SANDOSTATIN 0.1 mg 5 ampül Klinik Özellikler

Oktreotid }

Endokrin Sistem > GONADOTROP SERBESTLEYİCİ HORMON > Oktreotid
Novartis Sağlık,Gıda ve Tarım Ürünleri San. Tic. A.Ş. | 15 April  2011

4.   KLİNİK ÖZELLİKLER

    4.1. Terapötik endikasyonlar

      Akromegali:

      Cerrahi veya radyoterapi tedavilerine yeterli yanıt vermeyen akromegali olgularının büyüme hormonu (BH) ve IGF-1 plazma düzeylerinin düşürülmesinde ve semptomatik kontrolünde endikedir. SANDOSTATİN aynı zamanda cerrahi tedavinin uygun olmadığı ya da cerrahi tedavi istemeyen akromegali olgularında veya radyoterapi gören hastalarda radyoterapinin tam etkisi başlayıncaya kadarki dönemde kullanılabilir.

      4.2. Pozoloji ve uygulama şekli

      Pozoloji/ uygulama sıklığı ve süresi:

      Doktor tarafından başka şekilde tavsiye edilmediği takdirde; Akromegali:

      Başlangıçta 8 ya da 12 saatte bir 0,05-0,1 mg subkutan enjeksiyon.

      Doz ayarlaması, BH ve IGF-1 düzeylerinin (hedef: BH <2,5 ng/mL; IGF-1 normal sınırlar içinde) aylık ölçümleri, klinik belirtiler ve toleransa göre düzenlenmelidir. Çoğu hastada en uygun doz günde 0,3 mg'dır. Maksimal doz olarak günde 1,5 mg aşılmamalıdır. Sabit SANDOSTATİN dozu kullanmakta olan hastalarda büyüme hormonu ve IGF-1 değerlendirmesi her 6 ayda bir yapılmalıdır.

      Eğer 3 aylık SANDOSTATİN tedavisi sonucunda büyüme hormonu düzeyinde yeterli düşme ve klinik belirtilerde düzelme sağlanmazsa, tedavi kesilmelidir.

      Gastroenteropankreatik endokrin tümörler:

      Başlangıçta günde bir ya da iki kez 0,05 mg subkutan enjeksiyon yapılmalıdır. Alınan klinik yanıta, tümör oluşturan hormonların (karsinoid tümörlerde 5 hidroksiindol asetik asidin üriner atılımında) kan düzeyine ve toleransa göre doz günde 3 kere 0,1-0,2 mg'a kadar aşamalı olarak çıkarılabilir. İstisnai durumlarda daha yüksek dozlar gerekebilir. İdame dozu bireysel olarak ayarlanmalıdır.

      Karsinoid tümörlerde tolere edilen maksimal dozda SANDOSTATİN ile 1 hafta süresince tedavide başarı sağlanamaz ise tedaviye son verilmelidir.

      Pankreatik operasyon sonrası komplikasyonlarında:

      Operasyon günü laparotomiden en az bir saat öncesinden başlayarak art arda 7 gün süre ile günde 3 defa 0,1 mg subkutan enjeksiyon ile verilir.

      Gastro-özofajiyal varis kanamaları:

      5 gün boyunca, 25 mikrogram/saate sürekli IV infüzyonla verilir. SANDOSTATİN serum fizyolojik içinde dilue edilebilir.

      Gastro-özofajiyal varis kanaması olan sirotik hastalarda, SANDOSTATİN'in, 5 gün boyunca 50 mikrogram/saate kadarki sürekli IV uygulanması çok iyi tolere edilmiştir (bkz. Bölüm 4.9).

      TSH salgılayan hipofiz adenomlarının tedavisi:

      En sık olarak etkili dozaj, SC enjeksiyon yoluyla verilen günde üç kez 100 mikrogramdır. Doz, TSH ve tiroid hormonlarına yönelik yanıta göre ayarlanabilir. Etkililiğe karar verilebilmesi için en az 5 günlük tedavi gerekir.

      Uygulama şekli:

      SANDOSTATİN direk subkutan enjeksiyon veya seyreltmenin ardından intravenöz infüzyon yolu ile uygulanır.

