Deva İlaçları DEVIT-3 50 000 I U yumuşak kapsül KUBFarmakolojik Özellikler

DEVIT-3 50 000 I U yumuşak kapsül Farmakolojik Özellikler

Vitamin D3 }

Sindirim Sistemi ve Metabolizma > A ve D Vitamini > D3 Vitamini İlaçları
Deva Holding A.Ş. | 14 September  2021

5.   FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER

    5.1. Farmakodinamik özellikler

    Farmakoterapötik grup: Vitamin D ve analogları, kolekalsiferol ATC kodu: A11CC05

    Vitamin D3, biyolojik açıdan aktif formunda bağırsakta kalsiyum emilimini, kemiklere kalsiyum katılmasını ve kemik dokusuna kalsiyum salınmasını uyarır. İnce bağırsakta hızlı ve gecikmeli kalsiyum alımını teşvik eder. Fosfatın aktif ve pasif taşınmasını uyarır. Böbrekte tübüler kanaldan rezorpsiyonunu arttırarak kalsiyum ve fosfat atılımını engeller. Paratiroidlerde paratiroid hormon (PTH) üretimi doğrudan D vitamininin biyolojik olarak aktif formu tarafından inhibe edilir. PTH sekresyonu ayrıca, biyolojik açıdan D3 vitaminin aktif formunun etkisi altında ince bağırsakta artan kalsiyum alımıyla inhibe edilir.

    5.2. Farmakokinetik özellikler

    D vitamininin farmakokinetiği çok iyi bilinmektedir.

    Genel özellikler

    Güneş ışığına maruz kalma: UVB ışığı ciltte bulunan 7-dehidrokolesterolü kolekelsiferole dönüştürür.

    Emilim:

    D vitamini, safra varlığında gastro-intestinal kanaldan daha iyi emilir, bu nedenle D vitamininin günün ana öğünü ile birlikte alınması emilimini kolaylaştırabilir.

    Dağılım:

    Kana geçen vitamin D ve metabolitleri spesifik bir a-globuline bağlanır.

    Biyotransformasyon:

    Kolekalsiferol karaciğerde D vitaminin temel depo formu olan 25-hidroksikolekalsiferole (25(OH)D), kalsidiol) metabolize edilir. Daha sonra, 25(OH)D, böbrekte predominant aktif metabolit olan 1,25-hidroksikolekalsiferolü (1,25(OH)D, kalsitriol) oluşturmak için ikincil hidroksilasyona girer.

    Eliminasyon:

    Metabolitler belirli bir α-globine bağlı olarak kanda dolaşır ve vitamin D ile metabolitleri çoğunlukla safra ve dışkılarla atılır. D vitamininin küçük miktarı idrarda bulunabilir.

    Spesifik gruplarda ya da hastalarda karakteristik özellikler

    Böbrek yetmezliği olanlarda sağlıklı gönüllülere kıyasla % 57 daha düşük metabolit temizleme oranı bildirilmiştir.

    D vitaminin emiliminin azalması ve eliminasyonun artması malabsorbsiyonlu kişilerde görülür.

    Obez gönüllülerin, güneşe maruz kalma oranı sağlıklı kişilere göre daha düşük olduğundan D vitamini seviyelerini daha az korurlar. Bundan dolayı daha yüksek doz D vitamini kullanmaları gerekebilir.

    5.3. Klinik öncesi güvenlilik verileri

    Çeşitli hayvan türlerinde yapılan klinik öncesi çalışmalar, insan terapötik kullanım için gerekli doz aralığından çok daha yüksek dozlarda, hayvanlarda toksik etkilerin ortaya çıktığını göstermiştir.

    Tekrarlanan dozlarda yapılan toksisite çalışmalarında en sık bildirilen etkiler artmış kalsiüri, azalmış fosfatüri ve proteinüri idi. Yüksek dozlarda hiperkalsemi raporlanmıştır. Uzun süren hiperkalsemi durumunda, böbreklerde, kalpte, aortta, testislerde, timus ve bağırsak mukozasında histolojik değişiklikler (kalsifikasyon) daha sık görülür.

    Yavrularda mikrosefali, kardiyak malformasyonlar ve iskelet anormallikleri görülmüştür. Yüksek dozlarda D vitamini ile tedavi edilen hamile tavşanlardan olan yavruların anatomik olarak supravalvüler aort darlığına benzer lezyonları bulundu ve bu tür değişiklikler göstermeyen yavrularda ise akut D vitamini toksisitesini takiben yetişkinlerinkine benzer vaskülotoksisite görülmüştür. Kolekalsiferol, orta ve yüksek dozda D vitamini alan hamile farelerden daha az ve daha küçük yavrulara sahip farelerde de fetotoksiktir.

    Kolekalsiferolün yüksek dozlarda hayvanlarda teratojen olduğu gösterilmiştir.

    Terapötik olarak kullanılanlara eşdeğer dozlarda, kolekalsiferolun teratojenik aktivitesi yoktur.

    Kolekalsiferol potansiyel olarak mutajenik veya kanserojen etkiye sahip değildir.

    Kalp Krizi Kalp Krizi Kalbe giden kan akışı durduğunda kalp krizi meydana gelir. Doğum Sonrası Depresyonu Doğum Sonrası Depresyonu Doğum sonrası depresyonu, doğumdan sonra her on kadından biri tarafından tecrübe edilen stresli bir durumdur.