DIVINA 21 tablet Klinik Özellikler

Estradiol Valerat + Medroksiprojesteron }

4.1. Terapötik endikasyonlar

Divina tablet;

• Östrojen eksikliğine bağlı olan klimakterik arazların tedavisinde; osteoporozun engellenmesinde,

• Siklik düzensizliklerde,

• Dişi seks hormonunun "yerine konması" gerektiğinde (yumurtalıkların operasyonla alınması gibi), kullanılır.

4.2. Pozoloji ve uygulama şekli

Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi :

DİVİNA; çift fazlı insan menstrüel siklusunu taklit eden bir preparat olduğundan; 11 gün beyaz tablet, günde bir kez olmak üzere (östrojen fazı) ve 10 gün mavi tablet, günde bir kez olmak üzere (kombine östrojen ve progestin fazı) uygulanır.

21 günlük bir tedaviden sonra 7 gün ara verilir ( ilaçsız devre).

Menopoz sonrası hastalar tedaviye hemen başlayabilirken, menopoz öncesi hastaların, siklusun

5. günü DİVİNA kullanmaya başlamaları önerilir.

Hormon replasman tedavisi (HRT) almayan veya sürekli kombine HRT tedavisinden geçiş yapanlarda Divina tedavisi herhangi uygun bir günde başlanabilir.

Siklik veya ardışık HRT tedavisinden geçiş yapanlarda, tedavi bir önceki siklusun tamamlanmasını takip eden gün başlanmalıdır.

Hastalar bir tableti almayı unuttukları takdirde unutulan tablet bir sonraki gün alınmamalıdır. Atlanan tablet ara kanama ve nokta şeklinde kanama gözlenmesini artırabilir.

Postmenopozal semptomların tedavi başlangıcı ve devamında , en düşük etkin doz en kısa sürede kullanılmalıdır.

Uygulama şekli :

İlk gün

Blisterlerin Kontrolü

Mavi Tabletler

1. Blister folyonun baskılı yüzünün, en üst bölümünde haftanın günlerini gösteren küçük daireler bulunmaktadır. İlaca başlanan ilk gün o güne ait küçük daire delinir. Bu işlem gerektiğinde ilaca başlanan günü hatırlamak içindir.

2. Menstrüasyon (adet kanaması) mevcut değilse DİVİNA’ya hemen başlanır. Eğer mevcutsa ilk tablet menstrüasyonun beşinci günü (kanamanın başlangıcından sonraki beşinci gün) alınarak tedaviye başlanır.

3. Bunu izleyen tabletler baskılı blister folyonun üzerinde gösterilen sırayla alınır. Önce ilk gün beyaz tablet; daha sonra 10 gün mavi tablet kullanılıp, bitiminde 7 günlük bir ara verilir. Çoğunlukla, bu ara verme döneminde menstrüasyona benzer bir kanama görülebilir.

4. İkinci kutuya, birinci kutuya başlanan gün başlanır.

DİVİNA tercihen akşam alınır. Unutulduğu takdirde ertesi sabah alınır ve aynı gün akşamı normal doz ile tedavi sürdürülür. Eğer hem akşam hem sabah alınması unutulursa tedaviye normal doz ile devam edilir ancak hafif bir kanama görülebilir.

6. 7 günlük ara sırasında kanama görülebilir.

7. Kutu içerisinde bulunacak olan izleme kartı doldurulup hekime her ziyarette gösterilir.

Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler : Böbrek/Karaciğer yetmezliği

• Eğer karaciğer fonksiyon değerlerinde, anormal yükselmeler, kolestatik ikter ve tromboembolik işaretler görülürse, tedaviye son verilmelidir.

• Böbrek fonksiyon bozukluklarında, östrojen negatif etki göstereceğinden kullanılmamalıdır.

Pediyatrik popülasyon:

Çocuklarda kullanımı yoktur.

