ENDOXAN 50 mg kaplı tablet (50 tablet) Klinik Özellikler

Siklofosfamid }

Antineoplastik ve İmmünomodülatör Ajanlar > Alkilleyici Ajanlar > Siklofosfamid
Baxter Turkey Renal Hizmetler A.Ş. | 4 May  2021

4.   KLİNİK ÖZELLİKLER

    4.1. Terapötik endikasyonlar

    ENDOXAN, aşağıdaki durumlarda, kombine bir kemoterapi protokolü içinde ya da monoterapi olarak kullanılır:

      Lösemiler: Akut ya da kronik lenfoblastik / lenfositik ve miyeloid / miyelojen lösemiler.

      4.2. Pozoloji ve uygulama şekli

      Oral yoldan uygulama içindir.

      Siklofosfamid sadece kanser kemoterapisinde deneyimli klinisyenler tarafından kullanılmalıdır. Siklofosfamid sadece uygulanması öncesinde, sırasında ve sonrasında klinik,

      biyokimyasal ve hematolojik parametrelerin düzenli olarak yapılabildiği merkezlerde ve bir onkoloji servisi uzmanının direktifleri doğrultusunda uygulanmalıdır.

      Pozoloji / uygulama sıklığı ve süresi

      Doz, her hasta için bireysel olarak saptanmalıdır. Doz ve tedavi süresi ve/veya tedavi dönemleri arasındaki süre terapötik endikasyona, uygulanacak kombinasyon protokolüne, hastanın genel sağlık durumu, organ fonksiyonları ve laboratuvar izlemlerinin sonuçlarına (özellikle kan hücrelerinin izlenmesine) göre belirlenmelidir.

      Bir çok tedavi protokolünde günde tek ya da bölünmüş dozlar halinde 100 - 300 mg dozunda kullanılır.

      Benzer toksisiteye sahip diğer sitostatiklerle kombine edilerek uygulandığında, doz azaltımı ya da tedavisiz aralıkların uzatılması gerekebilir.

      Siklofosfamid karaciğerde metabolize olarak aktive olur; bu nedenle oral ve intravenöz uygulama tercih edilir.

      Miyelosupresyona bağlı komplikasyonları azaltmak ve/veya arzulanan dozun verilebilmesini sağlamak için hematopoez stimüle edici ajanların (koloni stimüle edici faktörler ve eritropoez stimüle edici ajanlar) kullanımı düşünülebilir.

      Üriner sistem toksisite riskini azaltmak için uygulama sırasında veya sonrasında zorlu diürezi sağlamak için yeterli miktarlarda sıvı içirilmeli ya da infüze edilmelidir. Bu nedenle siklofosfamid sabah saatlerinde uygulanmalıdır. Bkz. Bölüm 4.4.

      Uygulama şekli

      ENDOXAN kaplı tabletler çiğnenmeden yeterli miktarda sıvı ile alınmalıdır. Tabletler kaplanmış olduğundan kırılmadan bütün olarak yutulmalıdır.

      Tedavinin Süresi:

      Bu tedaviye kesin bir remisyon ya da düzelme görülene kadar devam edilmelidir.

      Lökopeninin derecesi kabul edilemez boyutlara ulaştığında tedaviye ara verilebilir.

      Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:

      Böbrek yetmezliği:

      Böbrek yetmezliği olan hastalarda, özellikle de ağır böbrek yetmezliği durumunda renal yoldan atılımın azalmasına bağlı olarak siklofosfamidin ve metabolitlerinin plazma düzeyleri artabilir. Toksisitede artışla sonuçlanabileceğinden bu tür hastalarda doz belirlenirken bu durum dikkate alınmalıdır.

      Siklofosfamid ve metabolitleri, kullanılan diyaliz sistemine bağlı olarak farklı miktarlarda olmak üzere diyalizle vücuttan temizlenebilir. Diyaliz tedavisi almakta olan hastalarda, siklofosfamid uygulaması ile diyaliz seansları arasında sabit bir süre bırakılması gerekir (Bkz. Bölüm 4.4).

