RISPERDAL 2 mg 20 tablet Klinik Özellikler

Risperidon }

Sinir Sistemi > Antipsikotikler > Risperidon
Johnson & Jonhson Sıhhi Malzeme San. ve Tic.Ltd.Şti. | 17 November  2011

4.1. Terapötik endikasyonlar

RİSPERDAL, pozitif (halüsinasyon, delüzyon, düşünce bozuklukları, saldırganlık, şüphecilik) ve/veya negatif (künt afekt, emosyonel ve sosyal çekingenlik ve konuşma yetersizliği) semptomların belirgin olduğu, erken dönem psikozlar, akut şizofrenik alevlenmeler, kronik şizofreni ve diğer psikotik durumlar dahil şizofreni hastalarının tedavisinde endikedir. RİSPERDAL, şizofreni ile ilgili afektif semptomları (depresyon, suçluluk duygusu, anksiyete) da hafifletir. RİSPERDAL, ilk tedaviye cevap verdiği gözlenen yetişkin hastalarda, idame tedavisi sırasında klinik iyileşmenin devamı açısından da etkilidir.

RİSPERDAL, bipolar bozukluğun manik epizodunun tedavisinde endikedir. Bu epizodlar; duygu durumu yükselmesi veya aşırı hassaslaşması, kendini aşırı beğenme, uykuya duyulan ihtiyacın azalması, konuşmada zorlanma, düşüncelerin yarışması, şaşkınlık, agresif ve yıkıcı davranışlar da dahil olmak üzere muhakeme güçlüğü gibi semptomlarla karakterizedir.

RİSPERDAL, agresif veya diğer yıkıcı davranışların ön planda olduğu davranış ve diğer yıkıcı davranış bozukluklarının tedavisinde endikedir. RİSPERDAL ayrıca ilk tedaviye cevap verdiği gözlenen çocuk ve adolesanlarda idame tedavisi sırasında klinik iyileşmenin devamı açısından da etkilidir.

RİSPERDAL, çocuklarda ve ergenlerde otistik bozukluğa bağlı huzursuzluk (agresif belirtiler, kendine zarar verme, öfke nöbetleri, ani duygu durum değişiklikleri) tedavisinde endikedir.

  • 4.2. Pozoloji ve uygulama şekli

    Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:

    Şizofreni

    Yetişkinler:

    RİSPERDAL, günde bir ya da iki kez verilebilir.

    Hastalar günde 2 mg RİSPERDAL ile başlamalıdır. Doz, ikinci gün 4 mg’a yükseltilebilir. Üçüncü günden sonra doz sabit kalabilir ya da gerektiğinde bireyselleştirilebilir. Çoğu hasta için optimal doz 4-6 mg/gün’dür. Bazı hastalarda, daha yavaş bir titrasyon fazı ve daha düşük başlangıç ve idame dozları uygun olabilir.

    Günde 10 mg’ın üzerindeki dozların düşük dozlara göre daha etkili olduğu gösterilmemiştir ve bu dozlar ekstrapiramidal semptomlara neden olabilir. Günde 16 mg’ın üzerindeki dozların güvenilirliği araştırılmadığı, için bu dozun üzerinde kullanılmamalıdır.

    İlave sedasyon gerektiğinde, RİSPERDAL ile tedaviye bir benzodiazepin eklenebilir.

    Yaşlılar:

    Günde iki kez 0,5 mg ile başlanması önerilir. Bu doz günlük iki kez 0,5 mg’lık artışlarla günde iki kez 1-2 mg’a bireysel olarak ayarlanabilir.

    Adolesanlar:

    18 yaş altındaki çocuklarda şizofreni tedavisinde veri yetersizliği nedeniyle risperidon kullanılması önerilmez.

    İdame Tedavisi

    Bir şizofreni hastasının RISPERDAL tedavisine ne kadar devam etmesi gerektiği bilinmemekle birlikte, günde 2 mg ila 8 mg RISPERDAL’ın relapsı geciktirmedeki etkililiği, kontrollü bir çalışmada en az 4 hafta süreyle klinik olarak stabil kalıp daha sonra 1 ila 2 yıl süreyle takip edilen yetişkin hastalarda gösterilmiştir. Akut olarak yanıt veren hem yetişkin hem de adolesan hastaların, genellikle etkili dozlarını akut dönemin sonuna kadar sürdürmeleri gerekmektedir. İdame tedavisinin gerekli olup olmadığı konusunda, hastaların belirli aralıklarla yeniden değerlendirmeleri gerekmektedir.

    Daha Önce Tedaviyi Bırakan Hastalarda Tedavinin Yeniden Başlatılması

    Tedavinin yeniden başlatılmasına ilişkin spesifik veri bulunmamakla birlikte, RISPERDAL tedavisine ara verildikten sonra ilk titrasyon planına uyulması önerilir.

    Diğer Antipsikotik İlaçlardan Geçiş Yapma

    Şizofreni hastalarının diğer antipsikotik ilaçlardan RISPERDAL’e geçiş yapmaları veya bu hastaların RISPERDAL ile eşzamanlı olarak başka antipsikotiklerle tedavi edilmelerine ilişkin sistematik olarak toplanmış spesifik veri bulunmamaktadır.

    Bipolar mani

    Yetişkinler:

    RİSPERDAL, 2 mg veya 3 mg ile başlanarak günde tek doz olarak verilmelidir. Endike olduğunda doz düzenlemeleri 24 saatten az sürede gerçekleştirilmemelidir ve doz artırımları günde 1 mg olmalıdır. Etkinlik günde 1-6 mg arasında esnek dozlarda gösterilmiştir. 6 mg risperidonu aşan günlük dozlar manik atağı olan hastalarda araştırılmamıştır.

    Bütün semptomatik tedavilerde olduğu gibi devam eden RİSPERDAL kullanımı sürekli olarak değerlendirilmeli ve uygunluğu kanıtlanmalıdır.

    Yaşlılar:

    Günde iki kez 0,5 mg ile başlanması önerilir. Bu doz günlük iki kez 0,5 mg’lık artışlarla günde iki kez 1-2 mg’a bireysel olarak ayarlanabilir. Yaşlılarda klinik deneyim sınırlı olduğu için dikkatli kullanılmalıdır.

    Çocuklar ve adolesanlar:

    18 yaş altındaki çocuklarda bipolar mani tedavisinde veri yetersizliği nedeniyle risperidon kullanılması önerilmez.

    İdame Tedavisi

    Akut bir manik epizotun RISPERDAL ile tedavisi sırasında iyileşme gösteren hastaların daha uzun dönemli yönetimi konusunda klinisyenlere yol gösterecek kontrollü çalışmalardan elde edilmiş kanıtlar mevcut değildir. Manide, hem ilk yanıtın sürdürülmesi hem de yeni manik epizotların önlenmesi için farmakolojik tedavinin akut yanıttan sonra da devam etmesi görüşü hakim olmakla birlikte, RISPERDAL’ın bu tür uzun dönemli tedavilerde (yani 3 haftadan daha fazla süren) kullanımını destekleyen sistematik olarak elde edilmiş veri bulunmamaktadır. Uzun süreli olarak RISPERDAL kullanmayı seçen doktorların, her bir hasta için ilacın uzun dönemli risk ve faydalarını belirli aralıklarla yeniden değerlendirmeleri gerekmektedir.

    Davranış ve diğer yıkıcı davranış bozuklukları

    5-18 yaş arası çocuklar ve adolesanlar:

    50 kg veya üzerinde olan hastalar:

    Başlangıç dozu olarak günde bir defa 0,5 mg önerilir. Bu doz gerektiğinde, en fazla gün aşırı olmak kaydıyla 0,5 mg’lık dozlarla arttırılabilir. Birçok hasta için optimum doz günde bir defa 1 mg’dır. Yine de bazı hastalarda günde bir defa 0,5 mg ile, bazılarında ise günde bir defa 1,5 mg ile en iyi sonuç alınabilir.

