ALEXAN 100 mg/5 ml IV/SC 10 INT. enj. inf. için çöz. içeren 10 flakon Klinik Özellikler

Sitarabin }

Antineoplastik ve İmmünomodülatör Ajanlar > Antimetabolitler > Sitozin Arabinozid
Sandoz İlaç San. ve Tic. A.Ş. | 25 May  2012

4.1. Terapötik endikasyonlar

ALEXAN® yetişkinlerde ve çocuklarda monoterapi olarak veya diğer kemoterapötiklerle kombine halde aşağıdaki durumlarda kullanılır:

• Akut myeloid lösemi (AML)

• Akut lenfoblastik lösemi (ALL)

• Kronik myeloid lösemi (KML)

• Orta derecede Non-Hodgkin lenfomalar ve yüksek maligniteli Non-Hodgkin lenfomalar (lenfoblastik Non-Hodgkin lenfomalar ve Burkitt tipi Non-Hodgkin lenfomalar gibi)

4.2. Pozoloji ve uygulama şekli

Pozoloji/ uygulama sıklığı ve süresi:

Remisyon indüksiyonu:

Remisyon indüksiyonu için konvansiyonel dozlar; günde 100-200 mg/m ’dir. Çoğu durumda devamlı intravenöz infüzyon veya 5-10 gün boyunca hızlı infüzyon olarak uygulanır.

Tedavi sıklığının süresi, klinik ve morfolojik sonuçlara (kemik iliği fonksiyonu) bağlıdır. Remisyon idamesi:

2

Remisyon idamesi dozu genellikle günde 70-200 mg/m ’dir. 4 hafta arayla 5 gün boyunca veya haftada bir defa, hızlı intravenöz infüzyon veya subkutan enjeksiyon olarak uygulanır.

Non-Hodgkin lenfoma tedavisi:

Yetişkinlerde bu endikasyon için polikemoterapi programlan kullanılır. Çocuklarda bu endikasyonda ALEXAN® kullanımı hastalığın evresine ve histolojik özelliğine bağlıdır. Farklı dozlarda farklı tedavi protokollerine başvurulur.

Yüksek doz tedavisi:

Yüksek doz tedavilerde dozaj genellikle 1-3 g/m ’dir. 4-6 gün boyunca 12 saat arayla 1-3 saatlik intravenöz infüzyon olarak uygulanır.

İntratekal uygulama:

Olağan doz 5-75 mg/m2
’dir.

Uygulama sıklığı ve dozaj, rejime göre değişkenlik gösterir. En sık kullanılan doz; serebrospinal sıvı yüksek sayıda malign hücre içermeyinceye kadar, her 4 günde bir 30 mg/m2’dir

Uygulama şekli:

ALEXAN® oral olarak aktif değildir. Uygulama şekli ve çizelgesi kullanılan tedavi programına göre değişir. ALEXAN®, intravenöz infüzyon veya enjeksiyon, subkutan ya da intratekal olarak uygulanabilir.

ALEXAN® yalnızca kemoterapi konusunda deneyimi olan hekimler tarafından reçete edilmelidir ve sadece, destekleyici tedavi için yeterli olanakları olan, kemoterapiye uygun kliniklerde uygulanmalıdır.

ALEXAN® tek başma uygulanabilir, ancak çoğu kez diğer ilaçlarla kombine olarak uygulanır.

Bir infüzyon hazırlanırken ALEXAN®, %0.9’luk sodyum klorür veya %5’lik glukoz ile seyreltilmelidir.

Hastalar, yavaş infüzyona kıyasla hızlı intravenöz infüzyon yoluyla ilacı aldıklarında daha yüksek total dozları tolere edebililer. Bu fenomen hızlı enjeksiyon sonrasında, ilacın hızlı inaktivasyonuyla ve duyarlı normal ve neoplastik hücrelerin yüksek seviyede ilaca kısa sürede maruz kalmalarıyla alakalıdır. Normal ve neoplastik hücreler bu farklı uygulama şekillerine bir bakıma paralel biçimde cevap veriyorlar gibi görünmektedir ve her iki uygulama için de herhangi bir bariz klinik avantaj gösterilmemiştir.

