Meda İlaçları PARLODEL 2.5 mg 30 tablet KUBKlinik Özellikler

PARLODEL 2.5 mg 30 tablet Klinik Özellikler

Bromokriptin }

Ürogenital Sistem ve Cinsiyet Hormonları > Diğer Jinekoloji İlaçları > Bromokriptin
Meda Pharma İlaç San. Ve Tic. Ltd. Şti | 16 December  2011

4.   KLİNİK ÖZELLİKLER

    4.1. Terapötik endikasyonlar

    Parkinson hastalığı:

    Tek başına veya diğer antiparkinson ilaçlarla kombine olarak, idiopatik ve post-ensefalitik Parkinson hastalığının tüm evrelerinde.

    Prolaktinoma:

    Prolaktin salgılayan hipofizer mikroadenom ve makroadenomların konservatif tedavisi.

    Cerrahi girişimden önce tümör boyutunun küçültülmesi ve tümörün alınmasını kolaylaştırmak amacıyla.

    Cerrahi girişimden sonra, prolaktin seviyesinin hala yüksek olduğu durumlarda.

    Akromegali:

    Cerrahi girişim ve radyoterapiye yardımcı tedavi veya bazı özel durumlarda alternatif tedavi olarak.

    Erkekte hiperprolaktinemi:

    Prolaktine bağlı hipogonadizm (oligospermi, libido azalması, impotans).

    Menstrüel siklus bozuklukları, kadın infertilitesi:

    Prolaktine bağlı hiperprolaktinemik ve görünürde normoprolaktinemik durumlar:

      Amenore (galaktoreli veya galaktoresiz), oligomenore

      4.2. Pozoloji ve uygulama şekli

      Pozoloji/Uygulama sıklığı ve süresi:

      Parkinson hastalığı:

      Hastanın optimum toleransını sağlamak amacıyla, tedaviye ilk hafta boyunca tercihen akşamları alınacak 1,25 mg (1/2 tablet) gibi düşük bir dozla başlanır. PARLODEL`in minimum efektif dozu, hastanın tedavi cevabına göre yavaş yavaş titre edilerek saptanmalıdır. Günlük doz artışı her bir haftada, günlük 1,25 mg eklenecek şekilde kademeli olarak yapılmalıdır. Günlük doz 2 ya da 3 kerede verilmelidir. Yeterli terapötik yanıta 6 ila 8 hafta içerisinde erişilebilir. Eğer buna ulaşılamaz ise, doz haftada 2,5 mg/gün'lük artışlarla daha fazla artırılabilir.

      Tek başına ve kombine tedavilerde PARLODEL`in olağan doz aralığı, günde 10 ila 30 mg arasında değişmektedir. Günlük dozlar 30 mg'ı aşmamalıdır.

      Titrasyon safhasında istenilmeyen belirtiler görülür ise, günlük doz azaltılmalı ve en azından bir hafta süreyle sabit tutulmalıdır. İstenilmeyen belirtiler ortadan kaybolduğunda, doz tekrar yükseltilebilir.

      Levodopa tedavisi altında olup, motor bozukluklar gösteren hastalarda tedaviye PARLODEL ilave edilmeden önce levodopa dozunun azaltılması önerilir. PARLODEL ile memnun edici cevap alındığında, levodopa dozu giderek daha da düşürülebilir. Bazı hastalarda levodopa tedavisi tamamen kesilebilir.

      Prolaktinomalar:

      Tedaviye günde 2-3 defa 1,25 mg (1/2 tablet) ile başlanır ve doz, plazma prolaktin düzeyini yeterince kontrol altında tutabilmek için gerekecek miktarlara kademeli olarak yükseltilir. Günlük dozlar 30 mg'ı aşmamalıdır.

      Akromegali:

      Tedaviye günde 2 ya da 3 defa 1,25 mg (1/2 tablet) ile başlanır ve doz, klinik cevap ve yan etkilere bağlı olarak, kademeli olarak günde 10 ila 20 mg'a yükseltilir.

      Erkekte hiperprolaktinemi:

      Günde 2 ya da 3 defa 1,25 mg (1/2 tablet) ile tedaviye başlanır ve doz, giderek günde 5 ila 10 mg'a yükseltilir.

