EPIVIR 150 mg 60 tablet Klinik Özellikler

Lamivudin }

Enfeksiyona Karşı Kullanılan (Antienfektif) İlaçlar > Virüslere Karşı Direkt Etkili İlaçlar > Lamivudin
Glaxo Smith Kline İlaçları San.Ve Tic.A.Ş | 17 November  2011

4.   KLİNİK ÖZELLİKLER

    4.1. Terapötik endikasyonlar

    EPIVIR, diğer antiretroviral ilaçlarla kombinasyon halinde HIV ile enfekte yetişkinlerin ve çocukların tedavisinde endikedir.

    4.2. Pozoloji ve uygulama şekli

    EPIVIR tedavisine, HIV enfeksiyonu tedavisi konusunda tecrübeli bir hekim tarafından başlanmalıdır.

    EPIVIR ayrıca 3 aylıktan büyük yaşta ve 14 kg'ın altında vücut ağırlığına sahip çocuklar ve tabletleri yutamayan hastalar için oral çözelti formunda da mevcuttur.

    EPIVIR'in tablet ve oral çözelti formunu değişimli kullanan hastalar formülasyona uygun doz önerilerini takip etmelidir (bkz. Bölüm 5.2).

    Yetişkinler, adolesanlar ve çocuklar (en az 25 kg vücut ağırlığında): Önerilen EPIVIR dozu günde 300 mg'dir. Bu doz, günde iki kez 150 mg veya günde bir kez 300 mg şeklinde uygunabilir (bkz. Bölüm 4.4).

    Günde iki kez doz uygulaması rejiminden günde bir kez doz uygulaması rejimine geçen hastalar, günde iki kez alınan son dozdan yaklaşık 12 saat sonra önerilen dozu (yukarıda tarif edildiği gibi) almalı, ardından yaklaşık 24 saatte bir önerilen tek günlük dozu almaya devam etmelidir (yukarıda tarif edildiği gibi). Günde iki kez alınan doz rejimine geri dönüldüğünde

    hastalar, günde iki kez alınan önerilen dozu, günde bir kez alınan son dozdan yaklaşık 24 saat sonra almalıdır.

    Uygulama şekli:

    EPIVIR yiyecek ile veya yiyecek olmaksızın alınabilir.

    Tüm dozun uygulandığından emin olmak için tablet (tabletler) ideal olarak ezilmeden yutulmalıdır.

    Alternatif olarak, tabletleri yutamayan hastalar için tabletler ezilip az miktarda yarı katı yiyeceğe veya sıvıya karıştırılabilir; bu yarı katı yiyeceğin veya sıvının tamamı hemen tüketilmelidir (bkz. Bölüm 5.2).

    Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:

    Böbrek yetmezliği:

    Orta-şiddetli böbrek yetmezliği olan hastalarda düşük klirense bağlı olarak lamivudin plazma seviyeleri (EAA) artar (bkz. Bölüm 5.2). Bu nedenle doz rejimi aşağıdaki tabloda olduğu gibi azaltılmalıdır. Kreatinin klirensi 30 mL/dk'dan az olan hastalar için doz ayarlaması EPIVIR oral çözelti kullanılarak yapılmalıdır.

    Doz gereksinimi 150 mg'ın altında olduğunda oral çözelti kullanımı önerilmektedir.

    Doz Önerileri – Erişkinler, adolesanlar ve çocuklar (ve en az 25 kg ağırlığındaki):

    Kreatinin klirensi (mL/dk)

    Birinci doz

    İdame dozu

    50

    300 mg

    veya

    150 mg

    Günde bir kez 300 mg veya

    Günde iki kez 150 mg

    30-<50

    150 mg

    Günde bir kez 150 mg

    <30 150 mg'ın altındaki dozlar gerekli olduğundan, oral çözeltinin kullanılması önerilir.