      Uygulama şekli ve dilüsyonlar ile ilgili sağlık personeli için ayrıntılı bilgiler “Beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler†bölümünde verilmiştir.

      Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:

      Böbrek yetmezliği:

      Böbrek fonksiyon bozukluğu, subkutan enjeksiyonla kullanılan oktreotidin vücuttaki miktarını (EAA) etkilemediğinden, SANDOSTATİN dozunun ayarlanmasına ihtiyaç yoktur.

      Karaciğer yetmezliği:

      Karaciğer sirozu olan hastalarda ilacın yarı-ömrü uzamış olabilir ve idame dozajının buna göre ayarlanmasını gerektirebilir.

      Pediyatrik popülasyon:

      Çocuklarda SANDOSTATİN ile deneyim sınırlıdır.

      Geriyatrik popülasyon:

      SANDOSTATİN ile tedavi edilen yaşlı hastalarda tolerabilitede azalma veya dozda değişiklik gereksinimi gibi durumlarla karşılaşılmamıştır.

      4.3. Kontrendikasyonlar

      Oktreotid veya SANDOSTATİN ampulün bileşiminde yer alan yardımcı maddelerden herhangi birine karşı bilinen bir aşırı duyarlılığı olan hastalarda kontrendikedir (bkz. Bölüm 6.1).

      4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

      Genel:

      Büyüme hormonu salgılayan hipofiz tümörleri, bazen ciddi komplikasyonlara (örn. görme alanı kaybı) neden olabilecek kadar büyüyebildiğinden, hastaların dikkatli takip edilmesi zorunludur. Tümörün büyümesi ile ilgili bulgular ortaya çıkarsa, alternatif uygulamalar önerilebilir.

      Akromegalik kadın hastalarda büyüme hormonu (BH) düzeylerindeki azalmanın ve insülin benzeri büyüme faktörü 1 (IGF-1) konsantrasyonunun normalizasyonunun terapötik yararları potansiyel olarak fertilitenin geri kazanılmasını sağlayabilir. Gebe kalma potansiyeline sahip kadınlara gerekli olması durumunda oktreotid tedavisi sırasında yeterli düzeyde doğum kontrol yöntemini kullanmaları söylenmelidir (bkz. Bölüm 4.6).

      Oktreotid ile uzun süreli tedavi gören hastalarda tiroid fonksiyonu izlenmelidir. Oktreotid tedavisi esnasında hepatik fonksiyon izlenmelidir.

      Kardiyovasküler ilişkili olaylar:

      Yaygın bradikardi vakaları bildirilmiştir. Beta-blokörler, kalsiyum kanal blokörleri, veya sıvı ve elektrolit dengesini kontrol eden ilaçların doz ayarlanması gerekebilir.

      Yüksek dozlarda sürekli infüzyon (100 mikrogram/saat) alan hastalarda ve intravenöz bolus oktreotid (50 mikrogram bolus ve ardından 50 mikrogram/saat sürekli infüzyon) alan hastalarda atriyoventriküler bloklar (tam atriyoventriküler blok dahil) bildirilmiştir. Bu nedenle 50 mikrogram/saat'lik maksimum doz aşılmamalıdır (bkz. Bölüm 4.2). Yüksek dozlarda intravenöz oktreotid alan hastalarda uygun kardiyak takip yapılmalıdır.

      Safra kesesi ve ilişkili olaylar:

      Kolelitiyazis SANDOSTATİN tedavisi esnasında oldukça yaygın görülen bir olay olup, kolesistit ve safra kanalında dilatasyonla ilişkilendirilebilir (bkz. Bölüm 4.8). Ek olarak, pazarlama sonrası deneyime göre, SANDOSTATİN alan hastalarda kolelitiyazisin bir komplikasyonu olarak kolanjit vakaları bildirilmiştir. SANDOSTATİN tedavisine başlamadan önce ve tedavi süresince 6 ila 12

      ay aralıklarla, safra kesesinin ultrasonografik kontrolleri yapılmalıdır. Gastroenteropankreatik (GEP) endokrin tümörler:

      GEP endokrin tümörlerinin tedavisi sırasında nadir durumlarda SANDOSTATİN ile sağlanan

      semptom kontrolünde ani azalma oluşmasına bağlı olarak şiddetli semptomlar hızla tekrar ortaya çıkabilir. Tedavi durdurulduğu taktirde semptomlar kötüleşebilir veya tekrar edebilir.

