Diyabet

Diyabet nedir?

Diyabet, insülin hormonu ile ilgili problemlerden kaynaklanan bir hastalıktır. Normalde, pankreas (midenin arkasındaki bir organ) vücudun yenilen gıdalardan elde edilen şekeri ve yağı saklaması ve kullanması için insülin salgılar. Diyabet, aşağıdaki komplikasyonlardan kaynaklanır:

  • Pankreas insülin üretmediğinde
  • Pankreas çok az insülin ürettiğinde
  • Vücut insüline uygun tepki göstermediğinde, buna "insülin direnci" adı verilir

Diyabet yaşam boyu süren bir hastalıktır ve son 20 yılda, diyabet tanısı konan yetişkinlerin sayısı iki kat artış göstermiştir. Henüz bir tedavisi yoktur ancak diyabete sahip olan kişi, yaşamını hastalığa göre düzenleyerek uzun ve sağlıklı bir yaşam sürebilir.

Diyabetli insanların hücreleri insüline dirençlidir ve bu da kanda dolaşımda bulunan ve yüksek kan şekeri olarak adlandırılan yüksek şeker seviyesine yol açar. Tanım gereği, diyabetli kişi, desilitre başına 126 miligram (mg / dL) veya daha fazla kan şekeri seviyesine sahiptir.

Diyabet Türleri

Tip 1 Diyabet

Tip 1 diyabet, pankreasın insülin üreten hücrelerinin (beta hücreleri) bağışıklık sistemi tarafından tahrip edilmesi nedeniyle oluşur. Tip 1 diyabet hastaları insülin üretmez ve kan şekerlerini kontrol etmek için insülin enjeksiyonları kullanırlar. Tip 1 diyabet genellikle 20 yaşın altındaki insanlarda görülür ancak herhangi bir yaşta da ortaya çıkabilir.

Tip 2 Diyabet

Tip 1 diyabet hastalarının aksine, tip 2 diyabet hastaları insülin üretir. Bununla birlikte, insülin üretimi yeterli değildir ya da vücut insüline dirençlidir. Yeterli miktarda insülin üretilmediğinde veya gerektiği gibi kullanılamadığında, glikoz vücudun hücrelerine giremez. Tip 2 diyabet, en yaygın diyabet şeklidir. Bu vakaların çoğu önlenebilir durumdadır ancak yetişkinler için körlük, travma dışı amputasyonlar ve diyaliz gerektiren kronik böbrek yetmezliği gibi diyabetle ilgili komplikasyonların önde gelen nedeni olmaya devam etmektedir. Tip 2 diyabet genellikle 40 yaş üstü ve fazla kilolu insanlarda görülür, ancak fazla kilolu olmayan insanlarda da ortaya çıkabilir. Bazen “erişkin başlangıçlı diyabet” olarak adlandırılan tip 2 diyabet, gençlerde obezite artışı nedeniyle çocuklarda da sık görülmeye başlamıştır.

Tip 2 diyabeti kilo vererek veya alarak, düzenli egzersiz yaparak kontrol altına almak mümkündür. Vücudun insülini daha iyi kullanmasına yardımcı olan haplar da kullanılabilir.

Gizli Şeker (Pre-Diyabet)

Gizli şekerde, kan şekeri seviyeleri normalden yüksektir, ancak henüz tip 2 diyabet tanısı konacak kadar yüksek değildir. Pre-Diyabet, tip 2 diyabet gibi kalp hastalığı ve felç riskini artırır. Fazla kilolular, ailesinde diyabet öyküsü olanlar, hamilelik sırasında gestasyonel diyabet geçirmiş kişiler ve haftada en az üç kez fiziksel aktivitede bulunmayanlar risk altındadır. Türkiye’de her üç kişiden birinin gizli şekeri olduğu düşünülüyor ancak iyi bir haber verecek olursak, gizli şekeriniz doktorunuz tarafından onaylı bir yaşam tarzı değişikliği programı ile kontrol altına alınabilir ve böylelikle durumu tersine çevirme şansınız olabilir.