      Karaciğer yetmezliği:

      Ağır karaciğer yetmezliği durumunda siklofosfamidin aktivasyonu azalabilir. Bu siklofosfamid tedavisinin etkinliğini azaltabilir ve doz seçimiyle seçilen doza yanıtın belirlenmesinde dikkate alınmalıdır.

      Pediyatrik popülasyon:

      Bu popülasyona özel bir bilgi yoktur. Çocuklara siklofosfamid uygulanmaktadır. Bu popülasyona özel olarak bildirilen herhangi bir advers reaksiyon bulunmamaktadır.

      Geriyatrik popülasyon:

      Bu popülasyonda karaciğer, böbrek, kalp ve diğer organ fonksiyonları daha sık olarak bozulabileceğinden, kronik hastalık ve ilaç kullanımı olabileceğinden, yaşlı hastalarda toksisite açısından izleme ve doz ayarlamaları gerekebilir.

      4.3. Kontrendikasyonlar

      Siklofosfamid aşağıdaki durumları olan hastalarda kontrendikedir:

        Siklofosfamide veya herhangi bir metabolitine karşı aşırı duyarlılık.

        Akut enfeksiyonlar.

        Kemik iliği aplazisi.

        İdrar yolu enfeksiyonları.

        Sitotoksik kemoterapi veya radyoterapiye bağlı akut üroepitelyal toksisite.

        Üriner akım obstrüksiyonu.

      Siklofosfamid yaşamı tehdit eden durumlar hariç malign olmayan hastalıkların tedavisinde kullanılmamalıdır.

      Siklofosfamid gebelikte kontrendikedir (Bkz. Bölüm 4.4 ve 4.6).

      4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

      Uyarılar

      Anafilaktik reaksiyonlar, diğer alkilleyici ajanlarla olan çapraz duyarlılık

      Siklofosfamid ile ilişkili olarak, ölümcül olabilen anafilaktik reaksiyonlar bildirilmiştir. Diğe r alkilleyici ajanlarla çapraz duyarlılık olabileceği bildirilmiştir.

      Miyelosupresyon, immün supresyon, enfeksiyonlar

      Siklofosfamid ile tedavi kemik iliği baskılanmasına ve bağışıklık yanıtında önemli baskılanmaya neden olabilir.

      Siklofosfamide bağlı kemik iliği baskılanması lökopeni, nötropeni, trombositopeni (kanama olayları açısından daha yüksek risk) ve anemiye yol açabilir.

      Bağışıklık yanıtınının ağır bir şekilde baskılanması ciddi ve bazen ölümcül olabilen enfeksiyonlara neden olabilir. Siklofosfamid tedavisi uygulananlarda bildirilen enfeksiyonlar arasında pnömoni yanında diğer bakteriyel, fungal, viral, protozoal ve parazitik enfeksiyonlar da bulunmaktadır.

      Latent enfeksiyonlar reaktive olabilir. Bir çok değişik bakteriyel, fungal, vira l, protozoal ve parazitik enfeksiyonun reaktive olabildiği bildirilmiştir.

      Enfeksiyonlar uygun bir şekilde tedavi edilmelidir.

      Tedaviyi yürüten hekimin kararına göre bazı nötropeni vakalarında antimikrobiyal profilaksi gerekebilir.

      Nötropenik ateş durumunda antibiyotikler ve/veya antimikotikler verilmelidir.

      Kemik iliği fonksiyonları veya bağışıklık yanıtı ciddi bir şekilde baskılanmış hastalarda

      siklofosfamid kullanımında özellikle dikkat gerekir.

      Kullanılması kesin gerekli olmadığında, lökosit sayısı 2500/mikrolitre (hücre/mm) ve/veya trombosit sayısı 50,000 hücre/mikrolitre (hücre/mm) olan hastalara siklofosfamid uygulanmamalıdır.

      Ağır bir enfeksiyonu olan hastalarda siklofosfomid kullanılmayabilir. Tedavisi sırasın da ağır bir enfeksiyon gelişen hastalarda kullanımına tedaviye ara verilmeli ya da doz azaltılmalıdır.