Eğer enjeksiyonluk çözeltinin intratekal uygulama için seyreltilmesi gerekiyorsa, yalnızca koruyucu içermeyen %0.9’luk sodyum klorür kullanılmalıdır.

Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:

Böbrek / Karaciğer yetmezliği:

Böbrek yetmezliği durumunda dozun azaltılması gerekebilir. Kreatinin klirensi 60ml/dak.dan düşükse beraberinde nörotoksisite riskinde bir artış olur.

Daha önceden karaciğer fonksiyon bozukluğu olan hastalarda ilaç, son derece dikkatli uygulanmalıdır ve risk-yarar durumu titizlikle değerlendirilmelidir.

Pediyatrik popülasyon:

Çocukların yetişkinlerden daha yüksek dozları tolere ettiği görülmüştür. Verilen doz aralıklarında çocuklar daha yüksek dozları almalıdır.

Geriyatrik popülasyon:

4.3. Kontrendikasyonlar

• Hekim tarafından hasta için yaşamsal öneme sahip bir tedavi olduğu belirtilmediği sürece halihazırda kemik iliği supresyonunu indükleyen ilaç alan hastalara ALEXAN® uygulanmamalıdır.

• Sitarabine veya ilacın içeriğindeki yardımcı maddelere aşırı duyarlılığı olanlarda kontrendikedir.

4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

ALEXAN® tedavisine başlanmadan önce kardiyak ve hepatik fonksiyon ile hematoloji testleri yapılmalıdır.

Akut lösemi hastaları daima kemoterapi alanında deneyimli bir hekimin gözetimi altıda tedavi edilmelidir. Yakın gözlem ve laboratuar takibi gerekli olduğundan, tedavi süresince hastalann hastanede yatmalan tavsiye edilir. Hematoloji, karaciğer ve böbrek fonksiyon testleri düzenli olarak yapılmalıdır.

Kandaki ürik asit seviyelerinin düzenli olarak takibi önerilir (neoplastik hücrelerin lizisi nedeniyle hiperürisemi oluşabilir).

Çok miktarda blast hücreleri veya geniş tümör kütleleri olan hastalarda (Non-Hodgkin lenfomalar) hiperürisemi profılaksisi gereklidir.

Hızlı intravenöz infüzyonlar, yavaş intravenöz infüzyonlardan daha iyi tolere edilir.

Daha önceden karaciğer fonksiyon bozukluğu olan hastalarda ilaç, son derece dikkatli uygulanmalıdır ve risk-yarar durumu titizlikle değerlendirilmelidir.

ALEXAN®, akut ve/veya ağır enfeksiyonlu hastalara uygulanmamalıdır.

ALEXAN®Tn deri ve mukoz membranlar ile temasından kaçınılmalıdır. Kazara teması halinde temas eden deri bol su ve sabunla yıkanmalıdır.

Tahmin edilebilen hematolojik toksisiteye ek olarak, sitarabin merkezi sinir sistemi (MSS), gastrointestinal sistem veya akciğerleri etkileyen ağır, bazı durumlarda hayatı tehdit edici yan etkilere yol açabilir.

Yüksek doz tedavi süresince MS S ve akciğer fonksiyon testleri tecrübeli bir hekim tarafından takip edilmelidir. Oftalmolojik komplikasyonları önlemek için gözler düzenli olarak suyla yıkanmalıdır.

Ağır gastrointestinal reaksiyonlar oluşursa destekleyici tedavi endikedir.

Daha önceden gastrointestinal ülseri olan hastalar hemoraji belirtileri bakımından yakından takip edilmelidir.

4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri

Diğer onkolojik ajanlarla tedavi, miyelosupresif ilaçlar veya radyasyon tedavisi, bu ilaçların immunosupresif etkisini azaltabilir. Doz ayarı gerekli olabilir.

Sitarabin tedavisi esnasında digoksinin plazma seviyeleri takip edilmelidir. Tek bir doz bile kararlı-durum plazma seviyesini etkileyebilir. Digitoksinin etkilenmesi beklenmez. Bundan dolayı digitoksinle değişim bir seçenek olabilir.

