Deva İlaçları FUROMID 20 mg 5 ampül KUBKlinik Özellikler

FUROMID 20 mg 5 ampül Klinik Özellikler

Furosemid }

Kalp Damar Sistemi > High-Ceiling Diüretik İlaçlar > Furosemid
Deva Holding A.Ş. | 30 December  1899

4.   KLİNİK ÖZELLİKLER

4.1 Terapötik endikasy onlar

•    Kronik konjestif kalp yetmezliği ile bağıntılı sıvı retansiyonu (eğer diüretik tedavi gerekiyorsa)

•    Akut konjestif kalp yetersizliği ile bağıntılı sıvı retansiyonu

•    Kronik böbrek yetersizliği ile bağıntılı sıvı retansiyonu

•    Gebelik veya yanıklara bağlı olan dahil, akut böbrek yetersizliğinde sıvı atılımımn idame ettirilmesi

•    Nefrotik sendromlara bağıntılı sıvı retansiyonu (eğer diüretik tedavisi gerekiyorsa)

•    Karaciğer hastalığı İle bağıntılı sıvı retansiyonu (eğer aldosteron antagonistleriyle tedavinin desteklenmesi gerekiyorsa)

•    Hipertansiyon

•    Hipertansif kriz (destekleyici önlem olarak),

•    Zorlu diürez desteği

4.2. Pozoloji ve uygulama şekli

 Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:

istenen etkiyi sağlamak için yeterli olan en düşük doz kullanılmalıdır.

Furosemid yalnızca oral uygulamanın mümkün veya etkili olmadığı durumlarda (örn. bağırsak emilimi bozukluğunda) ya da eğer hızlı etki gerekiyorsa intravenöz yoldan verilir. Eğer intravenöz tedavi kullanılıyorsa, mümkün olan en kısa sürede oral tedaviye geçilmesi önerilmektedir.

Optimum etkinlik elde etmek ve kontr-regülasyonu baskılamak İçin, tekrarlanan bolus enjeksiyonları yerine genellikle devamlı furosemid infüzyonu tercih edilmektedir.

Bir veya birkaç akut bolus dozundan sonra takip tedavisi için devamlı furosemid infuzyonunun uygulanamadığı durumlarda, uzun aralarla yüksek bolus dozlarının verildiği bir rejim yerine, kısa aralarla (yaklaşık 4 saat) düşük dozların verildiği bir takip rejimi tercih edilmelidir.

Erişkinlerde, hem intravenöz hem oral uygulama için önerilen maksimum günlük furosemid dozu 1500 mg’dır.

Tedavi süresi endikasyona göre değişmektedir ve hekim tarafından bireysel hasta bazında belirlenir.

Uygulama şekli:

İntravenöz enjeksiyon/infüzyon:

İntravenöz furosemid yavaş enjeksiyon veya infuzyon yoluyla uygulanmalıdır; 4 mg/dakika hızı aşılmamalıdır. Şiddetli böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalarda (serum kreatinin > 5 mg/dl), 2.5 mg/dakika infüzyon hızının aşılmaması önerilmektedir.

İntramüsküler enjeksiyon:

İntramüsküler uygulama, oral veya intravenöz uygulamanın mümkün olmadığı istisnai olgularla sınırlı olmalıdır. İntramüsküler enjeksiyonun pulmoner ödem gibi akut hastalıkların tedavisi İçin uygun olmadığına dikkat edilmelidir.

FUROMİD ampul şırıngada başka ilaçlarla karıştırılmamalıdır.

FUROMİD, tamponlama kapasitesi olmayan yaklaşık 9 pH değerine sahip bir çözeltidir. Bu nedenle, etkin madde 7’nin altındaki pH değerlerinde çökelebilir. Dolayısıyla, eğer bu çözelti seyreltilecek olursa, seyreltilen çözeltinin pH’smın zayıf alkalen ila nötral aralıkta olmasına dikkat edilmelidir.

Seyreltici olarak normal serum fizyolojik çözeltisi uygundur. Seyreltilmiş çözeltilerin mümkün olan en kısa zamanda kullanılması önerilmektedir.

Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:

Böbrek/Karaciğer yetmezliği:

Kronik böbrek yetersizliği ile bağıntılı sıvı retansivonu:

Furosemide natriüretik yanıt, böbrek yetersizliğinin derecesi ve sodyum dengesi gibi birçok faktöre bağlı olarak değişir ve bu nedenle bir dozun etkisinin tam olarak öngörülmesi mümkün değildir. Kronik böbrek yetersizliği olan hastalarda, başlangıçtaki sıvı kaybının kademeli olması için dozun dikkatlice titre edilmesi gerekir. Erişkinler için bu, günde yaklaşık 2 kg vücut ağırlığı (yaklaşık 280 mmol Na+) kaybına yol açan bir doz anlamına gelmektedir. Önerilen oral başlangıç dozu, günde 40 mg - 80 mg’dır. Bu doz, gerektiğinde yanıta göre ayarlanabilir. Günlük toplam doz, tek doz ya da ikiye bölünmüş dozlar halinde verilebilir. Diyaliz hastalarında, olağan oral idame dozu günde 250 mg - 1500 mg’dır.

Intravenöz tedavide, furosemid dozu, 0.1 mg/dakika devamlı intravenöz İnfüzyonla başlanıp, daha sonra infüzyon hızı yanıta göre her yanm saatte bir kademeli olarak arttırılarak belirlenebilir.

Akut böbrek yetersizliğinde sıvı atılımımn idame ettirilmesi:

Furosemide başlamandan önce hipovolemi, hipotansiyon ve anlamlı elektrolit ve asitbaz dengesizliği düzeltilmelidir. Mümkün olan en kısa sürede İntravenöz uygulama yolundan oral uygulama yoluna geçilmesi önerilmektedir.

Önerilen başlangıç dozu 40 mg olup, intravenöz enjeksiyon olarak verilir. Bu dozun sıvı atılımında arzu edilen artışı sağlamaması halinde, furosemid, 50 mg - 100 mg/saat hızında başlanan devamlı İntravenöz infüzyon yoluyla verilebilir.

Nefrotik sendromla bağıntılı sıvı retansivonu:

Önerilen oral başlangıç dozu, günde 40 mg - 80 mg’dır. Bu doz, gerektiğinde yanıta göre ayarlanabilir. Günlük toplam doz, tek doz ya da bölünmüş birkaç doz halinde verilebilir, (bkz. bolüm 4.4)

Karaciğer yetmezliği:

Karaciğer hastalığıyla bağıntılı sıvı retansivonu:

Furosemid, aldosteron antagonistleri tek başına kullanıldığında yetersiz kaldığı olgularda aldosteron antagonistleriyle tedaviyi desteklemek için kullanılır. Ortostatik intolerans veya elektrolit ve asİt-baz dengesizlikleri gibi komplikasyonlardan kaçınmak için, doz dikkatlice titre edilerek başlangıçtaki sıvı kaybının kademeli olması sağlanmalıdır. Erişkinler İçin bu, günde yaklaşık 0.5 kg vücut ağırlığı kaybına yol açan bir doz anlamına gelmektedir.

Önerilen oral başlangıç dozu, günde 20 mg - 80 mg’dır. Bu doz, gerektiğinde yanıta göre ayarlanabilir. Günlük doz, tek doz ya da bölünmüş dozlar halinde verilebilir. Eğer intravenöz tedavi mutlaka gerekiyorsa, başlangıç tek dozu 20 mg - 40 mg’dır.

Diğer:

Kronik koniestif kalp yetersizliği İle bağıntılı sıvı retansivonu

Önerilen oral başlangıç dozu, günde 20 mg - 80 mg’dır. Bu doz, gerektiğinde yanıta göre ayarlanabilir. Günlük dozun iki veya üçe bölünmüş dozlar halinde verilmesi önerilmektedir. Akut koniestif kalp yetersizliği ile bağıntılı sıvı retansivonu

Önerilen başlangıç dozu, intravenöz bolus enjeksiyonu yoluyla verilen 20 mg - 40 mg’dır. Bu doz, gerektiğinde yanıta göre ayarlanabilir.