      Kural olarak siklofosfamidin artan dozlarıyla periferik kan hücreleri ve trombosit sayısındaki

      azalmalar ile bunların normale dönmesi için gereken süre artmaktadır.

      Lökosit ve trombosit sayısı genellikle tedavinin 1 ve 2'inci haftasında en düşük düzeylerine iner. Kemik iliği kendini nispeten daha kısa sürede toparlar ve periferik kan hücrelerinin sayısı bir kural olarak yaklaşık 20 günde normale döner.

      Daha önceden kemoterapi ve/veya radyoterapi uygulanmış ya da siklofosfamide ek olarak kemoterapi ve/veya radyoterapi almakta olan hastalarda daha şiddetli bir kemik iliği baskılanması beklenmelidir.

      Tüm hastaların tedavi boyunca hematolojik açıdan yakından izlenmesi gerekir. Üriner sistem ve renal toksisite

      Siklofosfamid tedavisi sırasında hemorajik sistit, piyelit, üreterit ve hematüri bildirilmiştir. Mesanede ülserasyon/nekroz, fibrozis/kontraktür ve sekonder kanserleşme görülebilir.

      Ürotoksisite durumu tedavinin kesilmesini gerekli kılabilir.

      Fibrozis, kanama veya sekonder malignansilere bağlı olarak sistektomi gerekebilir. Fatal sonlanabilen ürotoksisite vakaları da bildirilmiştir.

      Ürotoksisite siklofosfamidin uzun süreli ve kısa süreli kullanımıyla görülebilen bir toksisitedir.

      Tek bir doz siklofosfamid sonrası hemorajik sistit gelişebildiği bildirilmiştir.

      Daha önceden busulfan tedavisi görmüş olmak ya da birlikte busulfan kullanımı siklofosfamide bağlı hemorajik sistit riskini arttırır.

      Sistit genellikle başlangıçta abakteriyeldir. Bunu sekonder bakteriyel kolonizasyon izleyebilir.

      Tedaviye başlamadan önce üriner sistem tıkanıklığı olup olmadığı kontrol edilerek varsa düzeltilmelidir. Bkz. Bölüm 4.3.

      İdrar sedimenti eritrosit ve diğer üro/nefrotoksisite işaretleri açısından düzenli olarak kontrol edilmelidir.

      Aktif üriner sistem enfeksiyonu olan hastalarda siklofosfamidin her zaman dikkatle kullanılması gerekir.

      Mesna ile uygun bir tedavi ve/veya güçlü bir hidrasyon ile zorlu diürez mesane toksisitesi görülme sıklığını ve ciddiyetini belirgin olarak azaltabilir. Hastaların düzenli aralıklarla mesaneyi boşaltmalarının sağlanması önemlidir.

      Hematüri siklofosfamid tedavisine ara verildikten sonra genellikle birkaç günde normale döner, ancak bazen inatçı karakterdedir.

      Ağır hemorajik sistit durumunda genellikle siklofosfamid tedavisini kesmek gerekir.

      Siklofosfamid tedavisi sırasında renal tübüler nekrozun da dahil olduğu nefrotoksisite de bildirilmiştir.

      Siklofosfamid uygulaması sırasında toplam vücut suyu artışıyla ilişkili hiponatremi, akut su zehirlenmesi ve uygunsuz antidiüretik hormon salgılanması sendromu bildirilmiştir. Bu durumların fatal sonuçlanabildiği bildirilmiştir.

      Kardiyotoksisite, kalp hastalarında kullanımı

      Siklofosfamid tedavisi sırasında önemli derecelerde perikardiyal effüzyon ve kardiyak tamponadın da eşlik edebildiği miyokardit ve miyoperikardit görülebildiği ve bunun ağır, bazen de fatal olabilen konjestif kalp yetmezliğine yol açabildiği bildirilmiştir.