    15 ila <30

    150 mg

    Günde bir kez 100 mg

    5 ila <15

    150 mg

    Günde bir kez 50 mg

    <5

    50 mg

    Günde bir kez 25 mg

    Böbrek yetmezliği olan çocuklarda lamivudin kullanımına dair veri mevcut değildir. Kreatinin klirensi ve lamivudin klirensinin çocuklarda, erişkinlerdeki ile benzer korelasyona sahip olduğu varsayımına dayanılarak, böbrek yetmezliği olan çocuklarda dozajın, kreatinin klirenslerine göre erişkinlerdeki ile aynı oran kullanılarak azaltılması önerilmektedir. EPIVIR 10 mg/mL oral çözelti, böbrek yetmezliği olan 25 kg vücut ağırlığının altındaki en az 3 aylık çocuklarda önerilen dozun elde edilmesinde en uygun formülasyon olabilir.

    Doz Önerileri – 3 aylıktan büyük ve vücut ağırlığı 25 kg'ın altında olan çocuklar

    Kreatinin klirensi (mL/dk)

    İlk Doz

    İdame Dozu

    50

    10 mg/kg

    veya

    5 mg/kg

    Günde bir kez 10mg/kg

    veya

    Günde iki kez5 mg/kg

    30 - < 50

    5 mg/kg

    Günde 1 kez 5 mg/kg

    15 - < 30

    5 mg/kg

    Günde 1 kez 3,3 mg/kg

    5 - < 15

    5 mg/kg

    Günde 1 kez 1,6 mg/kg

     5

    1.6 mg/kg

    Günde 1 kez 0,9 mg/kg

    Karaciğer yetmezliği:

    Orta-şiddetli karaciğer yetmezliği bulunan hastalarla elde edilen veriler lamivudin farmakokinetiğinin karaciğer disfonksiyonundan önemli ölçüde etkilenmediğini göstermektedir. Orta veya ağır karaciğer yetmezliği olan hastalarda, böbrek yetmezliği da eşlik etmediği sürece doz ayarlaması gerekli değildir .

    Pediyatrik popülasyon:

    Çocuklar (25 kg vücut ağırlığının altında):

    EPIVIR tabletler için doz bantlarına göre doz uygulamaları önerilir.

    En az 25 kg vücut ağırlığındaki çocuklar: Günde iki kez 150 mg veya günde bir kez 300 mg yetişkin dozu alınmalıdır.

    ≥ 20 kg ila <25 kg vücut ağırlığına sahip çocuklar: Önerilen toplam doz günde bir kez 225 mg'dır. Bu doz ya sabah 75 mg (150 mg tabletin yarısı) ve akşam alınan 150 mg (bir tam 150 mg tablet) ya da günde bir kez alınan 225 mg (bir ve yarım 150 mg tablet) şeklinde uygulanabilir.

    14 ila < 20 kg vücut ağırlığına sahip çocuklar: Önerilen toplam doz günde bir kez 150 mg'dır. Bu doz günde iki kez alınan 75 mg (150 mg tabletin yarısı) ya da günde bir kez alınan 150 mg (bir tam 150 mg tablet) şeklinde uygulanabilir.

    3 aylık ve daha büyük çocuklar: Önerilen dozun alınabilmesi için çentikli EPIVIR 150 mg tablet formunun kullanılması ve uygun doz kılavuzunun takip edilmesi önerilir.

    3 aylıktan küçük çocuklar: Eldeki sınırlı veriler, spesifik dozaj önerilerinde bulunmak için yeterli değildir (bkz. Bölüm 5.2).

    Geriyatrik popülasyon:

    Spesifik bilgi yoktur; bununla birlikte, bu yaş grubu için yaşla ilgili olarak böbrek fonksiyonlarında azalma ve hematolojik parametrelerdeki değişiklikler nedeniyle özel bakım tavsiye edilmektedir.

    4.3. Kontrendikasyonlar

    EPIVIR kullanımı, lamivudineveyapreparatınbileşimindebulunan diğer maddelere aşırı

    4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

    EPIVIR'in monoterapi şeklinde kullanımı önerilmemektedir.

    Böbrek yetmezliği:

    Orta-şiddetli böbrek yetmezliği olan hastalarda, azalan klirense bağlı olarak, lamivudinin terminal plazma yarılanma ömrü artar. Bu nedenle, doz ayarlanmalıdır (bkz. Bölüm 4.2).