Hipertansiyon

Furosemid tek başına ya da diğer antihipertansif ajanlarla kombinasyon halinde kullanılabilir. Olağan oral idame dozu günde 20 mg - 40 mg’dır. Kronik böbrek yetersizliği ile bağıntılı hipertansiyonda daha yüksek dozlar gerekebilir.

Hİpertansif kriz

Önerilen başlangıç dozu 20 mg - 40 mg olup, intravenöz bolus enjeksiyonu yoluyla verilir.

Bu doz, gerektiğinde yanıta göre ayarlanabilir.

Zehirlenmede zorlu diürez desteği

Furosemid, elektrolit çözeltileri infuzyonlanna ek olarak intravenöz yoldan verilir. Doz, fiırosemide yanıta göre değişir. Tedaviden önce ve tedavi sırasında sıvı ve elektrolit kayıpları düzeltilmelidir. Asit veya alkalen maddelerle zehirlenme durumunda, İdrarın sırasıyla alkalizasyon veya asidifıkasyonu yoluyla eliminasyon daha da arttırılabilir.

Önerilen başlangıç dozu 20 mg - 40 mg olup, intravenöz enjeksiyon yoluyla verilir.

Pediyatrik popülasyon:

Çocuklarda, oral uygulama için önerilen furosemid dozu, maksimum 40 mg günlük doza kadar 2 mg/kg vücut ağırlığıdır. Parenteral uygulama İçin önerilen furosemid dozu, maksimum 20 mg günlük doza kadar 1 mg/kg vücut ağırlığıdır.

Çocuklarda dozaj vücut ağırlığına göre azaltılmalıdır. Çocuklarda maksimum dozlar İçin, "Pozoloji/uygulama sıklığı" başlığı altına bakınız.

Geriyatrik popülasyon:

Demansı olan yaşlı hastalarda doz ayarı dikkatli yapılmalıdır.

4.3. Kontrendikasyonlar

FUROMİD aşağıdaki durumlarda kullanılmamalıdır:

•    Furosemide ya da FUROMİD ’in herhangi bir yardımcı maddesine aşın duyarlılığı olan hastalarda. Sulfonamidlere (örn. sutfonamid antibiyotikler veya sulfonilüreler) alerjik olan hastalar furosemide çapraz duyarlılık gösterebilir.

•    Hipovolemi veya dehidratasyonu olan hastalarda.

•    Furosemide yanıt vermeyen anürik böbrek yetersizliği olan hastalarda.

•    Şiddetli hipopotasemisi olan hastalarda.

•    Şiddetli hiponatremisi olan hastalarda.

•    Hepatİk ensefalopatiyle bağıntılı pre-komatöz ve komatöz durumları olan hastalarda.

•    Emziren kadınlarda.

Gebelik sırasında kullanım için, bkz. bölüm 4.6

4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

İdrar çıkışından emin olunmalıdır. Kısmi idrar çıkışı obstrüksiyonu olan hastalar (öm. Mesane boşalma bozukluğu, prostat hiperplazisi veya üretra daralması olan hastalarda) artan idrar üretimi şikayetlere neden olabilir ya da şiddetlendirebilİr. Dolayısıyla bu hastalar özellikle tedavinin başlangıç evreleri sırasında dikkatli izleme gerektirir,

FUROMİD ile tedavi düzenli tıbbi gözetimi gerekli kılmaktadır. Aşağıdaki durumlarda dikkatli takip gereklidir:

•    Hipotansiyonu olan hastalarda,

•    Kan basıncında belirgin düşmenin özellikle risk altına sokacağı hastalarda, öm., koroner arterlerin ya da beyni besleyen kan damarlarının belirgin stenozu olan hastalar,

•    Latent veya manifest diabetes mellitusu olan hastalarda,

•    Gut hastalarında,

•    Hepatorenal sendromu, yani, şiddetli karaciğer hastalığıyla bağıntılı fonksiyonel böbrek yetersizliği olan hastalarda

•    Hipoproteinemisi olan hastalarda (ör. nefrotik sendromla bağıntılı olarak (furosemidİn etkisi zayıflayabilir ve ototoksisitesi artabilir). Dikkatli doz titrasyonu gerekir.