      Histopatolojik inceleme primer olarak hemorajik miyokarditi göstermiştir. Hemoperikardiyum hemorajik miyokardit ve miyokardiyal nekroza sekonder bulunmuştur.

      Siklofosfamidin 2mg/kg'lık tek bir dozuyla akut kardiyak toksisite görülebileceği bildirilmiştir.

      Siklofosfamid dahil tedavi şemalarına maruziyet sonrası hastalarda, kardiyotoksisitenin diğer belirtileri bulunmasa bile, ventriküler aritmiler (ventriküler taşiaritmiyle birlikte QT süresinde ciddi uzama dahil) yanında supraventriküler aritmiler (atriyal fibrilasyon ve flutter dahil) görülebildiği bildirilmiştir.

      Siklofosfamidin kardiyotoksisite riski, örneğin siklofosfamidin yüksek dozlarda kullanılması sonrası, ileri yaşlarda kullanıldığında ve önceden kalp bölgesinden radyoterapi tedavisi görmüş ve/veya diğer kardiyotoksik ajanlarla daha önceden tedavi görmüş veya birlikte alan hastalarda artabilir. Bkz. Bölüm 4.5.

      Kardiyotoksisite açısından risk faktörü olan ya da önceden bir kalp hastalığı olan hastalarda özel bir dikkat gösterilmesi gerekir.

      Pulmoner toksisite

      Siklofosfamid tedavisi sonrasında pnömonit ve pulmoner fibrozis bildirilmiştir. Pulmoner veno-oklüzif ve diğer pulmoner toksisite formları da bildirilmiştir.

      Solunum yetmezliğine yol açan pulmoner toksisite bildirilmiştir.

      Siklofosfamide bağlı pulmoner toksisite düşük sıklıkta görülmesine rağmen, etkilenen hastalardaki prognoz kötüdür.

      Özellikle geç başlangıçlı pnömonit (siklofosfamid tedavisine başlandıktan 6 ay sonrası başlayan) yüksek mortaliteyle ilişkili gözükmektedir. Pnömonit siklofosfamid tedavisinden yıllar sonra da gelişebilmektedir.

      Tek bir siklofosfamid dozu sonrası akut pulmoner toksisite görülebildiği bildirilmiştir. Sekonder malign gelişim

      Bütün sitotoksik tedaviler gibi siklofosfamid tedavisi de geç sekel olarak sekonder tümör ve bunların prekürsörlerinin gelişimi riski taşır.

      Kısmen akut lösemiye progresyon gösteren miyelodisplastik değişikliklerin riskinin artışı yanında, üriner sistem kanseri riski de artar. Siklofosfamid kullanımı veya siklofosfamidin kullanıldığı protokollerden sonra bildirilen diğer malign oluşumlar arasında lenfoma, tiroid kanseri ve sarkomalar bulunmaktadır.

      Bazı vakalarda, siklofosfamid tedavisi kesildikten yıllar sonra sekonder malign gelişim görülmüştür. Uterusta maruziyet sonrası da malign gelişim bildirilmiştir.

      Veno-oklüzif karaciğer hastalığı

      Siklofosfamid alanlarda veno-oklüzif karaciğer hastalığı (VOLD) bildirilmiştir.

      Kemik iliği transplantasyonuna hazırlık için siklofosfamid ile birlikte tüm vücut ışınlaması,busulfan veya diğer ajanlarla yapılan sitoredüktif bir şema (bkz. Bölüm 4.5) VOLD gelişimi için önemli bir risk faktörü olarak tanımlanmıştır. Tipik olarak transplantasyondan sonraki 1-2 haftada ortaya çıkan sitoredüktif tedaviye bağlı bu klinik sendrom ani kilo alma, ağrılı hepatomegali, assit ve hiperbilirubinemi/sarılık bulgularıyla karakterizedir.

      Ancak siklofosfamidi uzun süreli ve düşük immünsupresif dozlarda kullanan hastalarda da yavaş yavaş VOLD gelişebildiği bildirilmiştir.