    50 kg’nin altında olan hastalar:

    Başlangıç dozu olarak günde bir defa 0,25 mg önerilir. Bu doz gerektiğinde, en fazla gün aşırı olmak kaydıyla 0,25 mg’lık dozlarla arttırılabilir. Birçok hasta için optimum doz günde bir defa 0,5 mg’dır. Yine de bazı hastalarda günde bir defa 0,25 mg ile, bazılarında ise günde bir defa 0,75 mg ile en iyi sonuç alınabilir.

    Tüm semptomatik tedavilerde olduğu gibi, RİSPERDAL’in sürekli kullanımı tedavi süresince değerlendirilmeli ve doğrulanmalıdır.

    5 yaşın altındaki çocuklarda (bu hastalığa ilişkin) kullanımına dair deneyim yoktur.

    Otizm

    Çocuklar ve adolesanlar:

    RİSPERDAL’in dozajı, hastanın ihtiyaç ve cevabına (ilacı tolere etmesine) göre kişiselleştirilmelidir.

    Dozlamaya, 20 kg’ın altındaki hastalar için günde 0,25 mg, 20 kg ve üstündeki hastalar için ise günde 0,5 mg ile başlanmalıdır.

    4. günde doz; 20 kg’ın altındaki hastalar için 0,25 mg, 20 kg ve üstündeki hastalar için de 0,5 mg artırılabilir.

    Bu doz devam ettirilmeli ve cevap yaklaşık olarak 14. günde değerlendirilmelidir. Sadece yeterli klinik cevap veremeyen hastalarda, ilave doz artırımı düşünülebilir. 20 kg’ın altındaki hastalar için 0,25 mg ve 20 kg ve üstündeki hastalar için 0,5 mg doz artırımları, 2 hafta ve daha uzun aralıklarla yapılmalıdır.

    Klinik çalışmalarda, çalışılan en yüksek doz, 20 kg’ın altındaki hastalarda günlük 1,5 mg’ı, 20 kg ve üstündeki hastalarda günlük 2,5 mg’ı ve 45 kg üstündeki hastalarda günlük 3,5 mg’ı aşmamıştır. 15 kg’dan düşük ağırlığa sahip çocuklarda kullanılacak dozlara ilişkin herhangi bir veri bulunmamaktadır.

    Otistik bozukluğu olan pediyatrik hastalarda RİSPERDAL dozları

    (toplam mg/gün)

    Doz artışının gerektiği

    Ağırlık

    Kategorileri

    Günler     Günler

    durumlardaki doz

    artırımı

    Doz aralığı

    1-3        4 – 14+

    <20 kg

    0,25 mg    0,5 mg

    2 hafta aralarla

    +0,25 mg

    0,5 mg - 1,5 mg

    20 kg

    0,5 mg     1,0 mg

    2 hafta aralarla

    +0,5 mg

    1,0 mg – 2,5 mg*

    *45 kg’dan ağır 3,5mg/gündür.

    vakalar daha yüksek doza

    gereksinim duyabilir;

    çalışılan en yüksek doz

    RİSPERDAL, günde bir kere veya günde iki

    kez uygulanabilir.

    Somnolansı olan

    hastalar yatmadan önce

    günde bir ya da iki

    kez kullanımda fayda

    görebilirler.

    Yeterli klinik cevaba ulaşıldığında ve devam ettirildiğinde, etkililik ve güvenliliğin optimal dengesine ulaşmak için dozun yavaş yavaş azaltılması düşünülebilir.

    5 yaşın altındaki çocuklarda kullanımına dair yeterli deneyim yoktur.

    Uygulama şekli:

    Oral yoldan bir bardak su ile alınır. Besinler RİSPERDAL’in absorbsiyonunu etkilemez.

    Tedavi bırakılacaksa ilacın yavaş yavaş kesilmesi önerilir. Antipsikotik ilaçların yüksek dozlarının aniden kesilmesinden sonra çok nadir olarak bulantı, kusma, terleme ve insomnia da dahil olmak üzere akut ilaç kesilme semptomları bildirilmiştir. Psikotik semptomlar tekrarlayabilir ve istem dışı hareket bozukluklarının ortaya çıktığı (akatizi, distoni ve diskinezi gibi) bildirilmiştir.

    Diğer antipsikotiklerden geçiş:

    Tıbbi olarak uygun olduğu durumlarda, RİSPERDAL tedavisi başladığında daha önceki tedavinin yavaş yavaş kesilmesi önerilir. Ayrıca, tıbbi olarak uygun olduğunda, depo antipsikotiklerden geçiş için bir sonraki planlanan enjeksiyon yerine, RİSPERDAL tedavisine başlanabilir. Halen devam etmekte olan antiparkinson ilaçlarla tedaviye devam edilip edilmeyeceği periyodik olarak tekrar değerlendirilmelidir.

    Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:

    Böbrek/Karaciğer yetmezliği:

    Böbrek bozukluğu olan hastaların normal renal işleve sahip yetişkinlere göre ilacın aktif antipsikotik fraksiyonunu elimine etme yetenekleri azalmıştır.

    Bozulmuş karaciğer fonksiyonu olan hastalarda risperidonun serbest fraksiyonunun plazma konsantrasyonlarında artışlar görülür.

    Endikasyona bağlı olmaksızın başlangıç ve takip eden dozlar yarıya düşürülmeli ve böbrek ve karaciğer bozukluğu olan hastalarda doz titrasyonu daha yavaş olmalıdır.

    Bu grup hastalarda RİSPERDAL dikkatle kullanılmalıdır.

    Pediyatrik popülasyon:

    Pediyatrik popülasyon ile ilgili bilgiler yukarıda “Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi” başlığı altında verilmiştir.

    Geriyatrik popülasyon:

    4.3. Kontrendikasyonlar

    4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

    Demanslı yaşlı hastalar

    Genel Mortalite

    Konvansiyonel ve diğer yeni nesil (atipik) antipsikotik ilaçlarda olduğu gibi, bu ilaç da demansı olan yaşlı hastaların psikozlarında kullanıldığında serebrovasküler olaylar, enfeksiyon, kalp yetmezliği ile ani ölüm vb nedenlerle ölüm riskinde artışa neden olma olasılığı taşımaktadır.

    RİSPERDAL dahil atipik antipsikotik ilaçların incelendiği 17 kontrollü çalışmaya ilişkin meta-analizde, plaseboya kıyasla atipik antipsikotik ilaçlarla tedavi gören demanslı yaşlı hastalarda mortalitenin daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Bu hasta grubunda RİSPERDAL ile yapılan plasebo kontrollü çalışmalarda, plasebo uygulanan hastalardaki % 3,1 oranına kıyasla RİSPERDAL uygulanan hastalarda mortalite insidansı % 4,0’dır. Olasılık oranı (% 95 gerçek güven aralığı) 1,21 ( 0,7, 2,1 )’ dir. Ölen hastaların ortalama yaşı 86’dır (yaş aralığı 67-100). İki geniş gözlemsel çalışmanın verileri, konvansiyonel antipsikotiklerle tedavi edilen demanslı yaşlı kişilerde de, tedavi görmeyenlere kıyasla, ölüm riskinde küçük bir artış olduğunu göstermiştir. Mevcut veriler, riskin gerçek boyutunun tam bir şekilde tahmin edilmesi için yetersizdir ve risk artışının nedeni bilinmemektedir. Gözlemsel çalışmalardaki mortalite artışı bulgularının hangi oranda antipsikotik ilaca veya hastaların sahip oldukları bazı özelliklere bağlanabileceği açık değildir.