      Menstrüel siklus bozuklukları ve kadın infertilitesi:

      Günde 2-3 defa 1,25 mg (1/2 tablet); etki yetersiz kalırsa, doz, kademeli olarak günde 2-3 defa 2,5 mg'a (1 tablet) yükseltilir. Tedaviye menstrüel siklus normale dönünceye ve/veya tekrar ovülasyon sağlanıncaya kadar devam edilir. Gerektiğinde semptomların yeniden ortaya çıkmasını önlemek için tedavi birkaç siklus boyunca sürdürülebilir.

      Laktasyonun tıbbi nedenlerle inhibisyonu:

      Medikal gereklilik olmadıkça kullanılmamalıdır. Tedavinin ilk günü sabah ve akşam yiyeceklerle birlikte alınacak 1,25 mg (1/2 tablet) ile tedaviye başlamalı, bunu takiben 14 gün süreyle günde 2 defa 2,5 mg (1 tablet) uygulanır. Laktasyonun başlamasını önlemek için, hayati belirtiler stabil olmadan önce verilmemek kaydıyla, doğum veya düşükten sonraki birkaç saat içinde uygulanmalıdır. Bazen tedavinin kesilmesinden 2-3 gün sonra hafif bir süt salgısı görülebilir. Tedavinin aynı dozla bir hafta daha uzatılması, bunun kaybolmasını sağlayabilir.

      Uygulama şekli:

      Oral kullanım içindir.

      PARLODEL her zaman bir miktar yiyecek ile birlikte alınmalıdır.

      Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:

      Böbrek/Karaciğer yetmezliği:

      Böbrek yetmezliği olan hastalarda kullanımına yönelik veri bulunmamaktadır. Karaciğer fonksiyon bozukluğu olan hastalarda eliminasyon yavaşlayabilir ve plazma düzeyleri, doz ayarlanmasını gerektirecek kadar yükselebilir (bkz. Bölüm 5.2).

      Pediyatrik popülasyon (7-17 yaş):

      Prolaktinoma:

      7 yaşından büyük çocuklarda tedaviye günde 2-3 defa 1,25 mg (1/2 tablet) ile başlanır ve doz, plazma prolaktin düzeyini yeterince kontrol altında tutabilmek için gerekecek miktarlara kademeli olarak yükseltilir. 7 ila 12 yaş çocuklarda önerilen günlük maksimum doz 5 mg'dır. Adölesanlarda (13-17 yaş) önerilen maksimum günlük doz 20 mg'dır.

      Akromegali:

      7 yaşından büyük çocuklarda tedaviye günde 2 ya da 3 defa 1,25 mg (1/2 tablet) ile başlanır ve doz, klinik cevap ve yan etkilere bağlı olarak kademeli olarak artırılır. 7 ila 12 yaş çocuklarda önerilen günlük maksimum doz 10 mg'dır. Adölesanlarda (13-17 yaş) önerilen maksimum günlük doz 20 mg'dır.

      Geriyatrik popülasyon:

      Genel olarak yaşlılarda karaciğer, böbrek ve kalp fonksiyonunlarında azalma ya da eşlik eden hastalık veya diğer ilaçlarla tedavi sıklığı daha fazla olduğu için, yaşlı hastada doz seçimi dikkatle yapılmalıdır ve doz aralığının en alt düzeyinde başlanmalıdır.

      4.3. Kontrendikasyonlar

      ı

      Bromokriptine veya PARLODEL'in içerdiği yardımcı maddelerden herhangi birine ya da diğer ergot alkaloidlerine karşı aşırı duyarlılığı olanlarda kontrendikedir.

      Bromokriptin, kontrol altına alınamayan hipertansiyon, gebelikte hipertansif hastalıklar (eklampsi, pre-eklampsi veya gebeliğe bağlı hipertansiyon dahil), post-partum ve puerperal dönemdeki hipertansiyon hastalarında kontrendikedir.