      Veno-oklüzif karaciğer hastalığının komplikasyonu olarak hepatorenal sendrom ve çoklu organ yetmezliği gelişebilir. Siklofosfamide bağlı veno-oklüzif karaciğer hastalığının fatal sonuçlanabildiği bildirilmiştir.

      Aşağıda predispozan faktörler, yüksek doz sitoredüktif tedavi ile VOLD gelişme riskini arttırmaktadır:

        Önceden varolan hepatik fonksiyon bozuklukları.

        4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri

        Toksik etkilerin görülme sıklığını ve şiddetini arttırdığı bilinen (farmakodinamik ya da farmakokinetik etkileşim yoluyla) diğer madde veya tedavilerin birlikte ya da ardışık kullanımları gerekiyorsa hastaların bireysel olarak beklenen fayda ve risk açısından dikkatle değerlendirilmesi gerekir.

        Bu tür kombine tedavilerin uygulandığı hastaların, zamanında girişimde bulunabilinecek süreye olanak sağlayacak şekilde toksisite işaretleri açısından yakından izlenmesi gerekir. Siklofosfamid ve ilacın aktivasyonunu azaltan ajanları kombine olarak kullanan hastaların ise, terapötik etkinlikte olası bir azalma ve dozun ayarlamasına gerek olup olmadığı açısından yakından izlenmesi gerekir.

        Siklofosfamid ve metabolitlerinin farmakokinetiğini değiştiren etkileşimler

          Siklofosfamidin aktivasyonunun azalması siklofosfamid tedavisinin etkililiğini değiştirebilir: Siklofosfamid aktivasyonunu azaltan maddeler arasında şunlar bulunur:

            Aprepitant.

            Bupropion.

            4.6. Gebelik ve laktasyon

            Gebelik Kategorisi: D

            Siklofosfamid'in gebelik ve/veya fetus/yeni doğan üzerinde zararlı farmakolojik etkileri bulunmaktadır.

            ENDOXAN'ın gebe kadınlarda güvenle kullanıldığı gösterilmemiş olduğundan, gebelikte kullanımından kaçınılmalı; ancak sağlayacağı yarar, fetüs üzerindeki oluşturabileceği muhtemel riski haklı kılıyorsa kullanılmalıdır.

            Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)

            Siklofosfamid gebelikte kontrendikedir (Bkz. Bölüm 4.3).

            Siklofosfamid ile tedavi gören hastalar (kadın veya erkek) tedavi sonrası en az 6 ila 12 ay kadar bekledikten sonra çocuk sahibi olmak için girişimde bulunmaya başlamalıdır.

            Cinsel yönden aktif kadın ve erkeklerin ilacı kullanırken ve ilacın kullanımından sonraki 6-12 ay sonrasına kadar etkin doğum kontrol yöntemleri ile korunmaları önerilir.

            Gebelik dönemi

            Siklofosfamid gebelikte kontrendikedir (Bkz. Bölüm 4.3).

            Siklofosfamid plasentadan geçer. Siklofosfamid tedavisinin genotoksik bir etkisi vardır ve gebe bir kadına uygulandığında fetusta hasara yol açar. Siklofosfamid ile tedavi gören hastalar (kadın veya erkek) tedavileri bittikten en az 6 ila 12 ay kadar bekledikten sonra çocuk sahibi olmak için girişimde bulunmaya başlamalıdır.

            Gebeliğin ilk üç ayında siklofosfamid kullanmış annelerin bebeklerinde malformasyonlar bildirilmiştir. Ancak gebeliğinin ilk üç ayında siklofosfamid kullanmış annelerin bebeklerinde malformasyon görülmediğini bildiren raporlar da bulunmaktadır.

            Uterus içinde siklofosfamide maruziyet düşüğe, fötal gelişme geriliği ve yenidoğan döneminde ortaya çıkan lökopeni, anemi, pansitopeni, ağır kemik iliği hipoplazisi ve gastroenterit dahil fetotoksik etkilere yol açar.