    Furosemidle Birlikte Kullanım

    RİSPERDAL ile yapılan plasebo kontrollü çalışmalarda demansı olan yaşlı hastalarda, tek başına risperidon (% 3,1; ortalama yaş 84, yaş aralığı 70-96) ya da tek başına furosemid (% 4,1; ortalama yaş 80, yaş aralığı 67-90) ile tedavi edilen hastalarla kıyaslandığında, furosemid+risperidon (% 7,3; ortalama yaş 89, yaş aralığı 75-97) ile tedavi edilen hastalarda daha yüksek mortalite insidansı gözlenmiştir. Furosemid+risperidon ile tedavi edilen hastalarda mortalitedeki artış dört klinik çalışmanın iki tanesinde gözlenmiştir. Risperidonun diğer diüretiklerle birlikte uygulanması (esas olarak düşük dozda kullanılan tiyazid diüretikleri) benzer bulgular ile ilişkili değildir.

    Bu bulguyu açıklayacak bir patofizyolojik mekanizma tanımlanamamış ve ölüme sebebiyette tutarlı bir neden gözlenmemiştir. Ancak, kullanım kararından önce dikkat edilmeli ve bu kombinasyonun veya diğer güçlü diüretiklerle birlikte uygulamanın risk ve yararları değerlendirilmelidir. Risperidon ile birlikte diğer diüretiklerin kullanımında hastalarda artan mortalite insidansına rastlanmamıştır. Tedaviden bağımsız olarak dehidratasyon mortalite için genel bir risk faktörüdür ve demansı olan yaşlı hastalarda dikkatle dehidratasyondan kaçınılmalıdır.

    Serebrovasküler Advers Olaylar

    Demanslı popülasyonda, bazı atipik antipsikotiklerle yapılan randomize plasebo kontrollü klinik çalışmalarda serebrovasküler advers olay riskinde yaklaşık 3 kat artış görülmüştür. Çoğunlukla demanslı yaşlı hastalarda (>65 yaşında) RİSPERDAL ile altı plasebo kontrollü çalışmadan toplanan veriler, serebrovasküler advers olayların (ciddi ve ciddi olmayan, birlikte) risperidon ile tedavi edilen hastaların % 3,3’ünde (33/1009) ve plasebo ile tedavi edilen hastaların % 1,2’sinde (8/712) meydana geldiğini göstermiştir. İhtimal oranı (% 95 tam güven aralığı) 2,96’dır (1,34, 7,50). Bu artan riske yönelik mekanizma bilinmemektedir. Diğer antipsikotikler ve diğer hasta popülasyonlarında artan risk göz ardı edilemez. RİSPERDAL inme için risk faktörü taşıyan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır.

    Serebrovasküler advers olay riski, Alzheimer demansına kıyasla karma veya vasküler tip demans hastalarında anlamlı ölçüde yüksektir. Bu nedenle, Alzheimer’dan başka demans tiplerine sahip hastalar da risperidon ile tedavi edilmemelidir.

    Doktorlara, herbir hastada bireysel inme riski öngörülerini de göz önünde bulundurarak, demanslı yaşlı hastalarda RİSPERDAL kullanımının riskleri ve faydalarını değerlendirmeleri önerilir. Hastalar/bakıcılar yüzde, kollarda ya da bacaklarda beklenmedik halsizlik veya uyuşukluk ve konuşma veya görme bozuklukları gibi olası serebrovasküler advers olay belirtileri ve semptomlarını hemen bildirme konusunda uyarılmalıdır. Risperidonun kesilmesi dahil tüm tedavi seçenekleri gecikmeden değerlendirilmelidir.

    RİSPERDAL, orta ila ciddi Alzheimer demans hastalarının sürekli agresyonu için ve kendilerine veya başkalarına zarar verme olasılığı olduğunda, sınırlı etkililiği olan veya hiçbir etkililiği bulunmayan, farmakolojik olmayan yaklaşımlarda yalnızca kısa süreli olarak kullanılmalıdır.

    Hastalar düzenli olarak ve tedavilerinin sürdürülmeleri açısından yeniden değerlendirilmelidir.

    Ortostatik Hipotansiyon

    Risperidonun alfa-bloke edici aktivitesi nedeniyle, özellikle tedavinin başlangıç doz-titrasyonu döneminde (ortostatik) hipotansiyon görülebilir. Risperidon ve antihipertansif tedavinin birlikte kullanımı ile, pazarlama sonrası klinik açıdan önemli hipotansiyon gözlenmiştir. RİSPERDAL kardiyovasküler hastalığı (örneğin kalp yetmezliği, miyokard infarktüsü, ileti anomalileri, dehidratasyon, hipovolemi veya serebrovasküler hastalık) olduğu bilinen hastalarda dikkatle kullanılmalı ve doz yavaş yavaş, önerildiği gibi arttırılmalıdır (bkz. Bölüm 4.2). Hipotansiyon görüldüğünde doz azaltılmalıdır.

    Lökopeni, Nötropeni ve Agranülositoz

    RİSPERDAL dahil olmak üzere, antipsikotik ajanlarla lökopeni, nötropeni ve agranülositoz olayları bildirilmiştir. Pazarlama sonrası izlemde agranülositoz çok nadiren (<1/10.000 hasta) bildirilmiştir.

    Klinik olarak anlamlı düzeyde düşük beyaz kan hücresi (WBC) sayımı veya ilaçla tetiklenmiş lökopeni/nötropeni öyküsüne sahip hastalar tedavinin ilk birkaç ayı boyunca izlenmeli ve ortada başka nedensel faktörler yokken WBC’de klinik olarak anlamlı bir düşüşe yönelik ilk belirtide RİSPERDAL kullanımına son verilmesi düşünülmelidir.

    Klinik olarak anlamlı nötropenisi olan hastalar ateş veya diğer enfeksiyon semptomları veya belirtileri açısından dikkatle izlenmeli ve bu tür semptomlar veya belirtilerin ortaya çıkması halinde derhal tedavi edilmelidir. Şiddetli nötropenisi olan hastalar (mutlak nötrofil sayımı <1 X 109/L) RİSPERDAL kullanımına son vermeli ve iyileşene kadar WBC düzeylerini takip ettirmelidir

    Tardif Diskinezi/Ekstrapiramidal Semptomlar (TD/EPS)

    Dopamin reseptörlerinde antagonistik etkiler gösteren ilaçlar, özellikle dil ve/veya yüzde istemsiz ritmik hareketler ile karakterize tardif diskinezi gelişimi ile ilgili bulunmuştur. Ekstrapiramidal semptomların görülmesinin tardif diskinezi gelişiminde bir risk faktörü olduğu bildirilmiştir. Tardif diskinezi işaret ve semptomları görülürse tüm antipsikotik ilaçların kesilmesi göz önünde tutulmalıdır.

    Psikostimulanlarla (örn., metilfenidat) risperidonu birlikte kullanan hastalarda, ilaçlardan birini veya her ikisini ayarlarken ekstrapiramidal semptomlar ortaya çıkabileceği için dikkatli olunmalıdır. Stimulan tedavisinin kademeli olarak kesilmesi önerilir (bkz. Bölüm 4.5).

    Nöroleptik Malign Sendrom (NMS)

    Antipsikotiklerin kullanımı sırasında hipertermi, kas rijiditesi, otonom instabilite, bilinç bulanıklığı ve yüksek serum kreatinin fosfokinaz düzeyleri ile kendini gösteren nöroleptik malign sendromu oluştuğu bildirilmiştir. Miyoglobinüri (rabdomiyoliz) ve akut böbrek yetmezliği ilave işaretler olabilir. Bu durumda RİSPERDAL dahil olmak üzere tüm antipsikotikler kesilmelidir.