      Glukoz metabolizması:

      Büyüme hormonu, glukagon ve insülin salgılanmasını inhibe etmesi nedeniyle SANDOSTATİN glukoz kontrolünü etkileyebilir. Öğün sonrası glukoz toleransı bozulabilir. SANDOSTATİN subkutan ile tedavi edilen hastalarda bildirildiği gibi bazı vakalarda, kronik uygulamanın sonucu olarak inatçı hiperglisemi durumu gelişebilir. Hipoglisemi de rapor edilmiştir.

      İnsülinomalı hastalarda, oktreotid, büyüme hormonunu ve glukagonu insüline göre daha fazla inhibe ettiğinden ve insülin üzerindeki inhibitör etkinliği daha kısa süreli olduğundan, hipogliseminin derinliğini ve süresini artırabilir. Bu tür hastalar, SANDOSTATİN tedavisine başlarken ve her doz değiştirildiğinde, yakından takip edilmelidir. Kan glukoz konsantrasyonundaki belirgin oynamalar, daha ufak ve daha sık doz uygulayarak muhtemelen azaltılabilir.

      Tip I Diabetes Mellituslu hastaların insülin tedavisi gereksinimleri, SANDOSTATİN verilmesiyle azaltılabilir. Diyabeti olmayan hastalarda ve insülin rezervi kısmen sağlam olan Tip II diyabet vakalarında SANDOSTATİN kullanılması, glisemide yemek sonrasında artışlarla sonuçlanabilir. Bu nedenle, glukoz toleransı ve antidiyabetik tedavinin izlenmesi önerilmektedir.

      Özofajiyal varisler:

      Özofajiyal varislerinden kaynaklanan kanama ataklarını takiben, insülin-bağımlı diyabet gelişimi veya daha önceden diyabeti olan hastalarda insülin gereksiniminde değişiklikler oluşması yönünde artmış bir risk söz konusu olduğundan, kan glukoz düzeylerinin uygun bir şekilde izlenmesi zorunludur.

      Lokal bölge reaksiyonları:

      Ağırlıklı olarak erkek sıçanlarda yapılan 52 haftalık toksisite çalışmasında, subkutan enjeksiyon bölgesinde sadece en yüksek dozda (vücut yüzey alanı baz alındığında insan dozunun yaklaşık 8 misli) sarkom bildirilmiştir. 52 haftalık köpek toksisite çalışmasında subkutan enjeksiyon bölgesinde hiçbir hiperplastik veya neoplastik lezyon görülmemiştir. 15 yıldan daha uzun süredir SANDOSTATİN ile tedavi edilen hastaların enjeksiyon bölgesinde tümör fraksiyonu ile ilgili bildirimler bulunmamaktadır. Güncel olarak geçerli olan tüm bilgiler, sıçanlardaki bulguların türe spesifik olduğunu ve insanlarda ilaç kullanımı açısından bu bulguların anlamlı olmadığını göstermiştir.

      Beslenme:

      Oktreotid, bazı hastalarda diyet ile alınan yağların emilimini değiştirebilir.

      Oktreotid tedavisi kullanan bazı hastalarda, azalmış vitamin B düzeyleri ve anormal Schilling testleri gözlemlenmiştir. Vitamin B eksikliği hikayesi olan hastalarda SANDOSTATİN ile tedavi süresince vitamin B seviyelerinin izlenmesi tavsiye edilir.

      Pankreas fonksiyonu:

      Gastroenteropankreatik nöroendokrin tümörleri için oktreotid tedavisi alan bazı hastalarda pankreas ekzokrin yetmezliği (PEI) gözlenmiştir. PEI semptomları arasında steatore, gevşek dışkı, abdominal

      şişkinlik ve kilo kaybı sayılabilmektedir. Klinik kılavuzlara göre semptomatik hastalar için PEI taraması ve uygun tedavi düşünülmelidir.

      Sodyum içeriği:

      Bu tıbbi ürün her “dozâ€unda 1mmol (23mg)'dan daha az sodyum ihtiva eder; yani aslında “sodyum içermezâ€.