            Gerçekleştirilen hayvan çalışmaları, siklofosfamid tedavisi kesildikten sonra da, olgunlaşmalarının herhangi bir döneminde siklofosfamide maruz kalmış oosit / f olliküllerin olduğu sürece gebe kalamama ve malformasyon riskinde artışın devam ettiğini göstermektedir (Bkz. Bölüm 4.4, Genotoksisite).

            Gebelikte siklofosfamid kullanıldıysa veya hasta bu ilacı almaktayken ya da aldıktan sonra hamile kalırsa (Bkz. Bölüm 4.4, Genotoksisite), hasta, ilacın fetusa olası hasarı konusunda bilgilendirilmelidir.

            Laktasyon dönemi

            Siklofosfamid anne sütüne geçer. Siklofosfamid tedavisi alırken emziren annelerin bebeklerinde nötropeni, trombositopeni, hemoglobin düzeylerinde azalma ve diyare bildirilmiştir. Siklofosfamid tedavisi alırken anneler bebeklerini emzirmemelidir.

            Üreme yeteneği/Fertilite

            Siklofosfamid oogenez ve spermatogenez ile etkileşir. Her iki cinsiyette de sterilitey e neden olabilir.

            Sterilite gelişimi siklofosfamid dozuna, tedavi süresine ve tedavi sırasında gonadların durumuna bağlıdır.

            Bazı hastalarda siklofosfamide bağlı sterilite geri dönüşsüz olabilir.

            Cinsel yönden aktif kadın ve erkekler bu dönemlerde etkin doğum kontrol yöntemlerini kullanmalıdır.

              Kadın hastalar

              Siklofosfamid ile tedavi gören kadınların önemli bir kısmında azalmış östrojen düzeyleri ve artmış gonadotropin düzeyleriyle birlikte geçici veya kalıcı amenore görülür.

              Özellikle yaşlı kadınlarda amenore kalıcı olabilir.

              Siklofosfamid tedavisiyle ilişkili olarak oligomenore de bildirilmiştir.

              Siklofosfamid tedavisi gören prepuberte dönemindeki kızlarda genelde sekonder seks karakterleri normal olarak gelişir ve adetler düzenli olur.

              Prepuberte döneminde siklofosfamid tedavisi gören kızlar, erişkin olduklarında genelde gebe kalabilmektedir.

              Siklofosfamid tedavisi gören ve tedaviyi tamamlamasından sonra over fonksiyonları normal kalan kızlarda prematür menopoz (40 yaşından önce adet kesilmesi) açısından risk artar.

              Erkek hastalar

            Siklofosfamid ile tedavi gören erkeklerde, gonadotropin düzeylerinde artmayla (testosteron sekresyonu normal) birlikte oligospermi veya azospermi gelişebilir.

            Bu hastalarda cinsel güç ve libidoda genellikle bir bozulma görülmez.

            Siklofosfamid tedavisi gören prepuberte dönemindeki erkek çocuklarda sekonder seks karakterleri genelde normal olarak gelişir, ancak oligospermi veya azospermi gelişebilir.

            Belirli derecede testiküler atrofi gelişebilir.

            Siklofosfamid tedavisiyle ilişkili azospermi bazı hastalarda geri dönüş, tedavi kesildikten yıllar sonra olsa da reversibl karakterde olabilmektedir.

            4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler

            Siklofosfamid tedavisi uygulanan hastalarda aralarında örneğin baş dönmesi/sersemlik hali, bulanık görme, görme bozuklukları da bulunan araç ve makine kullanma yeteneğini etkileyebilen istenmeyen etkiler görülebilir. Her bir hastanın araç ve makine kullanıp kullanmayacağına bireysel olarak karar verilmelidir.

            4.8. İstenmeyen etkiler

            Sıklık aşağıdaki kriterlere göre değerlendirilmiştir: Çok yaygın (≥1/10), yaygın (≥1/100 ila

            <1/10), yaygın olmayan (≥1/1.000 ila <1/100), seyrek (≥1/10.000 ila <1/1 .000), çok seyrek (<1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).

