Pfizer İlaçları CABASER 1 mg 20 tablet KUBKlinik Özellikler

CABASER 1 mg 20 tablet Klinik Özellikler

Kabergolin }

Sinir Sistemi > Dopaminerjik İlaçlar > Kabergolin
Pfizer İlaçları Ltd.Şti. | 9 December  2011

4.1. Terapötik endikasyonlar

CABASER®, Parkinson hastalığının belirti ve bulgularının tedavisinde ergot olmayan bileşikleri tolere edemeyen ya da bu tür bileşikler ile tedavide başarılı olunamayan hastaların ikinci basamak tedavisinde monoterapi olarak veya levodopa/karbidopa ile tedavi altındaki hastalarda ekleme tedavi olarak kullanılır.

4.2. Pozoloji ve uygulama şekli

Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:

CABASER® , kronik ve uzun süreli tedavi için endikedir.

Yetişkinler ve geriyatrik popülasyon:

Dopamin agonistlerinde etkililik ve güvenlilik dengesi açısından optimum dozun en başta bireysel duyarlılığa bağlı olduğu görünmektedir ve bu nedenle optimum doz, derece derece ayarlama yoluyla 1 mg’lık günlük dozlarla başlanarak saptanmalıdır.

Eş zamanlı olarak levodopa alan hastalarda optimum dengeye ulaşıncaya kadar, CABASER® ’in dozu artırılırken levodopanın dozu tedricen azaltılabilir.

Bileşiğin uzun yarılanma ömrü açısından, eğer gerekiyorsa, günlük doz optimum doza ulaşılana kadar (ilk birkaç hafta boyunca) haftalık ya da iki haftalık aralarla 0.5-1 mg artırılabilir.

Önerilen terapötik doz; Levodopa/periferik dekarboksilaz inhibitör ile ekleme tedavi veya

®

monoterapi olarak uygulandığında günde maksimum 3 mg’dır. CABASER günde bir defa tek doz olarak verilmelidir.

Uygulama şekli:

CABASER® oral yolla kullanılır. Dopamineıjik ajanlar yemekle birlikte verildiğinde daha iyi tolere edilebildiklerinden, CABASER® ’in tercihen yemekle birlikte alınması önerilmektedir.

Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:

Böbrek/Karaciğer yetmezliği:

Böbrek yetmezliğinin kabergolin kinetiği üzerine etkisi olmadığı gösterilmiş olsa da şiddetli karaciğer yetmezliği, yüksek eğri altı alanı (EAA) ile ilişkilendirilmiştir. Bu nedenle şiddetli karaciğer yetmezliği olan hastalarda daha düşük dozlarda CABASER® kullanılması düşünülmelidir (Bkz. Bölüm 4.4).

Pediyatrik popülasyon:

4.3. Kontrendikasyonlar

Kabergolin, formülde bulunan diğer maddelere ya da ergot alkaloidlerine karşı aşırı duyarlılık durumlarında kontrendikedir.

Geçmişinde pulmoner, retroperitonal, perikardiyal fibrotik hastalık hikayesi, herhangi bir kalp kapakçığında valvülopatiye ait anatomik veriler (örneğin ekokardiyografide kapakçıkta kalınlaşma, kapakçık restriksiyonu, kapakçıkta karma restriksiyon-stenoz)

Tedavi öncesi ekokardiyografi ile belirlenmiş kardiyak valvülopati

4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

Fibrozis/kardiyak valvülopati ve olası ilişkili klinik fenomen: Kabergolin gibi serotonin 5HT2B reseptöründe agonist aktivite gösteren ergo türevlerinin uzun süreli kullanımının ardından plörit, plevral efüzyon, plevral fibrozis, pulmoner fibrozis, perikardit, perikardiyal efüzyon, bir veya birden fazla valvüler (aortal, mitral ve triküspit) tutulumu içeren kardiyak valvülopati gibi fibrotik ve serosal inflamatuvar bozukluklar veya retroperitoniyal fibrozis meydana gelmiştir.

Plevral efüzyon/fibrozisle ilişkili olarak aynı zamanda eritrosit sedimantasyon hızında (ESR) anormal bir artış da görülmektedir. Eğer ESR değerlerinde başka bir morbiditeye atfedilemeyen bir artış mevcutsa, bir akciğer grafisi çekilmesi önerilir.

