FLANTADIN 30 mg 10 tablet Klinik Özellikler

Deflazakort }

Endokrin Sistem > MONO KORTİKOSTEROİDLER > Deflazakort
Sanofi Sağlık Ürünleri Ltd.Şti | 17 November  2011

4.   KLİNİK ÖZELLİKLER

  • 4.1. Terapötik endikasyonlar

    Deflazakort glukokortikoid tedavisi gerektiren aşağıdaki durumlarda endikedir:

    • -   Anafilaksi, astım, şiddetli aşırı duyarlılık reaksiyonları

    • -   Romatoid artirit, jüvenil kronik artirit, polimiyalji romatika

    • -  Sistemik lupus eritematozus, dermatomiyozit, karma bağ dokusu hastalığı (sistemik skleroz hariç), poliarteritis nodosa, sarkoidoz

    • -  Pemfigus, büllöz pemfigoid, piyoderma gangrenosum

    • -   ‘Minimal değişiklik’ nefrotik sendrom, akut interstisiyel nefrit

    • -  Romatizmal kardit

    • -   Ülseratif kolit, Crohn hastalığı

    • -   Üveit, optik nörit

    • -  Otoimmün hemolitik anemi, idiyopatik trombositopenik purpura

    • -  Akut ve lenfatik lösemi, malign lenfoma, multipl miyelom

    • -  Transplantasyonda immünsüpresyon

    • 4.2. Pozoloji ve uygulama şekli

      Pozoloji / uygulama sıklığı ve süresi

      Erişkinlerde:

      Akut hastalıklarda başlangıç olarak günde tek doz 120 mg FLANTADİN uygulanması gerekebilir. İdame doz genellikle günde 3-18 mg arasındadır. Aşağıdaki rejimler yalnızca rehber oluşturması için verilmiştir.

      Romatoid artirit: İdame doz genellikle günde 3-18 mg arasındadır. Etkili en düşük doz kullanılmalı ve gerektiğinde artırılmalıdır.

      Bronşial astım: Akut atak tedavisinde şiddete göre günde 48-72 mg kadar yüksek dozlar gerekli olabilir ve atak kontrol edildikten sonra doz giderek azaltılır. Kronik astımda idame doz semptomları kontrol eden en düşük doz olarak ayarlanmalıdır.

      Diğer durumlar: Deflazakort dozu klinik ihtiyaca bağlı olarak etkili en düşük doz olacak şekilde titrasyon yapılır. Başlangıç dozu 5 mg prednizon ya da prednizolon yerine 6 mg deflazakort oranı temelinde hesaplanabilir.

      Uygulama şekli:

      Sadece ağızdan kullanım içindir.

      FLANTADİN prednizolon türevi bir glukokortikoid olup 6 mg deflazakort, 5 mg prednizon ya da prednizolon ile yaklaşık olarak aynı antienflamatuvar etkiye sahiptir.

      Hastalığa ve hastaya bağlı olarak uygulanan dozlar geniş bir aralıkta değişkenlik gösterebilir. Ciddi ve hayatı tehdit edici durumlarda FLANTADİN’in yüksek dozlarının verilmesi gerekebilir. FLANTADİN rölatif olarak benign kronik hastalıklarda uzun süreli tedavi amacıyla kullanıldığında; idame dozu, kişisel olarak minimum etkin doz ayarlanarak mümkün olduğunca düşük tutulmalıdır. Stres dönemlerinde ya da hastalığın alevlenmelerinde dozların arttırılması gerekebilir.

      Doz tanı, hastalığın şiddeti ve hastanın tedaviye yanıt ve toleransına göre bireysel olarak ayarlanmalıdır. Kabul edilebilir bir yanıt oluşturan en düşük doz kullanılmalıdır (Bkz. Bölüm 4.4).

      Deflazakortun bırakılması

      Sistemik kortikosteroidleri fizyolojik dozunun (yaklaşık 9 mg /gün ya da eşdeğeri) üzerindeki dozlarda ve 3 haftadan uzun süre kullanması gereken hastalarda ilaç ani kesilmemelidir. Dozun nasıl azaltılması gerektiği büyük ölçüde sistemik kortikosteroid dozu azaltıldığında hastalık relapsı olup olmayacağına bağlıdır. İlacın bırakılması sırasında hastalık aktivitesinin klinik değerlendirmesi gerekebilir. Sistemik kortikosteroidlerin bırakılması sırasında hastalık relapsı beklenmediğinde fakat HPA süpresyonu hakkında bilgi olmadığında, sistemik kortikosteroid dozu hızla fizyolojik dozlara düşürülebilir. Günde tek doz 9 mg deflazakort eşdeğer dozuna ulaşıldığında, doz azaltılması HPA ekseninin düzelmesine izin verecek kadar yavaşlatılabilir.