•    Prematüre bebeklerde (olası nefrokalsinosis/nefrolİthİasis gelişimi; böbrek fonksiyonları takip edilmeli, ultrasonografı uygulanmalıdır.

Furosemid tedavisi sırasında serum sodyum, potasyum ve kreatinin izlenmesi genellikle önerilmektedir; elektrolit dengesizlikleri gelişme riski yüksek olan hastalarda ya da anlamlı ek sıvı kaybı durumunda (örn., kusma, diyare veya aşın terlemeye bağlı) özellikle yakından izleme yapılması gerekir. Anlamlı elektrolit ve ait-baz dengesizliklerinin yanı sıra hipovolemi veya dehidratasyon da düzeltilmelidir. Bu, furosemid tedavisinin geçici olarak kesilmesini gerektirebilir.

Risperidon ile birlikte kullanım:

Demansı olan yaşlı hastalarda yapılan risperidon plasebo-kontrollü çalışmalarda, sadece furosemid İle tedavi edilen hastalar (67-90 yaşlan arası, ortalama 80 yaş; %4,1) veya sadece risperidon ile tedavi edilen hastalara (70-96 yaşları arası, ortalama 84 yaş; %3.1) kıyasla, furosemid ve risperidon ile tedavi edilen hastalardaki (75-97 yaşları arası, ortalama 89 yaş; %7.3) mortalite İnsidansında artış gözlenmiştir. Diğer diüretikler (özellikle düşük dozlardaki tiyazid diüretikleri) ile birlikte risperidon kullanımı benzer bulgular İle İlişkili değildir.

Bu bulguyu açıklayan hiç bir patolojik mekanizma ve ölüme sebep olan tutarlı bir sebep bulunmamaktadır. Bununla birlikte, gerekli tedbirler alınmalı ve bu kombinasyonun veya diğer etkili diüretikler ile bir arada tedavinin risk ve yararı, kullanıma karar verileceği zaman öncelikli olarak göz önünde bulundurulmalıdır. Risperidon ile diğer diiiretİklerİn birlikte kullanımı sonucu hastalardaki mortalite insidansında hiç bir artış görülmemiştir. Tedaviye bakmaksızın, dehidratasyon mortalite için yüksek bir risk faktörüdür ve bu yüzden demansı olan yaşlı hastalarda dikkatli olunmalıdır.

Anafılaktik sok durumunda genellikle aşağıdaki acil önlemlerin alınması önerilir:

Terleme, bulantı, siyanoz gibi ilk belirtiler ortaya çıktığında enjeksiyona derhal son verilir. İğne venada bırakılır veya damar yolunun açık tutulması için venaya uygun bir kanül yerleştirilir. Mutad olarak alınan diğer önlemlerle birlikte hasta başı aşağıya gelecek şekilde yatırılır ve solunum yollan açık tutulur.

Derhal uygulanması gereken ilaçlar:

i.v. yoldan derhal epinefrin (adrenalin) uygulanır:

Piyasada mevcut 1/1000 lik bir epinefrin çözeltisinin 1 mL’ si 10 mL’ ye seyreltilir ve bunun İmL’si (0,1 mg epinefrin) nabız ve kan basıncı kontrol edilerek yavaş bir şekilde zerkedilİr (ritm bozukluklarına dikkat!).Epİnefrin enjeksiyonları gerekirse tekrarlanabilir kullanma talimatına bakınız).

Daha sonra i.v. yoldan glikokortikoidler, mesela 250-1000 mg metilprednisolon-21 - hidrojen süksİnat uygulanır. Gerekirse glikokortikoİd dozları tekrarlanır (bu tür ilaçların kullanma talimatına bakınız).

Bunu müteakip i.v. yoldan plazma ekspander, Human-albumin, tam elektrolit çözeltisi gibi solüsyonlar kullanılarak volüm sübstitüsyonu yapılır.