Geriyatrik popülasyon :

4.3. Kontrendikasyonlar

- Bilinen, şüphelenilen veya geçmişteki meme kanseri

- Bilinen veya şüphelenilen östrojene bağımlı malin tümörler (örneğin, endometrium kanseri)

- Tanı konmamış genital kanama

- Tedavi edilmemiş endometriyal hiperplazi

- Önceki idiyopatik veya mevcut venöz tromboemboli [derin ven trombozu (DVT), pulmoner emboli]

- Aktif veya yakın zamandaki arteriyel tromboembolik hastalık (ör, angina, miyokard infarktüsü)

- Akut ve kronik karaciğer hastalıkları, hamileliğe bağlı ikter ve hepatoz, Dubin Johnson ve Rotor’s hastalıkları

- Etkin maddelere veya yardımcı maddelerden herhangi birine karşı bilinen aşırı duyarlık

- Porfiri

- Hamilelik

- Serebrovasküler bozukluklar

- Orak hücre anemisi

- Hamilelik herpesi

- Hamilelikte artan otoskleroz

4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

Yakın gözetim gerektiren durumlar:

Divina tedavisi sırasında aşağıdaki rahatsızlıkların nüksedebileceği veya alevlenebileceği

hesaba katılmalıdır:

- Leiomyoma (uterus fibroidi) veya endometriozis

- Tromboembolik bozukluk risk faktörü veya hikayesi

- Östrojene bağımlı tümör risk faktörü, örneğin birinci derece akrabada meme kanseri

- Hipertansiyon

- Karaciğer bozuklukları (ör, adenom)

- Vasküler tutulumu olan veya olmayan diabetes mellitus

- Kolelitiazis

- Migren veya (şiddetli) başağrısı

- Sistemik lupus eritematozus

- Endometriyal hiperplazi hikayesi

- Epilepsi

- Astım

- Otoskleroz

Tedavinin acilen kesilmesini gerektiren durumlar:

Herhangi bir kontrendikasyon durumunda ve aşağıdakilerin varlığında tedavi kesilmelidir:

- sarılık veya karaciğer fonksiyonunda bozulma

- kan basıncında anlamlı artış

- yeni başlayan migren tipi başağrısı

- gebelik

Endometriyal hiperplazi:

- Östrojenler tek başına uzun süre uygulandığında endometriyal hiperplazi ve kanser riski artmaktadır. (bakınız kısım 4.8)

- Histerektomi olmayan kadınlarda en az 12 gün boyunca progesteron eklenmesi riski fazlasıyla azaltır.

- Tedavinin başlangıcında ara kanama ve nokta şeklinde kanama oluşabilir. Ara kanama veya nokta şeklinde kanama, tedaviden bir süre sonra oluşuyorsa veya tedavi kesildikten sonra devam ediyorsa, endometriyal kanser riskini dışlayacak şekilde endometriyal biyopsi ile neden araştırılmalıdır.

Meme Kanseri

- Randomize plasebo kontrollü çalışmalarda, birkaç yıl östrojen, östrojen-progesteron kombinasyonu veya tibolon alan kadınlarda meme kanseri riskinde artış bildirilmiştir. Tüm hormon replasman tedavilerinde, artmış risk birkaç yıl kullanımla belirgin olmakta ve alım süresi ile artmaktadır. Tedavinin sonlanmasını takiben birkaç yıl içinde (en fazla 5. yıl) risk düzeyi başlangıç düzeylerine dönmektedir.

- Milyon Kadın Çalışmasında (WHI), konjuge östrojen veya östradiol ile meme kanseri relatif riski ardışık veya sürekli herhangi bir progesteron ilavesine göre daha fazladır. Farklı uygulama yolları arasında riskde farklılığa ait bir kanıt yoktur.

- Milyon Kadın Çalışmasında, sürekli konjuge östrojen ve medroksiprogesteron asetat kullanımı, plaseboyla karşılaştırıldığında, biraz daha fazla büyük ve daha sık lokal lenf nodu metastazlı meme kanserleri ile ilişkilendirilmiştir. Özellikle östrojen progesteron kombine tedavisi içeren HRT, meme kanserinin radyolojik tanısını olumsuz etkileyecek şekilde mamografik görüntülerde yoğunluğu artırır.

Venöz tromboembolizm

- HRT ile derin venöz tromboz veya pulmoner emboli gibi venöz tromboembolizm gelişiminde daha yüksek relatif risk mevcuttur.

- Venöz tromboembolizm için genellikle tanımlanmış risk faktörleri, aile veya kişi hikayesi, şiddetli obesite (VKİ>30 kg/m2) ve sistemik lupus eritematozus’dur. Venöz tromboembolizmde variköz venlerin muhtemel rolü üzerinde konsensus yoktur.