      4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri

      SANDOSTATİN, beta blokerler, kalsiyum kanalı blokerleri veya sıvı ve elektrolit dengesini kontrol eden ajanlar ile eş zamanlı olarak uygulandığında söz konusu tıbbi ürünlerin dozunda ayarlama gerekli olabilir (bkz. Bölüm 4.4).

      SANDOSTATİN, insülin ve anti-diyabetik ajanlar ile eş zamanlı olarak uygulandığında, söz konusu tıbbi ürünlerin dozunda ayarlamalar gerekli olabilir (bkz. Bölüm 4.4).

      SANDOSTATİN'in siklosporinin ince barsaktan emilimini azalttığı ve simetidinin emilimini de geciktirdiği gösterilmiştir.

      Oktreotid ve bromokriptinin birlikte kullanılması, bromokriptin biyoyararlanım düzeyini artırır.

      Sınırlı sayıdaki yayınlanmış veriler, somatostatin analoglarının, sitokrom P450 enzimleri tarafından metabolize edildiği bilinen bileşiklerin metabolik klerensini azaltabileceğini göstermektedir; bu etki, büyüme hormonunun baskı altına girmesinden kaynaklanıyor olabilir. Oktreotidin bu etkiyi gösterme olasılığını düşünmemek mümkün olmadığından, öncelikle CYP3A4 tarafından metabolize edilen ve terapötik indeksi düşük olan ilaçlar (örn. kinidin, terfenadin) dikkatli kullanılmalıdır.

      Radyoaktif somatostatin analoglarıyla eşzamanlı kullanım

      Somatostatin ve oktreotid gibi analogları, somatostatin reseptörlerine kompetitif olarak bağlanarak radyoaktif somatostatin analoglarının efikasitelerini değiştirebilir.

      Somatostatin reseptörlerine bağlanan bir radyofarmasötik olan lutesyum (177Lu) oksodotreotid uygulamasından önceki 24 saat boyunca Sandostatin uygulamasından kaçınılmalıdır.

      Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler

      Böbrek yetmezliği:

      Özel popülasyonlara ilişkin veri bulunmamaktadır. Böbrek yetmezliği olan hastalarla ilgili bir etkileşim çalışması yapılmamıştır.

      Karaciğer yetmezliği:

      Özel popülasyonlara ilişkin veri bulunmamaktadır. Karaciğer yetmezliği olan hastalarla ilgili bir etkileşim çalışması yapılmamıştır.

      Pediyatrik popülasyon:

      Pediyatrik popülasyonlara ilişkin veri bulunmamaktadır. Pediyatrik hastalarla ilgili bir etkileşim çalışması yapılmamıştır.

      Geriyatrik popülasyon:

      Geriyatrik popülasyona ilişkin veri bulunmamaktadır. Geriyatrik hastalarla ilgili bir etkileşim çalışması yapılmamıştır.

      4.6. Gebelik ve laktasyon

      Gebelik kategorisi: B'dir.

      Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar / Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)

      Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlara, oktreotid tedavisi sırasında yeterli düzeyde etkili doğum kontrol yöntemi kullanmaları söylenmelidir.

      Gebelik dönemi

      Gebe kadınlarda oktreotid kullanımında veriler kısıtlıdır (<300 gebelik sonucu) ve vakaların üçte birinde gebelik sonuçları bilinmemektedir. Raporların çoğu pazarlama sonrası oktreotid kullanımından sonra alınmış olup, maruz kalan gebeliklerin %50'sinden fazlası akromegali hastalarında bildirilmiştir. Çoğu kadın oktreotid gebeliğin ilk trimestresi sırasında 100-1200 mikrogram/gün SANDOSTATİN SC veya 10-40 mg/ay SANDOSTATİN LAR arasında değişen dozlarda maruz kalmıştır. Sonucu bilinen gebelik vakalarının yaklaşık % 4'ünde konjenital anomaliler bildirilmiştir. Bu vakalar için oktreotid ile nedensel bir ilişkiden şüphe edilmemektedir.

      Hayvanlarda yürütülen çalışmalar, oktreotidin üreme toksisitesi üzerine doğrudan veya dolaylı zararlı etkisini göstermemiştir. (bkz. Bölüm 5.3).