    Üçlü nükleozit tedavisi:

    Lamivudin, tenofovir disoproksil fumarat ve abakavir veya tenofovir disoproksil fumarat ve didanozin ile günde bir kezlik tedavi rejimi olarak kombine edildiğinde, tedavinin erken döneminde virolojik başarısızlık ve direnç gelişimi yüksek oranda bildirilmiştir.

    Fırsatçı enfeksiyonlar:

    EPIVIR veya diğer antiretroviral tedavileri alan hastalarda, fırsatçı enfeksiyonlar ve HIV enfeksiyonunun diğer komplikasyonları gelişmeye devam edebilir ve bu nedenle hastalar, HIV enfeksiyonunun tedavisinde tecrübeli hekimler tarafından yakın tıbbi gözetim altında tutulmalıdırlar.

    Pankreatit:

    Pankreatit vakaları seyrek görülmüştür . Bununla birlikte, bu vakaların antiretroviral tedaviye veya altta yatan HIV hastalığına bağlı olup olmadığı açık değildir. Hastalarda pankreatit oluşumunu düşündüren klinik işaretleri, belirtileri veya laboratuvar değerlerinde anormallik olması durumunda EPIVIR tedavisi derhal durdurulmalıdır.

    İn utero maruziyet sonrası mitokondriyal fonksiyon bozukluğu:

    Çoğunlukla stavudin, didanozin ve zidovudin olmak üzere, nükleozit ve nükleotit analogları mitokondriyal fonksiyonu değişik derecelerde etkileyebilir. HIV negatif bebeklerin in utero ve/veya postnatal olarak nükleozit analoglarına maruz kalmaları halinde mitokondriyal fonksiyon bozukluğu geliştiği bildirilmiştir ve bu durum daha çok zidovudin içeren tedavi rejimleri ile ilişkilendirilmiştir. Bildirilen başlıca advers reaksiyonlar hematolojik bozukluklar (anemi, nötropeni) ve metabolik bozukluklardır (hiperlaktatemi, hiperlipazemi). Bu reaksiyonlar sıklıkla geçici olmuştur. Geç ortaya çıkan bazı nörolojik bozukluklar (hipertoni, konvülsiyon, anormal davranış) nadiren bildirilmiştir. Bu gibi nörolojik bozuklukların geçici veya kalıcı olup olmadığı şu anda bilinmemektedir. Nükleozit ve nükleotit analoglarına in utero olarak maruz kalan, özellikle nörolojik bulgular olmak üzere bilinmeyen etiyolojiye bağlı ciddi klinik bulgular sergileyen çocukların hepsi için bu bulgular değerlendirilmelidir. Bu bulgular, HIV'nin dikey geçişini önlemek amacıyla hamile kadınlarda antiretroviral tedavi kullanılmasıyla ilgili mevcut ulusal önerileri etkilememektedir.

    Kilo ve metabolik parametreler:

    Antiretroviral tedavi sırasında kiloda ve kan lipitlerinin ve glukozunun düzeylerinde artış görülebilir. Bu tür değişiklikler kısmen hastalık kontrolü ve yaşam tarzı ile ilişkili olabilir. Kilo artışı için bu durumu herhangi bir özel tedavi ile ilişkilendiren güçlü bir kanıt bulunmasa da lipitler için bazı vakalarda tedavinin etkisine dair bir kanıt bulunmaktadır. Kan lipitlerinin ve glukozunun takibi mevcut HIV tedavi kılavuzları referans alınarak yapılmalıdır. Lipit bozuklukları klinik açıdan uygun olduğu şekilde kontrol edilmelidir.