Diğer tedavi önlemleri:

Suni solunum, oksijen inhalasyonu, kalsiyum ve antihistaminiklerin uygulanmasıdır. Daha önceden mevcut olan bir metabolik alkaloz (mesela dekompanze karaciğer sirozunda), furosemid tedavisi sırasında kötüleşebilir.

Bu tıbbi ürün her ampulde 1 mmol (23 mg)’dan daha az sodyum ihtiva eder, bu doza bağlı herhangi bir yan etki beklenmemektedir.

4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri

Besinler:

Besinlerle birlikte alındığında furosemidin emiliminin etkilenip etkilenmediği ve ne ölçüde etkilendiği farmasotik formülasyona bağlıdır. Oral FUROMİD formülasyonlannm aç kamına alınması önerilmektedir.

Önerilmeyen birlikte kullanımlar:

İzole olgularda, kloral hidrat aldıktan sonra 24 saat İçinde intravenöz furosemid uygulaması yüz kızarması, terleme ataklan, huzursuzluk, bulantı, kan basıncında artış ve taşikardiye yol açabilir. Bu nedenle, furosemidin kloral hidratla birlikte kullanılması önerilmemektedir. Furosemid aminoglikozidler ve diğer ototoksik ilaçlann ototoksisitesini arttırabilir. Bu geri dönüşsüz hasara yol açabileceğinden, bu ilaçlar ancak zorlayıcı tıbbi nedenler varsa furosemid İle birlikte kullanılmalıdır.

Kullanım için önlemler:

Sisplatin ve furosemidin eşzamanlı verilmesi halinde ototoksik etki riski bulunmaktadır. Aynca, sisplatin tedavisi sırasında zorlu diürez sağlamak amacıyla kullanıldığında, furosemidin düşük dozlarda (örn., normal böbrek fonksiyonu olan hastalarda 40 mg) ve pozitif sıvı dengesiyle verilmemesi halinde sisplatinin nefrotoksİsİtesi artabilir.

Oral furosemid ve sukralfat en az 2 saat arayla kullanılmalıdır, zira sukralfat furosemidin bağırsaktan emilimini ve dolayısıyla etkisini azaltır.

Furosemid lityum tuzlarının atılımmı azaltır ve serum lityum düzeylerinde artışa neden olabilir ve bu da, lityumun kardiyotoksik ve nörotoksik etkilerinde artış riski dahil olmak üzere lityum toksisitesi riskinde artışla sonuçlanabilir. Bu nedenle, bu kombinasyonu alan hastalarda lityum düzeylerinin dikkatle izlenmesi önerilmektedir.

Diüretİk kullanan hastalar, özellikle bir anjiotensin dönüştürücü enzim inhibitörü (ACE inhibitörü) ya da anjiotensin II reseptör antagonisti ilk kez olarak ya da artırılmış bir dozda ilk kez olarak verildiğinde, şiddetli hipotansiyon ve böbrek fonksiyonunda böbrek yetersizliği olgularını da içeren kötüleşme yaşayabilir. Bir ACE inhibitörü veya anjiotensin II reseptör antagonisti ile tedaviye başlamadan ya da dozunu arttırmadan önce furosemid uygulamasına geçici olarak ara verilmesi ya da en azından furosemid dozunun üç gün süreyle azaltılması düşünülmelidir.

Risperidon: Gerekli tedbirler alınmalı ve bu kombinasyonun veya diğer etkili diüretikler ile bir arada tedavinin risk ve yaran, kullanıma karar verileceği zaman öncelikli olarak göz önünde bulundurulmalıdır, (bkz. bölüm 4.4; furosemid İle kombine risperidon kullanan, demansı olan yaşlı hastalarda mortalite artışı ile ilgili uyanlar)

Dikkate alınması gereken noktalar:

Asetilsalisilik asit dahil olmak üzere, non-steroid antiinflamatuvar ilaçların birlikte uygulanması furosemidin etkisini azaltabilir. Dehidratasyon veya hipovolemisi olan hastalarda, non-steroid antiinflamatuvar İlaçların akut böbrek yetersizliğine neden olabilir. Furosemid salisilat toksisitesini arttırabilir.