      Önleyici bir tedbir olarak, gebelik esnasında SANDOSTATİN kullanımından kaçınılması tercih edilebilir (bkz. Bölüm 4.4).

      Laktasyon dönemi

      Oktreotidinin insan sütüyle atılıp atılmadığı bilinmemektedir. Hayvanlar üzerinde yapılan çalısmalar, oktreotidinin sütle atıldığını göstermektedir. SANDOSTATİN tedavisi sırasında emzirme yapılmamalıdır.

      Üreme yeteneği/Fertilite

      Oktreotidin insan fertilitesi üzerinde bir etkiye sahip olup olmadığı bilinmemektedir. Gebelik ve laktasyon sırasında tedavi edilen dişilerin erkek döllerinde testislerin geç indiği tespit edilmiştir. Bununla birlikte oktreotid günde 1 mg/kg vücut ağırlığına kadar olan dozlarda erkek ve dişi sıçanlarda fertiliteyi bozmamıştır. (bkz. Bölüm 5.3).

      4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler

      SANDOSTATİN'in araç ve makine kullanma yeteneği üzerinde hiçbir etkisi yoktur ya da ihmal edilebilir düzeydedir. Hastalara SANDOSTATİN ile tedavi sırasında baş dönmesi, bitkinlik/yorgunluk veya baş ağrısı yaşamaları durumunda araç veya makine kullanırken dikkatli olmaları tavsiye edilmelidir.

      4.8. İstenmeyen etkiler

      Oktreotid tedavisi sırasında en sık bildirilen istenmeyen etkiler, gastrointestinal hastalıklar, sinir sistemi hastalıkları, hepatobiliyer hastalıklar ve metabolizma ve beslenme hastalıklarını kapsamaktadır.

      Oktreotid uygulamasının yapıldığı klinik çalışmalarda en yaygın şekilde bildirilen istenmeyen etkiler şunlardır: diyare, abdominal ağrı, mide bulantısı, karında şişkinlik (flatulans), baş ağrısı, kolelitiyazis, hiperglisemi ve kabızlık. Yaygın olarak bildirilen diğer istenmeyen etkiler şunlardır: baş dönmesi, lokalize ağrı, safra çamuru, tiroid fonksiyon bozukluğu (örn., azalmış tiroid uyarıcı

      hormon [TSH], azalmış toplam T4 ve azalmış serbest T4), dışkı kıvamında azalma, bozulmuş glukoz toleransı, kusma, asteni ve hipoglisemi.

      Aşağıdaki yan etkiler oktreotidle yapılan klinik çalışmalardan toplanmıştır:

      Çok yaygın (≥1/10); yaygın (≥1/100 ila <1/10); yaygın olmayan (≥1/1.000 ila <1/100); seyrek

      ≥1/10.000 ila <1/1.000); çok seyrek (<1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).

      Endokrin hastalıkları

      Yaygın: Hipotiroidizm, tiroid bozukluğu (örn., azalmış TSH, azalmış toplam T4 ve azalmış serbest T4).

      Metabolizma ve beslenme hastalıkları

      Çok yaygın: Hiperglisemi

      Yaygın: Hipoglisemi, bozulmuş glikoz toleransı, anoreksi

      Yaygın olmayan: Dehidratasyon

      Sinir sistemi hastalıkları

      Çok yaygın: Baş ağrısı

      Yaygın: Baş dönmesi

      Kardiyak hastalıkları

      Yaygın: Bradikardi

      Yaygın olmayan: Taşikardi

      Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıkları

      Yaygın: Dispne

      Gastrointestinal hastalıkları

      Çok yaygın: Diyare, karın ağrısı, bulantı, kabızlık, flutalans

      Yaygın: Dispepsi, kusma, karında şişkinlik, steatore, dışkı kıvamında azalma, feçeste renk değişikliği

      Hepato-bilier hastalıkları

      Çok yaygın: Kolelitiyazis

      Yaygın: Kolesistit, safra çamuru, hiperbilirubinemi

      Deri ve deri altı doku hastalıkları

      Yaygın: Kaşıntı, döküntü ve alopesi

      Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıkları

      Çok yaygın: Enjeksiyon bölgesi reaksiyonları

      Yaygın: Asteni

      Araştırmalar

      Yaygın: Yükselmiş transaminaz düzeyleri

      Pazarlama sonrası deneyim / Spontan raporlardan elde edilen advers ilaç reaksiyonları:

      Aşağıda sunulan spontan olarak bildirilmiş advers reaksiyonlar, gönüllü olarak bildirilmektedir ve

      bu nedenle sıklığın ya da ilaç maruziyeti ile olan nedensel ilişkinin belirlenmesi her zaman mümkün olamamaktadır.