Serum kreatinin ölçümleri, fibrotik bozuklukların tanısında yararlı olabilir.

Valvülopati, kümülatif dozlarla ilişkilendirilmiştir. Bu nedenle, hastalar en düşük etkili doz ile tedavi edilmelidir. Her vizitte, hastanın kabergolin tedavisine devamının uygunluğu için, kabergolin tedavisinin risk-yarar profili yeniden değerlendirilmelidir. Günlük tedavi dozu 3 mg’ın üzerine çıktığı taktirde fibrozis riski artmaktadır.

Parkinson hastaları arasında yapılan ve birden fazla Avrupa ülkesinin dahil edildiği geniş çaplı, retrospektif bir kohort çalışmasının sonuçları, ilk tedavisine levodopa ile başlanmış hastalarla karşılaştırıldığında pergolid tedavisinden kabergolin tedavisine geçen Parkinson hastalarının, hiç pergolid kullanmadan, tedavisine kabergolinle başlanmış hastalara göre daha yüksek kalp kapakçığı regürjitasyonu riski taşıdığını göstermiştir (Bkz. Bölüm 4.8 ve 5.1).

Tedaviye başlamadan önce:

Kabergolin ile tedaviye başlamadan önce hastalar potansiyel asemptomatik valvüler hastalık olasılığını saptamak için, ekokardiyografi de dahil olmak üzere, kardiyovasküler değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. Eritrosit sedimantasyon hızının veya diğer enflamasyon göstergelerinin, akciğer fonksiyonu/akciğer grafisi ve böbrek fonksiyonlarının tedaviye başlamadan önce değerlendirilmesi uygun olacaktır.

Valvüler regürjitasyonu olan hastalarda, kabergolin tedavisinin altta yatan hastalığı kötüleştirip kötüleştirmeyeceği bilinmemektedir. Eğer fibrotik valvüler hastalık tespit edilirse, hasta kabergolinle tedavi edilmemelidir (Bkz. Bölüm 4.3).

Tedavi sırasında:

Fibrotik bozukluklar sinsi başlangıçlı olabilir ve hastalar fibrotik belirtilerin gelişimi yönünden düzenli olarak izlenmelidir.

Bu nedenle tedavi boyunca aşağıdaki belirti ve semptomlara dikkat edilmelidir:

• Göğüs ağrısı, inatçı öksürük, dispne, nefes darlığı gibi plevro-pulmoner hastalıklar

• Olası retroperitonal fibrozis göstergesi olabilen abdominal kitleler veya hassasiyet; bel/yanlarda ağrı ve bacaklarda ödem ile seyreden böbrek yetmezliği veya üreteral/abdominal vasküler obstrüksiyon.

• Kalp yetmezliği; valvüler ve perikardiyal fibrozis vakaları, çoğunlukla belirtilerini kalp yetmezliği olarak göstermişlerdir. Bu nedenle bu semptomlar gözlendiği taktirde, valvüler fibrozis (ve konstriktif perikardit) ihtimali bertaraf edilmelidir.

Valvüler hastalık veya fibrotik bozuklukların gelişmesi yönünden klinik tanısal izlem gereklidir. Tedavi başlangıcından sonra ilk ekokardiyografi 3-6 ay içinde ve devamında bulgu ve belirtilerin klinik değerlendirmesi göz önünde bulundurularak 6-12 ayda bir yapılmalıdır.

Eğer ekokardiyografi yeni veya kötüleşen valvüler regürjitasyon, valvüler restriksiyon veya valvüler kapak yapraklarında kalınlaşma (Bkz. Bölüm 4.3) durumunu ortaya çıkardıysa kabergolin kullanımına son verilmelidir.

Klinik izlem ihtiyacı (örneğin kardiyak oskültasyonu da içeren, fizik muayene, akciğer grafisi, bilgisayarlı tomografi (BT)) bireysel olarak değerlendirilmelidir.

Eritrosit sedimantasyon hızı ve serum kreatinin ölçümü gibi diğer uygun araştırmalar fibrotik bozukluk tanısını desteklemek için gerektiği taktirde yapılmalıdır.

Somnolans / Ani uykuya dalma: Kabergolinin, özellikle de Parkinson hastalığı olan kişilerde, somnolans ve ani uykuya dalma dönemleri ile ilişkili olduğu görülmüştür.