Fenitoinin birlikte uygulanmasını takiben furosemidin etkisinde zayıflama görülebilir. Kortikosteroidler, karbenoksolon, büyük miktarlarda meyankökü ve uzayan laksatif kullanımı hipopotasemi gelişme riskini arttırabilir.

Bazı elektrolit bozukluklan (örn., hipopotasemi, hipomagnezeml) diğer bazı ilaçlann (örn., digitalis preparatlan ve QT aralığı uzama sendromuna yol açan ilaçlar) toksisitesini arttırabilir.

Antihipertansif ajanlar, diüretikler veya kan basıncını düşürme potansiyeli olan diğer ilaçlann furosemid ile birlikte verilmesi halinde, kan basıncında daha belirgin bir düşüş beklenmelidir. Probenesİd ve metotreksat gibi, anlamlı renal tübüler sekresyona uğrayan diğer ilaçlar furosemidin etkisini azaltabilir.

Öte yandan, furosemid bu İlaçlann böbrek yoluyla atılımmı azaltabilir. Yüksek dozla tedavi (özellikle de, hem furosemid hem diğer ilaçlann yüksek dozu) söz konusu olduğunda, bu, serum düzeylerinde artışa ve furosemide veya birlikte kullanılan ilaca bağlı advers etki riskinde bir artışa yol açabilir.

Antİdiyabetik İlaçların ve kan basıncını artıran sempatomlmetİklerin (Öm., epinefrin, norepinefrin) etkileri azalabilir. Kürar-tipi kas gevşeticİlerinin veya teofılinin etkileri artabilir. Nefrotoksİk İlaçların böbrek üzerindeki zararlı etkileri artabilir.

Belli sefalosporinlerin yüksek dozları ve furosemld İle eşzamanlı tedavi gören hastalarda böbrek fonksiyon bozukluğu gelişebilir,

Siklosporin A ve furosemidin eşzamanlı kullanımı, furosemidin yol açtığı hiperürisemiye ve siklosporinin renal ürat atılımını bozmasına sekonder olarak gutlu artrit riskinde artışla bağıntılıdır.

Furosemld ile tedavi edilen, radİokontrast nefropatisi açısından yüksek risk altındaki hastaların radİokontrast aldıktan sonra böbrek fonksiyonunda bozulma insidansı, radİokontrast almadan Önce yalnızca intravenöz hidrasyon alan yüksek riskli hastalara kıyasla daha yüksek bulunmuştur.

4.6. Gebelik ve laktasyon

 Genel tavsiye

Gebelik kategorisi: C

Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)

Furosemidin gebe kadınlarda kullanımına İlişkin yeterli veri mevcut değildir. Hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalar üreme toksisitesi olduğunu göstermiştir. İnsanlara yönelik potansiyel risk bilinmemektedir.

Gebelik dönemi

Furosemld plasenta bariyerini geçmektedir. Zorlayıcı tıbbi nedenler olmadığı taktirde gebelik sırasında verilmemelidir. Gebelik sırasında tedavi fetal büyümenin izlenmesini gerektirmektedir.

Laktasyon dönemi

Furosemld meme sütüne geçer ve laktasyonu İnhİbe edebilir. Furosemld ile tedavi edilen kadınlar bebeklerini emzirmemelidir.

Üreme yeteneği/Fertilite

Furosemld, oral yoldan günde 90 mg/kg vücut ağırlığı dozlarda erkek ve dişi sıçanların ve günde 200 mg/kg vücut ağırlığı dozlarda dişi farelerin fertilitesini bozmamıştır.

Fare, sıçan, kedi, tavşan ve köpek gibi çeşitli memeli türlerinde furosemld ile tedavi sonrasında anlamlı embriyotoksİk veya teratojenik etkiler saptanmamıştır. Gebeliğin 7-11 ve 14-18. günlerinde 75 mg/kg vücut ağırlığı furosemid ile tedavi edilen sıçan neslinde böbrek matürasyonunda gecikme - diferansiyel glomerül sayısında azalma - tarif edilmiştir.