            Enfeksiyonlar ve enfestasyonlar

            Yaygın: Enfeksiyonlar

            Yaygın olmayan: Pnömoni, Sepsis

            Bilinmiyor: Septik şok

            İyi huylu ve kötü huylu neoplazmlar (kistleri ve polipleri de içerir)

            Seyrek: Akut lösemi, Miyelodisplastik sendrom, Sekonder tümörler, Mesane kanseri

            Bilinmiyor: Tümör lizis sendromu

            Kan ve lenf sistemi hastalıkları

            Çok yaygın: Miyelosüpresyon, Hemolitik üremik sendrom

            Çok seyrek: Yaygın damar içi pıhtılaşma

            Bilinmiyor: Lenfopeni

            Bağışıklık sistemi hastalıkları

            Çok yaygın: İmmün supresyon

            Yaygın olmayan: Anafilaktik / Anafilaktoid reaksiyonlar Çok seyrek: Aşırı duyarlılık reaksiyonları Endokrin hastalıkları

            Seyrek: SIADH (Uygunsuz ADH Sendromu)

            Metabolizma ve beslenme hastalıkları

            Yaygın olmayan: Anoreksi

            Seyrek: Dehidrasyon

            Çok seyrek: Hiponatremi, Su tutulumu

            Bilinmiyor: Kan şekeri değişiklikleri (artma ya da azalma)

            Psikiyatrik hastalıkları

            Çok seyrek: Konfüzyon

            Sinir sistemi hastalıkları

            Seyrek: Baş dönmesi / sersemlik hali

            Çok seyrek: Konvülsiyonlar

            Bilinmiyor: Nörotoksisite, Ensefalopati

            Göz hastalıkları

            Seyrek: Görme bozukluğu

            Çok seyrek: Konjunktivit, Göz ödemi

            Bilinmiyor: Göz yaşı salgılanmasında artma

            Kulak ve iç kulak hastalıkları

            Bilinmiyor: Sağırlık, Kulak çınlaması

            Kardiyak hastalıkları

            Bilinmiyor: Ventriküler fibrilasyon, Ventriküler taşikardi, Kardiyojenik şok, Perikardiyal effüzyon, Miyokard enfarktüsü, Kalp yetmezliği, Kardiyomiyopati, Miyokardit, Perikardit, Elektrokardiyografide QT uzaması, Aritmiler

            Vasküler hastalıkları

            Yaygın olmayan: Yüz ve boyunda kızarma (flushing)

            Bilinmiyor: Pulmoner embolizm, Venöz tromboz, Vaskülit, Periferik iskemi

            Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıkları

            Bilinmiyor: Pulmoner veno-oklüzif hastalık, Akut respiratuvar distres sendromu (ARDS), İnterstisyel akciğer hastalığı, Pulmoner hipertansiyon, Pulmoner ödem, Bronkospazm, Dispne, Hipoksi, Öksürük, Nazal konjesyon, Rinore, Orofarengeal ağrı

            Gastrointestinal hastalıkları

            Çok seyrek: Hemorajik enterokolit, Akut pankreatit, Mukozal ülserasyon,

            Stomatit, İshal, Kusma, Kabızlık, Mide bulantısı

            Bilinmiyor: Gastrointestinal kanama, Kolit, Enterit, Çekum iltihabı, Karın ağrısı, Parotis bezi enflamasyonu

            Hepato-bilier hastalıkları

            Yaygın: Karaciğer fonksiyon bozuklukları

            Bilinmiyor: Veno-oklüzif karaciğer hastalığı, Hepatit, Kolestaz, Hepatotoksisite

            Deri ve deri altı doku hastalıkları

            Çok yaygın: Alopesi

            Seyrek: Döküntü, Dermatit, Avuç içlerinin, el tırnaklarının ve ayak tabanlarının renklerinin bozulması

            image

            Çok seyrek: Toksik epidermal nekroliz, Stevens Johnson sendromu,

            Bilinmiyor: Eritem multiforme, Palmar-plantar eritrodizestezi, Işın lamaya bağlı dermatit, Işınlama yapılan alanda eritem, Kaşıntı (enflamatuvar kaşıntı dahil), Eritem, Ürtiker, Blisterler, Yüzde şişme, Hiperhidroz