- Venöz tromboembolizm veya bilinen trombofilik durum hikayesi olan hastalarda artmış venöz tromboembolizm riski vardır. HRT bu riski arttırabilir. Tromboembolizm veya reküran spontan abortus öyküsü veya kuvvetli aile öyküsü olan hastalarda trombofilik yatkınlığı dışlamak amacıyla araştırılmalıdır. Trombofilik faktörlerin kapsamlı şekilde araştırılmasına kadar veya antikoagülan tedavi başlanana kadar, bu hastalarda HRT kullanımı kontrendike olarak düşünülmelidir.

- Venöz tromboembolizm riski, uzun süreli hareketsizlik, major trauma veya major cerrahi ile geçici olarak artabilir. Tüm postoperatif hastalarda, cerrahi sonrası venöz tromboembolizmi önlemek için profilaktik yöntemlerin uygulanmasına azami dikkat edilmelidir. Cerrahi sonrası uzamış hareketsizliğin olabileceği durumlarda, mümkünse 4-6 hafta öncesinde geçici olarak tedavinin kesilmesi düşünülmeli ve hasta hareket edene kadar tedavi başlatılmamalıdır.

- Tedavi başlamasını takiben venöz tromboembolizm gelişirse tedavi sonlandırılmalıdır. Hastalar potansiyel tromboembolik semptomları (bacağın ağrılı şişmesi, göğüsde ani ağrı, dispne) gözlemlerse hemen doktoruna başvurmalıdır.

Koroner arter hastalığı

- Randomize klinik çalışmalarda, sürekli kombine konjuge östrojen ve medroksiprogesteron asetat kullanımı ile kardiyovasküler yarar açısından herhangi bir kanıt yoktur. Randomize kontrollü 2 çalışmada kullanımın birinci yılında kardiyovasküler morbiditede muhtemel artış riski göstermiş ve herhangi bir yarar göstermemiştir. Diğer HRT ürünlerinde, kardiyovasküler morbidite ve mortalite üzerine etkilerini inceleyen sınırlı sayıda randomize kontrollü çalışmalar vardır. Bu yüzden, bu bulguları diğer tüm HRT ürünlerine yaygınlaştırmak kesin değildir.

İnme

- Randomize kontrollü bir çalışmada, sağlıklı kadınlarda sürekli kombine konjuge östrojen ve medroksiprogesteron asetat tedavisi sırasında artmış iskemik inme riski gözlenmiştir. Bu artmış riskin diğer tüm HRT ürünlerine kapsayıp kapsamadığı bilinmemektedir.

Over kanseri

- Bazı epidemiyolojik çalışmalarda histerektomi uygulanmış kadınlarda, uzun süreli (en az 5-10 yıl) yalnızca östrojen içeren HRT ürünlerini kullanmak ile o ver kanseri riskinde artış arasında bir ilişki bulmuştur. Uzun süreli kombine HRT ürünlerinin kullanımının farklı bir risk içerip içermediği bilinmemektedir

Diğer rahatsızlıklar:

Östrojenler sıvı tutulmasına neden olabilir, bu nedenle kalp veya böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalar dikkatlice gözlenmelidir. Son dönem böbrek yetmezliği olan hastalar yakından gözlenmelidir, zira Divina’daki etkin maddelerin dolaşımdaki düzeyinin artması beklenmektedir.

Önceden hipertrigliseridemisi olan kadınlar HRT sırasında yakından izlenmelidir, zira bu durumda östrojen tedavisi ile birlikte pankreatite yol açan plazma trigliseridlerindeki çok fazla artışa ait nadir olgular bildirilmiştir.

Östrojenler tiroid bağlayıcı globulini (TBG) artırarak, proteine bağlı iyodür (PBI), T4 düzeyleri (kolon- veya radio-immunoassay ile) veya T3 düzeyleri (radio-immunoassay ile) ile ölçülen dolaşımdaki total tiroid hormonunu artırır. T3 resin içe-alımı azalır ve yüksek TBG’yi yansıtır. Serbest T4 ve serbest T3 konsantrasyonları değişmemiştir. Serumda kortikoid bağlayıcı globulin (CBG), seks hormonu bağlayıcı globulin (SHBG) gibi diğer bağlayıcı proteinler de yükselerek, dolaşımdaki sırasıyla kortikosteroidlerin ve cinsiyet steroidlerinin düzeylerini artırır. Serbest veya biyolojik olarak aktif hormon konsantrasyonları değişmemektedir. Diğer plazma proteinleri artabilir (angiotensinojen/renin substratı, alfa-I-antitripsin, seruloplazmin).