Furosemid plasental bariyeri geçer ve göbek kordonu kanında matemal serum konsantrasyonlarının %100’üne ulaşır. Bugüne değin, insanlarda furosemid ile bağlantılı olabilecek hiçbir malformasyon saptanmamıştır. Bununla birlikte, embriyo/fetüs üzerinde olası zararlı etkilerin kesin olarak değerlendirilmesine olanak verecek yeterli deneyim elde edilmemiştir. Fetüste idrar üretimi uterusta stimüle edilebilir.

Prematüre bebeklerin furosemid İle tedavisini takiben ürolityazis ve nefrokalsinoz gözlenmiştir.

Meme sütüyle alınan furosemidin bebek üzerindeki etkilerini değerlendirmek üzere herhangi bir araştırma yapılmamıştır.

4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler

Bazı advers etkiler (örn. kan basıncında istenmeyen ölçüde belirgin bir düşüş) hastanın konsantre olma ve tepki verme yeteneğini bozabilir ve dolayısıyla bu yeteneklerin özellikle önemli olduğu durumlarda (örn., bir araç veya makine kullanma) bir risk oluşturabilir.

4.8. İstenmeyen etkiler

Sıklıklar, furosemidin çeşitli dozlarda ve endikasyonda verildiği toplam 1387 hasta üzerinde gerçekleştirilen çalışmalan referans alan literatür verisine dayanmaktadır. Aynı istenmeyen etki için farklı bi,r sıklık kategorisi elde edilmesi durumunda, sıklığı en yüksek olan kategori seçilmiştir.

Uygulanabilir olduğunda, aşağıdaki sıklık aralığı kullanılır.

Çok yaygın (>1/10); yaygın (>1/100, < 1/10); yaygın olmayan (>1/1.000, < 1/100); seyrek (>1/10.000, < 1/1.000), çok seyrek (< 1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).

Kan ve lenf sistemi hastalıkları

Yaygın: Hemokonsantrasyon Yaygın olmayan: Trombositopeni Seyrek: Lökopeni, eozinofili

Çok seyrek: Agranülositoz, aplastik anemi veya hemolitik anemi Bağışıklık sistemi hastalıkları

Seyrek: Şiddetli anafılaktik veya anafılaktoid reaksiyonlar (örn. şokla birlikte)

Metabolizma ve beslenme hastalıkları

Çok yaygın: Elektrolit bozukluktan (semptomatik olanlar dahil), özellikle yaşlı hastalarda hipovoleml ve dehidratasyon, kan kreatininde artış, trigliserid serum düzeylerinde artış Yaygm: Hiponatremi, hipokloremi, hipokalemi ve kan kolesterolünde artış, serum ürik asit artışı ve gut ataklan

Yaygm olmayan: Glukoz toleransında bozulma. Diabetes mellitus hastalannda bu durum metabolik kontrolün bozulmasına yol açabilir; latent diabetes mellitus manifest olabilir. Bilinmiyor: Hipokalsemi, hipomagnezemi, kanda üre artışı, metabolik alkalozis, fiırosemidin kötüye kullanımı ve/veya uzun süreli kullanımı çerçevesinde Pseudo-Barter sendromu.

Sinir sistemi hastalıkları

Yaygın: Hepatoselüler yetersizliği olan hastalarda hepatik ensefalopati

Seyrek: Parestezi

Kulak ve iç kulak hastalıkları

Yaygın olmayan: Özellikle de böbrek yetersizliği, hipoproteİneml (örn., Nefrotİk sendromda) olan hastalarda ve/veya intravenöz furosemid çok hızlı verildiğinde, çoğunlukla geçici olmakla birlikte işitme bozukluklan. Furosemidin oral veya IV uygulaması sonrasında, bazen geri dönüşümsüz olabilen sağırlık olgulan bildirilmiştir.