    Parkinson Hastalığı ve Lewy Cisimlerinin bulunduğu Demans

    Parkinson Hastalığı veya Lewy Cisimcikli Demansı (LCD) olan hastalara RİSPERDAL dahil antipsikotikler reçete edilirken, hekimler risk/yarar değerlendirmesi yapmalıdır, Parkinson hastalığı risperidon ile kötüleşebilir. Her iki grupta da antipsikotik ilaçlara duyarlılık artabileceği gibi Nöroleptik Malign Sendrom riski de artabilir. Bu hastalar klinik araştırmaların dışında tutulmuşlardır. Bu artan duyarlılığın semptomları arasında, ekstrapiramidal semptomlara ek olarak, konfüzyon, küntleşme ve sık düşmelerin olduğu postural instabilite bulunabilir.

    Hiperglisemi ve Diabetes Mellitus

    RİSPERDAL tedavisi sırasında hiperglisemi, diabetes mellitus ve önceden var olan diyabetin kötüleşmesi bildirilmiştir.

    Bazı durumlarda vücut ağırlığında bir ön artış rapor edilmiştir. Bu yatkınlaştırıcı bir faktör olabilir. Ketoasidoz ile ilişki çok nadir olarak ve diabetik koma ile ilişki nadir olarak rapor edilmiştir. Uygun klinik izlem, kullanılan antipsikotik kılavuz kurallarına uygun olarak tavsiye edilebilir. RİSPERDAL dahil olmak üzere herhangi bir atipik antipsikotik ile tedavi edilen hastalarda hiperglisemi semptomları (örneğin polidipsi, poliüri, iştah ve halsizlik gibi) izlenmelidir ve diyabet hastaları glukoz kontrolünün kötüleşmesi açısından düzenli olarak izlenmelidir.

    Kilo Alımı

    Anlamlı kilo alımı bildirilmiştir. RİSPERDAL kullanıldığında kilo alımının izlenmesi önerilir.

    Hiperprolaktinemi

    Hiperprolaktinemi, RİSPERDAL tedavisinde görülen yaygın bir yan etkidir. Prolaktin ilişkili yan etki belirtilerin (örneğin; jinekomasti, menstrual düzensizlikler, anovülasyon, fertilite bozuklukları, libido kaybı, erektil disfonksiyon ve galaktore) görüldüğü hastalarda prolaktin plazma seviyelerinin değerlendirilmesi tavsiye edilmektedir.

    Doku kültürü çalışmaları insan meme tümörlerinde hücre büyümesinin prolaktin tarafından stimule edilebileceğini belirtmektedir. Klinik ve epidemiyolojik çalışmalarda antipsikotik kullanımı ile ilişkisi açık bir şekilde gösterilememiş olsa da, ilgili tıbbi öyküsü olan hastalarda dikkatli olunması önerilmektedir. RİSPERDAL, daha önceden hiperprolaktinemisi ve olası bir prolaktine bağlı tümörü olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır.

    QT uzaması

    QT uzaması, pazarlama sonrası çok nadir rapor edilmiştir. QT aralığını uzattığı bilinen ilaçlarla birlikte kullanıldığında diğer antipsikotiklerde olduğu gibi, bilinen kardiyovasküler hastalığı, ailede QT uzaması öyküsü, bradikardi veya elektrolit bozukluğu olan hastalarda (hipokalemi, hipomagnezemi), aritmojenik etki riskini artırabildiği için risperidon verildiğinde dikkatli olunmalıdır. RİSPERDAL’in de dahil olduğu antipsikotikler, uzamış QT Sendromu / Torsades de Pointes’e neden olabileceği için, tanısı konmuş veya şüpheli konjenital uzamış QT sendromu veya Torsades de Pointes hastalarında RİSPERDAL kullanılmamalıdır.

    Nöbetler

    RİSPERDAL, nöbet eşiğini potansiyel olarak düşüren durumlarda veya nöbet hikayesi olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır.

    Priapizm

    Alfa-adrenerjik blokör özelliğinden dolayı RİSPERDAL ile tedavi sırasında priapizm görülebilir.

    Vücut Sıcaklığının Regülasyonu

    Vücudun vücut sıcaklığını düşürme yeteneğinin bozulması antipsikotik ilaçlarla ilişkilendirilmiştir. Ağır egzersiz, aşırı sıcağa maruz kalma, eş zamanlı antikolinerjik tedavi görme veya dehidratasyona uğrama gibi vücut ısısının artmasına katkıda bulunabilecek tablolar geçirebilecek hastalara RİSPERDAL reçete edilirken, uygun bakım önlemleri alınmalıdır.

    Antiemetik etki

    Risperidon ile yapılan klinik öncesi çalışmalarda antiemetik etki gözlenmiştir. Bu etki, eğer insanlarda oluşursa, bağırsak tıkanması, Reye sendromu ve beyin tümörü gibi durumları veya belli ilaçların aşırı doz bulgu ve semptomlarını maskeleyebilir.

    Böbrek ve karaciğer yetmezliği

    Normal böbrek fonksiyonu olan erişkinlere göre böbrek yetmezliği olan hastalar aktif antipsikotik fraksiyonunu daha az elimine etme yeteneğine sahiptir. Karaciğer yetmezliği olan hastaların plazma konsantrasyonunda risperidonun serbest fraksiyonu artışlar gösterir (Bkz Bölüm 4.2).

    Venöz tromboembolik olay

    Antipsikotik ilaçlarla venöz tromboembolik olaylar (VTE) bildirilmiştir. Antipsikotik ilaç tedavisi gören hastalarda çoğunlukla kazanılmış VTE risk faktörleri bulunduğu için, VTE için tüm olası risk faktörleri, RİSPERDAL ile tedaviden önce ve sonra tanımlanmalı ve koruyucu önlemler alınmalıdır.

    Intraoperatif Floppy Iris Sendrom

    Katarakt ameliyatı sırasında, RISPERDAL dahil alfa 1a adrenerjik antagonist etki gösteren ilaçları kullanan hastalarda İntraoperatif Floppy İris Sendromu (IFIS) gözlenmiştir. IFIS, ameliyat sırasında ve sonrasında göz komplikasyonları riskini arttırabilir. Ameliyat öncesinde hastanın alfa 1a adrenerjik antagonist ilaçları geçmişte kullanmış veya halen kullanmakta olduğu göz cerrahına mutlaka iletilmelidir.

    Katarakt ameliyatı öncesinde alfa 1 bloker tedavisinin kesilmesinin potansiyel faydası kanıtlanmamıştır ve antipsikotik tedavinin kesilmesinin oluşturabileceği risk göz önünde bulundurulmalıdır.

    Uyku apnesi sendromu

    RISPERDAL kullanan hastalarda uyku apnesi sendromu rapor edilmiştir. Eş zamanlı olarak santral sinir sistemi depresanı kullanan hastalar ile uyku apnesi öyküsü olan ya da uyku apnesi riski taşıyan (örn; aşırı kilolu/obezler veya erkekler) hastalarda RISPERDAL kullanılırken dikkatli olunmalıdır.

    Çocuklar ve adolesanlar

    Davranış bozukluğu olan bir çocuğa veya adolesana risperidon reçete edilmeden önce, bu hastalar ağrı veya uygunsuz çevresel talepler gibi agresif davranışa yol açabilecek fiziksel ve sosyal nedenler açısından tam olarak değerlendirilmelidir.

    Öğrenme yeteneğindeki olası sonuçları nedeniyle risperidonun sedatif etkisi bu popülasyonda yakından izlenmelidir. Risperidonun uygulanmasında zamanla yapılan bir değişiklik, çocuk veya adolesanların dikkat kabiliyeti üzerindeki sedasyon etkisini geliştirebilir.