      Süresi <3 hafta olan sistemik kortikosteroid tedavisinin aniden bırakılmasında relaps gelişmeyeceği düşünülmektedir. 3 hafta süre ile günde 48 mg deflazakort ya da eşdeğeri tedavisinin ani bırakılmasının hastaların çoğunda klinik olarak önemli düzeyde HPA ekseni baskılaması yapması olası değildir. Aşağıdaki hasta gruplarında <3 hafta sürmüş olsa bile sistemik kortikosteroid tedavisinin azaltılarak bırakılması düşünülmelidir:

      • •  Özellikle 3 haftadan daha uzun süre tekrarlayan sistemik kortikosteroid kullanımı olan hastalar.

      • •  Uzun süreli (aylar ya da yıllar) tedavisinin kesilmesinden sonraki bir yıl içinde kısa süreli tedavi kullananlar.

      • •  Dışardan kortikosteroid tedavisi kullanmak dışında bir nedene bağlı adrenokortikal yetmezliği olan hastalar.

      • •  Günlük >48 mg deflazakort (ya da eşdeğeri) ile sistemik kortikosteroid tedavisi gören hastalar.

      • •  Tekrarlayan dozu akşamları kullanan hastalar.

      Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:

      Böbrek/Karaciğer yetmezliği:

      Karaciğer yetmezliği olan hastalarda FLANTADİN’in kandaki düzeyleri yükselebilir. Bu nedenle FLANTADİN dozunun dikkatle takip edilmesi ve minimum etkin doza ayarlanması gerekir.

      Böbrek yetmezliği olan hastalarda, glukokortikoid tedavisi alan hastalara rutin olarak uygulananlar dışında özel bir önlem alınması gerekmez.

      Pediyatrik popülasyon:

      Çocuklardaki glukokortikoid kullanımı endikasyonları erişkinlerle aynıdır. Ancak en düşük etkin dozun kullanımı önemlidir. Gün aşırı uygulama uygun olabilir.

      FLANTADİN dozu genellikle 0,25 ila 1,5 mg/kg/gün aralığındadır.

      Aşağıdaki doz aralıkları rehber olabilir.

      Jüvenil kronik artirit: Yaygın kullanılan idame dozu 0,25 - 1 mg/kg/gün aralığındadır.

      Nefrotik sendrom: Başlangıç dozu genellikle 1,5 mg/kg/gün olup klinik ihtiyaca göre doz azaltılır.

      Bronşial astım: Kortikosteroid gücü temelinde başlangıç dozu gün aşırı uygulanan 0,25 - 1 mg/kg deflazakort olmalıdır.

      Geriyatrik popülasyon:

      Yaşlı hastalarda, glukokortikoid tedavisi alan hastalara rutin olarak uygulananlar dışında özel bir önlem alınması gerekmez. İleri yaşlarda, sistemik kortikosteroidlerin yaygın görülen advers etkileri daha ağır komplikasyonlara neden olabilir (Bkz. Bölüm 4.4).

      • 4.3. Kontrendikasyonlar

        Deflazakorta veya ilacın içerdiği maddelerden herhangi birine aşırı duyarlı olanlarda,

        Canlı virüs aşısı uygulanan hastalarda,

        Özel bir antiinfektif tedavi uygulanmayan sistemik enfeksiyonu olan hastalarda kontrendikedir.

        • 4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

          Ürün ile birlikte kullanım talimatı verilmelidir.

          En düşük etkin dozun gereken en kısa süre boyunca kullanılması ve günlük gereksinimin sabahleyin tek bir doz, hatta eğer mümkünse gün aşırı sabahleyin tek bir doz şeklinde uygulanması yoluyla, istenmeyen etkiler en aza indirgenebilir. Hastalığın aktivitesine göre uygun dozun titre edilebilmesi için, hastanın sık aralıklarla izlenmesi gereklidir (Bkz. Bölüm 4.2).

          Adrenal süpresyon:

          Uzun süreli tedavi sonrasında adrenal kortikal atrofi gelişebilir ve tedavi kesildikten sonra yıllarca devam edebilir. Bu nedenle, akut adrenal yetmezliğin önüne geçmek için uzun süreli tedavi sonrasında kortikosteroidler kademeli olarak kesilmeli, tedavinin dozuna ve süresine bağlı olarak doz haftalar veya aylar içinde azaltılmalıdır. Uzun süreli tedavide araya giren hastalık, travma veya cerrahi girişim dozun geçici olarak artırılmasını gerektirir; kortikosteroidler uzun süreli tedavi sonrasında kesilmişse, tedaviye geçici olarak yeniden başlanması gerekebilir.

