Lundbeck İlaçları FLUANXOL DEPOT 20mg/ml 1 ampül KUBFarmakolojik Özellikler

FLUANXOL DEPOT 20mg/ml 1 ampül Farmakolojik Özellikler

Flupentiksol }

Sinir Sistemi > Antipsikotikler > Flupentiksol
Lundbeck İlaç Ticaret Ltd.Şti. | 30 December  1899

5.   FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER

5.1. Farmakodinamik özellikler

Farmakoterapötik grubu :

Nöroleptikler (antipsikotikler)

ATC-kodu: N05AF01

Etki mekanizması:

Flupentiksol, tioksanten grubundan bir nöroleptiktir.

Nöroleptiklerin antipsikotik etkisi dopamin reseptörlerini bloke etmeleriyle ilintilidir, ayrıca 5-HT (5-hidroksitriptamin) reseptörlerini bloke ederek bu etkiye katkıda bulunmaları da olasıdır. Flufenazin in vivo olarak hemen hemen yalnızca dopamin D2 reseptörleri için selektifken, flupentiksol in vitro ve in vivo olarak her iki dopamin Dı ve D2 reseptörüne karşı yüksek afınite gösterir. Atipik antipsikotik olan klozapin de flupentiksol gibi hem in vitro hem de in vivo olarak Dı ve D2 reseptörlerine eşit afınite göstermektedir.

Flupentiksol, klorprotiksenden, yüksek doz fenotiazinlerden ve klozapinden daha az olmakla birlikte, aı-adrenoreseptörlere ve 5-HT2 reseptörlerine yüksek afınite gösterir, ancak kolinerjik muskarinik reseptörlere afınitesi yoktur. Antihistaminerjik özellikleri çok azdır, a2-adrenoreseptör bloke edici etkisi ise hiç yoktur.

Flupentiksolün nöroleptik (dopamin reseptörlerini bloke edici) aktivite açısından yapılan bütün davranış çalışmalarında, güçlü bir nöroleptik olduğu kanıtlanmıştır. İn vivo test modellerinde, D2 dopamin bağlanma yerlerine in vitro afınitesi ile günlük ortalama oral antipsikotik dozları arasında korelasyon saptanmıştır.

Sıçanlarda görülen perioral hareketler Dı reseptör stimülasyonuna veya D2 reseptör blokajına bağlıdır. Bu hareketler flupentiksol ile engellenebilir. Benzer olarak, maymunlar üzerinde yapılan araştırmalar oral hiperkinezinin daha çok Dı reseptör stimülasyonu ile ilgili olduğunu ve daha az ölçüde de D2 reseptör süpersensitivitesi ile bağlantılı olduğunu göstermiştir. Bu buluş, insanlarda da benzer etkiden, yani, diskineziden, Dı aktivasyonunun sorumlu olabileceği düşüncesini doğurmaktadır. Bu nedenle, Dı reseptörlerinin blokajının avantaj olduğu düşünülebilir.

Diğer çoğu nöroleptikler gibi, flupentiksol de doza-bağımlı olarak serum prolaktin seviyesini artırır.

Farmakolojik çalışmalar, yağdaki flupentiksol dekanoatın nöroleptik etkisinin uzun olduğunu ve depo preparatıyla uzun bir süre boyunca belirli bir etkiyi korumak için gerekli ilaç miktarının, oral kullanılan günlük flupentiksol miktarından çok daha az olduğunu açıkça göstermiştir. Farelerde barbitüratla oluşturulan uyku süresinde çok hafif ve kısa süreli bir artma ancak yüksek dozlar ile gösterilebilmiştir. Bu nedenle, depo formu uygulanan hastalarda anestezik maddelerle belirgin bir etkileşim olasılığı beklenmez.

Klinik etkililik:

Klinikte flupentiksol dekanoat, kronik psikotik hastaların idame tedavisinde kullanılır. Antipsikotik etki artan dozla artar. Düşük-orta dozlarla (<100 mg/2 hafta) flupentiksol dekanoat sedatif olmamakla birlikte, daha yüksek dozlara bağlı olarak spesifik olmayan sedasyon beklenebilir.

Flupentiksol dekanoat özellikle apatetik, içine kapanmış, depresif ve motivasyonu düşük hastaların tedavisinde yararlıdır.

Flupentiksol dekanoat, özellikle, kendilerine reçete edilen oral ilaçlan alacaklarına güvenilmeyen hastalann sürekli tedavisine olanak verir. Bu sayede flupentiksol dekanoat, oral yolla ilaç alan hastalarda tedavi uyumsuzluğu sebebiyle oluşan sık relapsları da önler.

5.2. Farmakokinetik özellikler

 Genel özellikler:

Emilim:

Flupentiksolün dekanoik asitle esterifıkasyonu sonrası, flupentiksol oldukça lipofılik bir madde olan flupentiksol dekanoata dönüştürülmüştür. Yağda çözündüğünde ve kas içine enjekte edildiğinde, ester yağdan vücudun sıvı fazına oldukça yavaş bir şekilde difüze olur ve hızla hidroliz olarak aktif flupentiksolü açığa çıkarır.

Kas içine uygulanmayı takiben en yüksek serum konsantrasyonuna, 3-7 günlük sürede ulaşılır. Tahmini 3 haftalık yanlanma ömrüyle (depodan salıverilmeyi yansıtır) birlikte, yaklaşık 3 aylık tekrarlanan doz sonrasında kararlı duruma erişilir.

Dağılım:

Görünür dağılım hacmi (Vd)p yaklaşık 14.1 L/kg’dir.