    Risperidon vücut ağırlığında ve vücut kitle indeksindeki ortalama artışlar ile ilişkili bulunmuştur. Tedaviden önce temel ağırlık ölçümü ve düzenli kilo izlenmesi tavsiye edilir. Açık etiketli uzun süreli uzatma çalışmalarında boy değişiklikleri beklenen yaşa uygun normlar içinde kalmıştır. Uzun süreli risperidon tedavisinin cinsel olgunlaşma ve boy üzerine etkileri yeterince araştırılmamıştır.

    Çocuk ve adolesanlardaki gelişme ve cinsel olgunlaşmada uzun süreli hiperprolaktineminin olası etkisi nedeniyle boy, kilo, cinsel olgunluk, menstrüel işlevin izlenmesi ve diğer olası prolaktinle ilgili etkileri içeren endokronolojik durumun düzenli klinik değerlendirmesi göz önünde bulundurulmalıdır.

    Pazarlama sonrası gözlemsel bir çalışmanın sonuçları, risperidona maruz kalan 8-16 yaş arası deneklerin boylarının diğer atipik antipsikotik ilaç tedavisi alanlardan ortalama olarak yaklaşık 3,0 ila 4,8 cm daha uzun olduklarını göstermektedir. Bu çalışma, risperidona maruz kalmanın final yetişkin boyu üzerinde herhangi bir etkisinin olup olmadığı, ya da kemik büyümesi üzerine risperidonun doğrudan etkisinin olup olmadığı, ya da kemik büyümesi üzerine altta yatan hastalığın etkisinin olup olmadığını, ya da doğrusal büyüme artışı ile sonuçlanan altta yatan bir hastalığın iyi kontrolünün bir sonucu olup olmadığını belirlemek için yeterli değildir.

    Risperidon ile tedavi sırasında, ekstrapiramidal semptomlar ve diğer hareket bozuklukları açısından da düzenli muayene yapılmalıdır.

    Çocuk ve adolesanlarda spesifik pozoloji önerileri için Bölüm 4.2’ye bakınız.

    RİSPERDAL 130 mg laktoz içermektedir. Nadir kalıtımsal galaktoz intoleransı, toplam laktoz yetmezliği ya da glikoz-galaktoz malabsorpsiyon problemi olan hastaların bu ilacı kullanmamaları gerekir.

    4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri

    Farmakodinamik etkileşmeler

    QT aralığını uzattığı bilinen ilaçlar:

    Diğer antipsikotiklerde olduğu gibi, antiaritmikler (örn. kinidin, dizopiramid, prokainamid, propafenon, amiodaron, sotalol ), trisiklik antidepresanlar (örn. amitiriptilin), tetrasiklik antidepresanlar (örn. maprotilin), bazı antihistaminikler, diğer antipsikotikler, bazı antimalaryal ilaçlar (örn. kinidin ve meflokin) gibi QT aralığını uzattığı bilinen ilaçlar ile birlikte risperidon reçete edilirken dikkatli olunmalıdır. Aynı şekilde elektrolit dengesizliği (hipokalemi, hipomagnezemi) ve bradikardiye yol açabilen ya da risperidonun hepatik metabolizmasını inhibe edenler ilaçlarla birlikte reçete edilirken dikkatli olunmalıdır. Bu liste belirleyicidir ve detaylandırılmamıştır.

    Merkezi sinir sistemini etkileyen ilaçlar ve alkol:

    Risperidon, alkol, opiatlar, antihistaminikler ve benzodiazepinleri de içeren diğer merkezi sinir sistemini etkileyen maddelerle kombinasyon halinde kullanılırken sedasyonun artabileceği riskine karşı dikkatli olunmalıdır.

    Levodopa ve dopamin agonistleri:

    RİSPERDAL, levodopa ve diğer dopamin agonistlerinin etkilerini antagonize edebilir. Eğer bu kombinasyon özellikle Parkinson hastalığının son aşamasında gerekli görülürse, her tedavinin en düşük etkili dozu reçete edilmelidir.

    Hipotansif etkili ilaçlar:

    Pazarlama sonrasında risperidon ve antihipertansif tedavinin eşzamanlı kullanılması ile klinik olarak belirgin hipotansiyon gözlenmiştir.

    Psikostimulan İlaçlar

    Psikostimulanların (örn., metilfenidat) risperidon ile birlikte kullanılması, tedavilerden birinin veya ikisinin birden değiştirilmesi halinde ekstrapiramidal semptomlara neden olabilir (bkz. Bölüm 4.4).

    Paliperidon

    Paliperidon, risperidonun aktif metaboliti olduğundan ve ikisinin kombinasyonu aditif aktif antipsikotik fraksiyon maruziyetine neden olabileceğinden oral RİSPERDAL’ın paliperidon ile eş zamanlı kullanımı önerilmez.

    Farmakokinetik etkileşmeler

    Yiyecekler RİSPERDAL’in emilimini etkilemez.

    Risperidon büyük oranda CYP2D6 aracılığıyla, daha düşük oranla da CYP3A4 aracılığıyla metabolize olur. Risperidon ve aktif metaboliti olan 9-hidroksirisperidon, P-glikoprotein (P-gp) substratlarıdır. CYP2D6 aktivitesini değiştiren veya CYP3A4 ve/veya P-gp aktivitesini güçlü indükleyen veya inhibe eden maddeler, risperidon aktif antipsikotik fraksiyonun farmakokinetiğini etkileyebilirler.

    Güçlü CYP2D6 İnhibitörleri

    RİSPERDAL’in güçlü CYP2D6 inhibitörleri ile birlikte uygulanması risperidon plazma seviyesini yükseltebilir, ancak ilacın aktif antipsikotik fraksiyonunun plazma seviyesini daha az yükseltir. Güçlü CYP2D6 inhibitörlerinin yüksek dozları, risperidonun aktif antipsikotik fraksiyonunun konsantrasyonunu yükseltebilir (örn. paroksetin, aşağı bakınız). Kinidin gibi diğer CYP2D6 inhibitörlerinin de risperidonun plazma konsantrasyonlarını benzer bir yolla etkilemesi beklenmektedir. Özellikle yüksek dozlarda olmak üzere paroksetin, kinidin veya başka bir güçlü CYP2D6 inhibitörü ile birlikte başlatıldığında veya kesildiğinde RİSPERDAL dozu doktorunuz tarafından tekrar değerlendirilmelidir.

    CYP3A4 ve/veya P-gp İnhibitörleri

    RİSPERDAL’in güçlü CYP3A4 ve/veya P-gp inhibitörleri ile birlikte uygulanması risperidonun aktif antipsikotik fraksiyonunun plazma konsantrasyonunu yükseltebilir. Itrakonazol veya diğer CYP3A4 ve/veya P-gp İnhibitörleri tedaviye eklendiğinde veya kesildiğinde RİSPERDAL dozu doktorunuz tarafından tekrar değerlendirilmelidir.

    CYP3A4 ve/veya P-gp İndükleyiciler

    RİSPERDAL’in güçlü CYP3A4 ve/veya P-gp indükleyicileri ile birlikte uygulanması risperidonun aktif antipsikotik fraksiyonunun plazma konsantrasyonunu düşürebilir. Karbamazepin veya diğer güçlü CYP3A4 ve/veya P-gp indükleyiciler tedaviye eklendiğinde veya kesildiğinde RİSPERDAL dozu doktorunuz tarafından tekrar değerlendirilmelidir. CYP3A4 indükleyiciler etkilerini zamana bağlı bir şekilde gösterir ve başlama sonrası maksimum etki seviyelerine ulaşmaları en az 2 hafta alabilir. Kesildiklerinde de CYP3A4 indüksiyonunun azalması en az 2 hafta alabilir.

