak, komaya kadar gidebilen hipoglisemik semptomlara neden olabilir.

      Tavsiye edilmeyen kombinasyonlar:

      • - Fenilbutazon (sistemik yol): Sülfonilürelerin hipoglisemik etkisini artırır (plazma proteinlerine bağlanmasını değiştirir ve/veya eliminasyonu azaltır).

      Farklı bir antiinflamatuvar kullanılması önerilir aksi takdirde hastanın uyarılması ve kendi kendine kan şekeri takibinin öneminin vurgulanması gereklidir: gerekli görülürse, antiinflamatuvarlarla tedavi sırasında ve tedavi kesilmesi sonrasında doz ayarlaması yapılır.

      • - Alkol: Hipoglisemik reaksiyonları artırır (kompensatuvar reaksiyonları inhibe ederek) ve hipoglisemik koma riskini artırabilir. Alkol ve alkol içeren ilaç alımından kaçınılmalıdır.

      Kullanımda dikkatli olunması gereken kombinasyonlar:

      Aşağıdaki ilaçlarla birlikte kullanım sırasında kan şekerini düşürme etkisinin şiddetlenmesi ve dolayısıyla bazı durumlarda hipoglisemi mümkündür: diğer antidiyabetikler (insülin, akarboz, metformin, tiyazolidindionlar, dipeptidil peptidaz-4 inhibitörleri, GLP-1 reseptör agonistleri), beta-blokörler, flukonazol, anjiyotensin dönüştürücü enzim inhibitörleri (kaptopril, enalapril), histamin H2-reseptör antagonistleri, MAOIler, sülfonamidler, klaritromisin ve steroid olmayan antiinflamatuvar ilaçlar.

      Aşağıdaki ürünler glukoz düzeylerinde artışa neden olabilir:

      Önerilmeyen kombinasyonlar:

      • - Danazol: Danazolün diyabetojenik etkisi bulunmaktadır.

      Eğer bu ilacın kullanımı kaçınılmazsa, hasta kendi kendine idrar ve kan şekerini takip etmesinin önemi konusunda uyarılmalıdır. Danazol kullanımı sırasında ve tedaviden sonra antidiyabetik dozunun ayarlanması gerekebilir.

      Kullanımda önlem alınması gereken kombinasyonlar:

      • - Klorpromazin (nöroleptik): Yüksek dozlarda (>100 mg/gün klorpromazin) kan şekeri düzeyini artırır (insülin salımının azalmasına neden olur). Hasta uyarılmalı ve kan şekerini kendi kendine takip etmesinin önemi vurgulanmalıdır. Nöroleptik ajan kullanımı sırasında ve tedaviden sonra antidiyabetik dozunun ayarlanması gerekebilir.

      • - Glukokortikoidler (sistemik yol ve lokal yol: intra-artiküler, kutanöz ve rektal preparatlar ve tetrakozaktrin): olası ketozis ile birlikte kan şekerinde artışa neden olur (glukokortikoidler sebebiyle karbonhidratlara toleransta azalma olmaktadır).

      Hasta, özellikle de tedavinin başında uyarılmalı ve kan şekerini kendi kendine takip etmesinin önemi vurgulanmalıdır. Glukokortikoid kullanımı sırasında ve tedaviden sonra antidiyabetik dozunun ayarlanması gerekebilir.

      • - Ritodrin, salbutamol, terbutalin: (I.V. kullanım)

      Beta-2 agonistlerine bağlı olarak kan şeker düzeyi artar.

      Kan ve idrardaki glukoz takibinin önemi vurgulanır. Eğer gerekli ise insülin tedavisine geçilir.

      • - St John’s Wort (Hypericum perforatum) preparatları

      Saint John’s Wort-Hypericum perforatum ile gliklazid maruziyeti azalır. Kan şekeri seviyelerinin takibinin önemi vurgulanmalıdır.

      Aşağıdaki ilaçlar disglisemiye neden olabilir.

      Kullanımı dikkat gerektiren kombinasyonlar:

      • - Florokinolonlar

      HİPOGLİS MR ve florokinolonların birlikte kullanıldığı durumlarda, hasta disglisemi riskine karşı uyarılmalı ve kan şekeri takibinin önemi vurgulanmalıdır

      Dikkat edilmesi gereken kombinasyonlar:

      • - Antikoagülanlar (varfarin).

      Birlikte kullanım sırasında sülfonilüreler antikoagülasyonun güçlenmesine sebep olabilir. Antikoagülan dozunun ayarlanması gerekli olabilir.

      Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:

      Özel popülasyonlara ilişkin veri bulunmamaktadır.

      Pediyatrik popülasyon:

      Pediyatrik popülasyona ilişkin veri bulunmamaktadır.

      • 4.6. Gebelik ve laktasyon

        Gebelik kategorisi: C

      Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon) Konu ile ilgili veri bulunmamaktadır.

      Gebelik dönemi

      Hamile kadınlarda gliklazid kullanımından elde edilen veri yoktur veya sınırlı sayıda (300’den az hamilelik sonuçları) veri bulunmaktadır. Hayvanlarla yapılan çalışmalarda gliklazid herhangi bir teratojenik etki göstermemiştir (Bkz. Bölüm 5.3).

      Önleyici tedbir olarak hamilelik süresince gliklazid kullanımından kaçınılmalıdır.

      Gebe kalmadan önce diyabet kontrol altına alınmalıdır. Böylece kontrol altına alınmamış diyabetin yol açacağı konjenital anomali riski azaltılmış olur.

      Gebelik döneminde sıkı kan şekeri kontrolünün sağlanması önemlidir.

      Gebelik sırasında diyabet tedavisi için oral hipoglisemik ilaçlar uygun olmadığından, insülin tedavisi tercih edilmelidir. Gebeliğin planlandığı veya ilk farkedildiği andan itibaren oral antidiyabetikler yerine insülin kullanılmaya başlanması önerilmektedir.

      Laktasyon dönemi

      Gliklazid veya metabolitlerinin insan sütüne geçip geçmediğine ilişkin klinik veri bulunmamaktadır. Neonatal hipoglisemi riski bulunduğundan, emziren annelerde gliklazid kontrendikedir. Yenidoğanlar/bebekler için risk dışlanamaz.

      Üreme yeteneği / Fertilite

      Erkek ve dişi sıçanlarda üreme performansı ve fertilite üzerinde etkisi yoktur (Bkz. Bölüm 5.3).