    İmmün reaktivasyon sendromu:

    Kombine antiretroviral tedavi (KART) başlangıcında şiddetli bağışıklık sistemi yetersizliği olan HIV ile enfekte hastalarda, asemptomatik ya da rezidüel fırsatçı patojenlere karşı enflamatuvar bir reaksiyon gelişebilir ve ciddi klinik durumlara ya da semptomların kötüleşmesine yol açabilir. Tipik olarak, bu tür reaksiyonlar KART'nin başlangıcından sonraki ilk birkaç hafta ya da ay içinde gözlenmiştir. İlişkili örnekler arasında sitomegalovirüs retiniti, genel ve/veya fokal mikobakteriyel enfeksiyonlar ve Pneumocystis carinii pnömonisi (sıklıkla PCP olarak bilinen) yer alır. Herhangi bir enflamatuvar semptom gecikmeksizin değerlendirilmeli ve gerektiğinde tedaviye başlanmalıdır. İmmün reaktivasyon durumunda otoimmün hastalıkların (örneğin, Graves hastalığı ve otoimmün hepatit) meydana geldiği de bildirilmiştir; diğer yandan, bildirilen ortaya çıkış süresi daha değişkendir ve bu olaylar tedavi başlatıldıktan aylar sonra meydana gelebilir.

    Karaciğer hastalığı:

    Lamivudin, eş zamanlı olarak HIV ve HBV'nin tedavisi için kullanılıyorsa, lamivudinin hepatit B enfeksiyonunun tedavisinde kullanılmasına ilişkin ilave bilgiler Lamivudin 100 mg Film Tablet ürününe ait Kısa Ürün Bilgisinde mevcuttur.

    Kombinasyon antiretroviral tedavisi ile tedavi edilen kronik hepatit B veya C hastaları, şiddetli ve potansiyel olarak ölümcül olan hepatik advers olaylar açısından artmış risk altındadır. Hepatit B veya C için eş zamanlı antiviral tedavi durumunda lütfen bu tıbbi ürünlerin ilgili ürün bilgilerine de bakınız.

    Hepatit B virüsüyle koenfekte olan hastalarda EPIVIR tedavisi kesilirse, lamivudinin kesilmesi akut hepatit alevlenmesiyle sonuçlanabileceğinden, karaciğer fonksiyon testlerinin ve HBV replikasyonu belirteçlerinin periyodik olarak izlenmesi önerilir (Lamivudin 100 mg Film Tablet ürününe ait Kısa Ürün Bilgisine bakınız).

    Kronik aktif hepatit de dahil olmak üzere önceden mevcut karaciğer disfonksiyonu olan hastalarda, kombinasyon antiretroviral tedavi sırasında karaciğer fonksiyonu bozukluklarının sıklığı artmıştır ve bu hastalar standart uygulamaya uygun şekilde izlenmelidir. Bu gibi hastalarda karaciğer hastalığının kötüleşmesine dair kanıtlar olması halinde, tedaviye ara verilmesi veya tedavisinin sonlandırılması düşünülmelidir (bkz. Bölüm 4.8).

    Pediyatrik popülasyon:

    Pediyatrik hastalar üzerinde yapılan bir çalışmada (bkz. Bölüm 5.1 ARROW çalışması), EPIVIR'i oral çözelti olarak alan kullanan çocuklarda tablet formülasyonunu kullanan çocuklara kıyasla daha düşük oranda virolojik supresyon ve daha sık viral direnç bildirilmiştir. Çocuklarda mümkün olduğu sürece EPIVIR'in tablet formunun kullanımı tercih edilmelidir.

    Osteonekroz:

    Etiyolojisinin çok faktörlü olduğu (kortikosteroid kullanımı, alkol tüketimi, şiddetli immünosupresyon, yüksek vücut kitle indeksi dahil) düşünülse de, özellikle ilerlemiş HIV hastalığı olan ve/veya kombine antiretroviral tedaviye (KART) uzun süre maruz kalan hastalarda osteonekroz vakaları bildirilmiştir. Hastalara; eklem ağrısı ve acısı, eklem sertliği veya hareket etmede güçlük yaşamaları halinde hekime başvurmaları tavsiye edilmelidir.

    İlaç etkileşimleri:

    EPIVIR, lamivudin içeren başka bir tıbbi ürünle veya emtrisitabin içeren tıbbi ürünlerle birlikte kullanılmamalıdır (bkz. Bölüm4.5).

    Lamivudin ve kladribin kombinasyonu önerilmemektedir (bkz. Bölüm 4.5).

    4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri

    Etkileşim çalışmaları yalnızca yetişkinlerde yürütülmüştür.