    Proteine Yüksek Oranda Bağlı İlaçlar

    RİSPERDAL proteinlere yüksek oranda bağlı ilaçlarla birlikte kullanıldığında her iki ilacın plazma proteinlerinden klinikle ilişkili olarak yer değiştirmesi söz konusu değildir.

    İlaçlar ile birlikte kullanılırken, metabolizma yoluna veya muhtemel dozaj ayarlama ihtiyacına ilişkin bilgiler için ilgili etikete bakılmalıdır.

    Örnekler

    Risperidon ile potansiyel olarak etkileşen ya da etkileşme göstermemiş ilaçlarla ilgili örnekler aşağıda listelenmiştir:

    Diğer ilaçların risperidonun farmakokinetiği üzerine etkisi

    Antibakteriyeller:

    • •  Orta dereceli bir CYP3A4 inhibitörü ve P-gp inhibitörü olan eritromisin, risperidon ve aktif antipsikotik fraksiyonunun farmakokinetiğini değiştirmez.

    • •  Güçlü CYP3A4 indükleyici ve P-gp indükleyici olan rifampisin, aktif antipisikotik fraksiyonun plazma konsantrasyonunu düşürür.

    Antikolinesterazlar:

    • •  Her ikisi de CYP2D6 ve CYP3A4 substratı olan donepezil ve galantamin, risperidon ve aktif antipsikotik fraksiyonunun farmakokinetiğini üzerine klinik olarak anlamlı bir etki göstermemektedir.

    Antiepileptikler:

    • •  Güçlü CYP3A4 indükleyici ve P-gp indükleyici olan karbamazepin, risperidonun aktif antipsikotik fraksiyonunun plazma konsantrasyonunu düşürür. Fenitoin ve fenobarbitaller gibi hem P-glikoproteini hem de CYP3A4 hepatik enzimlerini indükleyen ilaçlarla da benzer etkiler görülebilir.

    • •  Topiramat, risperidonun biyoyararlanımını ılımlı şekilde düşürmüş olup, aktif antipsikotik fraksiyonun biyoyararlanımını düşürmemiştir. Bu nedenle bu etkileşimin klinik açıdan anlamlı olması muhtemel değildir.

    Antifungallar:

    • •  Günde 200 mg dozunda olmak üzere güçlü bir CYP3A4 inhibitörü ve P-gp inhibitörü olan itrakonazol, 2 ila 8 mg/gün risperidon dozlarında aktif antipsikotik fraksiyonun plazma konsantrasyonlarını yaklaşık % 70 oranında artırmıştır.

    • •  Güçlü bir CYP3A4 inhibitörü ve P-gp inhibitörü olan ketokonazol, günde 200 mg dozunda risperidonun plazma konsantrasyonlarını artırmış ve 9-hidroksirisperidonun plazma konsantrasyonlarını düşürmüştür.

    Antipsikotikler:

    • •  Fenotiyazinler, risperidonun plazma konsantrasyonlarını arttırabilirler ancak aktif antipsikotik fraksiyonun konsantrasyonunu etkilemezler.

    Antiviraller:

    • •  Proteaz inhibitörleri: Resmi bir çalışma bulunmamakla birlikte ritonavir güçlü bir CYP3A4 inhibitörü ve zayıf CYP2D6 inhibitörü olduğu için, ritonavir ve ritonavir arttırılmış proteaz inhibitörleri risperidonun aktif antipsikotik fraksiyonunun konsantrasyonlarını potansiyel olarak arttırırlar.

    Beta blokörler:

    • •  Bazı beta blokörler, risperidonun plazma konsantrasyonlarını arttırabilirler ancak aktif antipsikotik fraksiyonun konsantrasyonunu etkilemezler.

    Kalsiyum kanal blokörleri:

    • •  Orta dereceli bir CYP 3A4 inhibitörü ve bir P-gp inhibitörü olan verapamil, risperidonun ve aktif antipsikotik fraksiyonunun plazma konsantrasyonlarını arttırır.

    Gastrointestinal ilaçlar:

    • •  H2-reseptör antagonistleri: Her ikisi de CYP2D6 ve CYP3A4’ün zayıf inhibitörleri olan simetidin ve ranitidin, risperidonun ve daha az bir oranla da aktif antipsikotik fraksiyonun biyoyararlanımını arttırırlar.

    SSRI ve Trisiklik antidepresanlar:

    • •  Güçlü bir CYP2D6 inhibitörü olan fluoksetin, aktif antipsikotik fraksiyonunu daha az olmak üzere, risperidonun plazma konsantrasyonlarını artırır.

    • •  Güçlü bir CYP2D6 inhibitörü olan paroksetin, günde 20 mg’a kadar olan dozlarda aktif antipsikotik fraksiyonunu daha az olmak üzere, risperidonun plazma konsantrasyonlarını artırır.

    • •  Bununla birlikte, paroksetin daha yüksek dozlarında risperidon aktif antipsikotik fraksiyonun konsantrasyonlarını da yükseltebilir.

    • •  Trisiklik antideprasanlar, risperidonun plazma konsantrasyonunu yükseltebilir ancak aktif antipsikotik fraksiyonun plazma konsantrasyonlarını etkilemez. Amitriptilin, risperidonun veya aktif antipsikotik fraksiyonun farmakokinetiğini etkilemez.

    • •  Zayıf bir CYP2D6 inhibitörü olan sertralin ve zayıf bir CYP3A4 inhibitörü olan fluvoksamin, günde 100 mg’a kadar olan dozlarda, risperidon etkin antipsikotik fraksiyonunun konsantrasyonlarında klinik olarak anlamlı değişikliklerle ilişkilendirilmemiştir. Ancak sertralin veya fluvoksaminin günde 100 mg’dan yüksek olan dozları, risperidon etkin antipsikotik fraksiyonunun konsantrasyonlarını artırabilir.

    Risperidonun diğer ilaçların farmakokinetikleri üzerine etkileri

    Antiepileptikler:

    Risperidon, valproat veya topiramat farmakokinetiği üzerinde klinik olarak anlamlı bir etki göstermemektedir.

    Antipsikotikler:

    • •  Bir CYP2D6 ve CYP3A4 substratı olan Aripiprazol: Risperidon tabletler veya injeksiyonlar, ariprazol ve aktif metaboliti dehidroariprazol farmakokinetiğini etkilememiştir.

    Digital glikozitleri:

    • •  Risperidon, digoksin farmakokinetiği üzerine klinik olarak anlamlı bir etki göstermemektedir.

    Lityum:

    • •  Risperidon, lityum farmakokinetiği üzerine klinik olarak anlamlı bir etki göstermemektedir.

    Risperidonun Furosemit ile birlikte kullanımı

    • •  Eşzamanlı olarak furosemid alan demanslı yaşlı hastalarda mortalitenin artışı ile ilgili olarak bölüm 4.4’e bakınız.

    Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler

    Pediyatrik popülasyon:

    Etkileşim çalışmaları sadece yetişkinlerde yapılmıştır. Bu çalışmaların sonuçlarının pediyatrik hastalar ile ilişkisi bilinmemektedir.

    Çocuklarda ve adolesanlarda RİSPERDAL ile psikostimülanların (örneğin metilfenidat) kombine kullanımı, RISPERDAL’in farmakokinetiğini ve etkinliğini değiştirmemiştir.

    Geriyatrik popülasyon:

    4.6. Gebelik ve laktasyon

    Gebelik Kategorisi: C

    Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon) RİSPERDAL’in çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlarda kontrasepsiyon gerekliliğine işaret edecek yeterli bilgi mevcut değildir.