Seyrek: Tinnİtus Vasküler hastalıklar

Çok yaygın (intravenöz uygulama için): Ortostatik hipotansiyonu içeren hipotansiyon

Seyrek: Vaskülit

Bilinmiyor: Tromboz

Gastrointestinal hastalıklar

Yaygm olmayan: Bulantı

Seyrek: Kusma, diyare

Çok seyrek: Akut pankreatit

Hepatobiliyer hastalıklar

Çok seyrek: Kolestaz, transaminazlarda artış

Deri ve deri altı doku hastalıkları

Yaygın olmayan: Kaşıntı, ürtiker, döküntüler, büllöz dermatİt, eritema multiforme, pemfigoid, eksfolyatif dermatit, purpura, fotosensitİvite reaksiyonu

Bilinmiyor: Stevens-Johnson sendromu, toksik epidermal nekroliz, AJEP (akut jeneralize ekzantem püstülöz ) ve DRESS (Eozinofili ve sİstemlk semptomlar ile birlikte ilaç döküntüsü)

Böbrek ve idrar yolu hastalıkları

Yaygın: İdrar miktarında artış Seyrek: Tübülointerstisyel nefrit

Bilinmiyor: İdrarda sodyum artışı, İdrarda klorür artışı, İdrar retansiyonu (kısmi idrar çıkışı obstriiksiyonu olan hastalarda), prematüre bebeklerde nefrokalsinoz/ nefrolithiyazis / böbrek yetmezliği

Konjenital ve kalıtımsal/genetik hastalıklar

Bilinmiyor: Furosemidin prematüre bebeklere yaşamın İlk haftası içinde uygulanması halinde,

patent ductus arteriosusun devam etme riskinde artış

Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar

Seyrek: Ateş

Bilinmiyor: Intramüsküler enjeksiyonu takiben ağn gibi lokal reaksiyonlar Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması

Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, İlacın yarar / risk dengesinin sürekli olarak İzlenmesine olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)’ne bildirmeleri gerekmektedir, (www.titck.gov.tr; e-posta: tufam@titck.gov.tr; tel: 0800 314 0008; faks: 03122183599)

4.9 Boz aşımı ve tedavisi

Belirtiler: Akut veya kronik doz aşımında klinik tablo esas olarak elektrolit ve sıvı kaybının derecesine ve sonuçlarına bağlı olarak değişir, örn., hipovolemi, dehidratasyon, hemokonsantrasyon, kardiyak aritmiler (A-V blok ve ventriküler fibrilasyon dahil). Bu bozuklukların semptomları arasında şiddetli hipotansiyon (şoka ilerleyen), akut böbrek yetersizliği, tromboz, delİryum, flasit paralizİ, apati ve konfüzyon sayılabilir.

Tedavi: Furosemidin spesifik bir antidotu bilinmemektedir. Eğer ağız yoluyla çok yakın zamanda gerçekleşmişse, gastrik lavaj ya da emilimi azaltmak üzere tasarlanmış (örn., aktif kömür) gibi önlemlerle etkin maddenin daha fazla sistemik emilimini sınırlama girişiminde bulunulabilir.

Elektrolit ve sıvı dengesinde klinik açıdan anlamlı bozukluklar düzeltilmelidir. Bu bozukluklardan kaynaklanan ciddi komplikasyonların ve vücut üzerindeki diğer etkilerin önlenmesi ve tedavisiyle birlikte, bu düzeltici girişim genel ve spesifik yoğun tıbbi izleme ve terapötik önlemleri gerekli kılabilir.

Grip, Soğuk Algınlığı ve Öksürük Grip, Soğuk Algınlığı ve Öksürük Grip ve soğuk algınlığı (nezle) semptomları arasındaki farkı bilmek önemlidir. Soğuk algınlığı gripten daha hafif belirtiler gösteren bir solunum yolu hastalığıdır. Astım Astım Astımlı kişilerin akciğerlerindeki hava boruları (bronşlar) hassastır. Bu kişiler belirli tetikleyici faktörlere maruz kaldıklarında, hava boruları nefes almalarını güçleştirecek şekilde daralır.