Çok ender olmak üzere, bazen hasta farkında olmadan ya da herhangi bir ön uyarı olmaksızın, normal günlük etkinlikleri yürütürken ani uykuya dalmalar rapor edilmiştir. Kabergolin tedavisi almakta olan hastalara bu olasılıklarla ilgili bilgi verilmeli ve hastalar araç ya da makine kullanırken yeterince dikkatli olmaları yolunda uyarılmalıdırlar. Somnolans ve/veya ani uykuya dalmalar ile karşılaşmış olan hastalar araç ve makine kullanmaktan kaçınmalıdırlar. Dozu azaltma ya da tedaviyi sonlandırma olasılığı göz önüne alınabilir.

Karaciğer yetmezliği: Kabergolinin farmakokinetik parametreleri böbrek yetmezliği olan hastalarda varyasyonlar sergilemezken, ciddi karaciğer yetmezliği olgularında (Child-Pugh,skoru > 10, maksimum skor 12) EAA değerinin arttığı gözlenmiştir. Bu nedenle ciddi karaciğer yetmezliği olan Parkinson hastalarında doz ayarlaması yapılmalıdır.

Psikiyatrik: Kabergolin de dahil olmak üzere dopamin agonistleri ile tedavi gören hastalarda patolojik düzeyde kumar oynama, libido artışı ve hiperseksüalite bildirilmiştir. Bu durumlar genellikle dozun azaltılması veya tedavinin sonlandırılması ile geri dönüşümlü olmuştur.

Genel: Diğer ergot türevlerinde olduğu gibi; ciddi kardiyovasküler hastalığı, Raynaud sendromu, peptik ülseri ya da gastrointestinal kanaması olan veya ciddi, psikotik bozukluk hikayesi olan kişilerde kabergolin dikkatle kullanılmalıdır.

Postural hipotansiyon: Kabergolin kullanımından sonra, özellikle ilk günlerde postural hipotansiyon görülebilir. Bu nedenle, kabergolin kan basıncını azalttığı bilinen diğer ilaçlarla birlikte verildiğinde özellikle dikkatli olunmalıdır.

Halen alkolün ilacın tolere edilebilirliği üzerindeki etkileri bilinmemektedir.

4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri

®

CABASER® dopamin reseptörlerinin doğrudan stimulasyonu ile terapötik etki gösterdiğinden ve dopamin antagonisti etkiye sahip ilaçlar (fenotiazinler, butirofenonlar, tioksantenler, metoklopramit gibi) CABASER®’in terapötik etkisini azaltabileceğinden, kabergolin bu ilaçlar ile birlikte kullanılmamalıdır.

Ayrıca diğer ergot türevleriyle benzer şekilde, sistemik biyoyararlanımda ve dolayısıyla advers

®

etkilerde artış olacağı düşünülerek CABASER ile birlikte makrolid grubu antibiyotikler

(örneğin: eritromisin) verilmemelidir.

®

CABASER ve diğer ergot alkoloidleri arasında olası etkileşimlere ilişkin bilgi bulunmamaktadır. Bu nedenle kabergolin ile uzun süreli tedavi sırasında bu ilaçların birlikte kullanımı tavsiye edilmemektedir.

®

CABASER ’in diğer ilaçlarla, özellikle de dopamin agonisti olmayan diğer Parkinson ilaçlarıyla eşzamanlı kullanımı, tolere edilebilirliğini ve etkililiğini değiştirecek etkileşimlere yol açmıyor gibi görünmektedir.

4.6. Gebelik ve laktasyon

Genel tavsiye

Gebelik kategorisi:B

Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)

Şimdiye kadar kabergolin ile yapılan klinik çalışmalarda, hiperprolaktinemi sorunları için tedavi edilen kadınların tedavileri sırasında 100’den fazla gebelik izlenmiştir. Genel olarak ilaç konsepsiyondan sonraki ilk 8 hafta boyunca alınmaya devam edilmiştir. Şimdiye kadar değerlendirilebilen gebelikler arasından %85’i canlı doğumla sonuçlanırken, yaklaşık %10’unda spontan düşük görülmüştür.