    Gebelik dönemi

    Hayvan çalışmalarında risperidonun teratojenik etkisine rastlanmamış; fakat diğer üreme toksisitesi tipleri görülmüştür (bkz. Bölüm 5.3). İnsanlara yönelik potansiyel risk bilinmemektedir. Gebeliğin üçüncü trimesterinde antipsikotik ilaçlara ( RİSPERDAL dahil) maruz kalan yeni doğanlar, doğumu takiben şiddeti değişebilen, anormal kas hareketleri (ekstrapiramidal işaretler/ekstrapiramidal semptomlar) ve/veya ilaç kesilme semptomları açısından risk altındadırlar. Bu semptomlar, ajitasyon, hipertoni, hipotoni, tremor, somnolans, respiratuar distres veya beslenme bozukluklarını içermektedir. Yeni doğanlar dikkatlice izlenmelidir. RİSPERDAL kesinlikle gerekli olmadıkça gebelik sırasında kullanılmamalıdır. Gebelik sırasında tedavinin bırakılması gerekiyorsa, bu aniden yapılmamalıdır.

    Laktasyon dönemi

    Hayvan çalışmalarında, risperidon ve 9-hidroksi-risperidon süt ile atılmaktadır (süte geçmektedir). Risperidon ve 9-hidroksi-risperidonun az miktarlarda anne sütüne de geçtiği kanıtlanmıştır. Emzirilen bebeklerdeki advers reaksiyonlar ile ilgili herhangi bir veri mevcut değildir. Bu nedenle emzirmenin çocuk açısından faydası, çocuğun karşılaşacağı potansiyel risklere karşı değerlendirilmelidir.

    Üreme yeteneği/Fertilite

    Dopamin D2 reseptörlerini antagonize eden diğer ilaçlarda olduğu gibi, RİSPERDAL prolaktin düzeyini yükseltir. Hiperprolaktinemi, hipotalamik GnRH’ı baskılayabilir ve pitüiter gonadotropin salgısının azalmasına yol açabilir. Bu durum daha sonra, hem kadın hem de erkek hastalarda, gonadal steroidogenezi bozarak, reprodüktif fonksiyonu inhibe edebilir.

    4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler

    4.8. İstenmeyen etkiler

    En sık bildirilen advers ilaç reaksiyonları (≥%10 sıklıkta): Parkinsonizm, sedasyon/ somnolans, baş ağrısı ve insomnia’dır.

    Aşağıda verilen tüm advers ilaç reaksiyonları klinik çalışmalarda bildirilmiştir. Şu terimler ve sıklık dereceleri kullanılmıştır:

    Çok yaygın (≥1/10); yaygın (≥1/100 ila <1/10); yaygın olmayan (≥1/1000 ila <1/100); seyrek (≥1/10.000 ila <1/1000); çok seyrek (<1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).

    Sistem

    Organ Sınıfı

    Advers İlaç Reaksiyonları

    Sıklık

    Çok yaygın

    Yaygın

    Yaygın Olmayan

    Seyrek

    Bilinmiyo

    Enfeksiyonlar

    ve

    enfestasyonlar

    Pnömoni, bronşit, üst solunum yolu enfeksiyonu, sinüzit, idrar yolu enfeksiyonu, grip, kulak enfeksiyonu, influenza

    Solunum sistemi enfeksiyonu, sistit, göz enfeksiyonu, tonsillit, onikomikoz, selülit lokalize enfeksiyon, viral enfeksiyon, acarodermatitis

    Enfeksion

    Kan ve lenf

    sistemi

    hastalıkları

    Nötropeni, beyaz kan hücresi sayısında azalma, trombositopeni, anemi, hematokrit azalması, eozinofil sayısında artma

    Agranülositozc

    Bağışıklık sistemi hastalıkları

    Hipersensitivite

    Anafilaktik

    reaksiyonc

    Endokrin

    hastalıkları

    Hiperprolakti

    nemia

    Uygunsuz antidiüretik hormon

    salgılama, idrarda glukoz bulunması,

    Metabolizma

    ve beslenme hastalıkları

    Kilo alımı, iştah artışı, iştah azalması,

    Diyabetes mellitusb, hiperglisemi, polidipsi, kilo kaybı, anoreksi, kan kolesterol düzeyinde yükselme

    Su

    intoksikasyonuc, hipoglisemi,

    hiperinsülinemic kan trigliserit düzeyinde yükselme,

    diyabetik

    ketoasidoz

    Psikiyatrik

    hastalıklar

    İnsomnia

    Uyku bozuklukları ajitasyon, depresyon, anksiyete

    Mani, kabus, konfüzyonal durum, libido azalması, sinirlilik

    Katatoni, uyurgezerlik, uyku ilişkili yeme problemi, künt afekt, anorgazmi

    Sinir sistemi

    hastalıkları

    Baş ağrısı, parkinson izmd , somnolan s/sedas-yon

    Akatizid, distonid, diskinezid, tremor, sersemlik,

    Tardif diskinezi, serebral iskemi, uyaranlara yanıt vermeme, bilinç kaybı, depresif bilinç durumu, , konvülsiyond, senkop, psikomotor hiperaktivite, denge bozukluğu, anormal koordinasyon, postural sersemlik, dikkat bozukluğu, disartri, disguzi,

    Nöroleptik malign sendrom, serebrovasküler olay, diyabetik koma, başta titreme

    hipoestezi, parestezi

    Göz

    hastalıkları

    Bulanık görme, konjunktivit

    Fotofobi, göz kuruluğu, göz yaşarmasında artma, oküler hiperemi

    Glokom, göz hareket bozukluğu, göz devirme, gözkapağı kenarında kabuklanma, floppy iris sendromu (intraoperatif)c,

    Kulak ve iç

    kulak

    hastalıkları

    Vertigo, kulak çınlaması, kulak ağrısı

    Kardiyak

    hastalıklar

    Taşikardi,

    Atriyal fibrilasyon, atrioventriküler blok, iletim bozukluğu, elektrokardiyo-gramda QT uzaması, bradikardi, normal olmayan elektrokardiyo-gram, palpitasyonlar

    Sinüs aritmisi

    Vasküler

    hastalıklar

    Hipertansi

    yon

    Hipotansiyon ortostatik hipotansiyon, kızarma

    Akciğer emboli, venöz tromboz

    Solunum, göğüs

    Dispne, faringolaring

    Aspirasyon pnömonisi,

    Uyku apnesi sendromu,

    bozuklukları

    ve mediastinal

    hastalıklar

    eal ağrı, öksürük, burun kanaması, burun tıkanıklığı

    pulmoner konjesyon, solunum sistemi tıkanıklığı, raller, hırıltılı solunum,

    disfoni, solunum bozukluğu

    hiperventilasyon

    Gastrointestin

    al hastalıklar

    Abdominal ağrı, kusma, abdominal rahatsızlık, diyare, bulantı, konstipasyon, diş ağrısı, dispepsi, ağız kuruluğu

    Fekal (gaita) kaçırma, fekalom, gastroenterit, disfaji, midede veya barsakta gaz birikimi

    Pankreatit, bağırsak tıkanıklığı, dudak iltihabı (şilit), şişmiş dil

    ileus

    Deri ve deri altı doku hastalıkları

    Döküntü, eritem,

    Ürtiker, kaşıntı, alopesi, hiperkeratoz, egzama, kuru cilt, deride renk değişikliği, akne seboreik dermatit, cilt rahatsızlığı, cilt lezyonu

    İlaç döküntüsü, kepek

    Anjiyoöde

    Kas-iskelet bozukluklar, bağ doku ve kemik hastalıkları

    Kas spazmları, Kas-iskelet ağrısı, sırt ağrısı, artralji

    Kan kreatin fosfokinaz düzeyinde artış, duruş anormalliği, eklem sertliği, eklem şişliği, kas zayıflığı, boyun ağrısı

