Pfizer İlaçları CABASER 2 mg 20 tablet KUBFarmakolojik Özellikler

CABASER 2 mg 20 tablet Farmakolojik Özellikler

Kabergolin }

Sinir Sistemi > Dopaminerjik İlaçlar > Kabergolin
Pfizer İlaçları Ltd.Şti. | 9 December  2011

5.   FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER

5.1. Farmakodinamik özellikler

Farmakoterapötik grubu: Dopamin agonistleri ATC kodu: N04BC06

CABASER etken maddesi olan kabergolin, güçlü ve uzun süreli dopamin D2 reseptör agonisti olarak etki gösteren bir dopaminerjik ergolin türevidir. Sıçanlarda, kabergolinin 3-25 mcg/kg oral dozları ve in vitro olarak 45 pg/ml konsantrasyonu hipofız laktotropik hücrelerindeki Ddopamin reseptörlerine bağlanarak prolaktin salgılanmasını azaltır. Serum prolaktin düzeyini düşüren etkili dozdan daha yüksek dozlarda kabergolin, D2 reseptörünü uyararak santral dopamineıjik etki gösterir. Parkinson hastalığı hayvan modellerinde; günde 1-2,5 mg/kg oral doz ile sıçanlarda ve subkutan olarak verilen 0,5-1 mg/kg doz ile maymunlarda motor kayıpta düzelme görülmüştür.

Sağlıklı gönüllülerde, tek doz 0,3-2,5 mg kabergolinin oral kullanılması sonucu serum prolaktin düzeyinde önemli azalma görülmüştür. Etki hemen (uygulamadan sonraki 3 saat içerisinde) ortaya çıkar ve uzun süre (7-28 gün) devam eder. Prolaktin düşürücü etkinin derecesi ve süresi doza bağlıdır.

Kabergolinin terapötik etkisi ile ilişkili olmayan farmakodinamik etkileri, sadece kan basıncını düşürücü etkisi ile ilişkilidir. Tek dozun maksimum hipotansif etkisi genellikle ilaç alındıktan sonraki 6 saat içinde meydana gelir ve kan basıncındaki maksimum azalma ve sıklık doza bağlıdır.

5.2. Farmakokinetik özellikler

 Genel özellikler

Kabergolinin farmakokinetiği ve metabolik profili, her iki cinsiyetten sağlıklı gönüllülerde, hiperprolaktinemili kadın hastalarda ve Parkinson hastalarında incelenmiştir.

Emilim: Radyoaktif olarak işaretlenmiş bileşik oral yolla verildikten sonra, gastrointestinal kanaldan hızla absorbe olurken, plazmada doruk radyoaktivite değerine 0.5-4 saat arasında ulaşılmıştır. Besinlerin kabergolin absorbsiyonu ve biyoyararlanımı üzerinde bir etki yaratmadığı görülmüştür.

Dağılım:In vitro deneyler, 0.1-10 nanogram/ml konsantrasyonlarda kabergolinin plazma proteinlerine % 41-42 oranında bağlandığını göstermiştir. Eliminasyon yanlanma ömrü esasına göre, kabergolinin tek doz (37 ± 8 pikogram/ml) ve 4 haftalık çoklu doz uygulamasından sonra (101 ± 43 pikogram/ml) ortalama doruk plazma düzeylerinde görülen kararlı duruma 4 hafta sonra ulaşılmaktadır.

Bivotransformasvon: İdrarda bulunan başlıca metabolit 6-allil-8P-karboksi ergolin olup, dozun % 4-6’sı oranındadır. İdrarda, tamamı dozun %3’ünden daha düşük oranda 3 metabolit daha tespit edilmiştir. In vitro olarak, metabolitlerin D2 dopamin reseptör agonist etkileri kabergolinden daha zayıf olduğu bulunmuştur. Böbrek yetmezliğinde kabergolin kinetiğinde değişiklik görülmediği halde, ciddi karaciğer yetmezliğinde (Child-Pugh skoru >10, maksimum skor 12) EAA değerinde artış olduğu gösterilmiştir.

Eliminasyon: Değişime uğramamış kabergolinin idrarla düşük düzeyde atılımı, radyoaktif olmayan madde ile saptanmıştır. İdrarla atılım hızına göre belirlenmiş eliminasyon yarılanma ömrü uzundur (sağlıklı gönüllülerde 63-68 saat, hiperprolaktinemi hastalarında 79-115 saat). Uygulamadan on gün sonra 3H-kabergolin/14C-kabergolinin radyoaktif dozunun yaklaşık %18-20’si idrarda, %55-72’si feçeste bulunmuştur. İdrarda bulunan değişmemiş ilaç, dozun % 2-3’ü düzeyindedir.

Doğrusallık /Doğrusal olmayan durum: Hem sağlıklı gönüllülerde (0,5 - 1,5 rng’hk dozlarda), hem de Parkinson hastalarında (7 mg/gün’e kadar olan günlük dozların kararlı durumu) kabergolinin farmakokinetiğinin doza bağlı olmadığı görülmüştür.

5.3. Klinik öncesi güvenlilik verileri

Bir çok klinik öncesi güvenlilik çalışmalarından elde edilen bulguların hemen hemen hepsi, insan fizyolojisinden farklı spesifik bir hormonal fizyolojiye sahip türlerde (kemirici hayvanlar) uzun süren prolaktin inhibisyonunun veya santral dopaminerjik etkilerin sonucudur.

Kabergolinin klinik öncesi güvenlilik çalışmalarında, kemirici hayvanlar ve maymunlar üzerinde hem sabit bir güvenlilik sınırı tespit edilmiş hem de teratojenite, mutajenite ve karsinojeniteye ait hiçbir etki gözlenmemiştir.

Parkinson  Hastalığı Parkinson Hastalığı Hastalık ilk kez 1817 de İngiliz doktor James Parkinson tarafından tanımlanmış ve Dr. Parkinson hastalığı “sallayıcı felç” olarak kaleme almış. İnme İnme İnme, beynin hasar görmesinin sonucudur. Bu hasar, beynin bir kısmındaki ya bir kanama ya da akut kan eksikliği nedeniyle o kısmın geçici ya da kalıcı olarak işlevini yapamamasına yol açar.