    Metabolik etkileşimlerin olasılığı, sınırlı metabolizma ve plazma protein bağlanması ve neredeyse tam renal klirens nedeniyle düşüktür.

    Trimetoprim/sülfametoksazol 160 mg/800 mg uygulanması, trimetoprim bileşeni nedeniyle, lamivudin maruziyetinde %40 artışa neden olur; sülfametoksazol bileşeni etkileşime girmemiştir. Bununla birlikte, hastada böbrek yetmezliği yoksa, lamivudin için doz ayarlaması gerekmez (bkz. Bölüm 4.2). Lamivudin, trimetoprim veya sülfametoksazolun farmakokinetiği üzerinde etkili değildir. Birlikte kullanımın gerektiği durumlarda hastalar klinik açıdan takip edilmelidir. Pneumocystis carinii pnömonisi (PCP) ve toksoplazmoz tedavisinde yüksek dozda ko- trimoksazol ile EPIVIR'in beraber uygulanmasından kaçınılmalıdır.

    Lamivudin öncelikle aktif organik katyonik sekresyonla elimine edilir. İlaç etkileşimleri ihtimali, özellikle ana eliminasyon yolu organik katyonik transport sistemi aracılığı ile böbreklerden aktif sekresyon olan tıbbi ürünlerle lamivudin aynı zamanda uygulandığında düşünülmelidir (örneğin, trimetoprim). Diğer tıbbi ürünler (örneğin; ranitidin, simetidin) yalnızca kısmen bu mekanizma ile elimine edilir ve bunların lamivudin ile etkileşimleri gösterilmemiştir. Zidovudin gibi nükleozit analogları (örneğin, didanozin) bu mekanizma ile elimine edilmemektedir ve lamivudinle etkileşimleri muhtemel değildir.

    Lamivudin ile birlikte uygulandığında, zidovudinin Cdüzeyinde orta dereceli (%28) bir artış gözlenmiş; buna karşılık, genel maruz kalma düzeyinde (EAA) anlamlı bir değişiklik saptanmamıştır. Zidovudinin, lamivudin farmakokinetiği üzerinde herhangi bir etkisi yoktur (bkz. Bölüm 5.2).

    Benzerlikleri nedeniyle EPIVIR, emtrisitabin gibi diğer sitidin analogları ile eş zamanlı uygulanmamalıdır. Ayrıca EPIVIR, lamivudin içeren diğer tıbbi ürünlerle birlikte alınmamalıdır (bkz. Bölüm 4.4).

    İn vitro koşullarda lamivudin, kladribinin hücre içi fosforilasyonunu inhibe ederek klinik ortamda kombinasyon kullanımı ile kladribin etkililiğinde potansiyel kayıp riskine neden olmaktadır. Bazı klinik bulgular ayrıca lamivudin ile kladribin arasında olası bir etkileşime işaret etmektedir. Dolayısıyla, lamivudin ile kladribinin eş zamanlı kullanımı önerilmez (bkz. Bölüm 4.4).

    Lamivudin CYP3A you ile metabolize olmaz; dolayısıyla, bu yolla metabolize olan tıbbi ürünler (örneğin, proteaz inhibitörleri) ile etkileşim gelişmesi beklenmez.

    Erişkinlerde, sorbitol çözeltisiyle (3,2 g, 10,2 g, 13,4 g) birlikte tek doz 300 mg lamivudin oral çözeltisi birlikte uygulandığında lamivudin maruziyetinde (EAA) doza bağlı olarak %14, %32 ve %36 ve lamivudinin Cdeğerinde %28, %52 ve %55 düşüş olmuştur. Mümkünse, lamivudinin sorbitol veya diğer ozmotik etkili polialkoller veya monosakkarit alkoller (örneğin; ksilitol, manntiol, laktitol, maltitol) içeren ilaçlarla birlikte kullanımından kaçınınız ya da kronik birlikte uygulamadan kaçınmak mümkün değilse HIV-1 viral yükü daha sık izlemeyi düşününüz.

    Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:

    Böbrek veya karaciğer bozukluğu bulunan hastalar, yaşlılar gibi özel popülasyonlar için spesifik bir etkileşim çalışması yapılmamıştır.