Gestasyonel diyabet

Gebelik diyabeti hamilelik tarafından tetiklenir. Hamilelikteki hormon değişiklikleri insülinin düzgün çalışmasını etkileyebilir. Tüm gebeliklerin yaklaşık % 4'ünde gestasyonel diyabet görülür. Genel olarak gebelikte diyabet gelişme riski yüksek olan kadınlar; 25 yaşın üzerinde, hamilelikten önce vücut ağırlığı normalin üstünde, ailede diyabet öyküsü olan veya İspanyol, siyahi, Amerika ve Asya kökenli kadınlardır.

Gebelikte diyabet taraması mutlaka yapılmalıdır. Tedavi edilmeden bırakılan gebelik diyabeti hem anne hem de doğmamış çocuğunun komplikasyon riskini arttırır. Genellikle kan şekeri düzeyleri doğumdan sonraki altı hafta içinde normale döner. Bununla birlikte, gebelik diyabeti olan kadınların sonraki yaşamlarında tip 2 diyabet geliştirme riski vardır.

Diyabetin Belirtileri Nelerdir?

Tip 1 diyabet belirtileri genellikle aniden ortaya çıkar ve şiddetli olabilir:

  • Susuzluk
  • Açlık
  • Ağız kuruluğu
  • Sık idrara çıkma
  • Açıklanamayan kilo kaybı
  • Yorgunluk
  • Bulanık görme
  • Solunum sorunları
  • Bilinç kaybı (nadir)

Tip 2 diyabetin semptomları yukarıdakiler ile aynı olabilir. Çoğu zaman, hiçbir semptom gözlemlenmez. Diğer belirtileri arasında şunlar bulunur:

  • Yavaş iyileşen yaralar ve kesikler
  • Derinin kaşınması (genellikle kasık ve vajinal bölgedeki deri)
  • Sık sık tekrarlanan mantar enfeksiyonları
  • Aşırı kilo alımı
  • Ellerde ve ayaklarda uyuşma veya karıncalanma
  • Cinsel isteksizlik, erekte olma sorunları

Diyabet Teşhisi

Diyabeti teşhis etmek için öncelikle aşağıdaki üç testten biriyle başlanır. Çoğu durumda, doktor tanıyı doğrulamak için testleri tekrarlayabilir:

  • Açlık kan glukozu: Yemekten önce sabah alınan kandaki kan şekeri seviyelerinin ölçüldüğü bir testtir. 126 mg / dL veya daha yüksek bir seviye, diyabetiniz olduğu anlamına gelebilir.
  • Oral glukoz tolerans testi (OGTT): Glukoz içeren bir içeceğin içilmesini ve ardından kan şekeri seviyelerinin her 30 ila 60 dakikada bir 3 saate kadar kontrol edilmesini gerektirir. Glikoz seviyesi 2 saatte 200 mg / dL veya daha yükseğe çıkarsa diyabetiniz olabilir.
  • A1c testi: Son 2-3 ay boyunca ortalama kan şekeri seviyesini gösteren basit bir kan testidir. % 6,5 veya daha yüksek bir A1c seviyesi diyabetiniz olduğu anlamına gelebilir.

Diyabet Nasıl Yönetilir?

Diyabetin günümüzde kesin sonuç veren bir tedavisi bulunmuyor ancak diyabet yönetilebilir ve kontrol edilebilir. Diyabet tedavisi sırasında:

  • Yiyecek ve içecek alımını dengeleyerek kan şekeri seviyesini olabildiğince normale yakın tutmak,
  • İşlenmiş şekerden kaçınarak doymuş yağ ve kolesterolü azaltmak, kandaki kolesterol ve trigliserit (lipid) seviyelerini normal aralıklarda korumak,
  • Kan basıncını düzenli olarak kontrol ettirmek önemlidir. Kan basıncı 130/80'i geçmemelidir.

Diyabeti yönetmek zor değildir ve yaşam kalitenizi artırır. Aşağıdaki adımları izleyerek kendinize bir plan oluşturabilir, hastalığın yaratabileceği komplikasyonlardan korunabilirsiniz:

  • Düzenli bir yemek planı hazırlayın.
  • Diyabet hakkında bilgi edinin ve yakın çevrenizin desteğini almayı unutmayın.
  • Düzenli egzersiz yapın.
  • Acil durumlar için hazırlıklı olun.
  • Reçete edilen ilaçlarınızı yönergelere göre kullanın.
  • Evde kan şekeri ve kan basıncı seviyelerini izleyin.
  • Randevularınızı aksatmayın.