      Bromokriptin, laktasyonun baskılanması veya koroner arter hastalığı öyküsü ya da diğer şiddetli kardiyovasküler durumu olan hastaların hayatı tehdit etmeyen endikasyonlarında veya şiddetli psikiyatrik bozukluk semptomları/öyküsü olanlarda kontrendikedir.

      Uzun dönem tedavi: Tedavi öncesinde ekokardiyografi ile saptanan kardiyak valvulopati bulgusu olanlarda kontrendikedir.

      4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

      Premenstrüel semptomların ve memenin iyi huylu hastalıklarının tedavisinde PARLODEL'in etkili olduğuna dair kanıtlar yetersizdir. Dolayısıyla bu tür durumları olan hastalarda PARLODEL kullanımı önerilmemektedir.

      Hiperprolaktinemi, idiyopatik, ilaca bağlı veya hipotalamik ya da hipofiz bezi hastalığına bağlı olabilir. Hiperprolaktinemik hastalarda hipofiz bezi tümörü bulunabileceği olasılığı akılda bulundurulmalı ve böyle hastaların özelleşmiş ünitelerde kapsamlı şekilde araştırılması önerilir. PARLODEL, hipofiz bezi tümörlü hastalarda prolaktin düzeylerini etkili bir şekilde düşürecektir ancak akromegalide uygun olduğu yerde radyoterapi veya cerrahi girişim için gerekliliğini ortadan kaldırmaz.

      Bazı semptom ve bulgulara dikkat edilmelidir;

        Dispne, nefes darlığı, inatçı öksürük veya göğüs ağrısı gibi plöro-pulmoner hastalık

        4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri

        Bromokriptin, CYP3A4'ün hem bir substratı, hem de inhibitörüdür (bkz. Bölüm 5.2). Dolayısıyla bu enzimin güçlü inhibitörü ve/veya substratı olan (azol grubu antimikotikler, HIV proteaz inhibitörleri) ilaçlar ile birlikte kullanıldığında dikkatli olunmalıdır. Eritromisin veya josamisin gibi makrolid sınıfı antibiyotiklerin PARLODEL ile birlikte kullanılmasının, bromokriptin plazma düzeylerini yükselttiği gösterilmiştir. Akromegali vakalarının aynı zamanda hem bromokriptin hem oktreotid kullanılarak tedavi edilmesi, bromokriptin plazma düzeylerinin yükselmesine yol açmıştır.

        Kan basıncını değiştirebilen ilaçlarla birlikte tedavi görmekte olan veya yakın zamanda bu ilaçlarla tedavi görmüş hastalarda dikkatli olunmalıdır.

        Bromokriptin ile diğer ergot alkaloidleri arasında etkileşime dair kesin bir kanıt olmamasına rağmen, puerperal dönemde bu ilaçlarla birlikte PARLODEL kullanımı önerilmemektedir (bkz. Bölüm 4.4).

        Bromokriptin terapötik etkisini merkez sinir sistemindeki dopamin reseptörlerini uyararak gösterdiğinden; antipsikotik ilaçlar (fenotiyazinler, butirofenonlar ve tiyoksantenler) gibi dopamin antagonistleri ve ayrıca metoklopramid ve domperidon PARLODEL'in aktivitesini azaltabilir.

        Alkol, PARLODEL'e olan tolerabiliteyi azaltabilir.

        4.6. Gebelik ve laktasyon

        Gebelik Kategorisi: B

        Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)

        PARLODEL tedavisiyle fertilite yeniden sağlanabilir. Dolayısıyla hamile kalmak istemeyen çocuk doğurma çağındaki kadınlara güvenli bir doğum kontrol yöntemi uygulamaları önerilmelidir.

        Gebelik dönemi

        Sınırlı sayıda gebelikte maruz kalma olgularına ilişkin veriler, bromokriptinin gebelik üzerinde ya da fetusun/yeni doğan çocuğun sağlığı üzerinde advers etkileri olduğunu göstermemektedir. Bugüne kadar herhangi önemli bir epidemiyolojik veri elde edilmemiştir. Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar, gebelik/embriyonal/fetal gelişim/doğum ya da doğum sonrası gelişim ile ilgili olarak doğrudan ya da dolaylı zararlı etkiler olduğunu göstermemektedir (bkz. Bölüm 5.3)

        Gebe kadınlara verilirken tedbirli olunmalıdır.