    Pediyatrik popülasyon:

    Etkileşim çalışmaları yalnızca yetişkinlerde yürütülmüştür.

    4.6. Gebelik ve laktasyon

    Gebelik Kategorisi: C

    Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)

    Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlara EPIVIR kullanımı sırasında etkin doğum kontrolü önerilmelidir.

    Gebelik dönemi

    Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar, gebelik /ve-veya/ embriyonal/fetal gelişim /ve-veya/ doğum /ve-veya/ doğum sonrası gelişim üzerindeki etkiler bakımından yetersizdir (bkz. Bölüm 5.3). İnsanlara yönelik potansiyel risk bilinmemektedir.

    EPIVIR gerekli olmadıkça gebelik döneminde kullanılmamalıdır.

    Genel kural olarak, gebe kadınlarda HIV enfeksiyonun tedavisi ve dolayısıyla yenidoğana dikey HIV aktarımı riskinin azaltılması için antiretroviral ajanların kullanımına karar verilirken gebe kadınlardaki klinik deneyimin yanı sıra hayvanlardan elde edilen veriler de göz önünde bulundurulmalıdır. Lamivudin ile gerçekleştirilen hayvan çalışmaları tavşanlarda erken embriyonik dönem ölümlerinde artış göstermiş ancak aynı bulgu sıçanlarda söz konusu olmamıştır (bkz. Bölüm 5.3). İnsanlarda lamivudinin plasenta ile aktarımı olduğu gösterilmiştir.

    Gebe kadınlarda gebeliğin ilk üç aylık döneminden 1000'in üzerindeki sonuç ve gebeliğin ikinci ve üçüncü üç aylık dönemlerinden 1000'in üzerindeki sonuç herhangi bir malformatif ve fetal/neonatal etkiye işaret etmemektedir. Klinik ihtiyaç durumunda EPIVIR gebelik süresince kullanılabilir. Bu verilere dayanılarak insanlarda malformatif risk olası değildir.

    Hepatit ile ko-enfekte olan ve lamivudin tedavisi görürken gebe kalan hastalarda, lamivudin tedavisinin sonlandırılmasıyla hepatitin tekrarlama olasılığı göz önünde bulundurulmalıdır.

    Mitokondriyal disfonksiyon:

    İn vitro ve in vivo olarak, nükleozit ve nükleotit analoglarının değişen derecelerde mitokondriyal hasara neden olduğu gösterilmiştir. İn utero veya post-natal dönemde nükleozit analoglarına maruz kalan bebeklerde mitokondriyal disfonksiyona dair raporlar vardır (bkz. Bölüm 4.4).

    Laktasyon dönemi

    bulunmamaktadır. HIV bulaşmasını önlemek için, HIV ile yaşayan kadınların bebeklerini emzirmemeleri önerilmektedir.

    Üreme yeteneği/Fertilite

    Hayvanlar üzerindeki çalışmalar lamivudinin fertilite üzerinde bir etkisinin olduğunu göstermemiştir (bkz. Bölüm 5.3).

    4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler

    EPIVIR'in araç ve makine kullanma becerisi üzerine etkilerini araştıran bir çalışma bulunmamaktadır.

    4.8. İstenmeyen etkiler

    Aşağıdaki advers reaksiyonlar, HIV hastalığının EPIVIR ile tedavisi sırasında bildirilmiştir.

    Tedavi ile en azından potansiyel bağlantısı olduğu düşünülen advers reaksiyonlar; vücut sistemi, organ sınıfı ve mutlak sıklığa göre aşağıda listelenmiştir. İstenmeyen etkiler, aşağıdaki sıklıklara göre sınıflandırılmıştır:

    Çok yaygın (≥1/10), yaygın (≥1/100, <1/10), yaygın olmayan (≥1/1000, <1/100), seyrek (≥1/10.000, <1/1.000), çok seyrek (<1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).