Ayrıca, terapötik düşükle sonlanan üç konjenital anomali olgusu (Down sendromu, hidrosefali, alt ekstremitelerde malformasyon) ve canlı doğumlar arasında üç minör anomali olgusu görülmüştür. Bu insidanslar normal popülasyonunkilerle ve ovülasyon indükleyebilen ilaçlarla tedavi edilen kadınlardakilerle kıyaslanabilir düzeydedir. Yukarıdaki verilere dayanılarak, kabergolin kullanımının düşük, prematüre doğum, çoklu gebelik ya da konjenital anomali sayılarında bir artışla ilişkisi olduğu görünmemektedir.

Bununla birlikte, hala mevcut klinik deneyim sınırlı olduğundan, bir güvenlik önlemi olarak, gebe kalmak isteyen kadınlar fetüsün ilaca maruz kalma olasılığına engel olmak için kabergolin tedavilerini en azından bir ay öncesinden kesmelidirler.

Gebelik dönemi

Kabergolin sıçanlarda plasenta bariyerini geçebilir; halen bunun insanlarda da gerçekleşip gerçekleşmediği bilinmemektedir.

Eğer tedavi seyri sırasında gebelik ortaya çıkarsa, hastanın gebe olduğu öğrenilir öğrenilmez tedavi kesilmelidir.

Laktasyon dönemi

Sıçanlarda kabergolin ve/veya türevleri anne sütüne geçer. İnsanlarda laktasyonun kabergolinin dopamin agonisti etkisine bağlı olarak inhibe edildiği/baskılandığı tahmin edilmektedir. İlacın anne sütüne geçip geçmediğine dair bir bilgi mevcut olmadığından, CABASER® tedavisi gören kadınların emzirmemeleri tavsiye edilmelidir. Bu durum, ilaçla tedavinin laktasyonu inhibe etmediği ya da baskılamadığı olgularda da geçerlidir.

Üreme yeteneği/Fertilite

4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler

4.8. İstenmeyen etkiler

Kabergolin başdönmesine neden olabilir. Kabergolinin bazı durumlarda aşırı gündüz uykusu ve aniden uykuya dalma vakaları ile bağlantılı olduğu görülmüştür.

Adjuvan Levodopa Tedavisi Alan Hastalar

Klinik çalışmalar sırasında L-Dopa ile birlikte kabergolin tedavisi uygulanan yaklaşık 1070 hastanın %74’ünde en az bir advers etki görülmüştür. Görülen bu etkiler, genellikle geçici ve hafif ile orta şiddetli olmuştur. Az sayıda vakada ilacın kesilmesi gerekmiştir.

Her bir sistem organ sınıfı için advers etkiler, aşağıdaki kurallar kullanılarak, en sık görülen reaksiyonlar başta gelmek üzere sıklık derecesini belirten başlıklar altında sıralanmaktadır.

Çok yaygın (>1/10); yaygın (>1/100 ila < 1/10); yaygın olmayan (>1/1000 ila < 1/100); seyrek (>1/10000 ila < 1/1000); çok seyrek (< 1/10000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).

Sinir sistemi bozuklukları

Çok yaygın: Diskinezi, hiperkinezi, halüsinasyon ve konfüzyon
Kardiyak bozukluklar

Çok yaygın: Baş dönmesi ve postural hipotansiyon, kardiyak valvülopati (regürjitasyon dahil) ve ilgili bozukluklar (perikardit ve perikardiyal efüzyon)

Vasküler bozukluklar

Çok Yaygın: Periferik ödem

Yaygın: Anjina

Yaygın olmayan: Eritromelalji

Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal bozukluklar

Çok yaygın: Solunum sistemi ile ilişkili durumlar

Yaygın: Plevral efüzyon, pulmoner fibrozis, plörit, plevral fibrozis

Gastrointestinal bozukluklar

Çok yaygın: Bulantı, kusma, dispepsi ve gastrit.

Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıkları

Yaygın: Retroperitonel fibrozis

Yeni Tanı Konmuş Parkinson Hastaları

Klinik çalışmalar sırasında, yeni tanı konulmuş olan yaklaşık 200 Parkinson hastasında kabergolin kullanılmış ve hastaların %79’unda en az bir advers etki gözlenmiştir. Görülen bu etkiler genellikle geçici ve hafif ile orta şiddetli olmuştur.