        Bütün ilaçlar gibi, gebe kalmak isteyen hastalarda, tedavinin devamını gerektiren tıbbi bir neden olmadığı takdirde gebelik saptanınca PARLODEL tedavisi kesilmelidir. Bu gibi durumlarda, PARLODEL tedavisinin kesilmesini takiben düşük oranında hiçbir artış gözlenmemiştir. Klinik deneyimler gebelik boyunca uygulanan PARLODEL'in gebelik sürecini ve sonucunu olumsuz yönde etkilemediğini göstermiştir.

        Hipofizer bir adenom varlığında gebelik meydana gelmiş ve PARLODEL tedavisi kesilmişse, hastanın gebelik süresince dikkatli takibi gerekmektedir. Prolaktinoma da büyüme belirtileri gösteren hastalarda (baş ağrısı ve görme alanında bozulma gibi) PARLODEL tedavisi yeniden başlatılabilir veya cerrahi girişim düşünülebilir.

        Laktasyon dönemi

        Bromokriptin laktasyonu inhibe ettiğinden, emziren anneler PARLODEL kullanmamalıdır.

        Üreme yeteneği/ Fertilite

        Bromokriptin ile yürütülen hayvan çalışmaları, üreme yeteneği/ fertilite üzerinde olumsuz bir etki göstermemiştir (bkz. Bölüm 5.3).

        PARLODEL tedavisi ile fertilite yeniden kazanılabilir.

        4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler

        Özellikle tedavinin ilk günlerinde bazen hipotansif reaksiyonlar oluşabileceğinden ve sonucunda dikkat azalabileceğinden araç veya makine kullanırken özel bir özen gösterilmelidir.

        PARLODEL ile tedavi edilen ve uyku hali ve/veya aniden uykuya dalma atakları gösteren hastalara bu durumları iyileşinceye kadar, araç kullanmamaları ya da kendileri veya başkaları için ciddi yaralanma ya da ölüm riski taşıyan faaliyetlerden (örn. makine kullanımı) kaçınmaları konusunda uyarı yapılmalıdır (bkz. Bölüm 4.4).

        4.8. İstenmeyen etkiler

        Dozun kademeli olarak başlatılması veya daha kademeli bir titrasyonu takiben doz azaltılması ile yan etkilerin ortaya çıkması en aza indirilebilir. Gerekli ise, başlangıçtaki bulantı ve/veya kusma, PARLODEL'in yemeklerle birlikte alınmasıyla ve birkaç gün süreyle PARLODEL uygulanmasından en az bir saat önce domperidon gibi bir periferik dopamin antagonistinin alınmasıyla azaltılabilir.

        Sistem organ sınıfları içerisinde advers reaksiyonlar için aşağıdaki terimler ve sıklık dereceleri kullanılmıştır:

        Çok yaygın (≥1/10); yaygın (≥1/100 ila <1/10); yaygın olmayan (≥1/1.000 ila <1/100); seyrek (≥1/10.000 ila <1/1.000); çok seyrek (<1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor)

        Psikiyatrik hastalıklar

        Yaygın olmayan: Konfüzyon, psikomotor ajitasyon, halüsinasyonlar Seyrek: Psikotik bozukluklar, uykusuzluk

        Çok seyrek: Libido artışı, hiperseksüalite, patolojik kumar oynama hastalığı, alışveriş bağımlılığı, aşırı yeme, kompulsif yeme sendromu

        Sinir sistemi hastalıkları

        Yaygın: Baş ağrısı, baş dönmesi, sersemlik

        Yaygın olmayan: Diskinezi Seyrek: Somnolans, parestezi

        Çok Seyrek: Gündüz saatlerinde aşırı somnolans, aniden uyku başlangıcı

        Göz hastalıkları

        Seyrek: Görme bozukluğu, bulanık görme

        Kulak ve iç kulak hastalıkları Seyrek: Kulak çınlaması Kardiyak hastalıklar

        Seyrek: Perikardial efüzyon, konstriktif perikardit, taşikardi, bradikardi, aritmi.