          Hastalar yanlarında, riskleri en aza indirgemek için alınması gereken önlemlerle ilgili açık yönlendirmelerle birlikte, reçete eden kişi, ilaç, dozaj ve tedavi süresi ile ilgili ayrıntıları içeren ‘Steroid tedavi kartları’ taşımalıdır.

          Antienflamatuvar/immünsüpresif etkiler ve enfeksiyon

          Enflamatuvar cevabın ve bağışıklık fonksiyonunun baskılanması enfeksiyonlara yatkınlığı ve enfeksiyonların şiddetini artırır. Klinik görünüm atipik olabilir; septisemi ve tüberküloz gibi ciddi enfeksiyonlar maskelenebilir ve tanı konulmadan önce ileri bir evreye ulaşabilir.

          İmmün yanıtın baskılandığı hastalarda ölümcül olabileceğinden dolayı suçiçeğinin ayrı bir önemi vardır. FLANTADİN kullanmakta olan ya da son üç ay içinde FLANTADİN veya başka bir steroid kullanmış olan hastalara (veya çocuk hastaların ailelerine), suçiçeği ya da herpes zosterli hastalarla yakın temastan kaçınmaları, eğer temas söz konusu ise acil tıbbi yardım için başvurmaları önerilmelidir. Sistemik kortikosteroid kullanmakta olan veya önceki 3 ay içinde kullanmış olan bağışıklığı baskılanmış hastaların bu tip hastalarla teması halinde, temastan sonraki 10 gün içinde varisella zoster immünglobulin (VZIG) uygulanmalıdır. Eğer suçiçeği teşhisi söz konusu ise, uzman takibi ve acil tedavi gereklidir. Deflazakort kullanımı durdurulmamalıdır; hatta doz artırımı gerekebilir.

          Hastalara kızamık maruziyetinden kaçınmak için özel dikkat göstermeleri ve maruziyet sonrası hemen doktora başvurmaları önerilmelidir. İntramüsküler normal immünoglobulin ile profilaksi gerekli olabilir.

          Canlı virüs immünizasyonu almakta olan hastalara uygulanmamalıdır. Diğer aşılara karşı antikor yanıtı azalabilir.

          Görme bozuklukları

          Sistemik ve topikal kortikosteroid kullanımıyla görme bozukluğu bildirilebilir. Bir hasta bulanık görme veya diğer görme bozuklukları gibi semptomlar gösterirse, katarakt, glokom veya santral seröz korrioretinopati (KSS) gibi nadir görülen hastalıklar gibi olası nedenlerin değerlendirilmesi için hasta bir oftalmologa sevk edilmeli sistemik ve topikal kortikosteroidlerin kullanımından sonra bildirilmiştir.

          Glukokortikoidlerin uzun süreli kullanımı posterior subkapsüler katarakt ve glokom oluşumuna yol açabilir. Uzun süreli tedavi mantar veya virüslere bağlı sekonder oküler enfeksiyon olasılığını artırabilir.

          Aktif tüberkülozda FLANTADİN kullanımı, yalnızca fulminan veya dissemine tüberkülozla sınırlandırılmalıdır, bu vakalarda da kortikosteroidin kullanımı uygun bir antitüberküloz tedaviyle birlikte sürdürülmelidir. Glukokortikoidlerin latent tüberkülozu veya tüberkülin reaktivitesi olan hastalara uygulanması halinde hastalık reaktive olabileceğinden, hastaların yakın takibi gereklidir. Uzun süreli glukokortikoid tedavisinde, bu hastalara kemoprofilaksi uygulanmalıdır.

          Tendinit ve tendon rüptürü, glukokortikoidlerin bilinen bir sınıf etkisidir. Bu reaksiyonların riski, kinolonların birlikte uygulanmasıyla artabilir (Bkz. Bölüm 4.8).

          Sistemik kortikosteroidlerin uygulanmasından sonra ölümcül olabilen feokromositoma krizi rapor edilmiştir. Kortikosteroidler, feokromasitomalı olduğu bilinen ya da olduğundan şüphelenilen hastalara sadece uygun şekilde risk/yarar oranı değerlendirmesi yapıldıktan sonra uygulanmalıdır (Bkz. Bölüm 4.8).

          Özel önlemler:

          Aşağıdaki klinik durumlar özel önlem alınmasını ve hastanın sık izlenmesini gerektirir:

          • Kardiyak hastalık veya konjestif kalp yetmezliği (aktif romatizmal kardit hariç); hipertansiyon; tromboembolik bozukluklar (Bkz. Bölüm 4.8). Glukokortikoidler tuz ve su tutulumuna ve potasyum ekskresyonunda artışa neden olabilirler. Diyette tuz kısıtlaması ve potasyum desteği gerekebilir (Bkz. Bölüm 4.5 ve 4.8).