Östrojenler ile uzun dönem tedavi, göğüs ve endometriumda malin tümör riskini arttırabilir.

Östrojen tedavisi gören hastalar, klinik jinekolojide ve kanama düzensizliklerinin görüldüğü durumlarda, düzenli muayene edilmelidir. Eğer karaciğer fonksiyon değerlerinde, anormal yükselmeler, kolestatik ikter ve tromboembolik işaretler görülürse, tedaviye son verilmelidir.

Sigara içmek tromboz riskini arttırır. Östrojen tedavisi, ameliyat öncesi kesilmelidir.

Epilepsi, astım, hipertansiyon, kalp ve böbrek fonksiyon bozukluklarında, diabet ve hipertriodizm gibi endokrin düzensizliklerinde, ödem ve migren ile ilgili semptomlarda ve depresyon geçirmiş olanlarda, östrojen negatif etki göstereceğinden kullanılmamalıdır.

Kognitif fonksiyonda iyileşme konusunda kesin bir kanıt yoktur. WHI çalışmasında 65 yaşından sonra sürekli kombine konjuge östrojen ve medroksiprogesteron asetat başlayan kadınlarda muhtemel demans riskinde artışa ait kanıt mevcuttur. Bu bulguların daha genç postmenopozal kadınlara veya diğer HRT ürünlerine uygulanıp uygulanmayacağı bilinmemektedir

Bir mavi tablet 72.00 mg Laktoz içerir. Nadir kalıtımsal galaktoz intoleransı, Lapp laktoz yetmezliği ya da glikoz-galaktoz malabsorpsiyon problemi olan hastaların bu ilacı kullanmamaları gerekir.

4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri

Antikonvülsanlar (fenobarbital, fenitoin, karbamazepin) ve anti-infektifler (rifampisin) gibi spesifik olarak sitokrom P450 enzimini uyardığı bilinen ilaçlarla birlikte kullanımında östrojen ve progesteronun metabolizması artabilir.

Tiroid ve karaciğer fonksiyon testleri ile koagülasyon testlerini etkileyebilir.

Güçlü inhibitörler olarak bilinmelerine rağmen, ritonavir ve nelfinavirin buna karşın steroid hormonlar ile birlikte kullanıldıklarında indükleyici özellikler sergilerler. St John’s wort (Hypericum perforatum) içeren bitkisel preparatlar östrojenlerin ve progestagenlerin metabolizmasını indükleyebilir.

4.6. Gebelik ve laktasyon

Genel tavsiye

Gebelik kategorisi X’dir.

Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)

Bugüne kadar yapılmış epidemiyolojik çalışmaların çoğunda; östrodiol valerat ve medroksiprogesteron asetat ile oluşan istem dışı fötal maruziyet, teratojenik veya fötotoksik etkiye yol açmamıştır.

DİVİNA gebelik döneminde kontrendikedir (bkz. kısım 4.3).
Gebelik dönemi

Gebelik döneminde kullanılmamalıdır. Divina kullanım esnasında gebelik oluşursa tedavi hemen kesilmelidir.

Laktasyon dönemi

Östrodiol valerat ve medroksiprogesteron asetat’ın insan ya da hayvan sütü ile atıldığına ilişkin yetersiz/sınırlı bilgi mevcuttur. Östrodiol valerat ve medroksiprogesteron asetat’ın süt ile atılmasına yönelik fizikokimyasal ve eldeki farmakodinamik/toksikolojik veriler nedeniyle memedeki çocuk açısından bir risk olduğu göz ardı edilemez. DİVİNA emzirme döneminde kullanılmamalıdır.