İn vitro
bir çalışma sitarabinin, Klebsiella pnömonisine karşı gentamisinin etkinliğini önlediğini göstermiştir. Eğer gentamisin tedavisi etki göstermiyorsa, antibiyotiğin değiştirilmesi dikkate alınmalıdır.

Sitarabin ile diğer sitotoksik ilaçların kombine uygulanması özellikle kemik iliği toksisitesi olmak üzere toksisiteyi kuvetlendirir.

Sitarabin ile flusitozin kombinasyonu, flusitozinin etkinliğinin azalmasına yol açabilir.

Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler

Özel popülasyonlara ilişkin herhangi bir etkileşim çalışması tespit edilmemiştir.

Pediyatrik popülasyon:

4.6. Gebelik ve laktasyon

Genel tavsiye

Gebelik kategorisi: D

Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar / Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)

Cinsel olarak aktif tüm kadın ve erkek hastalar ALEXAN® tedavisi sırasında ve tedaviden sonra 6
. aya kadar uygun doğum kontrol yöntemi kullanmalıdır.

ALEXAN® tedavisi geri dönüşümsüz infertiliteye neden olabileceğinden, erkek hastalar tedavi öncesinde sperm korunmasıyla ilgili bilgi almalıdırlar.

Gebelik dönemi

Sitarabinin gebelik ve/veya fetus/yeni doğan üzerinde zararlı farmakolojik etkileri bulunmaktadır. ALEXAN® gerekli olmadıkça gebelik döneminde kullanılmamalıdır.

Laktasyon dönemi

ALEXAN® tedavisi süresince anne sütü verilmemelidir.

Üreme yeteneği/Fertilite

4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler

ALEXAN® araç ve makine kullanımını hafif ve orta derecede etkileyebilir. Bulantı, kusma ve göz şikayetleri olan hastalann araç ve makine kullanması tavsiye edilmez.

4.8.   Istenmeyen etkiler

4.8. İstenmeyen etkiler

görülme sıklıklarına göre aşağıdaki şekilde sıralanmıştır:

Çok yaygın (>1/10); yaygın (>1/100 ila <1/10); yaygın olmayan (>1/1000 ila <1/100); seyrek (>1/10000
ila <
1
/
1000
); çok seyrek (<
1
/
10000
), bilinmiyor (eldeki veriler ile tahmin edilemiyor)

Kan ve lenf sistemi hastalıkları

Yaygın: Anemi, megaloblastoz, lökopeni, granülositopeni, trombositopeni, kanama.

Yaygın olmayan: Sepsis, immunosupresyon.

Bağışıklık sistemi hastalıkları

Çok yaygın: Sitarabin (Ara-C) sendromu; tedaviye başladıktan 6-12 saat sonra ateş, miyalji, kemik ağrısı, sebebi bilinmeyen göğüs ağrısı, eksantem, konjunktivit ve bulantı oluşabilir. Kortikosteroidler tedavi ve profılaksi amaçlı kullanılabilir. Bunlar etkili olduğu takdirde sitarabin tedavisine devam edilebilir. Miyelosupresyon ağır ve uzun süreli olabilir.

Yaygın olmayan: Aleıjik ödem, anafilaksi. Resüsitasyonun uygulandığı kardiyopulmoner areste sebep olan bir anafilaksi vakası rapor edilmiştir. Bu vaka sitarabinin intravenöz uygulanmasından hemen sonra oluşmuştur.

Sinir sistemi hastalıkları

Aşağıdaki durumlarda MSS toksisitesi ihtimalinde artış görülür:

• Sitarabinin intratekal olarak uygulanması,

• İntratekal sitarabin uygulanmasının, radyasyon, yüksek doz tedavi veya intratekal metotreksat gibi merkezi sinir sistemine toksik etki gösteren diğer tedavilerle kombine edilmesi,

• intratekal sitarabinin kısa aralıklarla veya 30 mg/m ’nin üzerindeki dozlarda uygulaması.