    Kan ve lenf sistemi hastalıkları

    Yaygın olmayan: Nötropeni ve anemi (ikisi de nadiren şiddetli), trombositopeni Çok seyrek: Saf eritrosit aplazisi

    Metabolizma ve beslenme hastalıkları

    Çok seyrek: Laktik asidoz

    Sinir sistemi hastalıkları

    Yaygın: Baş ağrısı, insomnia

    Çok seyrek: Periferal nöropati (veya parestezi)

    Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıkları

    Yaygın: Öksürük, nazal semptomlar

    Gastrointestinal hastalıkları‌

    Yaygın: Bulantı, kusma, karın ağrısı veya kramplar, diyare

    Seyrek: Pankreatit, serum amilaz düzeyinde artış

    Hepato- bilier hastalıkları

    Yaygın olmayan: Karaciğer enzimlerinde (AST, ALT) geçici artış

    Seyrek: Hepatit

    Deri ve deri altı doku hastalıkları

    Yaygın: Döküntü, alopesi

    Seyrek: Anjiyoödem

    Kas-iskelet bozuklukları, bağ doku ve kemik hastalıkları

    Yaygın: Artralji, kas bozuklukları

    Seyrek: Rabdomiyoliz

    Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıkları

    Yaygın: Halsizlik, kırıklık, ateş

    Antiretroviral tedavi sırasında kan lipitleri ve glukoz seviyeleri ile kiloda artış gerçekleşebilir (bkz. Bölüm 4.4).

    Kombinasyon antiretroviral tedaviye (KART) başlandığı sırada şiddetli immün yetmezliği olan HIV ile enfekte hastalarda, asemptomatik veya rezidüel fırsatçı enfeksiyonlara enflamatuvar reaksiyon ortaya çıkabilir. İmmün reaktivasyon durumunda otoimmün hastalıklar da (örneğin, Graves hastalığı ve otoimmün hepatit) rapor edilmiştir, ancak ortaya çıkla zamanlaması daha değişkendir ve bu olaylar tedaviye başlandıktan aylar sonra gerçekleşebilir (bkz. Bölüm 4.4).

    Özellikle genel olarak kabul gören risk faktörleri bulunan, ilerlemiş HIV hastalığı olan veya kombinasyon antiretroviral tedaviye uzun süreli maruz kalan hastalarda osteonekroz olguları bildirilmiştir. Bu durumun sıklığı bilinmemektedir (bkz. Bölüm 4.4).

    Pediyatrik popülasyon:

    ARROW çalışmasına (COL105677) 3 ay ila 17 yaşında 1206 HIV ile enfekte pediyatrik hasta alınmış olup, bunların 669'u günde bir kez veya iki kez abakavir ve lamivudin almıştır (bkz. Bölüm 5.1). Günde bir veya iki doz alan pediyatrik gönüllülerde, erişkinler ile karşılaştırıldığında, herhangi bir ek güvenlilik hususu tanımlanmamıştır.

    Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması:

    Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesine olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)'ne bildirmeleri gerekmektedir (www.titck.gov.tr; e-posta: tufam@titck.gov.tr; tel: 0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35 99).

    4.9. Doz aşımı ve tedavisi

    Akut hayvan çalışmalarında çok yüksek doz seviyelerinde lamivudin uygulanması herhangi bir organ toksisitesi ile sonuçlanmamıştır. İstenmeyen etkiler olarak listelenenlerin dışında, lamivudinin akut doz aşımını takiben herhangi bir spesifik bulgu veya belirti tanımlanmamıştır.

    Eğer doz aşımı olursa, hasta izlenmeli ve standart destek tedavi gerektiği şekilde uygulanmalıdır. Lamivudin diyalizle atılabildiğinden aşırı doz durumlarında sürekli hemodiyaliz yapılabilir; ancak bununla ilgili çalışma yapılmamıştır.

    Parkinson  Hastalığı Parkinson Hastalığı Hastalık ilk kez 1817 de İngiliz doktor James Parkinson tarafından tanımlanmış ve Dr. Parkinson hastalığı “sallayıcı felç” olarak kaleme almış. Dış Gebelik Dış Gebelik Dış gebelik, her 100 gebelikten birini etkileyen, sık görülen ve ölüme sebep olabilecek bir durumdur. Bu, döllenen yumurta, rahimin dışına yerleşirse, oluşan bir durumdur. Gebelik ilerledikçe, ağrıya ve kanamalara sebep olur.