      Kan ve lenf sistemi hastalıkları

      Trombositopeni

      Bağışıklık sistemi hastalıkları

      Anafilaksi, alerji/aşırı duyarlılık reaksiyonları

      Kardiyak hastalıkları

      Artimiler

      Hepato-bilier hastalıkları

      Akut pankreatit, kolestazın eşlik etmediği akut hepatit, kolestatik hepatit, kolestaz, sarılık, kolestatik sarılık.

      Deri ve deri altı doku hastalıkları

      Ürtiker

      Araştırmalar

      Artmış alkalin fosfataz düzeyleri, artmış gama glutamil transferaz düzeyleri

      Seçili advers reaksiyonların tanımı

      Safra kesesi ve ilişkili reaksiyonlar

      Somatostatin analoglarının safra kesesinin kontraktilitesini inhibe edip safra salgısını azalttığı ve bu durumun safra kesesinde anormalliklere veya çamura neden olabileceği kanıtlanmıştır. Uzun süreli SC SANDOSTATİN kullanıcılarının %15-30'unda safra kesesi taşı oluştuğu bildirilmiştir. Genel popülasyondaki (40-60 yaş arası) insidans yaklaşık %5-20'dir. Safra kesesi taşları oluşursa bunlar genellikle asemptomatik olmaktadır; semptomatik taşlar safra asitleriyle eritme tedavisi uygulanarak veya cerrahiyle tedavi edilmelidir.

      Gastrointestinal bozukluklar

      Nadir durumlarda, gastrointestinal yan etkiler, progresif karın şişliği, şiddetli epigastrik ağrı, abdominal hassasiyet ve sakınmanın (vücutta pozisyonel değişiklik ile açıklanan) eşlik ettiği akut bağırsak tıkanıklığını andırabilir.

      Gastrointestinal advers olayların sıklığının kesintisiz tedavi ile zaman içerisinde azaldığı bilinmektedir.

      Gastrointestinal yan etki görülmesi SANDOSTATİN SC uygulama zamanında öğünlerden kaçınılarak, yani öğünler arasında ya da yatma zamanında enjeksiyon yapılarak azaltılabilir.

      Aşırı duyarlılık reaksiyonları ve anafilaktik reaksiyonlar

      Pazarlama sonrasında aşırı duyarlılık reaksiyonları ve alerjik reaksiyonlar bildirilmiştir. Bu reaksiyonlar meydana geldiği zaman çoğunlukla deriyi, nadiren ağzı ve solunum yollarını etkilemektedir. İzole anafilaktik şok vakaları bildirilmiştir.

      Enjeksiyon bölgesi reaksiyonları

      SC enjeksiyon bölgesinde nadiren 15 dakikadan uzun süren kızarıklık ve şişlik ile birlikte batma,

      karıncalanma veya yanma hissi ya da ağrı görülebilir. Bölgesel rahatsızlık, çözelti enjeksiyon öncesinde oda sıcaklığına getirilerek veya daha konsantre bir çözelti kullanıp daha küçük hacim enjekte edilerek azaltılabilir.

      Metabolizma ve beslenme bozuklukları

      Ölçülen fekal yağ atılımı artabilse de, bugüne kadar oktreotid ile uzun vadeli tedavinin malabsorpsiyon nedeniyle nütrisyonel eksikliğe yol açtığına dair bir kanıta rastlanmamıştır.

      Pankreatik enzimler

      Çok nadir durumlarda, SANDOSTATİN SC tedavisinin ilk birkaç saati veya günü içinde akut pankreatit bildirilmiş ve ilacın kesilmesi ile düzelmiştir. Ayrıca, uzun vadeli SANDOSTATİN SC tedavisi gören hastalar için kolelitiyaz ile indüklenen pankreatit bildirilmiştir.