Yaygın: Yüksek dozaj durumunda, bilinç seviyesinde azalma, disartri, nistagmus, nöbet (intratekal verildiğinde), baş ağrısı, baş dönmesi, nörit ile serebellar veya serebral toksisite. Yaygın olmayan: İntratekal uygulama durumunda parapleji.

Çok seyrek: İntratekal uygulama sonrasında nekrotizan lökoensefalopati, parapleji veya kuadripleji bildirilmiştir.

Göz hastalıkları

Yaygın: Reversibl hemorajik konjunktivit (fotofobi, batma, görme bozuklukları, lakrimasyon artışı), keratit. Hemorajik konjunktivite karşı profılaktik olarak glukokortikoidlerin lokal yolla uygulanması tavsiye edilir.

Çok seyrek: İntratekal uygulama sonrasında körlük bildirilmiştir.

Kardiyak hastalıklar

Yaygın olmayan: Perikardit, göğüs ağrısı

Çok seyrek: Aritmi. Sitarabin tedavisinden sonra kardiyomiyopati rapor edilmiştir.

Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıklar

Yaygın olmayan: Pnömoni, dispne, interstisyel pnömoni, pulmoner ödeme varan ani solunum distres sendromu, boğaz iltihabı

Gastrointestinal hastalıklar

Yaygın: Oral/anal enflamasyon veya ülserasyon, mukozit, stomatit, anoreksi, disfaji, abdominal ağrı, bulantı, kusma, diyare.

Yaygın olmayan: İntratekal uygulama sonrası özofajit, özofajeal ülserasyon, pnömatoz, kistoid intestinaliz, nekrotizan kolit, gastrointestinal perforasyon, bulantı, kusma.

Hepato-bilier hastalıklar

Yaygın: Enzim değerlerinde artış ile karaciğer üzerinde reversibl etkiler.

Yaygın olmayan: Sarılık.

Deri ve deri altı doku hastalıkları

Yaygın: Eritem bülöz, ürtiker, vaskülit, alopesi gibi deri üzerine reversibl yan etkiler.

Yaygın olmayan: Lentigo, enjeksiyon bölgesinde selülit, deri ülserasyonu, prurit, el ayası ve ayak tabanında yangılı ağrı.

Çok seyrek: Nötrofılik ekrin hidradenit.

Kas-iskelet bozuklukları, bağ doku ve kemik hastalıkları

Yaygın olmayan: Miyalji, artralji

Çok seyrek: Sitarabin tedavisinden sonra rabdomiyoliz rapor edilmiştir.

Böbrek ve idrar hastalıkları

Yaygın olmayan: Böbrek fonksiyon bozuklukları, üriner retansiyon.

Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar

Yaygın: Ateş, enjeksiyon bölgesinde trombofılebit, hiperürisemi.

4.9. Doz aşımı ve tedavisi

Doz aşımı durumunda, sitarabin masif hemoraji ve hayatı tehdit edici enfeksiyonları içeren ağır kemik iliği depresyonuna yol açabilir. Aynı zamanda nörotoksisite de oluşabilir. Sitarabin tedavisi durdurulmalı ve total kan veya trombosit transfüzyonu ve antibiyotikleri içeren gerekli destekleyici tedaviye başlanmalıdır.

Sitarabin hemodiyaliz ile uzaklaştırılabilir ancak doz aşımı sonrasında etkinliğini gösteren bir veri bulunmamaktadır.

Sitarabinin özel bir antidotu bulunmadığından, her bir doz büyük bir titizlikle uygulanmalıdır.

En Yaygın Alerji Türleri En Yaygın Alerji Türleri Bağışıklık sistemi, polen, arı zehiri veya evcil hayvan gibi yabancı bir maddeye veya çoğu insanda reaksiyona neden olmayan bir yiyeceğe tepki gösterdiğinde alerjiler meydana gelir. Omurilik zedelenmeleri Omurilik zedelenmeleri Omurilik zedelenmesini takip eden birkaç gün içinde, hiçkimse hasarin ne kadar olacagini tahmin edemez. Buradaki sorun, omuriligin herhangi bir zedelenmesinden hemen sonra, bir omurilik sokunun olusmasidir.