            Kas iskelet bozuklukları, bağ doku ve kemik hastalıkları

            Bilinmiyor: Rabdomiyoliz, Skleroderma, Kas spazmları, Miyalji, Artralji

            Böbrek ve idrar hastalıkları

            Çok yaygın: Sistit, Mikrohematuri

            Yaygın: Hemorajik sistit, Makrohematüri

            Çok seyrek: Subüretral kanama, Mesane duvarı ödemi, İnterstisyel

            enflamasyon, Mesane fibrozisi ve sklerozu, Böbrek yetmezliği, Kan kreatinin düzeylerinde yükselme

            Bilinmiyor: Renal tübüler nekroz, Renal tübüler bozukluk, Toksik nefropati, Hemorajik üretrit, Ülseratif sistit, mesane kontraktürü, Nefrojenik diyabetes mellitus, Üriner sistemde atipik epitelyal mesane hücreleri, Kan üre azotunda (BUN) yükselme

            Gebelik, pueperiyum durumları ve perinatal hastalıkları

            Bilinmiyor: Prematür doğum

            Üreme sistemi ve meme hastalıkları

            Yaygın: Spermatogenez bozukluğu

            Yaygın olmayan: Ovulasyon bozukluğu

            Seyrek: Amenore, Azospermi, Oligospermi

            Bilinmiyor: İnfertilite, Over yetmezliği, Oligomenore, Testiküler atrofi, Kan östrojen düzeylerinde azalma, Kan gonadotropin düzeylerinde yükselme

            Konjenital ve kalıtımsal / genetik hastalıklar

            Bilinmiyor: İntra-uterin ölüm, Fetal malformasyon, Fetal gelişme geriliği, Fetal toksisite (myelosupresyon/gastroenterit dahil)

            Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıkları

            Çok yaygın: Ateş

            Yaygın: Asteni, Mukozal enflamasyon

            Seyrek: Göğüs ağrısı.

            Çok seyrek: Baş ağrısı

            Bilinmiyor: İnfüzyon / enjeksiyon yeri reaksiyonları, Çoklu organ yetmezliği,

            ödem, grip benzeri hastalık, genel fiziki durumda bozulma

            Araştırmalar

            Bilinmiyor: Kan laktat hidrogenaz düzeylerinde yükselme, C-reaktif protein (CRP) düzeylerinde yükselme

              Diğer bakteriyel, fungal, viral, protozoal, parazitik ve viral hepatit, tüberküloz, progresiv multifokal lökoensefalopatili JC virüs enfeksiyonları (fatal sonuçlanan vakala r dahil) ile Pneumocystis jiroveci, herpes zoster, Strongyloides dahil latent enfeksiyonların reaktivasyonu dahil.

              Klinik olarak kemik iliği yetmezliği, pansitopeni, nötropeni, agranülositoz, granülositopeni, trombositopeni (kanama komplikasyonlu), lökopeni, anemi olarak ortaya çıkan.

              4.9. Doz aşımı ve tedavisi

                Doz aşımı durumunun ciddi sonuçları arasında miyelosupresyon, ürotoksisite, kardiyotoksisite (kalp yetmezliği dahil), veno-oklüzif karaciğer hastalığı ve stomatit gibi doza bağlı toksisitenin klinik görünümleri bulunur. Bkz. Bölüm 4.4.

                Doğum Sonrası Depresyonu Doğum Sonrası Depresyonu Doğum sonrası depresyonu, doğumdan sonra her on kadından biri tarafından tecrübe edilen stresli bir durumdur. En Yaygın Alerji Türleri En Yaygın Alerji Türleri Bağışıklık sistemi, polen, arı zehiri veya evcil hayvan gibi yabancı bir maddeye veya çoğu insanda reaksiyona neden olmayan bir yiyeceğe tepki gösterdiğinde alerjiler meydana gelir.