CEREZYME 200 U infüzyonluk konsantre çözelti için toz içeren 1 flakon Farmakolojik Özellikler

Imigluseraz }

Sindirim Sistemi ve Metabolizma > Diğer > İmigluseraz
Sanofi Sağlık Ürünleri Ltd.Şti | 19 October  2012

5.   FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER

5.1. Farmakodinamik özellikler

ATC kodu: A16AB02

Farmakoterapötik grup: Enzimler-İmigluseraz (rekombinant makrofaj hedefli p-

glikoserebrosidaz).

Gaucher hastalığı, bir lizozomal enzim olan asid P- glukosidaz eksikliği ile sonuçlanan nadir görülen, kalıtsal bir metabolik hastalıktır. Bu enzim, hücre membranının lipid yapısındaki anahtar rolündeki glikoseramidi glukoz ve seramide parçalar. Gaucher hastalığı olanlarda, glikoseramid yıkımının yetersiz olmasından dolayı, bu substrat makrofajlardaki (Gaucher hücresi) lizozomlarda büyük miktarlarda birikerek, yaygın sekonder patolojilere yol açar.

Gaucher hücreleri tipik olarak karaciğer, dalak ve kemik iliğinde ve bazen de akciğer, böbrek ve bağırsakta bulunur. Gaucher hastalığı, klinik olarak farklı fenotipik yelpaze sunar. En sık görülen bulgular hepatosplenomegali, trombositopeni, anemi ve iskelet patolojisidir. İskelet bozukluklukları Gaucher hastalığının en çok güçsüzleştiren ve sekel bırakan özelliğidir. Bu iskelet tutulumlan kemik iliği tutulumu, osteonekroz, kemik ağnsı ve kemik krizi, osteopeni ve osteoporoz, patolojik kırıklar ve büyüme geriliğidir. Gaucher hastalığı, artan glukoz yapımı ve artan istirahat enerjisi tüketimi ile ilişkilidir ki bu yorgunluk ve kaşeksiye neden olur. Gaucher hastalığı olan hastalar aynca düşük dereceli inflamatuvar profile sahiptirler. Gaucher hastalığı ayrıca hiperimmünoglobulinemi, poliklonal gammopati, önemi belirsiz monoklonal gammopati (MGUS) ve multipl myelom gibi immünglobulin anormaliklerinin riskinde artış ile ilişkilidir. Gaucher hastalığı doğal seyrinde, genelde zaman içinde çeşitli organlarda ortaya çıkan, geri dönüşümsüz komplikasyon riski göstermektedir. Gaucher hastalığının tutulumlan yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir. Gaucher hastalığı artan morbidite ve erken mortalite ile ilişkilidir. Çocukluk çağında işaret ve semptomların ortaya çıkması halinde Gaucher hastalığı daha şiddetli görülmektedir. Gaucher hastalığı çocuklarda büyüme geriliği ve puberte gecikmesine neden olabilir.

Pulmoner hipertansiyon, Gaucher hastalığının bilinen bir komplikasyonudur. Splenektomi geçiren hastalarda pulmoner hipertansiyon riski yüksektir. Cerezyme tedavisi, birçok vakada splenektomi ihtiyacını azaltmakta ve Cerezyme ile erken tedavi pulmoner hipertansiyon riskini azaltmaktadır. Gaucher hastalığı tanısı sonrasmda pulmoner hipertansiyonu tespit etmek açısından rutin taramalar önerilmektedir. Pulmoner hipertansiyon tespit edilen Gaucher hastalan, Cerezyme’ı yeterli dozda almalıdırlar.

İmigluseraz (makrofaj hedefli rekombinant asid alfa glukosidaz), eksik enzim aktivitesinin yerini alarak glikoseramidi hidrolizler ve başlangıç patolojisini ve sekonder patolojiyi düzeltir. Cerezyme, dalak ve karaciğer boyutunu azaltır, trombositopeni ve anemiyi iyileştirir veya normalize eder, kemik mineral yoğunluğunu ve kemik iliği yükünü iyileştirir veya normalize eder ve kemik ağrısı ile kemik krizlerini azaltır veya ortadan kaldınr. Cerezyme istirahatte eneıji tüketim oranını azaltır. Cerezyme, Gaucher hastalığındaki yaşam kalitesini zihinsel ve fiziksel açıdan iyileştirdiğini göstermiştir. Cerezyme, makrofajlardaki glikoseramid birikimini ve tedaviye cevabı gösteren, kitotriyosidaz biomarkerini azaltır. Cerezyme, çocuklarda normal pubertal gelişime erişilenebileceğini ve büyümenin yakalanmasıyla, yetişkin dönemdeki normal boy ve kemik mineral yoğunluğuna ulaşılabileceğini göstermiştir,

Cerezyme tedavisine cevabın hız ve kapsamı doza bağımlıdır. Genelde, hematoloji gibi hızlı döngüsü olan organ sistemleri, kemik gibi daha yavaş döngüsü olanlara kıyasla daha hızlı iyileşir.

Tip 1 Gaucher hastalığına sahip geniş bir hasta topluluğunun (n=528) ICGG Gaucher kayıt sistem analizinde, zaman ve doza bağımlı olarak Cerezyme’ın, iki haftada bir vücut ağırlığına göre 15, 30 ve 60 U/kg dozlannda, hematolojik ve viseral parametreler (trombosit sayısı, hemoglobin konsantrasyonu, dalak ve karaciğer boyutu) gözlenmiştir. Vücut ağırlığına göre iki haftada bir 60 U/kg ile tedavi edilen hastalar, daha düşük doz alan hastalar ile karşılaştınldığında daha hızlı iyileşme ve daha büyük bir maksimum tedavi etkisi göstermişlerdir.