          • •  Gastrit ya da özofajit, divertikülit; perforasyon, apse veya piyojenik enfeksiyon olma olasılığı varsa ülseratif kolit, yakın zamanda gerçekleştirilen intestinal anastomoz, aktif veya latent peptik ülser.

          • •  Diabetes mellitus veya aile öyküsü; osteoporoz, miyastenia gravis; renal yetmezlik.

          • •  Emosyonel dengesizlik ya da psikotik eğilim.

          • •  Epilepsi.

          • •  Kortikosteroid kaynaklı miyopati öyküsü.

          • •  Karaciğer yetmezliği

          • •  Hipotiroidizm (glukokortikoid etkiyi arttırabilir).

          • •  Olası korneal perforasyona bağlı oküler herpes simpleks.

          Hastalar ve/veya hastaların bakımından sorumlu olan kişiler, sistemik steroidlerle ciddi olabilen psikiyatrik advers reaksiyonların ortaya çıkabileceği konusunda uyarılmalıdır (Bkz. Bölüm 4.8). Semptomlar genellikle tedavi başlangıcından birkaç gün veya hafta sonra ortaya çıkar. Doz düzeyleri reaksiyonların başlangıcının, tipinin, şiddetinin veya süresinin öngörülmesine imkan vermese de, yüksek dozlarda/sistemik maruziyette risk daha yüksek olabilir (Bkz. Bölüm 4.5; yan etki riskini artırabilen farmakokinetik etkileşimler). Reaksiyonların çoğu dozun azaltılması veya ilacın kesilmesi sonrasında iyileşirse de, bazen spesifik tedavi gerekebilir. Hastalar ve/veya hastaların bakımından sorumlu olan kişiler, endişe verici psikolojik semptomların gelişmesi, özellikle de depresif duygudurum veya intihar düşüncesinden şüphelenilmesi halinde tıbbi yardıma başvurmaları konusunda uyarılmalıdır. Hastalar ve/veya hastaların bakımından sorumlu olan kişiler, sistemik steroidlerin dozunun azaltılması/kesilmesi sırasında veya hemen sonrasında ortaya çıkabilecek olası psikiyatrik bozukluklar konusunda (bu tür bozukluklar nadiren ortaya çıksa da) uyarılmalıdır.

          Sistemik kortikosteroidlerin mevcut afektif bozukluğu veya hastanın kendisinde veya birinci derece yakınlarında önceden geçirilmiş ciddi afektif bozukluk öyküsü olan hastalarda kullanımı söz konusu olduğunda özel dikkat gösterilmelidir. Bu afektif bozukluklar, depresif veya manik depresif bozukluk ve önceden geçirilmiş steroid psikozunu da kapsar.

          Glukokortikoidlerin adet düzensizliği ve lökositoza neden olduğu bilinmektedir; deflazakort kullanılırken dikkatli olunmalıdır.

          Pediatrik popülasyon

          Kortikosteroidler bebek, çocuk ve ergenlerde doza bağlı olarak gelişen ve geri dönüşlü olmayan büyüme geriliğine neden olmaktadır.

          Preterm infantlarda sistemik glukokortikosteroidlerin uygulanmasından sonra hipertrofik kardiyomiyopati bildirilmiştir. Sistemik glukokortikosteroid kullanan infantlarda, miyokard yapısını ve fonksiyonunu izlemek için ekokardiyogram yapılmalıdır (Bkz. Bölüm 4.8)

          Geriatrik popülasyon

          Özellikle osteoporoz, hipertansiyon, hipokalemi, diyabet, enfeksiyona yatkınlık ve deride incelme olmak üzere sistemik kortikosteroidlerin yaygın görülen advers etkileri, yaşlılarda daha ciddi sonuçlarla ilişkili olabilir. Yaşamı tehdit eden reaksiyonlardan kaçınmak için yakın klinik gözlem gerekir.

          Glukokortikoid tedavisinin komplikasyonları doza ve tedavinin süresine bağlı olduğundan, mümkün olan en düşük doz verilmeli ve aralıklı tedavinin kullanılıp kullanılmayacağı konusunda risk / yarar kararı verilmelidir.

          Nadir kalıtımsal galaktoz intoleransı, Lapp laktaz yetmezliği ya da glikoz-galaktoz malabsorpsiyon problemi olan hastaların bu ilacı kullanmamaları gerekir.