      Kardiyak bozukluklar

      Bradikardi somatostatin analogları kullanımı esnasında yaygın görülen bir advers reaksiyondur. Hem akromegali hem de karsinoid sendrom hastalarında, QT uzaması, eksen kaymaları, erken repolarizasyon, düşük voltaj, R/S geçiş, erken R dalgası progresyonu ve spesifik olmayan ST-T dalgası değişiklikleri gibi EKG değişiklikleri gözlenmiştir. Bu olayların oktreotid asetat ile ilişkisi, bu hastaların çoğu altta yatan kardiyak hastalıklara sahip olduğundan belirlenmemiştir (bkz. Bölüm 4.4).

      Trombositopeni

      Trombositopeni, pazarlama sonrası deneyimde özellikle SANDOSTATİN (IV) tedavisi esnasında karaciğer sirozu olan hastalarda bildirilmiştir. Tedavi bırakıldıktan sonra düzelmektedir.

      Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması

      Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar / risk dengesinin sürekli olarak izlenmesine olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)'ne bildirmeleri gerekmektedir. (www.titck.gov.tr; e- posta: tufam@titck.gov.tr; tel: 0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35 99)

      4.9. Doz aşımı ve tedavisi

Yetişkinler ve çocuklarda az sayıda SANDOSTATİN kazara doz aşımı vakaları bildirilmiştir. Yetişkinlerde sürekli infüzyon (100-250 mikrogram/saat) ya da deri altı yoldan (günde üç kez 1500 mikrogram) uygulanan dozlar 2.400-6.000 mikrogram/gün aralığındadır. Bildirilen advers olaylar, aritmi, hipotansiyon, kardiyak arrest, beyin hipoksisi, pankreatit, hepatik steatoz, diyare, güçsüzlük, letarji, kilo kaybı, hepatomegali ve laktik asidozdur. İntravenöz yoldan 100 mikrogram/saat sürekli infüzyon ve/veya bolus oktreotid (50 mikrogram bolus ve ardından 50 mikrogram/saat sürekli infüzyon) alan hastalarda atriyoventriküler bloklar (tam atriyoventriküler blok dahil) bildirilmiştir.

Çocuklarda sürekli infüzyon (2,1-500 mikrogram/saat) ya da deri altı yoldan (50-100 mikrogram) uygulanan dozlar 50-3.000 mikrogram/gün aralığındadır. Bildirilen tek advers olay hafif şiddette hiperglisemidir.

Bölünmüş dozlar halinde deri altı yoldan 3.000-30.000 mikrogram/gün doz düzeylerinde SANDOSTATİN alan kanser hastalarında beklenmedik advers olaylar bildirilmemiştir.

Tedavi:

Doz aşımında semptomatik tedavi uygulanmalıdır.

      Farmakoterapötik grubu: Somatostatin ve analogları ATC kodu: H01CB02.

      Oktreotid, doğal olarak bulunan somatostatin türevi olup somatostatine benzer farmakolojik etkilere sahip, ancak etki süresi belirgin ölçüde daha uzun sentetik bir oktapeptiddir.

      SANDOSTATİN patolojik olarak aşırı salgılanan, büyüme hormonu ile gastroenteropankreatik (GEP) endokrin sistemde üretilen serotonin ve peptidlerini inhibe eder.

      Hayvanlarda, oktreotid, somatostatine göre daha potent bir BH, glukagon ve insülin salımı inhibitörüdür ve BH ve glukagon supresyonu açısından daha yüksek bir seçiciliğe sahiptir.

      Sağlıklı kişilerde, SANDOSTATİN'in:

        Arginin, egzersiz ve insülin tarafından indüklenen hipogliseminin uyardığı büyüme hormonu salınımını,

        Grip, Soğuk Algınlığı ve Öksürük Grip, Soğuk Algınlığı ve Öksürük Grip ve soğuk algınlığı (nezle) semptomları arasındaki farkı bilmek önemlidir. Soğuk algınlığı gripten daha hafif belirtiler gösteren bir solunum yolu hastalığıdır. Parkinson  Hastalığı Parkinson Hastalığı Hastalık ilk kez 1817 de İngiliz doktor James Parkinson tarafından tanımlanmış ve Dr. Parkinson hastalığı “sallayıcı felç” olarak kaleme almış.