Üreme yeteneği /Fertilite

4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler

4.8. İstenmeyen etkiler

Advers etkiler daha sıklıkla tedavinin ilk aylarında oluşur. Tedavi edilen hastalarda advers etki bildiren hastaların genel oranı %15-20’dir. Bu yan etkiler genellikle hafiftir ve tedavinin devamı sırasında azalmaktadır. Baş ağrısı ve meme hassasiyeti klinik çalışmalarda hastaların %10’undan fazlasında gözükmektedir.

Östrodiol valerat ve medroksiprogesteron asetat ile gözlenen yan etkiler, vücut sistemlerinde aşağıdaki gibi sınıflandırılmıştır, çok yaygın (>1/10); yaygın (>1/100 ila <1/10); yaygın olmayan (>1/1000 ila <1/100); seyrek (>1/10.000 ila <1/1.000); çok seyrek (<1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor)

Kan ve lenf sistemi hastalıkları

Yaygın olmayan: antikoagülasyon faktörlerinde değişiklikler

Metabolizma ve beslenme hastalıkları

Yaygın: kilo artışı

Psikiyatrik hastalıklar

Yaygın olmayan: libido ve ruh hali değişmesi

Sinir sistemi hastalıkları

Yaygın: baş ağrısı Yaygın olmayan: migren

Göz hastalıkları

Yaygın olmayan: görme bozuklukları

Vasküler hastalıkları

Seyrek: venöz tromboemboli

Gastrointestinal hastalıkları

Yaygın: bulantı

Hepato-bilier hastalıkları

Yaygın olmayan: serum karaciğer enzim konsantrasyonlarında değişiklikler

Üreme sistemi ve meme hastalıkları:

Yaygın: meme hassasiyeti, ara kanama

Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıkları

Yaygın: Ödem, yorgunluk

Çok sayıda epidemiyolojik çalışma ve randomize plasebo kontrollü çalışmanın (WHI) ışığında, HRT kullanan veya daha önceden kullanmış olanlarda HRT kullanım süresinin uzaması ile meme kanseri riski artmaktadır.

Östrojen ve progesteron ile kombine HRT için bazı epidemiyolojik çalışmalar tek başına östreojen kullanımına göre meme kanserinde daha yüksek risk bildirmiştir.

Uterusu sağlam kadınlarda, endometriyal hiperplazi ve endometriyal kanser riski östrojenin kullanım süresi ile artmaktadır. Epidemiyolojik çalışmaların ışığında, HRT kullanmayan kadınlarda risk için en iyi tahmin 50-65 yaş arası kadınlarda her 1000 kadından 5’inde endometriyal kanser beklenmektedir. Tedavi süresi ve östrojen dozuna bağlı olarak östrojen kullananlarda endometriyal kanser riski hiç kullanmayanlara göre 2-12 kat artmaktadır.

Östrojen/progestagen tedavisi ile bildirilmiş olan diğer advers reaksiyonlar:

- Östrojene bağımlı benin ve malin neoplazmalar, ör, endometrium kanseri

- Derin bacak veya pelvis venöz trombozu ve pulmoner emboli gibi venöz tromboemboli, HRT kullanıcıları arasında kullanmayanlara göre daha sıktır. Daha fazla bilgi için 4.3 ve 4.4’e bakınız.

- Miyokard infarktüsü ve inme

- Mesane hastalıkları

- Deri ve deri altı dokusu rahatsızlıkları: kloasma, eritema multiforme, eritema nodosum, vasküler purpura.

4.9. Doz aşımı ve tedavisi

Östrojenin aşırı dozu bulantı, baş ağrısı yapabilir ve kadınlarda çekilme kanamasına neden olabilir. Aşırı doz, östrojen ve progesteronun genç çocuklarda kullanılması ile ilgili ciddi hasta etkileri belirtilmemiştir. Tedavi gerekirse semptomatik olabilir.

Deri Kanseri Deri Kanseri Deri kanseri çok rastlanan bir hastalıktır. Üç ana türü bulunur ;genelde kemirici ülser olarak bilinen bazal hücreli karsinom, yassı hücreli karsinom ve kötü huylu tümör. İnme İnme İnme, beynin hasar görmesinin sonucudur. Bu hasar, beynin bir kısmındaki ya bir kanama ya da akut kan eksikliği nedeniyle o kısmın geçici ya da kalıcı olarak işlevini yapamamasına yol açar.