Plazma proteinine bağlanma oranı yaklaşık % 99’dur.

Biyotransformasyon:

Flupentiksol metabolizması üç ana yol üzerinden gerçekleşir: sülfoksidasyon, yan zincir N-dealkilasyonu ve glukuronik asit konjügasyonu. Metabolitlerinin psikofarmakolojik aktivitesi yoktur. Flupentiksol beyin ve diğer dokularda metabolitlerinden daha aktiftir.

Eliminasvon:

Flupentiksolün eliminasyon yarılanma ömrü (Tı/2p) yaklaşık 35 saattir ve ortalama sistemik klerensi (Kls) yaklaşık 0.29 L/dakikadır.

Flupentiksol genellikle feçesle ve bir kısmı da idrarla atılır. İnsanlara trityumla işaretli flupentiksol verildiğinde, eliminasyon tablosu feçes ile atılan miktarın idrara oranla yaklaşık 4 kez fazla olduğunu göstermiştir.

Emziren annelerde flupentiksol anne sütüyle az miktarda atılır. Kadınlarda süt konsantrasyonu/serum konsantrasyonu oranı yaklaşık 1.3’dür.

Doğrusallık:

Kinetiği doğrusaldır. Her iki haftada bir uygulanan 40 mg flupentiksol dekanoat dozuna karşı gelen enjeksiyon öncesi ortalama kararlı durum serum konsantrasyonu yaklaşık 6 nmol/L’dir.

Hastalardaki karakteristik özellikler

Yaslı hastalar:

Yaşlı hastalarda farmakokinetik araştırmalar yapılmamıştır. Ancak, ilgili tiyoksanten ilaç olan zuklopentiksol için bildirilen farmakokinetik parametreler hastaların yaşından oldukça bağımsızdır.

Azalmış böbrek işlevi:

Yukarıda verilen eliminasyon özellikleri göz önüne alındığında, azalmış böbrek işlevinin ana ilacın serum seviyeleri üzerinde çok fazla etkisi olmadığı farz edilebilir.

Azalmış karaciğer işlevi:

Veri yoktur.

Farmakokinetik/farmakodinamik ilişki:

Hastalık şiddeti hafıf-orta olan şizofreni hastalarında idame tedavisi için, 1-3 ng/ml (2-8 nmol/L) enjeksiyon öncesi serum (plazma) konsantrasyonu ve maks/min dalgalanma < 2.5 önerilir. Farmakokinetik olarak, 40 mg/2 hafta flupentiksol dekanoat dozu, günlük 10 mg flupentiksol oral dozuna eşdeğerdir.

Akut toksisite:

Flupentiksolün akut toksi sitesi düşüktür.

Kronik toksisite:

Yapılan kronik toksisite çalışmalarında, flupentiksolün terapötik kullanımına ilişkin endişe verici bulgulara rastlanmamıştır.

Üreme toksi sitesi:

Hayvan çalışmaları üreme toksisitesi göstermiştir.

Sıçanlarda yapılan fertikte çalışmalarında, flupentiksol dişi sıçanların gebelik oranını hafif etkilemiştir. Etkiler klinik kullanım sırasında uygulanan dozu aşan dozlarda görülmüştür. Fareler, sıçanlar ve tavşanlarda yapılan hayvan üreme çalışmaları teratojenik etkilere dair kanıt göstermemiştir. Sıçanlarda ve tavşanlarda matemal toksisite ile ilişkili dozlarda implantasyon sonrası kayıpta artış/artmış emilim oranları veya nadiren düşükler açısından embriyotoksik etkiler görülmüştür.

Üreme yeteneği / Fertilite:

Flupentiksol dahil, konvansiyonel antipsikotiklerin prolaktin seviyesine etkisi olduğu (fertiliteyi olumsuz etkileyecek prolaktin seviyesinde artış) bilinmektedir. İnsanlarda hiperprolaktinemi, galaktore, amenore, libido azalması, erektil disfonksiyon ve ejakülasyon bozukluğu gibi advers olaylar rapor edilmiştir (bkz. 4.8). Bu olayların kadın ve/veya erkek cinsel işlevi ve fertilitesi üzerine olumsuz etkisi olabilir.

Eğer klinik olarak anlamlı hiperprolaktinemi, galaktore, amenore veya cinsel işlev bozukluğu oluşursa, doz ayarlaması (eğer mümkünse) veya ilacın sonlandırılması göz önünde bulundurulmalıdır. Tedavi sonlandırıldığında etkiler geri dönüşümlüdür.

Karsinoienisite:

Flupentiksolün karsinojenik potansiyeli yoktur.

Lokal toksisite:

Lokal tolerans iyidir. Genel olarak nöroleptiklerin sulu çözeltilerinin enjeksiyonundan sonra lokal kas harabiyeti görülmesine karşınflupentiksol dekanoatın yağlı çözeltilerinin tavşanlara intramüsküler olarak verilmesinden sonra, sadece çok hafif bir kanama ve ödem görülmüştür.

Şizofrenlik Şizofrenlik Şizofrenliğin psikiatrik teşhisi hakkında çok fazla anlaşmazlık vardır. Bu sayfadaki bilgiler, şizofrenliğin teşhisi, nedenleri ve tedavisi hakkındaki faklı teoriler hakkında bilgi verecektir. Sırt Ağrısı Sırt Ağrısı Sırt ağrısı birden bire ortaya çıkıp şiddetli (akut) olabilir veya zamanla gelişip daha uzun süreli sorunlara (kronik) neden olabilir.