Benzer bir şekilde, 342 hastada DXA yöntemi kullanılarak kemik mineral yoğunluğunun ICGG Gaucher kayıt sistem analizinde, 8 yıllık tedavi sonrasmda iki haftada bir vücut ağırlığına göre 60 Ü/kg alanlar, iki haftada bir vücut ağırlığına göre 15 Ü/kg ile 30 U/kg alanlara göre, normal kemik mineral yoğunluğuna ulaşmışlardır (Wenstrup ve ark, 2007).

Kemik iliği yükü > 6 olan ve 4 haftada bir ortalama vücut ağırlığına göre 80 U/kg ve 4 haftada bir ortalama vücut ağırlığına göre 30 U/kg tedavi edilen 2 hasta topluluğunda yapılan çalışmada, daha yüksek doz alan topluluktaki hastalar (%33;n=22), 24 aylık Cerezyme tedavisi sonrasmda diğer düşük doz alan topluluktaki hastalara (%10;n=13) göre skorda 2 puanlık azalma sağlamıştır, (de Fost ve ark., 2006).

Cerezyme ile 2 haftada bir vücut ağırlığına göre 60 Ü/kg ile tedavi sonrasında, 3 aydan sonra kemik ağrılarında iyileşme, 12 ay içinde kemik krizlerinde azalma ve 24 aylık tedavi sonrasında kemik mineral yoğunluğunda iyileşme gözlenmiştir. (Sims ve ark., 2008).

Cerezyme’ın mutad infuzyonu 2 haftada birdir (bakınız bölüm Pozoloji ve uygulama şekli). 4 haftalık (Q4) idame tedavisi ile aynı kümülatif dozdaki iki haftalık (Q2) dozun idame tedavisi, stabil olan tip 1 Gaucher hastalarında araştırılmıştır. Hemoglobin, trombosit, karaciğer ve dalak boyutunun başlangıca göre değişimi, önceden belirlenmiş bir sonlanma noktasını içermekte; Gaucher hastalığının hematolojik ve viseral parametreler için elde edilen veya tahmini belirlenmiş tedavi hedefleri ek bir sonlanma noktası oluşturmaktadır. Belirtilen dozlarda tedavi alanlardan Q4Terin %62’si ve Q2Terin %81’i 24’ncü ayın sonunda belirlenmiş sonlanma noktasına ulaşmışlardır; aradaki fark istatistiksel olarak %95 Cl’ye (-0.357,0.058) göre anlamlı değildi. Tedavi alanlardan Q4’lerin %89’u ve Q2Terin %100’ü başlangıçtaki sonlanım noktasına ulaşmışlardır; aradaki fark istatistiksel olarak %95 Cl’ye (-0.231,0.060) göre anlamlı değildi. Q4 infuzyon rejimi, bazı stabil olan tip 1 Gaucher yetişkin hastaları için belki bir tedavi seçeneği olabilir ancak klinik veriler bununla ilgili henüz sınırlıdır.

Cerezyme’m hastalığın nörolojik belirtileri üzerine etkililiğini gösteren kontrollü klinik çalışma yürütülmemiştir. Dolayısıyla enzim replasman tedavisinin hastalığın nörolojik belirtilerinin üzerine etkisi konusunda kesin sonuca gidilmemiştir.

5.2. Farmakokinetik özellikler

Emilim:

İ.V. infuzyon yolu ile uygulandığı için geçerli değildir.

Dağılım:

Ağırlığa bağlı düzeltilmiş dağılım hacmi ise 0.09 ile 0.15 L/kg (Ortalama±Standart Sapma;

0.12 ± 0.02 L/kg) arasında değişmektedir. Bu değişkenlerin doz veya infuzyon süresinden

7

etkilenmediği düşünülmekle birlikte her doz düzeyi ve infuzyon hızında sadece 1 veya 2 hasta incelenmiştir.

İmigluserazın 4 dozunun (7.5, 15, 30, 60 U/kg) bir saat içinde intravenöz infuzyonu sırasında, kararlı durumdaki enzimatik aktiviteye 30 dakikada ulaşılmaktadır. İnfuzyonu takiben plazma enzimatik aktivitesi, 3.6 ile 10.4 dakika arası değişen yarı ömürle hızla düşmüştür. Plazma klirensi 9.8 ile 20.3 ml/dk/kg (Ortalama ± Standart Sapma; 14.5+4.0 ml/dk/kg) arasında değişmektedir.

B i votransformasvon:

Geçerli değildir.

Eliminasvon:

5.3. Klinik öncesi güvenlilik verileri

Klinik olmayan verilere göre güvenilirlik farmakolojisi, tek ve tekrarlayan doz toksisitesi ve genotoksisite gibi rutin çalışmalar insanlara yönelik özel bir zararlı etkisi bulunmadığına işaret etmektedir.

Gıda Alerjisi Gıda Alerjisi Her yıl milyonlarca insan yiyeceklere alerji gösteriyor. En Yaygın Alerji Türleri En Yaygın Alerji Türleri Bağışıklık sistemi, polen, arı zehiri veya evcil hayvan gibi yabancı bir maddeye veya çoğu insanda reaksiyona neden olmayan bir yiyeceğe tepki gösterdiğinde alerjiler meydana gelir.