Hipotansiyon ve elektrolit/sıvı dengesizliği: Bütün hipertansif terapilerde olduğu gibi bazı hastalarda semptomatik hipotansiyon görülebilir. Bu olay nadiren komrlikasyonsuz hipertansif hastalarda da görülebilir fakat, sıvı elektrolit dengesizliğinde görülme olasılığı daha yüksektir; Örneğin sıvı azalması, hiponatremi, hipokloramik alkaloz, önceki diüretik tedavi ile ilgili hipomagnezemi veya hipokalemi, tuz diyeti, diyaliz veya başka hastalığa bağlı diyare ve kusma bu durumdaki hastalarda belirli aralıklarda serum elektroidlerinin periodik taini yapılmalıdır. Aşırı hipotansiyon, miyokardiyal enfaktüse veya serebrovasküler aksidana neden olabileceğinden iskemik kalp rahatsızlığı olan veya serebrovasküler hastalığı bulunanlar bu ilac ile tedavi görürlerken özel bir dikkatle takip edilmelidirler. Hipotansiyon görülürse, hasta sırt üstü yatırılmalı ve eğer gerekirse normal salinbir intravenöz infizyon yolu ile uygulanmalıdır. Geçici hipotansif cevap daha sonraki dozlar için kontrendike değildir. Kanhacmi ve basıncı düzenlendikten sonra daha düşük dozlarda tedavinin yeniden başlatılması mümkün olabilir; veya ilaç içindeki etken maddelerden biri tercih edilip tek başına kullanılabilir. Böbrek fonksiyon bozukluğu: Tiazidler böbrek bozukluğu olan hastalarda kullanılması için uygun değildir ve kreatinin klirensini 30 ml/dak'nın altında olduğu durumlarda etkisizdir. (Örneğin orta ve şiddetli böbrek yetersizliği) Zastoretic 20 herbir maddenin titrasyonu kombine tabletlerdeki dozlara ihtiyaç olduğunu gösterinceye kadar böbrek yetersizliği (kreatinin klirensi < 80 ml/dk.) olan hastalarda kullanılmamalıdır. Önceden herhangi bir böbrek rahatsızlığı olmayan bazı hipertansif hastalarda, lisinopril diüretikler ile kombine olarak verildiğinde kanda üre ve serumda kreatinin düzeylerinde minör ve geçici bir artış gözlenir. Eğer böyle bir durum Zastoretic 20 kullanılırken görülürse, kombine tedaviye devam edilmemelidir. Azaltılmış dozlarda tedaviye yeniden başlamak mümkündür; veya etken maddelerden herhangi biri tek başına kullanılabilir. Eliateral böbrek arter stenozu veya soliter böbreğinden arter stenozu ve ACE inhibitörü kullanan bazı hastalarda kan üre ve serum kreatinin düzeylerinde yükselmeler görülebilirki bu durumlar terapiye son verildiğinde gerye döner. Hepatik hastalıklar: Tiazidler bozulmuş hepatik fonksiyon veya progresif karaciğer hastalığı olan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır, çünkü sıvı elektrolit dengesinde hafif farklılıklar heptik komayı prosipite edebilirler. Ameliyat/anestezi: Büyük bir ameliyata girecek olan veya hipotansiyona neden olabilecek anestezi altında bulunan hastalarda lisinopril kompanse ranin salgılanmasına sekonder olan angiotansif II oluşumunu bloke edebilir. Eğer hipotansiyon görülürse ve bu mekanizmadan kaynaklandığı düşünülüyorsa, hacim genişletilerek bu durum düzeltilebilir. Metabolik ve endokrin etkileri: Tiazid terapisi glikoz toleransını bozabilir. İnsilün dahil antidiabetik ajanlar için dozaj ayarlaması gerekli olabilir. Tiazidler idrarda kalsiyum itrahını azaltabilir. Serum kalsiyumunda hafif yükselmeye neden olabilir. Belirgin hiperkalsemi gizli hiperparatiroidizm bir göstergesi olabilir. Tiazidler ile tedaviye paratiroid fonksiyon testleri yapılmadan önce arar verilmelidir. Kolestrol ve trigliserid düzeylerindeki artış tiazidlerin diüretik terapisiyle ilgilidir. Tiazid terapisi bazı hastalarda hiperürisemi ve /veya gud gelişimini hızlandırabilir. Ancak, lisinopril idrarda ürik asidi rattırabilir ve böylece hidroklorotiazidlerin hiperürisemik etkilerini azaltabilir. Hipersensitiviteanjio nörotik ödem: Lisinopril dahil ACE inhibitörü ile tedavi gören hastaların yüzlerinde, el ve ayaklarında, dudak ve dillerinde, glolis ve/veya farenkslerinde nadiren anjio nörolik ödem tespit edilmiştir. Böyle durumlarda, Lisinopril alınması derhal durdurulmalı ve semptomlar tamamiyle ortadan kalkıncaya kadar hasta izlenmelidir. Yüz ve dil ile sınırlı kalan şişmeler çoğunlukla tedavi edilmeden geçer; ancak semptoml