        Çok seyrek: Kalp kapak bozuklukları (regürjitasyon dahil) ve ilintili bozukluklar (perikardit ve perikardial effüzyon), kalp kapağı fibrozu.

        Vasküler hastalıklar

        Yaygın olmayan: Hipotansiyon, ortostatik hipotansiyon (çok ender olarak senkopa yol açan)

        Çok seyrek: El ve ayak parmaklarında soğuğa bağlı olarak gelişen, geriye dönüşlü renk solması (özellikle, Raynaud fenomeni hikayesi olan hastalarda)

        Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıklar

        Yaygın: Nazal konjesyon

        Seyrek: Plevra effüzyonu, plevra fibrozu, plörezi, akciğer fibrozu, dispne

        Gastrointestinal hastalıklar Yaygın: Bulantı, kabızlık, kusma Yaygın olmayan: Ağız kuruluğu

        Seyrek: Diyare, karın ağrısı, retroperitoneal fibroz, gastrointestinal ülser, gastrointestinal kanama.

        Deri ve deri altı doku hastalıkları

        Yaygın olmayan: Alerjik deri reaksiyonları, saç kaybı.

        Kas-iskelet bozukluklar, bağ doku ve kemik hastalıkları

        Yaygın olmayan: Bacak krampları

        Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar

        Yaygın olmayan: Bitkinlik Seyrek: Periferik ödem

        Çok seyrek: Kullanımına birdenbire son verildiğinde, Nöroleptik Malign Sendromu taklit eden bir sendrom.

        Diğer istenmeyen etkiler

        Yoksunluk sendromu* (apati, anksiyete, depresyon, yorgunluk/bitkinlik, terleme, ağrı vb.)

        * Herhangi bir olağandışı/anormal durum gözlendiğinde, uygulamaya devam edilmesi veya doz azaltılmasından önceki doza geri dönülmesi gibi uygun önlemler alınmalıdır.

        Post-partum fizyolojik laktasyonun inhibisyonu için PARLODEL kullanımı seyrek olarak ortaya çıkan hipertansiyon, miyokard infarktüsü, nöbetler, inme veya psişik bozukluklar ile ilişkilendirilmiştir (bkz. Bölüm 4.4).

        Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması

        Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesine olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)'ne bildirmeleri gerekmektedir. (www.titck.gov.tr; e-posta: tufam@titck.gov.tr; Tel: 0 800 314 00 08; Faks: 0 312 218 35 99).

        4.9. Doz aşımı ve tedavisi

        Bulgu ve belirtiler

        Tek başına aşırı doz PARLODEL alan tüm hastalar sağ kalmıştır; bugüne kadar oral yoldan alınan maksimum tek doz, 325 mg'dır. Gözlenen belirtiler, bulantı, kusma, baş dönmesi, hipotansiyon, postural hipotansiyon, taşikardi, sersemlik, somnolans, letarji ve halüsinasyonlardır.

        Kazaen PARLODEL yutan çocuk bildirimleri olmuştur. Advers olaylar olarak, kusma, somnolans ve ateş bildirilmiştir. Hastalar ya birkaç saat içerisinde kendiliğinden ya da uygun tedavi sonrası iyileşmiştir.

        Önerilen tedavi

        Doz aşımında, aktif tıbbi kömür verilmesi önerilir ve çok yakın zamanda oral olarak PARLODEL almış olan vakalarda midenin yıkanması düşünülebilir.

        Akut zehirlenmenin tedavisi semptomatiktir. Kusma ve halüsinasyon için metoklopramid kullanılabilir.

        Pankreas Kanseri Pankreas Kanseri Pankreas karnın alt kısmında yatay şekilde bulunan bir organdır. Sindirime yardımcı olan enzimleri ve kan şekerini yönetmeye yardımcı olan hormonları vücuda dağıtmakla görevlidir. Tiroid Kanseri Tiroid Kanseri En sık görülen tiroid kanseri türü olan papiller tiroid kanseri, tüm tiroid kanserlerinin yaklaşık %70'ini oluşturur.