Her bir sistem organ sınıfı için advers etkiler, aşağıdaki kurallar kullanılarak, en sık görülen reaksiyonlar başta gelmek üzere sıklık derecesini belirten başlıklar altında sıralanmaktadır.

Çok yaygın (>1/10); yaygın (>1/100 ila < 1/10); yaygın olmayan (>1/1000 ila < 1/100); seyrek (>1/10000 ila < 1/1000); çok seyrek (< 1/10000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).

Sinir sistemi bozuklukları

Çok yaygın: Uyku bozukluğu Yaygın: Diskinezi ve halüsinasyon.

Gastrointestinal bozukluklar

Çok yaygın: Bulantı, kusma, dispepsi, gastrit ve kabızlık.
Kardiyak bozukluklar

Çok yaygın: Baş dönmesi ve/veya postural hipotansiyon.

Vasküler bozukluklar

Çok yaygın: Periferik ödem.

Her iki hasta popülasyonunda da, azınlıkta kalan bir hasta grubunda klinikle uyumlu, ağırlıklı ortostatik olmak üzere, kan basıncı düşmesi gözlenmiştir. Bu etkinin tedavinin ilk haftasında daha bariz olduğu bulunmuştur. Kabergolin tedavisi sırasında kalp atım hızı veya EKG traselerinde tutarlı değişimler gözlenmemiştir.

Kabergolin ile uzun dönemli tedavi sırasında rutin laboratuvar testlerinde değişiklik görülen olgular nadir olarak rapor edilmiştir.

Pazarlama sonrası deneyim:

Kabergolin ile ilişkili olarak, agresyon, alopesi, asteni, kan kreatinin fosfokinaz artışı, delüzyon, dispne, ödem, bitkinlik, fibrozis, baş ağrısı, hepatik fonksiyon anormallikleri, aşırı duyarlılık reaksiyonu, hiperseksüalite, libido artışı, anormal karaciğer fonksiyon testleri, patolojik düzeyde kumar oynama, psikotik bozukluk, döküntü, solunum bozukluğu, solunum yetmezliği somnolans, ani uykuya dalmalar, senkop ve valvülopati bildirilmiştir (Bkz. Bölüm 4.4 -Fibrozis/Kardiyak valvülopati, Somnolans/Ani Uykuya Dalma, Psikiyatrik, bölüm 4.7).

Asemptomatik valvüler regürjitasyon prevalansı non-ergot türevleri ile ortaya çıkandan anlamlı derecede daha yüksektir (Bkz. Bölüm 4.3 ve 4.4).

4.9. Doz aşımı ve tedavisi

Hayvanlarda yürütülen akut toksisite çalışmaları ürünün çok düşük toksisite seviyesinin olduğunu göstermektedir ve bu nedenle farmakolojik etkin dozlarda geniş güvenlilik aralığı vardır. Yüksek dozlarda deney hayvanlarında rastlanan klinik bulgular ve ölüm nedenleri Santral Sinir Sisteminin stimülasyonuna bağlanmıştır.

Önerilen endikasyonlarda, kabergolinin insanlardaki doz aşımı ile ilgili bilgi mevcut değildir. Bununla birlikte dopaminerjik reseptörlerin aşırı stimülasyonuna bağlı bulantı, kusma, gastrik ağrı, hipotansiyon, konfüzyon/psikoz ve halüsinasyonlar gibi semptomlara rastlanabilir.

Tedavi:

Dopamin agonistlerinin emetik özelliklerinin absorbe olmamış ürünün vücuttan atılmasını kolaylaştırması beklenir.

Kan basıncını kontrol altında tutmak için gerek görüldüğünde destekleyici tedavi uygulanmalıdır. İlave olarak, belirgin santral sinir sistemi etkilerine (halüsinasyonlar) karşı dopamin antagonisti ilaçların verilmesi tavsiye edilir.

Depresyonu Anlamak Depresyonu Anlamak Depresyon farklı kişileri farklı biçimlerde etkiler. Duygusal veya fiziksel olmak üzere geniş alanda belirtilere sebep olabilir.Depresyona neler sebep olur? Şizofrenlik Şizofrenlik Şizofrenliğin psikiatrik teşhisi hakkında çok fazla anlaşmazlık vardır. Bu sayfadaki bilgiler, şizofrenliğin teşhisi, nedenleri ve tedavisi hakkındaki faklı teoriler hakkında bilgi verecektir.