    Rabdomiyoliz

    Böbrek ve idrar yolu hastalıkları

    İdrar

    tutamama

    Pollaküri, idrar retansiyonu, dizüri

    Gebelik, pueperiyum durumları ve perinatal durumlar

    Neonatal ilaç yoksunluk sendromu c

    Üreme sistemi

    ve meme hastalıkları

    Erektil disfonksiyon, boşalma bozukluğu amenore, menstrüel bozuklukd, jinekomasti, galaktore, seksüel disfonksiyon, meme ağrısı, meme rahatsızlığı, vajinal akıntı

    Priapizmc, gecikmiş menstrüasyon, meme dolgunluğu, meme akıntısı, meme büyümesi,

    Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar

    Ödemd yüksek ateş, göğüs ağrısı, asteni, yorgunluk, ağrı

    Yüzde ödem, titreme, vücut sıcaklığında artış, anormal yürüme, susama, göğüste rahatsızlık hissi, rahatsızlık, keyifsizlik, anormal hissetme

    Hipotermi, vücut sıcaklığında azalma, periferik soğukluk, ilaç yoksunluk sendromu, endürasyonc

    Hepato-bilier

    hastalıklar

    Transaminaz

    artışı, gama-

    glutamiltransferaz

    Sarılık

    artışı, hepatik enzim artışı

    Yaralanma, zehirlenme ve enjeksiyon sırasında komplikasyon lar

    Düşme

    Enjeksiyon sırasında ağrı

    a Hiperprolaktinemi bazı olgularda jinekomasti, menstrüel bozukluklar, amenore, anovülasyon, galaktore, fertilite bozuklukları, libido kaybı ve erektil disfonksiyona yol açabilir.

    b Plasebo kontrollü araştırmalarda, diabetes mellitus risperidon tedavisindeki hastalarda % 0,18 oranında, plasebo grubunda ise %  0,11 oranında bildirilmiştir. Tüm klinik

    araştırmalardaki genel insidansı, risperidon tedavisi gören tüm hastalarda % 0,43 olmuştur.

    c RİSPERDAL klinik çalışmalarında gözlenmemiş, ama risperidon ile pazarlama sonrası dönemde gözlenmiştir.

    d Ekstrapiramidal bozukluk ortaya çıkabilir: Parkinsonizm (tükrük salgısında artış, kas-iskelet katılığı, parkinsonizm, ağızda sulanma, dişli çark belirtisi, bradikinezi, hipokinezi, maske yüz, kaslarda gerginlik, akinezi, ense sertliği, kaslarda sertlik, parkinsoniyen adım, anormal glabella refleksi, parkinsoniyen dinlenme tremoru), akatizi (akatizi, huzursuzluk, hiperkinezi ve huzursuz bacak sendromu), tremor, diskinezi (diskinezi, kaslarda seğirme, koreatetozis, atetozis ve miyoklonus), distoni. Distoni şunları kapsamaktadır; distoni, hipertoni, tortikollis, istemsiz kas kasılmaları, kas kasılması, blefarospazm, okulogirasyon, dilde paralizi, fasyal spazm, laringospazm, miyotoni, opistotonus, orofaringeal spazm, plörototonus, dilde spazm ve trismus. Mutlaka ekstrapiramidal orijine sahip olması gerekmeyen, daha geniş bir semptom spektrumunun verildiğine dikkat edilmelidir. İnsomnia şunları içerir; uykuyu başlatma, sürdürme güçlüğü. Grand-mal konvülsiyonu içeren konvülsiyon. Menstrüel bozukluk şunları içerir; düzensiz menstrüasyon, oligomenore. Ödem şunları içerir; yaygın ödem, periferik ödem, gode bırakan ödem.

    Paliperidon formülasyonlarıyla kaydedilen istenmeyen etkiler

    Paliperidon, risperidonun aktif metabolitidir. Bu nedenle, bu bileşenlerin advers reaksiyon profilleri (hem oral hem de enjektabıl formülasyonlar dahil) birbirleri için geçerlidir. Yukarıdaki advers reaksiyonlara ek olarak, paliperidon ürünleriyle aşağıdaki advers reaksiyon kaydedilmiştir ve RİSPERDAL ile de meydana gelmesi beklenebilir:

    Kardiyak bozukluklar: Postüral ortostatik taşikardi sendromu

    Sınıf etkileri

    Diğer antipsikotiklerde olduğu gibi, risperidon ile pazarlama sonrası dönemde çok ender olarak QT uzaması olguları bildirilmiştir. QT aralığını uzatan antipsikotikler ile bildirilen sınıfla ilişkili diğer kardiyak etkiler arasında ventriküler aritmi, ventriküler fibrilasyon, ventriküler taşikardi, ani ölüm, kardiyak arrest ve Torsades de Pointes bulunmaktadır.

    Venöz tromboembolizm

    Antipsikotik ilaçlarla venöz tromboembolizm olguları (pulmoner embolizm dahil) ve derin ven trombozu olguları bildirilmiştir (sıklık bilinmemektedir).

    Kilo alma

    Vücut ağırlığının ≥ % 7’si oranında kilo alma kriterini karşılayan RİSPERDAL ve plasebo ile tedavi edilen yetişkin şizofreni hastalarının oranları, 6 ila 8 haftalık bir havuzda plasebo kontrollü çalışmalarda karşılaştırılmıştır ve plaseboya (% 9) nazaran RİSPERDAL (% 18) ile kilo alma insidansının istatistiksel olarak anlamlı ölçüde daha fazla olduğu görülmüştür. Akut mani hastası yetişkinlerde plasebo kontrollü 3 haftalık havuzda, son noktada kiloda ≥ % 7 oranında artış insidansı RİSPERDAL (% 2,5) ve plasebo (% 2,4) gruplarında karşılaştırılmış ve aktif kontrol grubunda (% 3,5) biraz daha yüksek olduğu görülmüştür.

    Davranış ve diğer rahatsız edici davranış bozuklukları olan çocuk ve adolesan popülasyonunda yapılan uzun süreli çalışmalarda, kilo, 12 aylık tedaviden sonra ortalama 7,3 kg artmıştır. 5-12 yaş arasındaki normal çocuklarda beklenen kilo alma oranı yılda 3 ila 5 kg’dır. 12-16 yaşındaki hastalarda, erkekler yılda yaklaşık 5 kg alırken bu durum kızlarda yılda 3 ila 5 kg’da kalmıştır.

    Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler

    Yetişkin hastalara oranla demanslı yaşlı hastalarda veya pediatrik hastalarda daha yüksek insidansın rapor edildiği advers ilaç reaksiyonları (AİR) aşağıda açıklanmaktadır:

    Demans hastalığına sahip yaşlılarda

    Demanslı yaşlı hastalarda yapılan klinik çalışmalarda geçici iskemik atak ve serebrovasküler olay sırasıyla % 1,4 ve % 1,5 sıklığa sahip AİR’ler olarak bildirilmiştir. Ayrıca, aşağıdaki AİR’lerin demanslı yaşlı hastalarda ≥ % 5 sıklığında olduğu ve diğer yetişkin popülasyonda görülen sıklığın en az iki katı olduğu bildirilmiştir: İdrar yolu enfeksiyonu, periferal ödem, letarji ve öksürük.

    Asperger Sendromu Asperger Sendromu Asperger sendromu, otistik gurubun bir bölümü olan bir özürdür. Bu genelde, gurubun daha ”yüksek” tarafında yer aldığı düşünülen kişilere uygun bir tanıdır. Şizofrenlik Şizofrenlik Şizofrenliğin psikiatrik teşhisi hakkında çok fazla anlaşmazlık vardır. Bu sayfadaki bilgiler, şizofrenliğin teşhisi, nedenleri ve tedavisi hakkındaki faklı teoriler hakkında bilgi verecektir.